Türkiye'nin doğusunda yaşadığı bilinen ancak nadir görülen sürüngenlerden topbaş keleri, Ağrı Dağı'nda görüntülenerek envantere kaydedildi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile İran ve Nahçıvan'da yaşayan topbaş keleri, sahip olduğu coğrafik yapısı ve hayvanlara barınma imkanı sunan çeşitli yaşam alanları nedeniyle yüzlerce hayvanın barındığı Ağrı Dağı'nda görüntülendi.rnrnSoyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan topbaş keleri, Iğdır Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğünce kentte yaşayan sürüngenler arasında kayıt altına alınarak kurumun envanterine eklendi.
Iğdır Orman ve Su İşleri Müdürü Mete Türkoğlu, yaptığı açıklamada, topbaş kelerinin görünüşünden dolayı ilgi çekici bir sürüngen olduğunu söyledi.rnrnKelerin genel özelliklerine dair bilgi veren Türkoğlu, "Topbaş keleri, soyu koruma altında olan bir tür. Bunlar genellikle bin 500 metrelik yarı kurak ve kurak iklimlerde görülen, kumlu alanlarda gezinen, böceklerle beslenen, 12 ve 15 santimetre arasında boya sahip olan keler türüdür." dedi.
Türkoğlu, bu sürüngene Türkiye'nin belli yerlerinde rastlamanın mümkün olduğunu fakat tam anlamıyla doğada fotoğraflanamadığını aktararak, "Bunlar şu anda sadece Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde görünmektedir. Doğu Anadolu'da özellikle Iğdır, Nahçıvan ve İran'ın kumul alanlarında görülen topbaş keleri nesli tehlikede olan ve korunması gereken bir türdür." diye konuştu.
Sahip olduğu mikroklima iklimi ve toprak yapısıyla birçok hayvanın yaşamasına olanak sağlayan Iğdır'da birçok sürüngen türünün kayıt altına alındığının altını çizen Türkoğlu, şöyle devam etti:
"Üniversite hocalarımız ve biyologlarımızla yaptığımız çalışmalarda şu anda Türkiye'deki 141 sürüngenin 41 tanesi Iğdır'da kayıt altına alınmıştır, bu da hemen hemen yüzde 30'luk bir bölümüne denk gelmekte. Tabii ki yeni türler de çıkacaktır. Üç ülkeye komşu olan Iğdır'da kumul alanlarının fazla olması, Ağrı Dağı'nın yüksek bir hayvan potansiyeli ve zengin besin zincirine sahip olması bizi bu tür çalışmalara yöneltiyor. Tespit ettiğimiz türlerin dışından en azından 15-20 türü daha ileride kayıt altına alacağımıza inanıyorum."