Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, anadilde eğitim projelerinin olmadığını söyledi. "Kürt halkını varlık olarak tanımak başka, teröre karşı olmak apayrı bir şeydir" diyen Arınç, "Anadilde eğitimle ilgili bir projemiz yok. Anadilde öğretim, anadilde seçmeli ders bütün bunlar konuşulabilir. Ancak belli imkansızlıklar sebebiyle eğitim konusunun şimdilik mümkün olamayacağını düşünüyoruz. Anadilde eğitim hakkı anayasal çerçeve içerisinde konulabilirse konulabilir. Konulmasa da bunun dışındaki bütün işler konusunda biz elbette görevimizi en iyi şekilde yapacağız" diye konuştu.
"MECLİSTEKİ KONUŞMAMI ANADİLDE EĞİTİME UYARLAMAK DOĞRU BİR ŞEY DEĞİL"
Diyarbakır'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, anadilde eğitim ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin mecliste, "Kürtlerin haklarını tanıyacağız sözleri ile neyi kast ettiniz" sorusuna Arınç şunları söyledi:
"Anadilde eğitimle ilgili bir projemiz yok. Anadilde eğitim Meclis'te söylediklerimin tamamı değildir. Ben sonrasındaki toplantılarda bu memleketin bir gerçeği olan Kürt kardeşlerimizin varlığını, onların bu topraklar üzerinde yüzlerce yıldan bu yana yaşadığını ve onların dillerini inkar etmenin mümkün olmadığını, doğru olmadığını söylüyorum. Dolayısıyla bir kimlik varsa, herkes bunları rahatlıkla ifade etmelidir. Bu kimliği meydana getiren bütün kültürel haklar anayasa ve insan hakları çerçevesi içerisinde tanınmalı ve bunlar o kişiler tarafından kullanılmalı. Biz anadilin geliştirilmesi kullanılması ve öğrenilmesi, bugün de radyo televizyon yayıncılığıyla büyük kitlelere ulaştırılmasını arzu ediyoruz. Anadilde eğitimin tartışmalı bir konu olduğunu siz de biliyorsunuz. Anadilde öğretim, ana dilde seçmeli ders bütün bunlar konuşulabilir. Ancak belli imkansızlıklar sebebiyle eğitim konusunun şimdilik mümkün olamayacağını düşünüyoruz. Bunu sizler de çok iyi biliyorsunuz. Benim meclisteki konuşmamı getirip anadildeki eğitime uyarlamak herhalde doğru bir şey değil."
"ANADİLDE EĞİTİM HAKKI ANAYASAL ÇERÇEVE İÇERİSİNDE KONULABİLİRSE KONULABİLİR"
Arınç, "Biz olabilecek ve olması mümkün olabilecek, ülkemizin birliği ve bütünlüğü, halklarımızın kardeşliği, kardeşlerimizle kucaklaşması bakımından ne gerekiyorsa, anayasal çerçevede ve yeni anayasada getirilecek bir takım tanımlamalarla vereceğimizi ifade ediyoruz. Ama bunun yanında bir şey daha ifade ediyorum: Kürt kardeşlerimizin, Kürt halkını varlık olarak bütün imkanlarıyla ve kimlikleriyle tanımak başkadır. Teröre karşı olmak apayrı bir şeydir. Kürt kardeşlerimizi ne kadar çok seviyorsak, terörle de o kadar şiddetle mücadele edeceğiz. Bu ülkede insanların yaşam haklarına uzatılan bütün ihlallere karşı cesur bir şekilde mücadelemizi yürüteceğiz. Bu mücadele sadece silahla olabilecek bir şey değil. Dolayısıyla ekonomik ve toplumsal bakımdan siyasi ve kültürel haklar bakımından da terörü meydana getiren ve azdıran sebeplerde de mücadele edeceğiz. Sözlerimin bu çerçeve içerisinde anlaşılması gerektiğine inanıyorum. Anadilde eğitim hakkı anayasal çerçeve içerisinde konulabilirse konulabilir. Konulmasa da bunun dışındaki bütün işler konusunda biz elbette görevimizi en iyi şekilde yapacağız" ifadelerini kullandı.
"KEMİKLER FAİLLERE ULAŞMAMIZI SAĞLAYABİLİR"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir dönem JİTEM karargahı olarak kullanılan İçkale'de çıkarılan 23 kafatası ile ilgili ise "Çok acı" yorumunda bulundu. Çıkarılan kafatası ve kemiklerin DNA testi için Adli Tıp Kurumu'nda incelemelerin devam ettiğini söyleyen Arınç şunları söyledi: "Bu çok üzücü bir olay, Türkiye'nin bazı bölgelerinde buna benzer insan cesetlerine ait kalıntılar bulundu. Bu cesetlerin hangi zamana ait olduğu ne şekilde öldükleri ortaya çıkacak. Bu meselenin bir an önce aydınlatılmasını bu kafataslarının ve kemiklerin kimlere ait olduğunu öğrenmek istiyoruz. Eğer buradan bir ipucu elde edilebilirse belki söylediğiniz gibi kişilere, bir dönemde yaşanmış bu acı olayların faillerine ulaşmak mümkün olabilir. Ben AK Parti yönetimi olarak bizim dönemimizde bütün faili meçhullerin aydınlatıldığını, aydınlatılmaya çalışıldığını, faillerinden hesap sorulduğunu, sorulmakta olduğunu biliyorum. Hayatta bir tek gayemiz var; Türkiye'de artık insan hakları ihlalleri olmasın, işkence, fena muamele olmasın. Bir devrin yüz karası olan olaylar bir daha tekerrür etmesin. Bunun için elimizdeki tüm imkanları kullanıyoruz."