Açıklamada, AİHS'nin, insan hakları tarihinin önemli bir dönüm noktası olduğu belirtilerek, AİHS'e göre AİHM'e yapılan başvuruların verdiği kararların kesin ve devlet bakımından bağlayıcı olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "1959-2012 yılları arasında en fazla ihlal kararı verilen ülke (2870) ihlal kararı ile Türkiye. Onu İtalya ve Rusya izliyor.
2012 yılında en fazla ihlal kararı Rusya'ya (134) ilişkin. Türkiye 123 ihlal kararı ile ikinci. 2012 yılı istatistiklerine göre, Türkiye insanlık dışı muameleden 261 ihlal ile ikinci, toplantı ve gösteri yürüyüşleri özgürlüğünde 57 ihlal ile, adil yargılamada 755 ihlal ile, mülkiyet hakkında 634 ihlal ile, düşünce özgürlüğünde 215 ihlal ile birinci durumda.
İhlal sayılarının 2013 yılındaki Gezi olaylarından sonra çok daha artması beklenir.
Bu istatistikler, kendi vatandaşlarına insanlık dışı muamele yapan, bu tür muameleleri yapan kamu görevlilerini koruyan, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini çiğneyen, insan haklarına saygısız bir devlet görünümü çizmekte. Bu görünüm son Taksim/Gezi olaylarında büsbütün belirgin bir nitelik kazanmıştır. Gezi olaylarında vahim ve kitlesel insan hakları ihlalleri meydana gelmiştir. 6 kişinin öldüğü, binlerce kişinin yaralandığı, onlarca kişinin gözünü kaybettiği, pek çok insanın komaya girdiği Gezi olaylarının nedeni, barışçı protestolara karşı polisin orantısız güç kullanmasıdır. Ancak olaylar burada kalmamıştır. Olaylar sonrasında okul müdürleri, üniversite rektörleri, mimarlar odası, yaralıları tedavi eden doktorlar, yazı yazan gazeteciler üzerinde baskılar, Gezi olaylarına katılanlara karşı başlatılan cadı avı, mahallelere konulan ihbar kutuları,
Türkiye'yi yöneten iktidarın gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. Artık yurt içinde ve yurt dışında iyice anlaşılmıştır ki, Türkiye'nin yönetildiği rejimin adı demokrasi değildir. Demokrasiyle ilgisi olmayan otoritertotaliter bir rejimdir." Açıklamada, son olayların, demokrasi ile insan hakları arasındaki ilişkiyi de ortaya koyduğu belirtilerek, "Türkiye demokrasiden uzaklaştıkça bireysel hak ve özgürlüklerinin alanı daralmakta, insan hakları ihlalleri büyük bir artış göstermektedir.
Birbiri ardına çıkarılan paketler ise bu duruma bir iyileşme getirmekten uzaktır. Çünkü sorun bir insan hakları sorunu olmanın ötesinde bir rejim, demokrasi sorunudur" görüşü savunuldu.
AİHS'in başlangıç bölümünde, temel hak ve özgürlükleri korunmasının etkili bir demokrasi ve insan haklarına saygıdan geçtiğinin belirtildiği ifade edilen açıklamada, günümüz Türkiye'sinde bu iki koşulun da bulunmadığı iddia edildi.
Açıklamada, "CHP olarak demokrasi, insan hakları ve hukuk devletine dayanan yeni bir düzen getirmek için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha kamuoyuna duyurur ve tüm demokratik güçleri bu mücadeleye katılmaya davet ederiz" görüşüne yer verildi.