İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 6.9’luk depremin vurduğu İzmir’de, saha incelemelerinde bulundu. İmamoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile birlikte ilk olarak Bayraklı İtfaiye İstasyonu’nu ziyaret etti ve deprem sonrasındaki çalışmalarından dolayı teşekkürlerini iletti. İstasyon içerisinde faaliyet gösteren ve hem çalışanlar için hem de depremzede vatandaşlar için sıcak yemek çıkaran İBB Lojistik - Teknik ekibiile de bir araya geldi. Çalışanlara sağlık dileyen İmamoğlu ve Soyer’in ikinci durağı, depremde yıkılan 4 binanın bulunduğu Mansuroğlu Mahallesi oldu. İmamoğlu, burada Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal ve mahalle muhtarı Yasemen Yavuzcezzar’dan yaşadıkları sorunlarla ilgili bilgi aldı. Mahalledeki hasarlı bir binanın yıkımını yerinde izleyen İmamoğlu, çevredeki vatandaşların sorunlarını dinledi.
SOYER: “İBB, TÜM KURUMSAL KAPASİTESİYLE YANIMIZDAYDI”
İmamoğlu ve Soyer’in üçüncü adresleri, depremzedeler için Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda kurulan çadır alanı oldu. Burada vatandaşların alkışlarıyla karşılanan iki Başkan, alanda bulunan yetkililerden bilgi aldı. İmamoğlu, vatandaşların kaldığı çadırlara da uğrayıp, sorunlarını dinledi. Çadırda ders çalışan küçük bir kız çocuğu ile İmamoğlu bir süre sohbet ettiler. İmamoğlu ve Soyer, çadır alanındaki incelemelerinin ardından açıklama yaptılar. Soyer, İmamoğlu’na, ziyaretinden dolayı teşekkür ederek, “Hasta yatağından kalktığı ilk an, yola çıktı. Eksik olmasın, bugün bizimle beraber. İBB, tüm kurumsal kapasitesiyle, depremin ilk saatlerinden itibaren yanımızdaydı; itfaiyeleriyle, aşçılarıyla, hasar tespit elemanlarıyla… Gerçekten iftihar ediyoruz. Verdikleri destek için minnettarız” dedi.
SOYER: “İSTANBUL’DAN UZANAN BU EL, BİZİM İÇİN UNUTULMAZ”
“Çok büyük acılar yaşadık, çok büyük yaralar açıldı” diyen Soyer, şunları söyledi:
“Ama bu dayanışma kültürü, İstanbul’dan uzanan bu el, bizim için unutulmaz. Hafızalarımızda derin ve çok güzel izler bırakan bir dayanışma bu. O nedenle başta Ekrem Başkan’ıma ve tüm çalışma arkadaşlarına, İBB çalışanlarına, Meclis üyelerine, hepsine ayrı ayrı İzmir adına minnettarız. İyi ki varlar, iyi ki bu yardım elini, bu destek elini uzattılar ve omuz omuza bu yaraları hafifletmek için birlikte çalıştık. Bundan sonrasında da yapacağımız çalışmalarda, yaşadığımız şehirlerin daha güvenli hale gelebilmesi için, insanlarımızın yaşadıkları şehre, evlere, konutlara güvenebilmesi için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.”
İMAMOĞLU: “BAŞARILI BİR DAYANIŞMA ÖRNEĞİ SERGİLENDİ”
Soyer’in ardından konuşan İmamoğlu, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmek ve bu sorunu çözmek zorunda olduğunu vurguladı. Depremi hastane odasında hissettiğini belirten İmamoğlu, “Başkan’ımızla da hep kontak halinde kaldım. Elimizden ne geliyorsa hem İzmir'imize hem buradaki vatandaşlarımıza katkı sunma konusunda, imkanlarımızı seferber ettik. Bu bizim sorumluluğumuz ve sorumluluğumuzu en üst seviyede yerine getirmek için aynı duyarlılıkla devam edeceğiz” dedi.
Devletin tüm kurumlarının başarılı bir dayanışma örneği sergilediğini ifade eden İmamoğlu, olası İstanbul depreminin önlerindeki en büyük sorun olduğunun altını çizdi. Depremin doğanın bir gerçeği olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Ama insanı öldüren şey, deprem değil. Ne yazık ki yine insanın kendi eliyle yaptığı yapılar. 2 kere 2 eşittir 4 anlamında, o kadar net bir tanımdır” diye konuştu.
İMAMOĞLU: “BİR DEPREM KONSEYİ SİSTEMİ OTURTULMALI”
Depremle mücadele konusunda işbirliğinin şart olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu işler, çok dağınık olmamalı. Yerelden yönetilmeli. Gerçekten yerelde sıkı bir sistem oluşturulmalı. Yerel derken illa ki işin başına oradaki belediye başkanı tümüyle geçsin anlamındaki bir iddiayı söylemiyoruz. Yine bütünlükçü kavramla depremin, bir konsey şeklinde ele alındığı bir sistem oturtulmalı. İçinde herkes olmalı. Çünkü siz, depremden önce yapılaşma sorununu çözecekseniz; çürük binaları kuvvetlendirecekseniz; dönüşümü ortaya koyacaksanız, bütün bunları yapmak için finansmana ihtiyacınız var. Finans aktörlerinin olmadığı bir ortamda kendi başınıza konuşsanız, yazsanız, çizseniz bir anlamı yok. Bahsettiğimiz konsey, böyle bir şey. Biz, bunu daha önce de sayın Bakanımızla konuşmuştuk. Buna ilgi gösterdi Şehircilik Bakanı. Daha sonra heyetimiz Ankara’ya gitti, bunun sunumunu yaptı. Bu konuda çok iyi bir sonuç aldığını ve değerli bulduğunu, oradaki yöneticiler de ifade etti. Ve hatta bugün, Sayın Bakan ile buluşabilir miyiz, diye kendilerini aramıştım ama yoğunluğu var. Şimdi buluşamadık; ama en yakın zamanda buluşup bu konuyu hep beraber ele almalıyız.”
İMAMOĞLU: “VATANDAŞIN KARŞISINA TEK BİR AKILLA ÇIKMALIYIZ”
“Ben, hiçbir kurumun tek başına sorumluluk almaması gerektiğine inananlardanım” diyen İmamoğlu, “Alamaz da zaten. Bu işi Büyükşehir Belediye Başkanı da çözemez, ilçe belediye başkanı da. Bu işi bir Bakan da çözemez, Cumhurbaşkanı da. Bu işi hep beraber çözebiliriz. Yani vatandaşın karşısına tek bir akılla çıkmalıyız. Siyasi anlamda bu konuda tek bir cümle etmemeliyiz. Realist olmalıyız, rasyonel davranmalıyız. Bunu yaptığımız zaman ancak ve ancak çözüm olabilir. Bir sayıyı vereyim size; ben vermiyorum, Cumhurbaşkanlığı açıklamış 5 Kasım’da. Diyor ki; ‘18 yıldır 975 bin bina yaptık TOKİ eli ile.’ Tamam, güzel. Ama açıklama yapıyor, diyor ki 6 milyon 750 bin bina daha var Türkiye’de güçlendirilmesi ya da sağlamlaştırılması gereken. Şimdi bu rakama baktığınız zaman, ne lazım bize, biliyor musunuz? 18 yıllık performansı ele aldığımız zaman, bize lazım 110 sene daha. 110 senede, kaç tane daha deprem yaşayacak bu ülke? Kime faydası var? Olmaz. Onun için bu işin en üst seviyede en hızlı şekliyle çözülmesi lazım” şeklinde konuştu.
İMAMOĞLU: “KANAL İSTANBUL; BOŞ GÜNDEM”
Deprem ve virüs süreci devam ederken ülkenin boş gündemlerle uğraştığına dikkat çeken İmamoğlu, örnek olarak Kanal İstanbul’u verdi. “Boş gündemlerle kimsenin, ne ülkemizi ne şehirlerimizi yormaya hakkı yok” diyen İmamoğlu, “Size bir boş gündem söyleyeyim mi? Kanal İstanbul mesela. Yapılmaması için bin tane sebep söylüyoruz, yapılması için tek bir sebep söyleyebilen yok, ama her gün gündemde. Daha geçen hafta, yolları kamulaştırılmış. İzmir’de canımız yanmış, İstanbul’da her an ne olabilir diye tedirginlik içerisindeyiz. Kanal İstanbul, boş gündem. Ülkeyi boş gündemlerle yormaya kimsenin hakkı yok” dedi. Depremin yaralarının hep beraber sarılacağını kaydeden İmamoğlu, “Biz de İstanbul olarak tüm kurum ve kuruluşlarımızla, şahsen de içindeyim yanında olacağız. Kira dayanışmasıyla, insanların bir an önce sıcak yuvasına geçmeleri için ortaya konan çalışmayı yürekten alkışlıyoruz. Elimden geldiği kadar katkı sundum, sunmaya devam edeceğim. İstanbul halkı adına en uygun şekliyle, yönetmeliklerin ve kanunun elverdiği şekliyle iştiraklerimiz olarak da katkı sunacağız. Bu hafta onun kararını alacağız” diye konuştu.
AYDA’DAN İMAMOĞLU’NA ÇUBUK KRAKER
İmamoğlu’nun İzmir ziyaretindeki son durağı ise Bornova’daki Ege Üniversitesi Hastanesi oldu. İmamoğlu, enkaz altında saatlerce kalan ve arama kurtarma ekiplerinin insan üstü çabaları sonucu molozlar altından çıkarılan depremin simge çocuklarını hasta yataklarında ziyaret etti. İmamoğlu, ilk olarak 91 saat sonra enkaz altından çıkarılan 4 yaşındaki Ayda Gezgin’e ziyarette bulundu. Ayda ve ailesine geçmiş olsun dileklerini ileten İmamoğlu, minik depremzede ile bir süre konuştu. Ayda’nın İmamoğlu’na elindeki çubuk krakeri ikram etmesi renkli görüntülerin yaşanmasına neden oldu. İmamoğlu, daha sonra kendisini kurtaran İBB İtfaiyesi’nde çalışan onbaşı Muammer Çelik’in parmağını tutarak hayata bağlanan anla hafızalara kazınan, 65 saat sonra enkaz altından çıkarılan 3 yaşındaki Elif Perinçek’i ziyaret etti. İmamoğlu, son olarak, 17 saat enkaz altında kaldıktan sonra kurtarılan 16 yaşındaki İnci Okan’la buluştu. İmamoğlu, iyi dileklerini ilettiği mucize çocuklara, çeşitli hediyeler verdi.
İMAMOĞLU: “ENKAZ ALTINDAN ÇIKARILAN ÇOCUKLARIMIZLA UMUT TAZELİYORUZ”
Hastane çıkışında açıklama yapan İmamoğlu, şunları dedi:
“Çocuklarımızı ziyaret ettik. Çocuklar; geleceğimiz, umudumuz. Bu tür zor koşullarda en fazla etkilenenler de aslında çocuklarımız oluyor. Burada enkaz altından çıkarılan çocuklarımızla umut tazeliyoruz. Çünkü onların çok şey başaracağını hissediyoruz. Allah, onları korusun. Başta çocuklar olmak üzere, gerçekten topluma sorumluluğumuz büyük. Hiçbir afette, kimsenin burnunun kanamadığı bir ülke var etmeliyiz. Şehirlerimizi, hızlıca seferberlik duygusu içerisinde, kimsenin burnunun kanamayacağı şekle getirmeliyiz. Bu ziyaretten, bu sorumluluğu ve bu duyguyu aldım ve öyle ayrılıyorum. Durumları ve sağlıkları çok iyi. Bu anlamda da bütün doktorlarımıza, bu güzide kurumumuzun bütün sağlık çalışanlarına da minnet duyuyoruz, teşekkür ediyoruz.”