Trabzon Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Davut Çakıroğlu, ülke gündeminde yaşanan son gelişmeler üzerine siyasi etik ve şeffaflık ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak “Böyle gelmiş ancak böyle gitmeyeceğini herkesin iyi bilmesi gerekir” dedi.
Çakıroğlu yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı;
“Siyasi Etik ve Şeffaflık
Son günlerde kamuoyunun yakından takip ettiği ve mafya-devlet çatışması gibi tanımladığı olay bir kez daha siyasetin temel sorunlarını irdeleme zarureti doğurdu.
Konuşulanlar, ortaya atılan iddialar ve olayların tarafları, yargının ivedilikle ve titizlikle ilgi alanına girmelidir.
Hem yargı toplum vicdanını bu anlamda rahatlatmalı hem de yargının tüm yönleriyle ve olması gerektiği gibi olaya müdahil olmasıyla adı geçen kişiler için yargılandılar kanaatinin oluşması sağlanmalıdır.
Aksi halde kişiler üzerinde oluşan itibar sorunu süreklilik arz etmektedir.
Daha önce 17-25 Aralık sürecinde hakkında iddialar ortaya atılan 4 Bakanın görevden alınıp yargılanmaması ve 2018 seçimlerine giderken metal yorgun denerek görevden alınan Belediye Başkanlarının durumu.
Yargısal süreci durdurursanız ve tam anlamıyla işletmezseniz insanlar üzerlerindeki yük ile yaşarlar.
Tam burada işte siyasetin iki temel sorunu etik ve şeffaflık konuşulmalıdır.
Aldığınız görevi veya işgal ettiğiniz makamı; hukuki, toplumsal ve vicdani birleşimle birlikte ve bu sorumlulukta yönetmek olarak etiği tanımlayabiliriz.
Etik; hem felsefenin bir alt dalıdır hem de iyi nedir kötü nedir nasıl yapmalıyım gibi sorulara cevap arar.
Yani siyaset, siyasi etik kanununu çıkartarak yetki ve makam verdiği insanlara iyiyi, kötüyü ve ne yapması, nasıl davranması gerektiğini sunmalıdır.
Aksi halde bugün olduğu gibi kişiler kendi karakterlerine göre görev tanımlaması yapıyorlar ve kendi karakterlerine göre makamları şekillendiriyorlar.
Demokratik yönetimlerin egemen olduğu siyasal sistemlerde uyulması beklenen siyasi etik kuralları arasında saydamlık, tarafsızlık, dürüstlük, hesap verebilirlik ve kamu yararını gütme gibi ilkeleri sayabiliriz.
Etik, sorumluluklarının bilincinde olan insanların, davranış ve iletişim tarzlarını, diğer bireyler ile birlikte insanca şekillendirmeyi ve iyileştirmeyi isteyen sosyal topluluk üyesi herkesi ilgilendirir.
Zaman zaman ahlak ve etik kavramlarının aynı anlamda kullanıldığı görülse de aslında birbirinden farklı kavramlardır.
Ahlak, belirli bir toplumda belirli bir dönemde, kişilerin veya grupların uymakla yükümlü oldukları davranış biçimleri ve kurallarıdır. Ahlak bilimi olan etik ise; yarar, iyi, kötü, doğru gibi kavramları irdeleyen ve inceleyen, bireysel ve grup davranışların ilişkilerinin hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu ortaya koyan ahlaki ilkeler, değerler ve standartlar sistemidir.
Etik, ahlaki olanla ilişkili olan tüm sorunları çok genel ve ilke olarak ele almaktadır. Dolayısıyla, hangi somut amaçların iyi ve herkes için ulaşılmaya değer olduğunu ortaya koymaktadır.
Genel olarak toplumun siyasete ve siyasetçiye bakışında bir tereddüt ve güvensizlik vardır. Bir yandan siyasetten uzak durulması gerektiğini düşünen, siyasete kirli ve kaygan bir zemin olarak bakan toplum diğer yandan da siyasetçilere ilgi ve saygı göstermekte, siyasetçiler meydanlara binlerce seçmeni toplayabilmektedir.
Toplumun siyaset kurumuna farklı gözle bakmasının temel nedeni ona yüklediği bazı misyonlardır. Sıradan bir konuda yaptığı hatadan dolayı sertçe eleştirilen siyaset kurumu, aynı zamanda, vatandaşın iş aramada, hastalıkta, para ihtiyacında yardım talep ettiği ilk kurum olmaktadır.
Bu manada tamamlayıcı olan bir diğer ilke de şeffaflıktır.
Siyasetin finansmanı maalesef ciddi anlamda şeffaflığı ortadan kaldırıyor.
Siyaset heves, heyecan, hobi olmaktan çıkmalı; boş zamanı ve bol imkanı olan insanların ilgi alanı olmaktan kurtarılmalı, topluma hizmet için yeterlilik aranan bir noktaya taşınmalı ki aşırı pahalı olmaktan kurtarılsın.
Hızla nüfusun artması, kıt sayılabilecek kamu kaynakları ve imkanları, herkese eşit olarak dağıtılabilecek kadar imkanın olmaması siyasetçiye bağlılığı artırıyor.
Bu da süreç içinde şeffaflığı etkiliyor, torpil, iltimas, rüşvet gibi sonuçlar doğuruyor.
Gelinen noktada dünyada ve ülkemizde etik ve şeffaflık sorunu yaşayan siyaset, üzerine atılan her lekeyi kaldıracak durumdadır.
Siyasi etik yasasının çıkarılması, hediye alma ve menfaat sağlama yasağı, seçim harcama tutarı bildirimi, ticari faaliyetlerin devri ve denetlenmesi, siyasi etik komisyonlarının kurulması ve etkin çalışma yürütmesi, dokunulmazlıkların yeniden düzenlenmesi ve gayrihukukiliğe araç görülmemesi ve tabi ki toplumun siyasetçiye bakışının değişmesi, yargının etkin ve ikna edici şekilde denetimi, siyaseti etik ve şeffaf kılacak bir takım tavsiyeler olabilir.
Böyle gelmiş ancak böyle gitmeyeceğini herkesin iyi bilmesi gerekir.
Çünkü böyle bir gidişi ülke kaldıramayacak kadar yıpratıldı…”