Yeşilçam'ın unutulmaz yıldızları

İşte starlardan figüranlara kadar kaybettiğimiz değerler...

ADİLE NAŞİT Yeşilçam'ın gülen yüzü Adile Naşit,babasının ölümü üzerine öğrenimini yarım bırakarak, 1944 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu Çocuk Tiyatrosu'na girdi. İlk kez 'Herşeyden Biraz' oyunuyla sahneye çıkan Naşit, 1948 yapımı olan Lüküs Hayat filmi ile beyazperdeye geçiş yaptı. Adile Naşit, 1976 yılında 'İşte Hayat' filmindeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görüldü bu ödül Türk sinemasında 'star' olmayan bir başoyuncunun kazandığı ilk ödüldü.

Adile Naşit, Rıfat Ilgaz'ın eserlerinden sinemaya aktarılan Hababma Sınıfı serisinin bir çoğunda rol aldı. Okulun sevecen müstahdemi Hafize Ana'yı canlandıran, başarılı oyuncu bu rolle şöhretinin zirvesine çıktı.

Sinemanın ardından 1981 yılında televizyon programları yapmaya başlayan Adiel Naşit, gerek rol aldığı yapımlar, gerek tiyatro oyunları gerekse çocuk programları ile 7'den 70'e herkesin gönlünde taht kurdu.

Sinema tarihine adını altın harflerle yazdıran Adile Naşit, 11 Aralık 1987'de İstanbul'da vefat etti."

AYHAN IŞIK Sinemanın en başarılı jönleri arasında yerini alan Ayhan Işık, Yıldız Dergisi'nin açtığı yarışmayı kazanarak beyazperdeye adım attı.

Sayısız filmde rol alan Işık, şansımı bir de Hollywood'da denedi. 1970'li yıllarda başrollerini Belgin Doruk ile paylaştığı "Küçük Hanımefendi" serisi büyük beğeni topladı.

Sinemanın taçsız kralı 13 Haziran 1979 tarihinde İstanbul'da evinin balkonunda güneş çarpmasına bağlı olarak beyin kanaması geçirdi. Işık hemen hastaneye kaldırıldı, ancak verilen çabalar sonuçsuz kaldı ve usta sanatçı hayatını kaybetti.

BELGİN DORUK 1936 Ankara doğumlu olan Belgin Doruk, 1952'de henüz bir ortaokul öğrencisiyken Yıldız Dergisi ve İstanbul Film'in açtığı yarışmayı kazanarak sinemaya adık attı.

1975'ten sonra sinemadan ayrılan sanatçı, 26 Mart 1995 yılında geçirdiği kalp krizi nedeniyle İstanbul'da hayata veda etti.Geride eski İstanbul'un Arnavut kaldırımı sokaklarındaki topuk sesleri ve çoğu siyah- beyaz filmleri kaldı.

1975'ten sonra sinemadan ayrılan sanatçı, 26 Mart 1995 yılında geçirdiği kalp krizi nedeniyle İstanbul'da hayata veda etti.Geride eski İstanbul'un Arnavut kaldırımı sokaklarındaki topuk sesleri ve çoğu siyah- beyaz filmleri kaldı.

BİLAL İNCİ Dönem filmlerinin unutulmaz oyuncularından biriydi Bilal İnci.

Yeşilçam'ın en başarılı kötü adamları arasına adını yazdıran sanatçı, çeşitli sektörlerde çalıştıktan sonra sinemaya transfer oldu. İnci, başta “Bir Türke Gönül Verdim”, “Alageyik”, “Büyük Yemin”, “Beyaz Mendil”,”Babanın Oğlu” olmak üzere bir çok filmde rol aldı.

Yüksek tansiyon ve şeker hastası olan sanatçı, 15 Ekim 2005 tarihinde dizi çekimi için gittiği İstanbul Beyoğlu'nda bir otel odasında geçirdiği kalp krizi sonucunda öldü.

CEVAT KURTULUŞ Cevat Kurtuluş, 1940'lı yıllarda gazinolarda yaptığı taklitler sayesinde ünlendi.

1947'de İstanbul'a gelerek filmlerde rol almaya başlayan sanatçınin İlk filmi 1947 yapımı Kerim'in Çilesi idi.Cevat Kurtuluş, Yeşilçam filmlerindeki 'aptal uşak' kompozisyonunun yaratıcısı ve temsilcisi oldu.

Komedi dünyasınde yeni bir tarz yaratan Cevat Kurtuluş, 1992 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

EROL TAŞ Beyazperde'nin kötü adamı Erol Taş, 1926'da Erzurum'da doğdu. İlkokuldan sonra öğrenimine devam etmeyen Taş, yaşamını kazanmak için çeşitli işlerde çalıştı. Taş'ın sinema hayatı 1953'de "Acı Günler" filmiyle başladı.

Başlangıçta filmlerde figüranlık yapan Erol Taş'ın yıldızı kısa zamanda parladı. Usta sanatçının kariyerindeki dönüm noktası ise 'Susuz Yaz' filmi oldu. Erol Taş, filmindeki rolünden dolayı Turizm Bakanlığı Özel Ödülü ile Meksika Acapulco Festivali'nde özel ödül aldı.

YaklaşıK 300 filmde rol alan ve sinemanın unutulmazları arasına ismini yazdıran sanatçı, 8 Kasım 1998 günü, Samatya SSK Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu.

HAYATİ HAMZAOĞLU İlkokulu bitirdikten sonra çeşitli işlerde çalışan Hayati Hamzaoğlu, 1953 yılında yardımcı oyuncu olarak sinemaya başladı.

1961 yılında ilk başrolünü oynayan sinemanın kötü adamı, 200'e yakın filmde rol aldı.

Yaklaşık 11 yıl akciğer kanserine karşı yaşam mücadelesi veren Hamzaoğlu, 14 Nisan 2000'de öldü.

HULUSİ KENTMEN Uzun yıllar deniz subayı olarak orduda görev alan Hulusi Kentmen , emekli olduktan sonra kendisini sinemaya adadı.

Tatlı-sert ve babacan tarzı ile çoğu filmlerinde baba, komiser ve hakim başta olmak üzerebir çok role hayat veren sanatçı, filmlerinin birçoğunda kendi adıyla oynadı.

Türk sinemasında bir klasik olan oyuncu 82 yaşında 1993'te yaşamını yitirdi.

Yeşilçam'ın en başarılı kötü adamlarından biri de Hüseyin Peyda...

Özellikle Ferdi Tayfur filmlerinde görmeye alışık olduğumuz Peyda, oynadığı filmlerden elde ettiği kazancın büyük bölümünü yine sinema için harcadı.

KADİR SAVUN 1926 doğumlu Kadir Savun, sinemaya 1952 yılında çekilen Çakırcalı Mehmet Efe'nin Definesi filmi ile giriş yaptı.

Yaklaşık 115 filmde rol alan ve bir çok ödül sahibi olan oyuncu, yıllarca Türk Sineması'nın mert, babacan, şefkatli ve iyi yürekli karakteri oldu..

Yeşilçam'a adını altın harflerle yazdıran emektar oyuncu , 1995 yılında henüz 69 yaşındayken yakalandığı amansız hastalığa yenilerek hayata gözlerini yumdu.

KEMAL SUNAL Canlandırdığı birbirinden şen karakterler... kendine has uslubü... ve hep gülen yüzü ile milyonları kendisine hayran bırakan usta bir komedyendi Kemal Sunal.1944 yılında İstanbul'da doğan Kemal Sunal orta öğrenimini Vefa Lisesi'nde tamamladı. Sanat yaşamı 'Zoraki Takip' adlı tiyatro oyunuyla başlayan Sunal, bir yıl kadar Kenterler Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra 'Devekuşu Kabare' tiyatrosunda görev aldı.

Sunal, sanat yaşamının başlayış öyküsünü 'Lise son sınıftayken felsefe öğretmenim Belkıs Balkır, elimden tuttuğu gibi beni Müşfik Kenter'e teslim etti' sözleriyle anlatmıştı. Usta oyuncu, 1973 yılında Ertem Eğimez'in yönettiği 'Hababam Sınıfı' serisi ile sinemaya transfer oldu. Türk sinemasında başta 'İnek Şaban' olmak üzere bir çok karaktere hayat veren Sunal, 7'den 70'e herkesin sevgisini kazandı.

Uçaktan hiç hoşlanmayan ve uzun yıllar boyu binmeyen Kemal Sunal, Balalayka filminin çekimleri için arkadaşlarıyla birlikte Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalp krizi geçirerek 56 yaşında vefat etti.

KENAN PARS Yeşilçam'ın belki de en sert mizaçlı oyuncularından biriydi Kenan Pars...

Kendisine verilen tüm rollerin altından başarıyla kalkan Ermeni asıllı oyuncu, uzun yıllar emek verdiği beyazperdeye veda edince kendi adını taşıyan bir Milli Piyango Bayii işletmeye başladı.

Akciğer kanseri olan Pars, doğum günü olan 10 Mart'ta hayatını kaybetti.

BEDİA MUVAHHİT Türkiye'nin ilk müslüman kadın oyuncusu olan Bedia Muhavvit, beyazperde ile 1908 yılında tanıştı.

1923'te, Ceza Kanunu adlı oyunla sahneye çıkan sanatçı, kariyer hayatında yeni bir dönüm noktası yaşadı.

1987 yılında Devlet Sanatçısı unvanını alan Muhavvit bir ev kazası sonrası kaldırıldığı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hastanesinde 20 Ocak 1994 günü 97 yaşında vefat etti.

NERİMAN KÖKSAL Gerçek adı Hatice Kökçü olan sanatçı 20'li yaşlarının başlarında İstiklal Caddesi'nde yürürken yönetmen Metin Erksan tarafından keşfedildi.

Erksan bu uzun boylu, bakanın dönüp bir daha baktığı genç kızı o sıralar Çete adlı bir film çekecek olan ağabeyi yönetmen Çetin Karamanbey'e götürdü. Köksal bu filmdeki Rus prensesi Nina rolüyle sinemaya adım attı.

Neriman Köksal, asıl ününü ise Fosforlu Cevriye filmi ile kazandı. "Esas kızın" yuvasını yıkan kötü kadın rollerinde özellikle karakteristik kahkasıyla hatırlanan Köksal ilerleyen yaşlarında anne rollerinde de oynadı. Türk sinemasının en uzun süreli vamp kadını olan Köksal 1999'da yaşama veda etti.

NUBAR TERZİYAN Türk sinemasına uzun yıllar emek veren usta isimlerden biri de Nubar Terziyan.

1909 yılında İstanbul'da doğan oyuncu , sanat hayatına 1940 yılında Gençler Temaşa Heyeti'nde başladı. İlk filmi ‘Efsuncu Baba' ile sinemaya adım atan Nubar Terziyan 400'ün üzerinde filmde rol aldı.

Canlandırdığı iyi aile reisi rolleriyle Türk halkının gönlünde yer edinen Terziyan, 14 Ocak 1994 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybetti.

OSMAN ALYANAK 'Oralet Osman' lakabıyla anılan yeşilçamın unutulmaz ismi Osman Alyanak, sinemaya dublaj sanatçısı olarak başladı.

Bir dönem Galatasaray'da forma giyen başarılı oyuncu 200'ün üzerinde filmde rol aldı.

Genellikle fakir çiftçi rolleri ile izleyici karşısına çıkan Alyanak, 1991 yılında yakalandığı hastalığı yenemeyerek hayatını kaybetti.

ALİYE RONA Türkiye'nin yetiştirdiği en başarılı karakter oyuncularından biri olan Aliye Rona, ilk kez 1930'lu yıllarda Kadıköy Halkevi'nde sahneye çıktı.

1947 yılında Kerim'in çilesi filmi ile sinemaya adım atan ve sayısız karaktere hayat veren sanatçı, Anadolu kadını tiplemelerindeki başarısıyla adından söz ettirdi.

Ömrünün son günlerini Pendik'te bulunan bir huzur evinde kalarak geçiren sanatçı, burada yaşanan sağlık ve şiddet olaylarının kameralara yansımasıyla bulundu. Sanat hayatı boyunca 204 filmde rol alan Aliye Rona, 27 Ağustos 1996 tarihinde hayata gözlerini yumdu.

SADETTİN ERBİL 1925 yılında İstanbul'da doğdu Sadettin Erbil. İçindeki sinema aşkı onun Yeşilçam'da ki sessiz sedasız yükselişinin bir habercisiydi aslında...

Sanatçının kariyer hayatındaki ilk durağı 1943 yılında çalışmaya başladığı Şehir Tiyatroları'ydı.

Doktorun Hatırası", "Yayla Kartalı", "Casuslar" gibi birçok oyunda başrol oynayan sanatçı tiyatronun yanısıra sinema oyunculuğu da yaptı. Sadettin Erbil kısa sürede Türk sinemasının en çok aranılan yüzlerinden biri oldu.

SADRİ ALIŞIK Sadri alışık , Türkiye'nin yetiştirdiği usta komedyenlerden biri. Çocukluk yaşlarından itibaren oyunculuğa ilgi duyan Alışık 1946 yapımı Günahsızlar filmi ile sinemaya adım attı.

Başrollerinde Ayhan Işık ve Belgin Doruk ile birlikte yer aldığı Küçük Hanımefendi serisi ile dikkatleri üzerine çeken Sadri Alışık, yeşilçam'ın unutulmaz karakterlerinden biri olan Turist Ömer'e yıllarca hayat verdi.

Oyunculuğunun yanı sıra doldurduğu 45'lik plaklar ve İstanbul üzerine yazığı şiirlerle de adından söz ettiren Alışık, karaciğer yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü hastanede 18 Mart 1995'te hayatını kaybetti.

SAMİ HAZİNSES Asıl adı Samuel Uluç olan Ermeni asıllı sanatçı, 1953 yapımı "Kara Davut" filmi sayesinde beyazperdeyle tanıştı.

Sanatçı, canlandırdığı karakterlerle kısa sürede Türk sinemasının unutulmaz komedi sanatçıları arasına girmeyi başardı.

‘Şoför Nebahat', ‘Rüzgar Zehra', ‘Şafak Bekçileri', ‘Biz de Arkadaş mıyız', ‘Kızgın Delikanlı', ‘Cengiz Han'ın Hazineleri' gibi filmleriyle tanınan usta oyuncu Sami Hazinses, şeker ve tansiyon rahatsızlıkları nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Durumu ağırlaşan sanatçı 22 Ağustos 2002'de hayatını kaybetti.

CAHİDE SONKU Aslında gösteri dünyasında örneklerine rastlanabilecek bir yaşam öyküsüydü onunki. Bir anda parlayıp Türk sinemasının ilk kadın yıldızı olan Cahide Sonku beklenmedik bir yangınla kül olup giden, alkol ve sefalet içinde sona eren bir yaşam öyküsünün de kahramanıydı.

Şöhret basamaklarını hızlıca tırmanan ve oyunculuğun yanı sıra yönetmenlikte yapmaya başlayan Cahide Sonku, kendi ismini verdiği bir yağpım şirketi kurdu. Sonku Film bir bir iddiaya göre kundaklama sonucu çıkan yangında kül oldu. Elindeki mal varlığının çoğunu yangında yitiren Sonku alkole sığındı.

Sonku tedavi de görmesine rağmen alkol alışkanlığından bir türlü kurtulamadı. 1981 yılında Alkadraz Sineması'nda fenalaşarak öldüğünde 64 yaşındaydı

SUNA PEKUYSAL 1933 yılında İstanbul'da doğan Suna Pekuysal, İstanbul Belediye Konservatuvarı Şan ve Bale Bölümü'nde öğrenim gördü.Sanatçı ilk kez 1949 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun çocuk bölümünde Kadri Ögelman'ın "Artist Aranıyor" adlı oyunuyla sahneye çıktı.

Tiyatro sahnelerinin aranılan isimlerinden olan Suna Pekuysal, sanat hayatı boyunca 100'ün üzerinde sinema filminde de rol aldı. 54 yıl Şehir Tiyatroları'nda görev yapan sanatçı, yıllarca tozunu yuttuğu sahnelere 1998 yılında veda etti. Sanatçı, rol aldığı televizyon dizileri ise yeniden sevenlerinin huzuruna çıktı.

Pekuysal, 17 Temmuz 2008 günü evinde düşerek kalça kemiğini kırdı. İstanbul Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alınarak, ameliyat edildi, ardından yoğun bakıma alındı. Burada solunum cihazına bağlanan Pekuysal, 22 Temmuz 2008 günü hayata gözlerini kapadı. Yapılan müdahalelerle tekrar yaşama döndürülmesine karşın; TSİ 10:30 sularında tekrar kalbi duran Pekuysal, hayatını kaybetti.

SUPHİ KANER 1931'de İzmir'de doğan, Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü bitirdikten sonra uzun yıllar Devlet Tiyatroları'nda çalışan Önal, bir dönem televizyon dizilerinde oynadı.

1950'lerde ve 60'ların başında Türk sinemasında fırtına gibi esen komedyen karakter oyuncusu Suphi Kaner, çeşitli sorunlarla iç içe yaşarken, aşırı duyarlı kişiliği nedeniyle alkole bağımlı oldu.

‘Karanlığı Gören Gözler', ‘Güneşi Görüyorum' ve ‘Fotoğraftakiler' adlı televizyon çalışmaları yankılar yaratan oyuncunun gece hayatı ve alkol yüzünden ekonomik durumu bozuldu ve son yılları yoksulluk içinde geçti. Önal, bir türlü bırakamadığı alkol nedeniyle hayata gözlerini yumdu.

TURGUT ÖZATAY Sinemaya uzun yıllar emek veren Turgut Özatay, gerek Cüneyt Arkın gerekse Kemal Sunal filmlerinin önde gelen kötü adamlarından biriydi.

Bazen azılı bir kamadayı, bazen kumarhane sahibi bazen ise bir mafya babasının sağ kolu olarak çıktı izleyici karşısına.

Sinema hayatı boyunca 500'e yakın filmde rol alan başarılı sanatçı akciğer kanseri teşhisiyle kaldırıldığı SSK Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde vefat etti.

YILMAZ GÜNEY Türk sinemasının duayen isimleri arasında yerini alan Yılmaz Güney 1937 yılında Adana'da doğdu. Üniversite okumak için İstanbul'a giden Güney burada Atıf yılmaz ile tanıştı.

Sanatçı, 1959 yapımı Bu Vatanın Çocukları ve Alageyik filmleri ile ilk senaristlik ve oyunculuk deneyimini gerçekleştirdi. Beyazperdede hızla yükselen Yılmaz Güney ,özellikle Çirkin Kral dönemi sonrasında çektiği ve önemli bir sinemacı olarak kabul edilmesini sağlayan Cannes ödüllü Yol, Sürü, Umutsuzlar gibi filmleriyle tanındı.

Fikirleri ve filmleri nedeniyle bir çok kez hapis cezası ile yargılanan Yılmaz Güney, 1984'te mide kanserine yenik düşerek hayatını kaybetti. Sinema emektarı ömrünün son yıllarını Paris'te geçirdi.

ÖZTÜRK SERENGİL Yeşilçam'ın usta komedyenlerinden biri olan Öztürk Serengil'in sinemayla tanışma öyküsü oldukça ilginç.

Lise öğrenimini yarıda bırakarak iki arkadaşı ile birlikte İstanbul'a gelen Serengil, 1953'te 'Oğlum Edvard' adlı oyunla sanat hayatına başladı. Bir dönem ressamlık da yapan Öztürk Serengil, 3. Kat Cinayeti filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. Başklarda ‘kötü adam' tiplemesi ile izleyici karşısına çıkan Serengil, bir süre sonra argolu komedilerin değişmez oyuncusu haline geldi.

Öztürk Serengil, beyin ödemi sebebiyle iki kez ameliyat oldu. Geçirdiği felç nedeniyle ömrünün son bir yılında yürüyemez duruma gelen sanatçı, konuşma yeteneğini de kaybetti. Büyük usta, solunum sisteminin durması sonucu 11 Ocak 1999 tarihinde İstanbul-Kozyatağı'ndaki evinde vefat etti.

İHSAN YÜCE Türk sinemasına uzun yıllar emek veren İhsan yüce, 1930 yılında Elazığ'da doğdu.

Bir çok filmde izleyici karşısına çıkan Yüce, sinema oyunculuğunun yanı sıra şair kimliği ile de tanındı.

Emektar sanatçı, 1991 yılında hayatını kaybetti.

ALİ ŞEN Sinemanın şüphesiz ki en başarılı oyuncularından biri Ali Şen.

Yeşilçam'ın efsane oyuncularından olan sanatçı, kameralar karşısında ilk rolünü 1954 yılında oynadı. Şen komediden çok drama türündeki filmleri ile adından söz ettirdi.

Oğlu Şener Şen'i de kendisi gibi başarılı bir oyuncu olarak yetiştiren Şen, kariyer hayatı boyunca 300'e yakın filmde rol aldı. Sanatçı, 15 Aralık 1989 tarihinde aramızdan ayrıldı.