Dışişleri Bakanı Babacan, toplantının başında yaptığı açıklamada, AB katılım süreci çerçevesinde hazırlanan yeni Ulusal Program'ın (UP) 31 Aralık 2008 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak, gerek iç gerekse dış kamuoylarına duyurulduğunu anımsatarak, bugünkü toplantıda Türk kamu yönetiminin üst düzey yöneticileriyle UP çerçevesinde kendi içlerinde yapacakları çalışmaları değerlendirmek ve detayları hakkında görüş alışverişinde bulunmak için bir araya geldiklerini bildirdi.
Babacan, bu formattaki toplantıların daha önce pek çok kez yapıldığını, hatta ilkinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dışişleri bakanlığı döneminde düzenlendiğini söyleyerek, bugünkü toplantıda ilgili bakanlıkların müsteşarları ve AB konuları ile ilgili üst düzey yetkililerinin bulunduğunu belirtti.
"Türkiye'nin AB süreci kesintisiz bir şekilde devam etmektedir" diyen Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisi ve Devlet Bakanı Bağış ile birlikte Brüksel'de yaptığı temasların bu sürece yeni bir soluk kazandırmak açısından son derece önemli olduğunu kaydetti. Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin bu süreçteki hedefi tam üyelik. Yani AB'ye üye olan şu andaki 27 ülke hangi haklara sahipse onlarla eşit bir statüde tam üye olmaktır. Biz bu hedefle yola çıktık ve bu hedefin sapasağlam yerinde durması bizim sürecimizin sıhhatli yürümesi açısından, iç reformların belli hedeflere odaklı yürümesi açısından son derece önemli."
Babacan, Türkiye'nin şimdiye kadar pek çok reform yaptığına işaret ederek, şimdiye kadar Kopenhag kriterlerini yeterince karşılayan bir ülke sıfatını aldığını hatırlattı. Babacan, 2004'ten sonra siyasi reformların devam ettiğini, ekonomik kriterlerde de Maastricht kriterlerinin üyelik için değil üyelikten sonraki aşama yani avro bölgesine girmek için gerekli olan kriterler olduğunu anımsatarak, Türkiye'nin bu kriterlerin dördünden ikisini son 2 yıldır yakalamış durumda olduğunu belirtti.
AB sürecinin Türkiye'ye öngörülebilirlik getirdiğini de söyleyen Bakan Babacan, bu çerçevede bundan üç sene sonra nasıl bir Türkiye olacağının şimdiden görüldüğünü ve bunun iş dünyası için büyük önem taşıdığını bildirdi. Babacan, AB ile yarım yüzyıla yakın bir süredir işbirliğinin devam etmekte olduğunu hatırlatarak, önemli eşiklerin atlandığını ve bundan sonraki en önemli tarihin Türkiye'nin üyelik tarihi olacağını kaydetti.
"Biz Türkiye'yi bölgesindeki ve dünyadaki öneminden dolayı AB'ye üye yapın iddiasında değiliz. Biz AB müktesebatına uyumun gerekliliğinin farkındayız" diyen Babacan, tarama sürecinin bütün kurumların başarısıyla tamamlandığını, şu anda 10 tane faslın resmen müzakerelere açılmış durumda olduğunu bildirdi. Babacan, bugün 6 faslın daha hemen bugün açılmasının gerekliliğinin komisyon tarafından söylendiğini belirterek, bunun Türkiye'nin bu işi ciddiye almakta olduğunu gösterdiğini ifade etti. Bazı siyasi engellemelere rağmen bu yıl da yeni fasılların açılmaya devam etmesinin önemli olduğunu söyleyen Babacan, "Mutlaka yol almamız gerekmektedir. Önümüzde zorlu bir çalışma yılı vardır, 2009 yılı zorlu bir yıl olacaktır" dedi.
Reformların AB'ye verilmiş tavizler anlamına gelmediğini belirten Babacan, bu reformların Türk halkının standartlarını yükselteceğini kaydetti. Babacan, şöyle konuştu:
"Bu vesileyle AB'deki muhataplarımızın da dikkatine getirdiğimiz üzere, katılım sürecimizde önümüze çıkartılmakta olan siyasi engellerin ortadan kaldırılması gereğine yönelik beklentimizi bir kez daha vurguluyorum. Gerek suni bir Kıbrıs bağlantısı gerekse bazı ülkelerdeki iç politika saikleriyle müzakerelerde fasılların neredeyse yarısında maalesef ilerletilmemektedir; 8 fasıl Kıbrıs nedeniyle, 5 fasıl bir üyenin tam üyeliğe götürecek diye tanımlayıp engellemesi nedeniyle, ayrıca bazı fasıllar da yine bazı ülkelerin tutumları nedeniyle, siyasi sorunlar bu süreçte vardır. Ama bu sorunlar ne olursa olsun önemli olan kendimiz için yapacaklarımızdır.
Babacan, halka olumlu yansıyacaksa o fasıl açılsın ya da açılmasın kendi iç reformları sürdürmede büyük fayda olduğunu belirterek, bu siyasi engeller ortadan kaldırılırsa Türkiye'nin müzakere sürecini ne kadar hızlı yürüteceğinin son birkaç yıllık dönemde anlaşıldığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Babacan, AB sürecine herkesin sahip çıkması gerektiğini ve gereksiz tartışmalara feda edilemeyecek kadar önemli bir süreç olduğunu kaydetti. Babacan, Egemen Bağış'a yeni görevinden dolayı bir kez daha başarılar diledi.
Devlet Bakanı Bağış
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da AB sürecine 2002'den bu yana gönül vermiş bir kişi olduğunu belirterek, bu zaman zarfında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın temasları ve ziyaretlerine katılmış bir kişi, Erdoğan'ın "diklenmeden dik durma" sürecini nasıl yürüttüğünü yakından gören biri ve pek çok olaya şahitlik etmiş biri olarak başmüzakerecilik görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışacağını söyledi. Egemen Bağış, Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir kez daha teşekkür etti.
Hükümetin son 7 yılda çok önemli çalışmaları olduğunu, her birimin çok önemli başarıları bulunduğunu ama geriye dönüp bakıldığında en önemli yatırımın Türk demokrasisine yapıldığını belirten Bağış, "sessiz devrim" olarak adlandırılan bu sürece AB hedefinin çok önemli katkıları olduğunu, bir zamanlar düşünülmesi bile zor olan reformların hep birlikte gerçekleştirildiğini bildirdi.
Bakan Bağış, 2009 yılına hızlı bir giriş yapıldığını, Cumhurbaşkanı Gül'ün onayıyla Ulusal Program'ın yayımlandığını, bu programın uygulanması için hep birlike çalışılacağını kaydetti.
TRT 6, Alevi açılımı ve uzun yıllardır beklenen Nazım Hikmet'in vatandaşlığının ve itibarının iade edilmesi, AB ile müzakereler için ayrı bir devlet bakanlığı kurulmasının AB çevrelerinde büyük bir heyecanla karşılanarak yankı bulduğunu söyleyen Bağış, son olarak da Başbakan Erdoğan'ın 4 yıl aradan sonra yaptığı Brüksel ziyaretinin çok önemli etkileri olduğunu bildirdi. Bağış, "Bu ziyaret sırasında gördük ki, AB kurumları Türkiye'ye verilmiş olan sözlerin arkasındadır. Sayın AB Komisyon Başkanı Barroso açıklamasında Türkiye'nin tam üyelik hedefine dair verilmiş sözlerin arkasında olduklarını ve bu süreci hep birlikte başarıyla tamamlamak için çalışmaların devam ettiğini dile getirdiler" diye konuştu.
Bakan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz AB'yi sadece bugünün değil, yarının, çocuklarımızın projesi olarak görüyoruz. Türkiye'nin gelmesi gereken noktaya, vatandaşlarımızın hak ettikleri yaşam standartlarına kavuşabilmesi için bu projeyi önemsiyoruz."
Bağış, bu ortak payda için herkesin birlikte çalışması gerektiğinin önemine işaret ederek, her kurumun desteğini çok önemsediklerini bildirdi. Göreve gelmesinin ardından yapılan ilk Bakanlar Kurulu toplantısında AB konusunu 3 saate yakın müzakere ettiklerini ifade eden Bağış, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile birlikte diğer bütün bakanlardan bunun sadece bir kurumun meselesi değil, herkesin ortak meselesi olduğunu ve dolayısıyla bütün bakanların ve yetkililerin kendi muadilleri ile temaslarını artırmalarını önemsemelerini rica ettiklerini kaydetti.
TBMM AB Uyum Komisyonu ile bir araya geldiklerini ve komisyonun güçlenmesini ve uyumla ilgili kanunların Meclis'te hızlı geçebilmesi için gerekli çalışmaların yapılması hususunda gerek iktidar gerekse muhalefet partilerinin ortak bir noktada buluşmasını görmenin kendisine büyük bir heyecan verdiğini belirten Bağış, muhalefet liderlerinden randevu talepleri olduğunu ve hepsinden de sıcak mesajlar aldığını bildirdi. Bağış, bu çerçevede ilk toplantısını dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığını hatırlatarak, Bahçeli'nin AB tam üyelik hedefinin bir devlet politikası olduğunu ve desteklerinin devam edeceğini söylediğini aktardı. Bağış, diğer liderlerle de önümüzdeki haftalar içinde görüşmeye devam edeceğini söyledi.
Egemen Bağış, sivil toplum örgütleriyle temasların önemine dikkati çekerek, TOBB başta olmak üzere bu temaslara başladıklarını ve farklı illerde çalışmalar yaparak Türk vatandaşları içinde AB heyecanının yeniden canlanması için gerekli adımları birlikte atacaklarını bildirdi.
Başbakan Erdoğan'ın Brüksel ziyaretinin ardından orada kalarak daha çok temasta bulunmaya çalıştığını söyleyen Bağış, Çek Cumhuriyeti dönem başkanlığı sırasında açılması planlanan fasıllar hakkında ilgili komisyon temsilcileriyle görüştüğünü ve olumlu bir intiba ile döndüğünü belirtti.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, 27 Ocak Salı günü Ankara'daki AB büyükelçileriyle bir araya geleceğini ifade ederek, AB Genel Sekreterliği'nin birikimli kadrosuyla yakın çalışma ortamı içinde bulunma temennisini aktardı.