Trabzon'da bir sokak arası yazısıu2026.rnrnMilyonları olan da gelir parasız olan darnrnSokağın sahipleri konuşturnrnHaber61/Haber ServisirnLevent Ustabaşı
Trabzon'un sokak kültürü kaldırım sohbetlerinden başlar. İçleri boş sohbetler değil bunlar.. Yeri gelir ABD'nin Rusya arasındaki gizli bağını kurcalarsın, yeri gelir iç siyasetin kabuk değişiminden dem vurursun. Kimi zaman u2018yahu bizim çocuk da..' diye başlayan sözlerle süsler keyiflenirsin kimi gelir, u2018Şu Trabzonspor'un hali..' der için gıcırdar..rnEksilen şeyler yok mu?
Var tabiki.. Sanat adına.. Bu konuyu deşmeden kent meselelerinden sizi biraz uzak tutarak yeniden bambaşka yeşeren bir sokak kültürüne taşıyacağım düşüncelerinizi..rnHani içinizde bir u2018güzel bir gidişat' diyebileceklerinizden..rnFelsefesi oluşan bir sokak arasıyla tanışın..rnHamamıza Kültür Merkezi'nin hemen yanında..rnGirişinde bir anne kızın sohbetinize çay demlediği..rnAz yanı başında bir anne oğulun tereyağınıza kuymak bocaladığı bir nokta burasıu2026rnBaştan başlayalım..
HUZUR İÇİN GELİYORLAR KASILMAK İSTEMİYORLARrnrnYüksel Akbulut kızı Nurşah Akbulut 8 yıldır çay servisi yapıyor. Önce tanışırken girişte şöyle bir duraksadık. Çünkü Yüksel ablamız ani bir fren çektirdi. Dediki;” Yahu 100. kez geldiler çekmeye sende onlardan mısın?” diyerek çıkıştı..rnDemekki ilgi büyük.rnDemekki doğru noktaya gelmişim diyerek bende öne çıktım;rnZor oluyor mu? Anne kız burada esnaflık yapmak? şeklinde soru sordum.rnBeğenmedi sanki soruyu döndü ve dediki; “Hayır. Hatta çayımızı çok beğeniyorlar. Gelip sırrınız ne diye soruyorlar. Biz işimize bakarız kimseyle işimiz yok.”
Cinsiyet ayrımı yaptığım algısı oluştu sanki yüzlerinde. Hayır asla böyle bir durum yok diye izah etmeye çalıştım. Hani gazeteci en merak edilen sorar ya bende öyle söze girmek istediğimi dillendirmeye çalışırken Yüksel ablamız çaktı lafı; “Zaten bu erkekler yüzünden kadın müşterilerimiz çekinerek geliyorlar. Ya abisi ya eşi arıyor niye orada kaldırım üstü çay ocağında oturuyorsun diyorlar. Halbuki buradaki ortam daha rahat. Daha kasılmadan insanlar oturuyorlar ve hoşlarına gidiyor. Gelen kadın müşterilerimiz var. Öyle huzurlular ki.. Normal bir restoranda yada kafede oturmak onları huzursuz ediyor”
Önce tuhaf geldi.rnAma gerçek!rnSon olarak şöyle devam etti; “Burası farklıdır. Burada herkes oturur sıcak sohbetini bitişik otursa da yapar. Yan masadakini dinlemez. Saygıda kusur etmez. En lüks restorandaki gibi oturur daha da güzel oturur”
PARALISI DA GELİR PARASIZI DArnrnBu karşılamadan sonra devam ettim.rnHarbiden hoşuma gitti.rnNe güzel ne doğal.rnKent merkezindesin ama içtenlik samimiyet var.rnArdından kendimi 50 yaşındaki Ayşe Kuk Kaplan ve oğlu Emrah Kaplan'ın kuymak pişirilen çay ocağında buldum. Güler yüzle anne ve karşımda dans eğitmeni bir oğlu çıktı. Yani öyle düz bir esnaftan ziyade renkli, minik bir aile vardı karşımda. rnBaşladık ayaküstü sohbete; rnAblacım turistlerle aran nasıl? rnİyidir valla. Seviyorlar bizi.rnKimler geliyor?rnKimler gelmiyorki..rnNasıl yani?rnYavrum buraya herkes gelir. Parasızı paralısı.. Zengini bile gelir. Ne var bunda.. Burda lezzet var. Öyle tepelere çıkanlar geldikleri yeri özlerlerle sen bakma yavrum.
Buraya bir ara vereceğim.rnBakın baştan sokak arasında bir felsefe var demiştim ya..rnŞimdi niye böyle giriş yaptığımı anladınız mı?rnAyşe ablam hayatın evresini sarsıcı bir şekilde kafama vurdu resmen!rnSorularıma şöyle devam ettim.rnrnCiddimsin?rnNiye şaşırıyorsun?rnHiç..rn(gülüyor)rnrn“Kuymak yapayım ye..” dedi “sonra söz” diyerek yanından uzaklaştım.
SOKAĞIN ORATASINDA BORDO MAVİ RENKLERrnrnHemen yanlarında Nejat Özpek ile oğlu Fatih Özpek vardı. Eski fotoğrafçı dükkanlarının evirmişler çay ocağına.. Sokağın çoğunluğu galip geldiği anlaşılıyor. rnYeşilçam havasında giriş yaptığınız çay ocağında gazetenizi Kazım Koyuncu ve Dozer Cemil'in yansıtıldığı duvara karşı okuyorsunuz. rnAdile Naşit, Kemal Sunal gibi oyuncuların yansıtıldığı köşelerin altında saatlerce oturası geliyor insanın.rnFatih Özpek'e tam soru soracakken, “Şuraya gelip Trabzonspor yöneticileri bir çay içsin..” diyerek seslendi.rnAnlattıkça anlattı.rnPerdi bordo mavi renkler.rnSanırım aynı dertten muzdarip olanlar orada oturuyor.rnMaçı izlerken 11 kuruyor, yıkıyor, isyan ediyor.
TAVUK DÖNERCİNİN MASALARI rnrnSokağın bir tane tavuk dönercisi var. 7-8 masası var ama zar zor bir masaya 4 kişi sığar. Lakin lezzeti harika.. Karı-koca işletiyorlar. Yoğun bir anda denk gelince es geçtim lakin sevdim. Minik bir lokanta. rnrnARAP TURİSTİN TELEFONU rnSokağın Kunduracıların girişine bakan köşe başındaki çay ocağının sahibi Bayram Bektaşoğlu, “Yerli yabancı turistler ilk bize gelir” diyerek iddialı bir giriş yaptı.rn“Biz turizm elçisiyiz” diyerek daha da merakımı celbetti. rnHatta bir bir Arap turistle yaşadığını şu şekilde anlatıyor;
“Geldi çayını falan içti gitti. Baktım masada telefonunu unutmuş. Aldım kasaya koydum. Geldi bağırış çağırış. 5 dakika sonra telefonunu sorduğunu anladım. Kasaya gittim çıkarıp kendisine verdim. Sevindi. 50 lira verdi almadım. 4-5 kez denedi yine almadım. Tekliflerinde ısrar etti. En son kasadaki masaya parayı bıraktı ve gitti. “ rnBunu anlattıktan sonra şöyle de bir sitem etti; “Beni öyle görüyorum yok Arapları kandırdılar falan diyenleri üzülüyorum. Biz burda kimseyi kandırmayız arkadaş”rnrnrnVe böylece bir sokak arası yazımın sonuna geldim.rnBöyle içten, doğal, felsefesi olan, insanların ortak noktada buluştukları, sırt sırta oturup farklı dünyaları konuştukları sokaklar Trabzon'un can damarlarıu2026rnGözüme gelen bir kaç yer var. Sonraki yazılarımda onları da sizle tanıştırmak istiyorum.rnSon olarak u2018hayatınızdaki küçük detayları atlamamanız' dileğiyle sevgiyle kalın.