Ankara Üniversitesi (A.Ü) eski Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Olcay Tiryaki Aydıntuğ'un kızı B.A tarafından öldürülmesi ile başlayan tüyler ürperten cinayetin ardı arkası kesilmedi.
İnternette, annemi nasıl öldüreyim diye anket yaptıktan bir süre sonra bıçakla ve satırla dehşet saçan 17 yaşındaki M.F'nin tüyler ürperten cinayeti ile sarsıldık.
Bir haberde Zonguldak'tan geldi. 16 yaşındaki bir genç kızın, sevgilisi olan taksiciyle birlikte annesini öldürmesi bir kez daha yürekleri dağladı.
Yine Bursa'da psikolojik tedavi gördüğü öğrenilen genç bir kız, evlenmesine izin vermediği gerekçesiyle tartıştığı annesini bıçaklayarak öldürdü.
Son olmasını ümit ettiğimiz olayda dün Samsun'da yaşandı. Aile içi tartışma sırasında genç kız bıçakla annesini öldürdü, yan komşuda yakaladığı kız kardeşini de ağır yaraladı.
Türkiye'de son günlerde meydana gelen anne ölümleriyle ilgili açıklama yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi, Hayatboyu Eğitim Gelişim Derneği (HEGEM) İkinci Başkanı Sosyolog Adem Solak, haber61'e önemli açıklamalarda bulundu.
TESADÜF DEĞİL
Yaşanan olayların tesadüf olmadığını belirten Adem Solak, Anne ölümleri cinayetlerin en vahşi şeklidir. İnsan öldürülmez ama bir anne hiç öldürülmez. Ama daha da önemlisi bir anne boğazı kesilerek öldürülmez, parçalanmaz. Bunlar çok ağır şeyler ama beklenen şeyler. Toplumu şaşırtsa da beni şaşırtmadı. Çünkü bütün bilimsel çalışmalar gözlemler. Bunlar tesadüfi şeyler değil. Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'na 13 sayfalık bir rapor verdik bu konuda. Türkiye'de aile içi şiddetin en fazla olduğu ilin Samsun olduğunu söyledik. Bilimsel verilerimiz bunu apaçık gösteriyor. Kurum ve kuruluşların harekete geçmesi çok yavaş dedi.
Bir kişinin annesini öldürmesinin iki izahı olduğu, olduğunu ifade eden Solak, Psikolojik izahı; çocukların zihin dünyasında olup bitenleri aileler olarak kaçırdık. Daha 5-6 yaşındaki çocukların çizgi filmlerde dahil senede 85 bin şiddet sahnesi izlediğini düşündüğünüzde onların psikolojisi, vurmaya, kırmaya, öldürmeye hazır.
Yine yapılan araştırmalarda annelerin daha fazla şiddet uyguladığı ortaya çıkıyor. Ağır fiziki şiddetleri baba uyguluyor. Ama bütün son çalışmalar gösteriyor ki annelerin özellikle duygusal ve sözel şiddeti de kattığımızda şiddet oranları babaların birkaç katı fazla.
O zaman şiddet, şiddet olarak geri dönmeye başlayacaktır. Çocuklarımız artık özgürlüğü tanıyor. Sosyal değer, anlam boşluğuna düştü. Onları kontrol eden bir mekanizma da yok. O zaman bu çocuklar kendi egoları, duyguları adına ve iç çatışmaları adına bir yere şiddet uygulamaya başlayacaklardır.
Temel değer olan 'anne kutsallığı', 'aile kutsallığı', bunlarda yavaş yavaş sayıklamaya başladığından dolayı şiddet kime uygulanacak; en çok şiddet uygulayana.
Bugün Amerika en çok olay yaşanan ülke ama orada bile anne öldürülmüyor. Bizde sıkıntılı bir gidişat var. Bu hala fark edilmiş değil.
Sosyolojik boyutuna baktığımız zaman; medyanın etkisi var, küreselleşmenin etkisi var. Geniş aileden, çekirdek aileye geçişin etkisi var ve bu konuda da tedbirler alınmadı.
Örneğin batı da çekirdek aile ama dedeler, nineler şevkat, sevgi ve adelet unsuru idi. Onlar kalkınca Avrupa, Aile Eğitim Merkezleri'ni devreye soktu. Biz de bu tedbirler alınmadı. 500 kişinin olması gereken okullarda 2000, 3000 bin çocuk eğitim görüyor. Ailenin eksikliğini okullar dolduramıyor. Sanat eğitimi yok, spor eğitimi yok.
Belediyeler bu yönde sosyal, kültürel alanları genişletmelidir. 18 yaş altı 22 milyon insanımız var. 22 milyon büyük bir sayıdır, Çocuk bakanlığının kurulması gerekiyor. Bütün bunlar sosyolojik boyuttur. Bunları gözardı etmemek gerekiyor.
Kurumlarda kuruluşlarda ortak çözüm üretmemiz gerekiyor. 81 ilde herkes bildiğini okuyor.
Bu anne ölümlerini biz bekliyorduk. Sosyal ve psikolojik patlama olarak bu olayı görüyoruz ifadelerini kullandı.