Trabzon'da Balkan Savaşı’na ‘gidip de dönmeyenleri’ anlattılar

Trabzon'da “Balkan Harbi’nde 87. Alay Trabzon Gönüllüleri-Gidip de dönemeyenler" semineri düzenlendi.

Trabzon'da Ortahisar Belediyesi, tarafından “Balkan Harbi’nde 87. Alay Trabzon Gönüllüleri-Gidip de dönemeyenler" konulu konferans düzenledi.

Ortahisar Belediyesinin Çok Amaçlı Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak tarihçiler Veysel Usta (Karadeniz Teknik Üniversitesi-Tarih) ile Kasım Bolat (Çankırı Karatekin Üniversitesi-Tarih) katıldı. Konferansa; BİLSEM Faruk Başaran Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Nimet Sağuer, AK Parti Ortahisar İlçe Başkanı Selahaddin Çebi, MHP Trabzon İl Başkanı Bekir Sıtkı Tarım, CHP ve MHP yöneticileri, Karadeniz Yazarlar Birliği Başkanı Sebahattin Saruhan ile AK Trabzon Açı Koleji öğrencileri ve velileri katıldı. 

Konferansta kısa bir konuşma yapan Açı Koleji Müdürü Fatih Tütüncü, tarihe verdiği önemden dolayı Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’e teşekkür ederek, “Bu ortamın oluşmasını organize eden Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’e özellikle teşekkür ediyorum. Tarihe verdiğiniz önemden dolayı. Gidip de dönmeyenler bizler için örnektir. Onları örnek almamız gerekiyor. Yarın bize de böyle bir görev düştüğünde hazır olduğumuzu onların da bilmesini isterim. Vatanımız, dinimiz, milletimiz uğruna şehit olanlara Allah’tan rahmet, gazi olanları minnetle anıyorum.” dedi. 

“NEDEN DAHA ÖNCE YAPMADIK DİYE VAHLANIYORUM”

Karadeniz Yazarlar Birliği Trabzon Şube Başkanı Sebahattin Saruhan konuşmasında Çatalca Belediyesi tarafından Balkan Savaşları’yla ilgili olarak organize edilen anma programına Trabzon’dan katılımcıların olmamasının çok büyük eksiklik olduğuna vurgu yaparak,  “Ben şehrim adına vahlanıyorum. Niye şu ana kadar bunu hakkıyla anamadık diye. Vahlanıyorum niye bunu anan, kitap haline getirenleri gerektiği noktalara taşıyamadık diye. Umarım bundan sonra bu paydaşlarımızla birlikte bu olayı daha genişletip halkımıza aktarırız. Bu savaşla ilgili bir süre önce Çatalca Belediyesi’nde anmalar oldu. Oradaki anmaya ilk katılacak olan, çelenk koyacak olan Trabzon’dur. Ama bizden orada bir çelenk koyma görüntüsü yoktu. Umarım bundan sonra orada şehit düşenleri hem ziyaret edip dua ederiz ve anıtlarına da çelenk koyarız. Başkanımız da bu konuda çok hassas. Bize her yer Trabzon diyoruz ya, meğer yüzyıl önce de bizim atalarımız Çanakkale’de, Çatalca ve Kafkaslarda ‘bize her yer Trabzon’u o zaman yazmışlar. Biz yeni keşfediyoruz. Umarım bundan sonra atalarımıza layık olmayı başarır ve devam ettiririz.” dedi. 

“TARİHE NOT DÜŞEN ÖZELLİKLERİMİZ VAR”

Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, tarihi mirasın bütün yönleriyle ortaya çıkarılması ve gelecek nesillere aktarılması için birçok proje yürüttüklerini kaydederek, “Çok önemli bir şehrin insanlarıyız. Çok büyük bir tarihi ve medeniyeti miras olarak almış bir şehrin insanlarıyız. Bu mirası sadece tarih kitaplarından okumaktan öte, bu mirasa anlam katmak ve bu mirası günümüzde de canlı olarak yaşamak adına etkinlikler yapmalıyız. Yoksa Trabzon; kültür, sanat şehri diyoruz ama altına doldurmuyoruz. Bu tür programlarla birlikte bu mirası yaşamak, hem de yaşatmak hem de geleceğe devretmek gibi bir sorumluluğumuz var. Tarihe not düşen önemli özelliklerimiz var. Çok çok öğrenilmesi gereken özelliklere, medeniyetlerin gelip geçtiği bir şehre sahibiz. Ve bu nedenle belediye olarak kurulduktan sonra ilk icraatımız bir Tarih Müzesi’ni şehrimize kazandırmaktı. Ve bu eseri kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Çünkü bu şehir bu özellikleriyle beraber alâmeti farika yaratan bir şehir. Ve bugün de tarihi kayıtlarda olan, ama şehrimizce yeterince bilinmeyen şehrimizin insanlarının, Trabzonluların Kurtuluş Savaşı’nda o dönemdeki zor yıllarda Trabzonluların yaptığı fedakârca bir vatan savunmasıdır aslında. Belki o yıllarda bu mücadele yapılmasa işgaller derinleşecek ve bağımsızlık mücadelemiz de zora girecekti.” dedi. 

“ATATÜRK’ÜN TRABZON NUTKU KİTABEYE YAZILACAK”

Atatürk’ün Trabzon Nutku’nun Meydan Parkı’nda bir kitabe şeklinde sergileneceğini dile getiren Başkan Genç, “İşte bu nedenle cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk 15 Eylül 1924’te Trabzon’u ziyaretinde Trabzonlulara has söylediği sözler var. Dedelerimizin savaşlarda gösterdiği mücadeleyi öven sözleri var. Trabzon nutku denen bir belgesi var. Biz bu metni o zamanki yazımıyla birlikte çok güzel bir kitabe şeklinde hazırladık, inşallah Meydan’daki Atatürk Anıtı’nın hemen yakınında bir yerde bütün vatandaşlarımızın bilgilerine sunmak istiyoruz. Trabzonlularla ilgili çok güzel, övgü dolu sözler söylemiş Atatürk. Ne mutlu bize ki, atalarımız bu vatanının ilelebet Türk yurdu olarak kalması için kahramanca mücadele etmişler. Ve ne mutlu bize ki, bugün biz o dedelerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyoruz. Bu program vesilesiyle paydaş olduğumuz Açı Koleji’ne, BİLSEM’e, Karadeniz Yazarlar Birliği’ne çok teşekkür ediyorum. Son söz olarak da bu bağımsız vatan yurdunu bize ilelebet Türk yurdu olarak emanet eden cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa KEMAL Atatürk ve silah arkadaşlarını ve bugünümüzün konusu olan Trabzonlu büyüklerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.” ifadelerine yer verdi. 

“BALKAN HARBİ TAM ANLAMIYLA HEZİMETTİR”

Tarihçi Veysel Usta ise konuşmasında Balkan Savaşları’nı Türk tarihinin kaydettiği en trajik savaşlardan biri olduğunu kaydederek şöyle konuştu. “109 yıl önce tarihin en trajik yenilgilerinden birini aldık. Türk tarihinin uzun sürecinde belki sayıları onlarca ifade edilebilecek olan yenilgiler yaşanmış olabilir. Zaferle taçlandırılmış olan Türk tarihinde yenilgiler de vardır. Ancak Balkan Harbi yenilgisi sıradan bir yenilgi değildir. Adeta kelimenin tam anlamıyla bir hezimettir. Yaklaşık bir haftalık sürede Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki siyasi varlığı, toprak varlığı sona ermiştir. Üç kıtaya hükmeden Osmanlı İmparatorluğu’nun önce geriye çekilme ve sonra dağılma sürecini yaşadığı onlarca, yüzlerce problemlerin tarih sahnesine çıktığı bu yüzyılı tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı bu nedenle İmparatorluğun en uzun yüzyılı diye adlandırır. Bu yüzyılda 1820’lerde Osmanlı-Rus Savaşı vardır. 1853-56’ta Kırım Harbi, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı (93 Harbi), 1897 Yunan Savaşı, 1911 Trablusgarp, 1912 Balkan Savaşı, 1914 Birinci Dünya Savaşı, 1919 Kurtuluş Savaşı vardır. Onun için İlber Ortaylı’nın yaptığı bu tanımlamaya belki 20. Yüzyılın ilk çeyreğini de katmalıyız. Bu dönemde Trabzon vilayetinin hudutları Samsun’dan Batum’a kadar olan bölgeyi ifade etmektedir. Trabzon vilayetinin stratejik konumu nedeniyle özellikle Doğu’da meydana gelen savaşlarda bir tür sevkiyat merkezi, askeri besleyecek olan arka plandaki çalışmaların yapıldığı merkez özelliği vardır. Batum’un kaybedilmesi Trabzon’u bir serhad şehri konumuna getirmiştir. O nedenle İmparatorluğun neresinde bir savaş varsa, Trabzonlular oraya gönüllü asker toplamayı bir görev bilmiştir.” 

“ORDUNUN İÇİNE SİYASET GİRDİ”

Trabzon gönüllülerinin toplanmasını organize eden Arap Hafız Mehmet Efendi’nin Çatalca’da şehit düştüğünü belirten Usta, “Balkan Savaşları’nda Trabzonluları toplayan zat, Arap Hafız Mehmet Efendi denilen zattır. 93 Harbi’nde de gönüllü birlik toplayarak Kars ve civarında Ruslara karşı savaşmıştır. Daha sonra 1897 Osmanlı-Yunan Harbi’ne topladığı gönüllülerle katılmış. İşte Balkan Harbi’nin arkasındaki psikoloji böyle bir psikolojidir. Balkan Harbi’ne gelen süreçte Osmanlı’dan ayrılan dört devlet Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ birbirleriyle sınır çekişmesi halindeyken ve aralarındaki en önemli meselelerden biri de kilise meselesidir. 1912 Ekiminde Balkan Savaşı önce Karadağ’ın Osmanlı’ya savaş açmasıyla başladı. 13 Ekim’de diğer devletlerin savaş açmasıyla devam etmiştir. Balkan devletleriyle topyekün savaşa giren Osmanlı bir hafta içinde Balkanları bu dört ittifak devletine teslim etmek zorunda kalmıştır. Burada Osmanlı’nın en büyük hatalarından biri de Avrupa devletlerinin Osmanlı’nın sınırlarının statükosunun değişmeyeceğinin garantisini vermiş olmasına inanmalarıydı. Bölgede bulunan 70 bin kişilik ordu terhis edilmişti. Tahsin Paşa komutasındaki 30 kişilik Osmanlı Ordusu tek mermi atmadan Selanik’i Yunanlara teslim etmiştir. Askeriye içinde yaşanan alaylı, mektepli çekişmesi ve askeriyenin siyasetle iç içe girmesi nedeniyle bu sonuç yaşanmıştır. Onun için Atatürk tarihten ders çıkararak cumhuriyeti kurduktan sonra 1924 yılında Harbiye Nezaretini kaldırır ve yerine Genelkurmay Başkanlığı’nı kurar. Bundan önce Kurtuluş Savaşı’na öncülük etmiş pek çok subay hem milletvekili hem de subaydı.” şeklinde konuştu. 

“ŞENLİK HAVASIYLA UĞURLANDILAR”

Çatalca Muharebesine katılan 87. Alayın tamamına yakınının şehit olduğunu ifade eden Usta, “Balkan Harbiyle birlikte Osmanlı seferberlik emri verdikten sonra Trabzon’da daha önceki savaşlara da gönüllü gitmiş olan yasal olarak askerlik görevini yapmış olan yaşlı insanlardır. Dört yıl önce Bulgaristan’ın Osmanlı devletine bağlı durumdayken dört yıl sonra Osmanlı’ya saldırıyor olması Trabzonluların kanına dokunmuştur. Askerlik çağının üstünde olan, zenginlerin yani eşrafın da içinde yer aldığı insanlar gönüllü birlik oluşturdular. Gönüllü insanlar bir şenlik havası içinde Gülcemal gemisiyle, daha sonraki gün ise Gülnihal gemisiyle gidiyor. Şehirde bayram havası vardır. Belediye Başkanı Barutçu Zade Hacı Ahmet Bey, Vali ise Mehmet Ali Ayni’dir. Gönüllü birliğin komutanı ise eski bir emekli asker olan Mehmet Ali Bey’dir. 87. Alayın komutanı da Mehmet Ali Bey’dir. Üç tane Mehmet Ali vardır. Vali, alay komutanı ve tabur komutanı... İki komutan da Çatalca’da şehit oldu. Kale Meydanı’nda birkaç gün tören yapılır. Şenlik havası vardır. Gemi Trabzon Limanı’ndan hareket eder. Bir haftada İstanbul’a ulaşır. Öyle bir organizasyonluk vardır ki, gemideki askerlerin nereye çıkacağı, nereye sevk edileceğine dair herhangi bir bilgi yoktur. ‘Balkan Harbi’nde 87. Alay’ kitabında bunları yazdım. Bu alaydan geriye dönen birkaç kişiden yaşananları öğreniyoruz. Alayın sayısı yaklaşık 2000’dir. Bu savaştan geriye dönen yüzbaşı M. diğeri de mülazım F.’nin döndükten sonra anılarını kaleme alarak bastırdıkları kitaptan öğreniyoruz. Bu kişilerin tam adlarını bilmiyoruz. Bu kitap adeta bir film senaryosudur. Burada sözü Kasım Bolat’a bırakıyorum. Arap Hafız Bey’in Çatalca’da şehit olması üzerine yapılan kitabeyi buldu. Ve kitabında savaşla ilgili çok değerli çalışmalar ortaya koydu.” diye konuştu. 

“ÇATALCA MUHAREBESİ İKİNCİ PLEVNE’DİR”

Çatalca’da 87. Alayın mücadelesi için yapılan İkinci Plevne benzetmesinin son derece yerinde olduğuna vurgu yapan Tarihçi Kasım Bolat ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:  “87. Alayın Trabzon’da hak ettiği değeri almasını istiyoruz. Balkan Savaşları çok büyük bir bozgun olduğu için uzun süre yazılmadı. 1930’larda askeri mecmualarda İsmail Hakkı Berkhun’un yazdığı makaleden çok şey öğreniyoruz. Ortaya çıkan göçler, savaşlar, yaşanan bozgunlar kimseye yazacak cesaret vermemiş. Çatalca Muharebesi 1. ve 2. olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Dönemin belgelerinde Çatalca Muharebesi ‘biz bugün burada ikinci bir Plevne yapabilir miyiz’ diye geçiyor. Evet, bu savunma yapılıyor. Bunu kim yapıyor. İşte bunu Trabzon 87. Alay, 3. Tabur ve gönüller bölüğü bu savunmayı, bu ikinci Plevne’yi gerçekleştiriyor. Eğer Çatalca Savaşı kaybedilse İstanbul, Bulgarların işgali altına girecek. Bulgarlar İstanbul önlerine ‘İstanbul bizim olacak’ marşlarıyla geliyor. Ama, 87. Alay 3. Tabur ve gönüllüler bölüğü buna Çatalca’da ‘dur’ diyor. Balkanlarda ricat eden, yani bozguna uğrayan ordu Çatalca önlerine kadar geliyor. Mahmut Muhtar Paşa da Çatalca’da ciddi bir mücadele veriyor. Savaş alanında bir senedir ciddi bir arkeolojik kazı var. Çatalca’da pek çok şehitlik var ama Çatalcalıların da haberi yok. İnşallah, nasıl Çatalca’da 87. Alay öğrenildiyse Trabzon’da daha çok adından bahsedilecek. Umarım, Çatalca Belediyesi tarafından her yıl kasım ayında organize edilen Çatalca Savaşları’yla ilgili anmalara Trabzon’dan da katılımcılar olur. Çünkü bu mücadeleyi verenlerin en önemli kısmı Trabzon 87. Alay’dır.” 

“TÜRKÇÜLÜK AKIMINI DOĞURDU”

Konferansın son bölümünde tekrar söz alan Veysel Usta Balkan Savaşları’nın büyük bir hezimet olmasına rağmen bazı olumlu gelişmelere de sebebiyet verdiğini belirterek, “Bazı musibetler olumlu gelişmelere de neden olabiliyor. Osmanlı’nın bütün Balkan Topraklarını kaybetmesi artık yüzünü Anadolu’ya dönmesine ve Anadolu’ya sahip çıkmak zorunda kalma düşüncesini derinden hissetmesini sağlıyor. Balkan Savaşı’ndan sonra Osmanlıcık politikasından vazgeçilip Türkçülük politikasına doğru dönmek gibi önemli bir gelişmeyi bize kazandırıyor ki, bu anlayış hemen ardından yaşanan Çanakkale ve Kuvayı Milliye’nin ruhunu oluşturuyor.” ifadelerine yer verdi.  Konferansın sonunda katılımcılara plaket takdim edildi. 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri