Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.
1838
Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.
1938
Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak Algida Max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu.
2038
Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi... Büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım "sen tuvalete de mi böyle gidiyon?" diyerek ortalığı kızıştırırdı.
2138
Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.
2238
Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip "adamın gol diyo" diyerek golü alırlardı. Golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı.
2338
Varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: "hakeme gözlük, eline de sözlük" tü.
2438
Oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı.
2538
Penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu. Ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı: "Merak etme olm, teknik vuracam."
2638
Sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi. Kalecilik sırası "Sonum bir Allah" diye kim başlarsa o kişiden geriye sayılırdı.
2738
Dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda). Bu durumlarda ilk sektirmek isteyen "Birim bir Allah, kırmızı bayrak, yeşil kitap" derdi.
2838
Kaleci oyuncu kavramı vardı. Takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı.
2938
Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: "Adamın devam ediyor." derdi.
3038
Atan alır spor vardı. Eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.
3138
Skor ne olursa olsun akşam!? saati yaklaştığında "Golü atan kazanır." kuralı işlerdi.
3238
Maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. Genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı.
3338
El kasti değilse o top direkt kaleye kullanılmaz, "kasti değilki oğlum, gol olmaz." denirdi...
3438
Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar götürülür ya popo dürtmesi yada yere yatıp kafa, burun, alın gibi vucut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı.
3538
Kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat gene de gol sayılmazdı. Karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi.
3638
Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi.
3738
Kaleler taştan olduğu için atılan şut önce defansa çarpıp sonra taşın üstünden geçtiyse şutu atan takım gooll diye yaygara çıkarırdı.Rakip takımın gol değil kale üstü cevabına,gol yoksa korner o zaman ver topu diyerek racon kesilirdi.
3838
Pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı. (Unuttuklarımızı siz okuyucularımızın yorumlarda belirtmesini rica ederiz...)