Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde geçirdiği trafik kazası sonrası felç kalan Aynur Kumru, arıcılık yaparak hayata tutunmaya çalışıyor.
Kdz. Ereğli ilçesinde yaşayan 48 yaşındaki Aynur Kumru, Mersin'de arıcılık yaparken geçirdiği trafik kazası sonucu boyun kırığı nedeniyle omurilik felci oldu. Celal Bayar Üniversitesi Arıcılık Meslek Yüksek Okul'undan mezun olduktan sonra 5 yıl seralarda kullanılan bombus terrestris üzerine çalışma yapan Aynur Kumru, şirketin kapanması ile birlikte arıcılık yapmaya başladı. Yaklaşık 10 yıldır Mersin'de arcılık yapan Aynur Kumru, 2 yıl önce geçirdiği trafik kazasında boynu kırılarak omurilik felci oldu. Elleri ve ayakları tutmayan Kumru, memleketi Ereğli ilçesine gelerek burada yeniden arcılık yapmaya başladı. Yakınlarının bakmayı bilmediği için Mersin'de ki arılarının çoğunun helak olduğunu, geri kalanını da emanet ettiği arkadaşından güçlükle geri alabildiğini ifade eden Kumru, arıların geç gelmesi nedeniyle bu yıl bal üretimi yapamadıklarını dile getirdi. Her gün yardımcısı Nurcan Yaman'ın yardımı sayesinde tekerlekli sandalyesi ile evinden 1 kilometre uzaklıktaki arılarının yanına giden Aynur Kumru'nun en büyük şikayeti ise bozuk olan yollar.
25
“ARICILIK BENİM SEVDAM” Arıcılığın kendisi için bir sevda olduğunu anlatan Kumru, “Eğer ben evde otursaydım kendimi çabuk toparlayamayacaktım. Arılarım bir sevda. O sevdanın peşine de gittiğim zaman geldiğim zaman kendimi çevremdeki insanlarda söylediler, arıya başladığımdan bu yana daha hızlı bir gelişme oldu. Kendini daha iyi hissettin daha çabuk gelişme sürecin oldu dediler. Ben daha da bir kenetlendim. Arılara sevdalıyım evet. Arılarım henüz yeni geldiği için çok fazla bir şey yapamadık. Bala çalışmak istedik. Çünkü iklim izin vermedi. İklim izin vermeyince de arıda izin vermiyor sizin çalışmalarınıza. Öyle olunca şu an önümüzdeki sene Allah kısmet ederse hedefim ana arı, arı sütü, polen toplamak ve yan ürün olarak da bal almayı hedefliyorum. Şu an 67 kovanım var. Burada henüz yeniyim 15 yıl Mersin'de olduğum için buradaki camia henüz beni tanımıyor. Tanımadıkları için hatta ilk etapta beni yanlış lanse edenler oldu. “Mersin'in arasını getirdi işte buraya uymuyor falan” dediler. Ben Mersin'de ikamet ediyor arıcılık yapıyordum ama kışlatma olarak Mersin'i kullanıyordum. Yazın yayla olarak da Sivas Gürün'ü kullanıyorum. Ben Kafkas anası üretiyorum. Kafkas ve karlı yol ana. Bu her bir bölgeye gidiyor. Özellikle damızlıklarımı Artvin, Doğu Anadolu'dan aldığım için Karadeniz Bölgesi'de olduğu için Türkiye'nin soğuk iklim olan her yerine gider bu Kafkas arısı” dedi.
35
“ENGELLİYSEK EVDE YATIP ÖLÜMÜ BEKLEMEK ZORUNDA DEĞİLİZ” Engelli olması nedeniyle çevresindekilerin kendisine arıcılık yapması konusunda engel olmaya çalıştığını belirten Kumru, hiç birini dinlemeyerek arıcılık işini yapmaya devam ettiğini söyledi. Çevresindekilerin kendisine “Arıyı getirip ne yapacaksın sen zaten bakıma muhtaçsın. İşte ikinci bir yükü niye yükleniyorsun?” dediğini belirten Kumru “Engelli arkadaşlarıma şunu söylüyorum; biz engelliysek evde yatıp ölümü beklemek zorunda değiliz. Hayata katılmalıyız ve hayatın içinde olmalıyız. Bunun içinde kendilerinin çaba sarf etmesi gerekiyor ve çevrelerini de bu konuda ikna etmeleri gerekiyor. Bir de ekonomimiz çok önemli. Ben biraz ekonomimle bunu aşmaya çalıştım ama belirli bir noktada tıkandım. Tıkanıyorsunuz, mesela şu akülü arabamı bile bana Adana'dan bir arkadaşım parasını gönderdi de aldım. Yani arıya masraf yapınca onu alacak gücüm kalmamıştı. Sigortadan yararlanmak istedim reflekslerin güçlü değil diye bana rapor vermediler akülü araba alabilmek için. Manüel arabayla da gördünüz arkadaş beni 2 ay taşıdı ittirerek gördüğünüz o yolu. O kadar zordu ki bir insana işkence ediyormuş gibi oluyor. Ama akülü arabam 1 haftadır geldi ve ben rahatlıkla buraya gelip gitmeye başladım. Bazı prosedürlerin değişmesini istiyorum açıkçası. Bize hayatın kolaylaştırılması. Bizde çaba sarf etmeliyiz ama çevremizin, devletimizin bu tür şeyleri kolaylaştırmasını istiyorum. Hatta mesela fırsat bulursam şu yolun bile asfaltlanabilmesi için mücadele etmek istiyorum. Çünkü inişim ne kadar zor oldu sizlerde şahit oldunuz” şeklinde konuştu.
45
“SAHTE BAL İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR” Piyasaya sürülen sahte balların özellikle şeker hastalığını artırarak insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştığını ifade eden Kumru, ucuza satılan sahte balların glikoz, fruktoz şeker şurubuna esans katılarak üretildiğini dile getirdi. Devletin gerçek arı üreticilerini koruması ve desteklemesi gerektiğini söyleyen Kumru, vatandaşların gerçek bal ile sahte balı birbirinden ayırmasının çok zor olduğunu ifade etti. Kumru konuşmasında şunları söyledi: “Serbest piyasa ekonomisinden yararlanıyorlar büyük ihtimal. Onların bal kalitesi yüzde birleri o kadar düşük bir bal. Şekerden üretilmiş bir bal. Şekerden üretilmişse yine arının biraz ağzı değiyor. Merdiven altı, glikozdan ondan sonra fruktoz mısır şurubundan esans katarak bal yapan firmalar var. Bunlar denetlenirse iyi olacak. Giderek şeker hastaları sayısı yükselecek diye korkuyorum. Çünkü şekere çalışan arkadaşlarımız var. 10 ton, 20 ton şeker yediriyor arıya. Diyelim ki ben 67-70 kovanla Sivas'ta 1 buçuk ton bal alıyorsam aynı kişi şeker yedirerek 10-20 ton bal alabiliyor ve bunu o kadar ucuz bir miktarda satıyor. Petekli balın kilosu 10 liradan satıyorlar. Düşünebiliyor musunuz şeker yedirdikleri için.
55
BALI GERÇEK BİR ARICI BİLE AYIRMAKTA ZORLANABİLİR Tarım Bakanlığı'ndaki işlemlerde şimdi yeniden bir yapılanma istedikleri için şu an sahipsiz arıcı. Tam bir kanunu çıkmış değil. Tam bir onları koruyucu, destekleyici kanunlar, yönetmelikler yok. O yüzden ortalık boşta kaldı ve bunlar bu çalışmayı yapabiliyor. Bu balı gerçek bir arıcı bile ayırmakta zorlanabilir. Analizlerle ayrılabilir. Bazıları diyor yakarsanız şu olur bu olur. Markete giderseniz yakmayı deneyebilmen mümkün değil. Ancak eve alırsan, yanarsa sahte bal ya da yanmazsa şudur budur diyorlar arkadaşlar. Ama en büyük özelliği şeker balını kaşıkla kesin lap diye kesilir ama normal bir bal süner kopmaz. Kolay kolay birbirinden ayrılmaz. Çok zor ama yinede ayırmak.”