Çukurca’da 7 askerin şehit olduğu mayın patlamasıyla ilgili yargılanan Tuğgeneral Zeki Es ve Tümgeneral Gürbüz Kaya davası için hazırlanan bilirkişi raporu mayının korkunç yolculuğunu gözler önüne serdi.
Askeri bilirkişiye göre Hantepe'de 7 askeri öldüren mayını Tuğgeneral Zeki Es'in emriyle asker döşedi. Üstelik PKK mayını dönüştürülerek tuzak kurulmuştu.
Radikal'in haberine göre, 28 Mayıs 2009’da Hakkâri Çukurca’da 7 askerin şehit olduğu mayın patlamasıyla ilgili yargılanan Tuğgeneral Zeki Es ve Tümgeneral Gürbüz Kaya davası için hazırlanan bilirkişi raporu mayının korkunç yolculuğunu gözler önüne serdi.
Rapora göre askerin attığı havan mermilerini bulan PKK’lılar, bunlardan mayınlar oluşturup askere tuzak kurmuştu. Bu mayınları bulan askerler, yapılarını değiştirerek uluslararası sözleşme, iç mevzuata aykırı bir şekilde tekrar döşedi. Bu yasak mayınlar 7 askeri öldürdü.
Çukurca’da 28 Mayıs 2009 günü Hantepe bölgesine düzenlenen operasyon sırasında 7 asker mayına basarak şehit oldu. Daha sonra internete düşen ses kaydında Tümgeneral Gürbüz Kaya ve Tuğgeneral Zeki Es konuşuyordu. Kaya mayının kendileri tarafından döşendiğini ifade ediyor, Es ise onu teselli etmeye çalışıyordu. Askeri Savcılık, Kaya ve Es’in de aralarında bulunduğu 6 sanık hakkında dava açtı.
Askeri Savcılık’ın talebiyle Tümgeneral Fahri Kır başkanlığında 4 kişiden oluşan bir bilirkişi heyeti rapor hazırladı. 17 Eylül 2010 tarihinde Askeri Savcılık’a sunulan bilirkişi raporunda askerlerin bastığı mayının ‘anti personel kara mayını’ niteliğinde olduğunun altı çizildi.
1 Mayıs’ta döşendi Bilirkişi raporunda daha önce PKK’ya karşı kullanılan ancak patlamadığı için yine PKK’lıların eline geçen 120 mm’lik havan mermisinin TSK’ya karşı tuzaklandığı belirtildi. 1 Mayıs 2009 tarihinde bir keşif sırasında Tuğgeneral Zeki Es ve beraberindeki heyet tarafından bulunan bu mayınların, yine Es’in talimatıyla askerlerin şehit olduğu dere yatağı bölgesine yerleştirildiği vurgulandı. Bunun Türkiye’nin taraf olduğu Ottawa Sözleşmesi’ne ve Kara Kuvvetleri, Jandarma Komutanlığı iç mevzuatlarına aykırı olduğu özellikle vurgulandı ve şöyle denildi:
“Teröristlerce yerleştirildiği tespit edilen bu mühimmat, yine teröristlere karşı önlem almak amacıyla, basma düzeneği ile harekete geçecek şekilde tuzaklandı... bu mevcut mevzuata aykırıdır.” Raporda ayrıca bu mayınların konulmasının ardından ilgili birimlere haber verilmediği, alarm, ikaz ve ihbar sistemi kurulmadığı, kayıtların tutulmadığı’ yani ölümün göz göre göre geldiği detaylı şekilde anlatıldı.
Delilleri ortadan kaldırdı
Raporun yer aldığı iddianamede ise patlamanının ardından Zeki Es’in bölgeyi kontrol etmesi için Uzman Çavuş Taylan Çeker ile Uzman Çavuş Mustafa Topuz’u olay yerine gönderdiği ve Çeker’in olay yerini görür görmez “Bu mayını ben koydum” diyerek bir taşın üzerine oturarak ağladığı, Topuz’un ise 60 mm’lik havan mühimmatını, Çeker’in dere yatağındaki diğer 120 mm’lik havan mühimmatını imha ettiği anlatıldı.
İddianamede söz konusu mayınların olay yeri inceleme ekiplerinin incelemesi öncesinde temizlendiği de anlatılarak “Söz konusu basma düzeneği bulunmadı... Ancak olay yerindeki 17 metal parçası 120 mm’lik havan mühimmatına ait” dendi.
Ottawa Sözleşmesi
Ottawa Sözleşmesi, 1 Mart 1999’da imzalandı. Türkiye’nin 12 Mart 2003’te TBMM’de onayladığı sözleşmeye 150 ülke taraf oldu. Ottawa Sözleşmesine göre; anti-personel mayınlarının kullanılması, stoklanması, üretilmesi ve transferleri yasaklandı. Sözleşmeye göre basma sonucu harekete geçen bütün mayınlar kullanılamıyor. Türkiye sözleşmeyi imzalayınca Suriye sınırındaki 1 milyon mayının temizlenmesi için ihaleye çıkmıştı.
Kilit tanık ifade değiştirdi
Genelkurmay Askeri Mahkemesin’de 21 Şubat tarihinde yapılan duruşmada ‘Hakikate Muhalif Rapor Tanzim ve İta Etmek’, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak’tan tutuklu bulunan Tuğgeneral Zeki Es tahliye edilmişti. Tahliyenin yapıldığı duruşmada daha önce mayının Zeki Es’in emriyle konulduğunu söyleyen tanık Uzman Çavuş Mehmet Topuz ifadesini değiştirmişti. Topuz böyle bir tanıklığının olmadığını savunmuştu. Bilirkişi raporuna rağmen Es’in tahliye edilmesini ise Askeri Yargıtay Onursal Üyesi Fahir Kayacan şöyle değerlendirdi: “Kaçma şüphesi yoksa, deliller toplanmışsa tahliye kararı verebilir. Bilirkişi tarafından yapılan tespitlere rağmen, mahkeme beraat kararı verirse o zaman tartışılabilir.”