FETÖ'nün eski 'Futbol İmamı' Said Alpsoy, 17 yıl boyunca yer aldığı örgütün spordaki yapılanma biçimini ifşa etmeyi sürdürüyor. Araştırmacı yazar Alpsoy, paralel yapının sporda nasıl yapılandığını, büyük kulüplerde neden yer almak istediklerini ve FETÖ'cülerin hain planları için gözlerini nasıl kararttığını tüm ayrıntılarıyla anlattı.
"2002 Dünya Kupası'nda Türkiye'nin dünya üçüncüsü olduğu dönemde benim de yönlendirmemle milli takımdaki bu yapıya mensup futbolcular aralarında şampiyona primlerini topladılar. Emre Belözoğlu, Okan Buruk, Hakan Şükür, Hakan Ünsal ve Arif Erdem'in aralarında topladıkları 250-500 bin dolar civarındaydı sanırım. 14 sene oldu tam hatırlamıyorum. Bu miktarı Arif Erdem, Pensilvanya'ya götürdü. Gülen önce almak istememiş ancak Arif parayı Cevdet Türkyolu'na (Gülen'in sağ kolu, FETÖ'nün süper imamı) vermişti. Gülen de daha sonra Arif'e methiyeler düzmüştü. Fatih Akyel'i de duyardım ama benden önceymiş. Sonrasında Cemaat'le bağı kopmuş sanırım. Benim dönemimde yoktu."
* Ben 2004 yılında Pensilvanya'dan gelen kesin emirle futbolculardan koparıldım. Ve bir daha da hiçbiriyle görüşmedim. Ta ki 2009 yılında Emre beni arayana kadar. Emre biraz bana dert yandı:
"Abi sen ayrıldıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı, bir daha doğru düzgün İslami hizmet yapılamadı" dedi. Kendilerine tamamen çıkar gözüyle bakıldığını fakat Cemaatte olan tüm futbolcuların bu durumun farkında olduklarını söyledi. Hatta Arif Erdem'in onu arayıp "Abiler (yani FETÖ'cüler) jübile yaptıktan sonra bizi unuttular. Çünkü ne para verebiliriz ne de iş adamlarına/üst düzey bürokratlarına şov unsuru olarak işlerine yararız" dediğini anlatmıştı.
* Emre sonra bana "Ben dinime hizmet etmek istiyorum. Tanıdığım dine meyili olan futbolcuları sana getireyim, İslami sohbetler yapalım ama bu faaliyetimizden kimsenin haberi olmasın, özellikle Cemaat bunu duymasın, yoksa buna engel olurlar" dedi. Açıkça onlardan çekiniyordu. Sonra birkaç kez buluştuk ama kimseyi getiremedi. En sonunda benimle irtibatını ikinci kez kesti. Ben kendisini arayıp 'Hayırdır ne oldu?' diye sordum. "Şehir dışındayım falan" diye bahanelerle topu taca attı. Benim aklıma telefon dinlemelerle kendisini korkuttukları geldi. Emre şimdi demokrasi nöbetleri için meydanlara çıkıyor. İnşallah samimidir.
Said Alpsoy şunu da ifade etti: "Gazetenize ilk yaptığım açıklamalardan sonra Bülent Korkmaz'ın bir itirazı olmuş... 'Ben kesinlikle bu yapıda yer almadım' şeklinde... Bülent Bey haklı... Aradan 10 yıldan fazla bir süre geçti. Onu kendisine çok benzeyen, sohbetlerimize katılan kardeşi Mert Korkmaz ile karıştırdığımı fark ettim. Kendisinden özür dilerim."
G.Saray'ın UEFA Kupası'nı kazanan kadrosundan Arif Erdem, Hakan Ünsal, Hakan Şükür, Okan Buruk, Emre Belözoğlu... Bunlar hep el üstünde tutulurdu. Hepsi beni sayar-severlerdi. Genellikle sabah namazlarında bir araya gelir, daha sonra futbolcuların evlerine gider, dini sohbetler yapardık. Emre'nin o zaman yaşı küçüktü ama adı çok öne çıkıyordu. O dönemde şöyle bir olay olmuştu. Fatih Terim birkaç kez Emre'yi Florya'da odasına çağırıp, "Bunlarla ilişkini kes. Bunlar senin kariyerini bitirir. Geleceğini karartırlar. Takımda böyle şeyler istemem" diyerek uyarmış. Bunu bana yine futbolcular anlatmıştı. Emre de "Tamam hocam" demiş.
* Para için yapamayacakları bir şey yoktur. Bunlarda ne Allah korkusu, ne izan ne ahlak hiçbir şey kalmamış. Zerre kadar çıkarlarının olduğu bir yerde, namuslu bir kadına iffetini bile hiçe sayacak iftiralar atarlar. Bu kadar kesin biliyorum Çünkü ayrıldıktan sonra bile benim adıma sahte istihbarat raporları hazırlayıp 81 ile yaydılar. İftara atarken her şeyi göze alırlar.