Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Diaspora'nın kontrolünden, ipoteğinden Ermenistan'ın kurtarılması lazım'' dedi.
Başbakan Erdoğan ile İngiltere Başbakanı Gordon Brown, Downing Street 10 numaradaki Başbakanlık Konutu'nda yaptıkları baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, bir gazetecinin, ''Sabah saatlerinde burada bir mülakat verdiniz. Türkiye'de kaçak yollardan bulunan 100 bin civarında Ermeni'nin, eğer iyi niyetiniz bu konuda anlaşılmazsa sınır dışı edilebileceğini söylediniz. İyi niyetinizin anlaşılmamasının sınırı ne olursa bu gerçekleşir?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Bu konu dünden bugüne bir konu değil. Ülkemizde şu anda yaşayan yaklaşık 170 bin Ermeni var. Bunların 70 bini vatandaşımız. 100 bini ise kaçak olarak yaşıyor. Dünden bugüne kalkıp da bir karar verecek değiliz. Bunlar 10 yılı aşkındır ülkemizde bulunuyor fakat bu gelişmeler bu şekilde devam edecek olursa tabii ki değerlendirmeyi muhakkak yapacağız. Değerlendirmesini yapıp gereken adımı o zaman atacağız.''
Aynı yöndeki başka bir soru üzerine de Erdoğan, ''Diaspora'nın kontrolünden, ipoteğinden Ermenistan'ın kurtarılması lazım. Burada da Minsk Üçlüsü'nün üzerinde çok önemli bir görev var. Bu önemli görevi Minsk Üçlüsü'nün başarması lazım. Bu başarıldığı anda zaten bütün sorunlar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. O zaman ne Türkiye'deki bu sorunlar kalacaktır ne Türkiye-Ermenistan arasında bir sıkıntı kalacaktır ne de Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir sıkıntı kalacaktır'' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin İran ile nükleer program çerçevesinde yoğun görüşmelerinin olduğunu ve bu görüşmelerin devam ettiğini belirterek, ''Bundan önce iki kez yaptırımlar farklı şekillerde uygulandı. Yeniden bir yaptırım düşünülüyorsa bu üçüncüsü olacaktır. Çözüm için diplomasi, diplomasi, diplomasi...'' dedi.
Başbakan Erdoğan ile İngiltere Başbakanı Gordon Brown, Downing Street 10 numaradaki Başbakanlık Konutu'nda yaptıkları baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek, gazetecilerin çeşitli konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, gerek baş başa gerekse heyetler arası yaptıkları görüşmelerin dostane bir şekilde geçtiğini ifade ederek, siyasi, askeri, ekonomik, ticari ve kültürel ilişkilerin her iki ülke arasında mevcut olduğunu kaydetti.
İngiltere'nin, başta AB olmak üzere Türkiye'nin üyelik sürecinde her zaman yanında olduğunu kaydeden Erdoğan, bundan sonraki süreçte de İngiltere'nin, Türkiye'nin yanında olacağına olan inancını dile getirdi.
NATO'da da Türkiye'nin İngiltere ile birlikte olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, birçok ülkede birlikte hareket edildiğini, şu anda da Afganistan'da iki ülkenin birliktelikleri bulunduğunu söyledi.
Erdoğan, İngiltere'nin yatırımlar açısından Türkiye'de ilk sırada yer aldığına dikkati çekerek, Türkiye'ye gelen İngiliz turist sayısının iki milyonu aştığını vurguladı.
Başbakan Erdoğan, görüşmelerde, Orta Doğu konusunun da ele alındığını belirterek, ''İkili münasebetlerimizin yanında, bunları değerlendirmek gerçekten bizler için gerekliydi. Gerek Suriye-İsrail ilişkileri gerek İsrail-Filistin ilişkilerini kısa da olsa değerlendirme fırsatımız oldu'' dedi.
Erdoğan, ağırlıklı olarak Kıbrıs konusu üzerinde durduklarını da dile getirerek, ''Kıbrıs sorununa yönelik birlikte neler yapabileceğimizi konuştuk. Malum, üç garantör ülkeden bir tanesinin İngiltere olması bakımından önem arz ediyor. İran'ın nükleer programı üzerinde birlikte bir değerlendirme yaptık. Oradaki mutabakatımızda, tabii ki bölgede bizler bir nükleer silah istemiyoruz. Çözümün de diplomatik yollardan olmasını sağlamalıyız'' diye konuştu.
-SORULAR-
Bir gazetecinin, ''1915 olayları dolayısıyla İsveç Başbakanı ve Dışişlerinden gelen son açıklamaları tatmin edici buluyor musunuz? Bu açıklamalar Büyükelçi Zergün Korutürk'ün dönüşünün gözden geçirilmesi yolunda bir vesile olabilir mi?'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
''Öncelikle değerli meslektaşım Reinfeldt'in açıklaması çok çok önemliydi. Bu açıklamasında, bu kararın tarihi olayların siyasileştirilmesine yol açtığı için esefle karşıladığını, bundan dolayı da büyük bir üzüntü duyduğunu özelikle ifade etmiş olması ve bunun dışında İsveç halkının Türkiye hakkındaki görüşlerinin olumlu olduğunu bu açıklamalarda ifade etmesi, ayrıca 'İsveç'te yaşayan ve çalışan çok sayıda Türk toplulumuzun gelişiminde önemli bir rol oynamıştır' ifadesi ve bu yaklaşım ve Türkiye'nin AB sürecinin ileri götürülmesi noktasındaki gayretinin bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğini bildirmesi noktasında Sayın Başbakan'ın yaptığı açıklamayı olumlu bir açıklama olarak görüyorum. Telefonda da bu noktada böyle bir açıklamasının olabileceğini söylemişti. Bundan dolayı da kendilerine teşekkür ediyorum.''
Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'nin İran konusundaki pozisyonunu bize açıklar mısınız?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''İran ile bizim nükleer program çerçevesinde çok yoğun görüşmelerimiz oldu. Hala da yoğun görüşmelerimiz devam etmektedir. Bölgemizde nükleer silah istemediğimizi zaten bütün dostlarımıza ifade ediyoruz. Tabii dünyada nükleer silahın yayılmasının önlenmesinin ötesinde bir kararın da alınmasından yanayız. Biz, nükleer silahların olmadığı bir dünya istiyoruz. O zaman inanıyorum ki bu tür serzenişler çok daha çabuk netice verecektir. Önemli olan bir şey, o da şudur: Kesinlikle İran'a biz uyarılarımızı yaptık, yapıyoruz, çözümün de diplomatik yollardan olduğuna inanıyoruz. Bundan önce iki kez yaptırımlar farklı şekillerde uygulandı. Yeniden bir yaptırım düşünülüyorsa bu üçüncüsü olacaktır. Çözüm için diplomasi, diplomasi, diplomasi...''