İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, elektrikten doğalgaza, akaryakıttan döviz kurlarındaki fahiş artışlara rağmen İBB Meclisi’nde suya zam teklifinin reddedilmesine, düzenlediği basın toplantısıyla tepki gösterdi. Eyüpsultan Güzeltepe Mahallesi’ndeki İSKOM’da (İstanbul Su Kontrol ve Otomasyon Merkezi) gerçekleştirilen toplantıda konuşan İmamoğlu, “Tabiri caizse İSKİ, hayatın damarı gibi, insan vücudunun bir damarı gibi… İstanbul için bunu ifade ediyor. Çünkü, yaşamın vazgeçilmez kaynağı olan suyu yönetiyoruz İSKİ kurumunda. İSKİ, kadim bir kurum” dedi.
“İSKİ, GURUR DUYDUĞUM BİR KURUMUMUZ”
“İSKİ’ye hizmeti geçmiş, dünden bugüne herkese minnet borçluyuz” diyen İmamoğlu, “Bu kadim kurum, çok ahlaklı bir şekilde, kendi iç mekanizmasında, kendi iç dünyasında kuralları olan ve bu kurallardan taviz vermeyen, bazen başka yöneticilerin ya da başka kurumların, birimlerin esnetebilmeyi düşündüğü hususlarda bile, çok radikal bakan… Radikal bakıştan kastım şu: Havzalarına zerre zarar gelmesin isteyen, suyu tertemiz akıtmayı kendisine vazife edinmiş olan, onlarca yıldır bu şehre hizmet eden ve her yöneticisinin de böyle bir bilince sahip olmasından dolayı da gurur duyduğum çok kıymetli bir kurumumuz. Dolayısıyla, bu kurum korunmalı, muhafaza edilmeli. Siyasetin üstünde tutulmalı. Siyasetle asla ve asla iç içe geçmemeli. Biz de bu hassasiyetle davranıyoruz” şeklinde konuştu.
“EL ÜSTÜNDE TUTULMASI GEREKEN BİR KURUM”
İSKİ’nin tarihsel sürecine ve 33 yıldır yapılmaya çalışılan Melen Barajı’na değinen İmamoğlu, “Burada bir şehir varsa, burada bir insan yaşıyorsa vazgeçilmez damarı nedir derseniz; İstanbul’un su ihtiyacı. İşte İSKİ, böyle bir kurum. Bu kurumumuzun el üstünde tutulması, muhafaza edilmesi, insanımıza temiz su verilmesi… Çünkü; evde çocuğumuz yıkanacak. Evde insanların kabı, kacağı yıkanacak. Çamaşır makinesi çalışacak. Abdest alacak. Bu şehirde, Allah geçinden versin, ölen insanın cenazesi yıkanacak. Yani su eşittir, hayat. Medeniyetler boyunca su ile beraber kurulmuş şehirler. Ya da İstanbul gibi, dünyanın en nadide coğrafyasında kurulmuşsa bir şehir, ona suyu yetiştirmekle uğraşmış medeniyet 2000 yıldır. İSKİ, böyle bir kurum” dedi.
“İSTANBUL’A OYNANAN KÖTÜLÜK DOLU OYUNU PAYLAŞMAK İÇİN KARŞINIZDAYIM”
“Ama bugün, İstanbul’umuza karşı oynanan gerçekten kötülük dolu bir oyununu sizlerle paylaşmak için karşınızdayım” diyen İmamoğlu, “2 yıldır İSKİ konusunda, hiç mevzuya dahil olmadan, sabırla, ortak masalar kurarak, defalarca yüz yüze konuşarak ve bu görüşmeleri yaparken de bütünüyle, İSKİ'nin bütün hesaplarını, yöneticilerimiz marifetiyle, siyasi parti ayırımı yapmaksızın hem Meclis komisyonlarına hem Meclis’teki grup başkanvekillerine, İSKİ’nin hassas durumunu, İBB’deki bütün bu siyasi paydaşlara hem ben hem genel müdürümüz hem diğer yöneticilerimiz büyük bir gayretle paylaştık” bilgilerini aktardı. Kasım ayında, İSKİ için yapılan 10 milyar 300 milyon liralık bütçenin, 14 milyar 900 milyon liraya çıktığını belirten İmamoğlu, bu kapsamda grup başkanvekillerine, “Gelin, İstanbul'a bir fiyat tarifesi koyalım. Bu fiyat tarifesiyle, kesintisiz İstanbul'un suyunu tedarik edelim diye, kendim samimi bir şekilde aktardım. Karşımda da üç samimi insanın yüzünü gördüm. ‘Elbette. Yaparız. Hep beraber çalışalım’ dediler. Ve ben, bunu güvence olarak hissettim. Ondan sonra da arkadaşlarımla bu diyalog sürecini başlattık” diye konuştu.
“ELEKTRİĞE ZAMMI BEN Mİ YAPTIM?”
Yüzde 40’lık artışla, 14 milyar 900 milyon liraya çıkan İSKİ’nin giderler bütçesinin, “vazgeçilmez ve ihmal edilemez hizmetleri” kapsadığını vurgulayan İmamoğlu, “Bunun karşılığında da alacağınız belli; fiyat tarifesi. Yani, İSKİ'nin su tarifesi. Başka bir kaynağınız yok. Bunu, bununla dolduracaksınız. Burada yayınlayacağınız tarife, bunu kapsayacak. Yani öyle Meclis’te oyunlar yapmak, el kol hareketleri yapmak, Ekrem İmamoğlu'na hakaret etmek, patileri konuşmak, yüzünün çeşit çeşit şekiller almasının bir anlamı yok. Basit. İSKİ’yi konuşuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Niçin 14 milyar 900 milyon” sorusunu yönelten İmamoğlu, tablolar eşliğinde şu yanıtları verdi:
“3 yılda, sadece doğalgazdaki artış yüzde 102. Yani, İSKİ’nin konuştuğu maliyetler bir sonuç, sebep değil. Elektrik, yüzde 283. Ve İSKİ için elektrik o kadar önemli ki, neredeyse İSKİ’nin giderinin yüzde 25’i elektrik. Arkadaşlarımın tahminine göre, şu andaki elektrik tarifesine göre, 2022’deki elektrik faturası 3 milyar lirayı aşacak. Bu kadar basit. Hiç öteye, beriye zıplamaya gerek yok. Elektriğe zammı ben mi yaptım? Ben yapmadım. Sonuç! Biz, sonucu konuşuyoruz. Sebebi başka yer, biz değiliz. Mazot, yüzde 135. Avrasya Tüneli; diyeceksiniz ki, ‘Ne alakası var?’ İSKİ zam yapmasın ama Avrasya Tüneli yapsın! Basit. Yüzde 127. Türkiye’nin yüz yüze kaldığı bir maliyet tablosunu sizlerle paylaşıyorum. Geçen yıl, dolar 7,5 liraydı. Bugün 13,5 lira. İstanbul’un suyunu sağlıklı hale getirmek için kullandığımız kimyasallar dövizle geliyor ve muazzam bir zamla karşı karşıyayız orada. Bazı kalemlerde yüzde üç 300.”
“VATANDAŞIMIZIN YANINDA OLMA ÇABAMIZ VAR”
Söz konusu kimyasallardan ve maliyetlerinden örnekler veren İmamoğlu, “Sonuçta, sadece 1 yılda, İstanbul'umuza su temin eden İSKİ kuruluşumuzun maliyetleri, yüzde 120 artmış. Kaçınılmaz olarak, bu durum üzerine İSKİ Genel Kurulu’na, yeni bir su tarifesi getirdik. Getirmek zorundayız. Ne dedik? ‘10 metreküpe kadar kullanıcılara, yani yine suyu iktisatlı kullanan ya da dar gelirli olan vatandaşlarımız biraz daha az etkilensin diye, artış yüzde 50 olsun’ dedik. Bakın, maliyetimiz 2021’den 2022’ye yüzde 120, ama biz diyoruz ki, ‘Yüzde 50 olsun.’ Yeni bir fiyat tarifesi düzenlerken bir kısım eksi bütçeyi de göze alıyoruz. Bakın bu da suç. Niye suç olduğunu bahsedeceğim. Niye? Vatandaşımızın yanında da olma çabamız var İSKİ kurumu olarak. 11 ile 20 metreküp kullananlar için ise, yeni tarifedeki artış, yüzde 69 olsun dedik. Daha üst seviyede kullananlar, yani aşırı su tüketenler için de bu artış yüzde 80 olsun dedik” bilgilerini paylaştı.
“AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ’NE TANE TANE ANLATTIM”
“Bu yeni fiyat tarifesine neden ihtiyaç olduğunu, İSKİ’ni tüm gelir ve gider kalemleriyle beraber, bütün yetkili arkadaşlarım hem Büyükşehir Belediyesi’ndeki bütçe komisyonuna, hukuk komisyonuna ve de AK Parti Grup Başkanvekili’ne tane tane, en küçük çocuğumuzun anlayacağı kadar sadelikte anlattık. Yani neyin ne olduğunu herkes çok iyi biliyor” diyen İmamoğlu, “Çıkıyor arkadaş, ‘Ya yüzde 90, yüzde 179, yüzde 180 zam teklifi’ diyor. Utanıyorum. Niye biliyor musunuz? Üzülüyorum bu arkadaşların sözlerinden. Bunlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde grup başkan vekili. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Matematik var. Anlayamayabilir bu dediğimi arkadaş ama; artış rakamını, bir önceki fiyata böldüğünüzde zammın oranını bulursunuz. Matematikte en temel kuraldır. Şu an zannediyorum ilkokul ikinci veya üçüncü sınıfta bu öğretiliyor. Bu arkadaş, yüzde 179’u nereden bulur, hangi akılla bulur, hangi eğitimle bulur; anlamış değilim. Dolayısıyla, bütün bunlar yalan. Doğru değil” ifadelerini kullandı.
“ÜSKÜDAR’DA KARADA YÜZENLERİN CANINI KURTARDIK”
İstanbul’da tarihin gördüğü en büyük su zammını, 1994 yılında, bugünkü merkez iktidarı yönetenlerin yaptığını hatırlatan İmamoğlu, “Gene diyoruz ki, ‘İSKİ’yi korumak için yaptı.’ ‘Gerektiydi de yaptı’ diyoruz. Onun için, bugün yüzde 50’yi fahiş bulan arkadaşlar, o gün yüzde 200 zamda hiçbir mahsur görmedi. Gerçekten ciddi bir samimiyetsizlikten, gerçekten ciddi bir kötülükten, gerçekten ciddi bir hazmedememe… Neyi? Akılları hala 2019 seçimlerinde kalmış. Çok acı bir şey” dedi. “Ama bizim de aklımız, göreve geldiğimizde, bizden önceki manzaralardaydı” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Yani, bizim yönetimimizden önce ihmal edilmiş, şehrimize hiç yakışmayan görüntülerdi. Onun için, yönetimimizdeki İSKİ, Genel Müdürümüzden genel müdür yardımcılarımızla, yönetim kurulumuzdan, daire başkanlarına ve bütün çalışanlarına kadar, İstanbul'da yaşanan ve kentimize hiç yakışmayan sel baskınlarına yaptığı milyarlarca liralık yatırımlarla, bu kötü görüntülere, gerçekten Türkiye’ye, İstanbul’umuza hiç yakışmayan, İstanbul’u dünyaya gösterdiğinizde, ‘Burası neresidir’ dedirtecek şekilde o kötü görüntülere, hep birlikte bu baskınlara son vermenin mücadelesini verdik. Bu yatırımlarla birlikte, hatırlayın ‘Bizden önce neyi engelledik’ derseniz, daha vahimi onlarca insanımız sel baskınlarında hayatını kaybetmişti. Artık onlara son verdik. Canını kurtarmak için, Üsküdar’ın göbeğinden, merkeziden yüzerek kaçmak zorunda kalan vatandaşlarımızın, karada değil, artık bundan sonra denizde yüzmeleri gerektiğini onlar hatırlattık. Karada yüzmekten onları kurtardık.”
“BİZ SANA PABUÇ MU BIRAKACAĞIZ?”
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’a 1 yılda yağan yağmurun 10’da birinin sadece 1 günde yağdığını hatırlatan İmamoğlu, buna rağmen sel baskınlarının yaşanmadığının altını çizdi. “İşte bunu, bütün zorluklara rağmen, benim İSKİ’deki yol arkadaşlarım başardı” diyen İmamoğlu, büyükşehir belediyeleri arasında su maliyeti en yüksek olup, en ucuza su satan kurumun İSKİ olduğuna dikkat çekti. “Bu kurumumuza artış layık görülmedi” diyen İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bir revize talebini bile görmezden gelmiş, körleşmiş bir AK Parti grubu var karşımızda. Günün sonunda, öyle bir komik bir hale geldiler ki, sözüm ona bir teklif sunuyorlar. Hem bizim fiyat tarifemizi kabul etmiyorlar hem de neye göre hazırladıkları hiç belli olmayan, ‘Siz, bizim küçük zam teklifimiz kabul edersiniz ya da hiç zam vermeyiz’ diyorlar. Bu nasıl bir tavır mesela? AK Parti Grup Başkanvekilinin tarifini söylüyorum. Tavrını sizinle paylaşıyorum. Diyor ki Meclis’te, ‘Siz, Cumhuriyet Halk Partililer; ya bizim verdiğimiz yüzde 23’lük, 25’lik zammı kabul ederseniz ya da bunu da vermeyiz.’ Tehdit yapıyor. İstanbul tarihi böyle bir cahillik görmemiş, böyle bir cahil adam görmemiş. Tehdit ediyor bizi. Bizden de o tehdidine boyun eğeceğimizi zannediyor. Neye? Hiçbir vasfı olamayan, hiçbir temeli olmayan teklifine ‘Evet’ dememiz gerekiyormuş! Eller yukarı! Biz sana pabuç mu bırakacağız? Zaten adetimiz değil.”
“İSKİ’Yİ ORGANİZE KÖTÜLÜKLE BATIRMAYA ÇALIŞAN ARKADAŞLARA BİR HABERİM VAR”
“İstanbul'u kaybetme öfkesi yüzünden bütün vicdanını kara bir bulut kaplamış” diyen İmamoğlu, “İSKİ’yi organize kötülükle batırmaya çalışan arkadaşlara bir haberim var: Yaptığınız suçtur. Çünkü yasaya göre, 2560 sayılı İSKİ Kanunu’nun 23’ncü maddesine göre; İSKİ, maliyeti altında bir su temini yapamaz. Sizin öfkeniz yüzünden milyarlarca lira zarara girecek olan İSKİ, emin olun çok kısa vadede bu zararı, bu karara oy veren, yani bizim teklifimize revize bütçeye ret oyu veren, yeni fiyat tarifesine ret oyu veren her üyeden rücu edilecek. Bu konuda, mahkemelerde hukuk önünde İstanbul’a verdiğiniz zararın faturasını göreceksiniz. İnanın çok ısa vadede olacak bu iş. Şimdi siz düşünün” dedi.
İBB Meclisi’ndeki AK Parti ve MHP’li üyelerin arasında bu konuda vicdanları rahat olmayanların bulunduğunu bildiğini dile getiren İmamoğlu, “Onları düşünmeye, bu konuda nasıl bir tavır alacakları noktasında düşünce üretmeye davet ediyorum. Partileri yöneten insanlar, asla kutsallaştırılamaz. Kutsal olan; devletimizdir, milletimizdir, değerlerimizdir. Onlara hizmet ederiz” diye konuştu. Ülkede fiyat artışının sorumlusunun, ülkeyi yöneten insanlar olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Türkiye’yi bu ekonomik buhrana sokanların İstanbul’daki ucuz kahramanlık girişimlerine en güzel yanıtı, günü gelince yine hem bu şehrin hem de ülkemizin kıymetli insanları, vatandaşları verecektir. Yani sizler vereceksiniz” dedi.
GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI
İmamoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun yanıtları şöyle oldu:
-AK Parti sıralarından gelen yüzde 25’lik teklif neden kabul edilmedi?
Önce şunu söyleyelim; Yüzde 25’lik teklifin mecliste kabul edilmesi bizim yetkimizde değil. Eğer Ak Parti gurubu, yüzde 25’lik bir teklif vermişse, oylatırdı; Çoğunluk zaten onlarda kabul edilirdi. Bu bizim yetkimizde değil. Birincisi bu. Kendi verdikleri teklifi geri çektiler. Niçin? Talimat verir gibi. Ya bunu kabul ederseniz ya da her şeyi reddederiz.
Her şeyi yakarız der gibi yani. Anlatabildim mi? Tehditle. İkincisi; az önce ifade ettiğim gibi sundukları artış oranının hiçbir mesnedi yok. Hiçbir gerekçeli kararı yok. Az önce ben yüzde 50’lik zamdan bahsediyorum, o bile yüzde 100 civarında Türkiye’de şu anda İSKİ'nin ki muhatap aldığı artışlar üretici fiyat endeksidir. Yüzde yüz civarında artışa sahip İSKİ maliyetlerine rağmen biz yüzde 50’lerde bir fiyat tarifesi açıkladık. Niye? Her şeye rağmen vatandaşın yanında olmak için. Yine eksi bütçe veriyor ve eğer bir tolere edeceğimiz kısım varsa mayısta genel kurulumuz var. Orada konuşuruz dedik.
Ancak arkadaşlarım bu dayatmacı biçimde sundukları fiyat artışının neye göre hazırlandığı hakkında hiçbir şey bilinmiyor. Yani şöyle bakalım olaya. Hükümet geçmişten bugüne yüzde 25 hangi hizmetine zam yaptı? Elektriğe mi yüzde 25 yaptı? Hayır, işte az önce gösterdim; Neredeyse yüzde 160, geçen seneden bu seneye artış. Yüzde 300, iki buçuk senedeki artış veya başka bir artış. Yani insanların evinde şu anda su faturasını görmüyorlar bile. Çünkü bir tarafta 500 milyonluk elektrik faturası bir tarafta altmış milyonluk su faturası. Bu durumda. Ve bu kurum hizmet etmekte zorlanıyor. Bakın, biz göreve geldiğimizde, İSKİ’nin gelmiş olduğu rakamın yüksek olduğunu gördüğümüzden, yüzde 40’a yakın bir indirim sunduk Meclis’e. Ki ona rağmen, dengeli bir bütçeyle İSKİ’nin bütün hizmetlerinin yapılacağından emindik. Ona rağmen sunduğumuz bu teklife, ‘Yüzde 40 yakın olmayacak, biz bunu yüzde 46 yapalım’ deyip, daha fazla indirim yaptılar. Sorun yok, yapın. Daha ileri gideyim; enflasyona göre fiyat yenilemesi yapılan, yani bu şekilde zammın konuşulmamasını sağlayan kendi içerisinde her ay devletin açıkladığı enflasyon rakamlarına göre fiyat yenilemesi yapılan sistemi de yine Meclis’te karar aldırarak iptal ettirdiler. Yani ne dediler? ‘Bir dakika. Sen zam alacaksan bizim önümüze geleceksin.’ Tabiri caizse İstanbul halkına diz çöktürmek. Kime? İstanbul’u kaybedenlere bir avuç insana.
Sonra ne oldu? 2019 Kasım’da, yani seçimden tam dokuz ay sonra, sekiz ay sonra, Genel Kurul’da 2020 için zam teklifi yaptık. Dedik, ‘Kardeşim bak, 2020 geliyor, zam teklifi yaptık. Nedir? O günün artışlarına göre yüzde 20. Reddedildi. Sıfır. Temmuz’a geldik, Niye Temmuz? Çünkü 2020 Mayıs’ta yoğun bir pandemi dönemindeydik ve genel kurul yapamazdık. Temmuz'da, yüzde 12,62 bize zam verildi; ama ne yazık o zam yapıldığında bakım bedeli, tarifede Sayıştay kararı gereği iptal edildi. Bakım bedeli iptal edildiği için bu verilen zam da güme gitti. Yani bunun yüzde 12,62 denen zam da sıfıra indi. Yine zam alamadık. 2020 aralıkta yüzde 6,84 zam verildi bize. Yani seçimden iki yıl sonra sadece yüzde 6,84 zam alabildik.
Mayıs'ta yine zam yapılmadı. Sıfır zam. Türkiye'de hiçbir şey artmıyor ya 2021 Mayıs’ta… 2021 Haziran’da sıfır zam. 2021 Eylül'de olağanüstü bir toplantı çağrısı yaptım yine. Bu sefer bize yüzde 15,62 zam yapıldı. Kasım’a gelince yine sıfır zam. Aralık'ta çok komik bir işlem yaptı AK Parti grubu. Aynen az önce anlattığımız gibi, yüzde 36,20’lik artış yapmışlar bize; sözüm ona Aralık’ta. Sorarsanız, ‘Yüzde 36 zam verdik’ diyorlar. Ama ne yaptılar bakın; Eylül ayındaki yüzde 15,62’yi bundan düşeriz dediler, yani yüzde 20 kaldı; ama insani su tüketim hakkının yeniden uygulanması kararını getirdiler ki bu da yüzde 20’ye tekabül ediyor. Yani elde var sıfır. Arkadaşlar üz senelik süreçte İSKİ'ye yapılan zulüm burada.
Dün, Sayın Cumhurbaşkanımız bize KDV üzerinden mesaj veriyor. Ben, çok üzüntü duyuyorum. ‘İstanbul sevdam’ diyorsanız Sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbul’u böyle sevmek olmaz. ‘Efendim, bizim belediyeler, sizin belediyeler.’ Böyle bir kavram zaten olmaz. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na her belediye aittir. Bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanı her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının cumhurbaşkanı olduğu gibi... Birinci tarif zaten yanlış, devam eden tariflere baktığımızda, İSKİ’ye yapılan bu zulmün, oradan da bilinerek, hala İSKİ genel kurulundan bir gün sonra bir toplantıda KDV üzerinden politika yapılıp, İstanbul'a zulmetmenin işaretinin oradan verildiği şüphesi ne yazık ki bizim kafamızda büyük soru işareti doğurmakta. Üzüntüyle takip ediyoruz. Ülkemizin Cumhurbaşkanı 2019 seçimlerinden sonra arzum şu idi. Bu şehre hizmet eden belediye başkanı ile sıkı diyalog, istişare, bir arada düşünce üretme, kentin fayda göreceği konularda iş birliği yapma prensibine uygun bir diyalog zemini. Kaldı ki geçmişte en yoğun eleştirileri kendileri; kendilerinin döneminde bu ülkenin Cumhurbaşkanı'ndan başbakanlarına veya birçok yetki ve mevki sahibi insanlarıyla nasıl bir araya geldikleri, İstanbul Büyükşehir Belediyemizin arşivlerinde mevcut.
Ancak ben, hala 2019’deki seçimin insanların zihninde başka travmalara sebep olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi kimin ya? Hani bir toplantıda ifade edildiği gibi 2023 seçimlerinden sonra hemen sonra. İstanbul gerçek sahibi olan AK Parti’nin olacak. Açın bu konuşmayı İstanbul Danışma Kurulu toplantısında bu konuşmayı duyarsınız. İstanbul ne AK Parti'nin ne Cumhuriyet Halk Partisi'nin ne İYİ Parti'nin. İstanbul, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, İstanbul, İstanbullunun. İstanbul dünya kenti. Ben bu anlayışı, bu yaklaşımı anlayamıyorum. Şu mecliste yapılan zulmün, o kötülük dolu hareketlerin, düzeltilmesine ya da uyarılmasına dönük hamle beklerken, dün yine bizimle yarışan konuların Ankara’da yapılması, beni ziyadesiyle büyük kaygıya düşürmektedir, çok üzmektedir Bu ülkenin kurumlarını, idarelerini, yöneticilerini Allah korusun. Memleketin iyi olması için İSKİ gibi kurumlar, yüceltilmeli, desteklenmeli. İETT gibi 150 yıllık kurumlar. Hatırlatırım o kurumun kulübünde top oynadınız. İki senedir önünüzde imza bekleyen, otobüs kredisi dosyası var. Yazıktır, günahtır. Herkesi, görevini yaparken; milletine hizmet etme bilinciyle ve şiarıyla hareket etmeye davet ediyorum. Partilerimize değil.
El koyulan bağış paraları hakkında…
Bence bu işlemi yapan, bu işleme imza atan; idarecisi, yöneticisi, bakanı, adı neyse. Hem orayı bağışta bulunan binlerce insan hem en sıkıntılı anında bu arada o bahsettiğiniz 6 milyon lira civarındaki rakam aslında bugünün neredeyse 15-16 milyon lirası. Her bağışta bulunan vatandaşımız ve onlardan o paralardan faydalanmak üzere olan yüz binlerce insanımızın bedduasıyla karşı karşıyadır. Onların bedduasıyla karşı karşıyadır. Utanç verici bir işlemdir. Bu şehirde ve başka şehirlerimizde Ankara'da ve diğer şehirlerimizde insanlarımızın belediyemize gayet usulen gayet uygun bir biçimde, şartsız bir bağış yaparak vatandaşımıza yardım şeklinde aktarılması söz konusu ki biz o rakamın iki katı kadar kısmını da aktardık. Vatandaşlarımıza para olarak nakdi yardım olarak verdik. Ama bu kısmını bloke etmişlerdi, veremedik ve şimdi de bu defterdarlığa aktarılıyor. Ayıptır, utanç vericidir. Dünyanın hiçbir yerinde bu işi anlatamazsınız. Askıda faturayı dünyanın her yerinde göğsünüzü gere gere anlatırsınız. Ama bu işlemi utanç içinde kalır dünyanın hiçbir yerinde anlatamazsınız. Milletimizin bedduasıyla karşı karşıyadır. Onlara bu beddua yeter.
Su zammı ile ilgili AK Parti grubunda da kamuoyunda da size şöyle bir eleştiri yöneltiliyor; seçim vaadi olarak suya indirim yaptınız; bunun sorumlusu olarak sizi gösteriyor. Bu vaadinizden pişman mısınız? İki, şu deniyor. Hani siz doğal gaz ve elektrik zammıyla kıyaslıyorsunuz ya; işte doğal gaz ithal ediliyor, su bedava; Allah'ın suyu, sudan bedava sudan nasıl bir para istiyorsunuz deniyor. “Melen'den geliyor, veriyorsunuz” deniyor. Ne diyorsunuz?
‘Allah'ın suyu’ dediğiniz su için biz devlete üç milyar lira elektrik faturası ödüyoruz. Allah’ın suyu dediğiniz suyu temizlemek için geçen seneden bugüne, ülkeyi kötü yönetenlerin kur, faiz, para politikaları yüzündün; artan dövizden ve faiz oranlarından ve enflasyondan dolayı yüzde 300 fark ödüyoruz. Bu şehir yatırım yapıyor. Bu şehir, şu anda onların ihmal ettiği müsilaj meselesinden dolayı. 1 milyar Euro’luk yatırım yapmak zorunda. Ne demek biliyor musunuz 1 milyar Euro? Fazla değil dokuz ay önce 8 milyar TL idi; şu an 16 milyar… Neredeyse iki katı.
Bazen Yaradan’ın bize bahşettiği suya karıştılar. Yağmur yağmadı diye sevinenleri ben hatırlıyorum; ama Allah güzel düşünen insanların kalbine göre verir. Allah’ın verdikçe veriyor; yağmur yağdıkça yağıyor. Yağıyor; ama bu suyun evlere ulaştırılması için şu masrafları yapmak zorundasınız. Evet, biz indirim yaptık neden biliyor musunuz? İSKİ’nin bizden önce kasasını söğüşleyenler; yani 4,5 milyar… Yani İSKİ, kasasında parayı biriktirip yatırım yapsa, müsilajla ilgili sorunları aşsa sorun yok. 4,5 milyar lirasını söğüşlediler. Büyükşehir Belediyesi aldı, bir yerlere aktardı… Burası Dingo’nun ahırı ya… Biz hala onu İSKİ ile sayışıyoruz; arazi veriyoruz İBB olarak; ödemek zorundayız. Aynen İGDAŞ'ta üç ay sadece üç ay; BOTAŞ'a faturalarını ödemeyip 1 milyar 900 milyon liraya maliyetle faturalarını ödememiz gibi..
Yani parayı söğüşlemenin bir merkeziydi İSKİ. 4,5 milyar; bizden önceki dönemlerde, altı-yedi yılda, beş yılda… Biz de buranın parayı söğüşleneceği yer değil dedik. İSKİ’nin işi su vermek, yatırım yapmak. Bize da yatırımın yapılacağı kadar para; yüzde 40 indirim yaparsak, yüzde 40 yakın, onlar biraz daha arttırdı. Ve yine fiyat artışlarına göre zaman, revizyonlar yaparsak biz bu yatırımları yaparız. Bakın şu kadar engellenmemize rağmen, artış verilmedi diyecek kadar az, -ülkedeki enflasyon, zamlar, şunlar bunlar… Sadece ve sadece İstanbul’daki sel baskınlarını ortadan kaldırmak için 1,5 milyar yatırım yaptı İSKİ. Arıtma tesislerimiz sürüyor, Baltalimanı’nda Tuzla’da; yeni tesislerin temellerini atıyoruz, yeni yatırımlar yapıyoruz. Yeni artıma tesislerinin başlangıç aşamalarındayız. Dolayısıyla, İBB olarak indirimden pişman değiliz;. Bunu söyleyen arkadaşların, kötü niyetlerinden utanç duyuyorum, bir İstanbullu olarak.
Su zammı ile ilgili bundan sonra nasıl bir yol izleyeceksiniz?
İBB olarak bundan sonra az önce söylediğim gibi İBB'nin kurumu İSKİ, asla ve asla maliyetinin altında su satamaz. Kanun bunu diyor. Tabii şu an satıyor. Maliyetinin çok altında yüzde 40 altında. Ne diyorum size? Bütçeyi söylüyorum bakın 14 milyar 900 milyon ama şu an ki tahsilatlarımızla biz onun 4 milyar 900 milyon altındayız. Bu kadar gerisindeyiz. Dolayısıyla İBB olarak bu karar imza atan ve ısrar eden herkes hakkında suç duyurusunda ve bunun tahsili noktasında uğratılan zararın tahsili noktasında da davalarımızı hukuki davalarımızı hazırlıyoruz. Elbette ki yine olağanüstü genel kurula getireceğiz. Elbette ki yine bunu genel kurulda tartıştıracağız. Ben size bir şey söyleyeyim mi? O kararı alan o karar için orada kendini paralayan arkadaş bile 3 gündür uykusuzdur ben nasıl böyle kötü bir iş yaptım diye eğer aklı varsa. Rahat uyuyorsa Allah akıl versin ona. Ama biraz aklı varsa 3 gündür o bile uykusuz kalmıştır. Çünkü yanlış bir iş yapmışlardır. Ben bütün diyalogları açtım. Ben size bir şey daha ifade edeyim bakın. Bir gün önce kendilerini aradım. CHP Grup Başkan Vekili AK Parti Grup Başkan Vekili. Kendilerine dedim ki bakın işin sonucuna geldik. Lütfen ortak akılla düzgün bir işleyişle Meclisi yapın.
Ben Meclise katılmıyorum ki o ortamı siyasallaştırıyor birileri. Onun için katılmıyorum. Lütfen İSKİ'ye yakışan bir karar çıkartın. Efendim çalışıyoruz ediyoruz son aşamaya geldik ama biz son toplatımızı Meclisten önce yapacağız orada aldığımız kararla Meclise geleceğiz. Sayın Başkan bak bu ortak akıl değil. Siz diyorsunuz ki Meclise girerken karar alacağız kimseye bir şey söylemeyeceğiz çıkacağız tam o anda söyleyeceğiz bu yüzde 20 küsur zam diyorlar ya o. CHP Grup Başkan Vekili telefon mikrofonda beni dinliyorlar ikisi oradalar. Dedim bakın sayın başkan böyle olmaz bu işi lütfen tartışın bir karar oluşturuyorsanız getirin bir araya.
Münzara edilsin. Ne için bunu öneriyorsunuz? Tabii oranları bilmiyoruz o arada. Ne için bu böyle bizimkilerde karşı tez varsa ona aktarsın ortak akıl istemiyor muyuz yani? İSKİ'de beraberce bir akıl üretelim yani. Tamam biz bir daha düşünelim falan. O gün içinde bunu Doğan Bey birkaç kez sorguladı kendisi. Görüştük işte başkana selam söyle konuşacağız. Ve yine Meclisin göbeğinde hiç kimsenin haberi yokken teklif sunuyorlar. Bunun adı ne biliyor musunuz? Bunun adı kötü niyet. Bunun adı kötülük. Bak bu kadar açık ve şeffaf yönettik süreci. İlk toplantıda beraber olduğumuz Meclis Başkan Vekilimiz de bütün bunların şahididir. Kendisini de özellikle davet ettim. Bütün bunların şahididir. Ben elimden geleni yaptım. Ortak akıl matematik. Sevgili dostlar kıymetli halkımız değerli basın mensuplarımız matematik. Elektriğin zam ayarı elimde değil doğal gazın zam ayarı benim elimde değil. Mazotun zam ayarı benim elimde değil. Kaldı ki vatandaşımız yüzde 50'ye yakın bir asgari ücret zammı aldı o benim elimde değil kaldı ki o bile yetmez. Bütün bunların regüle edildiği bir ortamda siz İSKİ'ye yüzde 20 zam veriyorum demekle siz kimi aldatıyorsunuz ya. Yani Fatma Hanımı mı aldatıyorsunuz su bedava diyerek.
Geçtiğimiz cumartesi günü altı tane lider bir araya geldi ve siz de bu altılı buluşma hakkında tweet’ler attınız. Bu altı lider 27 Şubat'ta, Necmettin Erbakan anmasında yine bir araya gelecekti. İstanbul Kongre Merkezi'nde bir araya gelecek. Birincisi, size böyle bir teklif yani davet geldi mi henüz? İkincisi Belediye Başkanı'ndan öte Ekrem İmamoğlu olarak o altılı masayı nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasi tarihinin en kıymetli fotoğraf olarak değerlendiririm. İkincisi rahmetli Erbakan'ın anma töreni konusunda Büyükşehir Belediyesi olarak Saadet Partisine, o konudaki ilgili vakıflara, bütün derneklere yoğun bir destek vererek en saygın bir biçimde anılmasına bir ortam hazırlıyoruz. Şöyle ifade edeyim; Türkiye'nin gelecekte az önce yaşadığımız tek bir ağızdan tek bir kişinin; hangi kurulda olursa olsun ama İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde ama bilmem ne grubunda; ama bilmem nerede değil; ortak aklın, demokrasinin, daha güçlü bir parlamenter sistemin var olduğu bir gelecek için elbette ki yanındanız. Biz, halkımızla beraber bu süreci destekleyip işte az önce yaşadığımız bütün olayların yaşanmaması için inşallah hep birlikte en güçlü değişimi önümüzdeki seçimde yaşayacağımızı düşünüyorum.