Ateş elle mi maşayla mı alınmalı

Washington'da hafta başından bu yana temaslarda bulunan Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde düzenlediği basın toplantısında pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Ancak Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi ile ilgili sor

Washington'da hafta başından bu yana temaslarda bulunan Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde düzenlediği basın toplantısında pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Ancak Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi ile ilgili soruya şu kritik soruyla cevap verdi: "Bir ateş varsa ateşi elle mi almak doğru, maşayla mı almak doğru?

ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen'ın davetlisi olarak Washington'da hafta başından bu yana temaslarda bulunan Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinde basın toplantısı düzenledi. Pek çok konuda açıklamalar yapan Başbuğ, "mayın" konusunda ilginç bir açıklama yaptı.

MAYIN KONUSU: ATEŞİ ELLE Mİ MAŞAYLA MI ALMAK DOĞRU?

Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusundaki sorulara karşılık da Orgeneral Başbuğ, bu konuyu yurt dışındayken konuşmanın kendisine “pek şık gelmediğini” belirtti ve “Madem sordunuz bir iki cümle söyleyeyim. Bir iletişim noksanlığı yaşadık. Belki daha küçük boyuttayken çözülebilecekken çözümsüzlük noktalarına gitti. Bizim de belki eksiğimiz var iletişim noksanlığında. Esasında pek olduğu kanaatinde değilim ama olabilir. Dün kanun meclisten geçti” dedi.

TSK, NATO'da ABD'den sonra ikinci büyük kuvvet olduğu için, bazılarının “mayınları döşedi, nasıl toplamaz” yaklaşımında olduğunu kaydeden Orgeneral Başbuğ, “Bu mayınların toplanması için elinizde bir yığın hareket tarzı var. Önemli olan yöneticilerin en uygun hareket tarzını seçip ortaya koyması. Bir ateş varsa ateşi elle mi almak doğru, maşayla mı almak doğru? Çok zorunluysa elle de alırsınız. Ama her çözüm için birden fazla hareket tarzınız olur. TSK olarak en uygun hareket tarzı iletilmiştir. NAMSA ana yükleyici. Çünkü tecrübeli. Elbette alt yükleyici şirketlerle iş yapacak. Son çıkan kanunun ilgili maddesinde, alt yükleyicilerle yapacağı sözleşmelerde Milli Savunma Bakanlığı oluru şart” diye konuştu.

TSK'nın, “gerekirse bunu da yapacağını” belirten Başbuğ, “Ama gerek var mı? Diyelim bütün çareler denendi, olmuyor. O zaman TSK bunu da yapar. Siz daha uygun çareler varken niçin hemen oraya geliyorsunuz? Sonra bu konuda altını çizdiğimiz önemli bir nokta var. Mayınlı alanı temizlediniz. O alana sertifika vermeniz gerek. Bizim TSK olarak sertifika verme durumumuz yok. Geçerli değil. Bir kuruluşun sertifika vermesi lazım. NAMSA bunu veriyor. Dolayısıyla elbette zaman kaybedilmiştir” dedi.

Orgeneral Başbuğ ayrıca, bu konuyu kullanarak TSK'nın güvenlik konularına bakışını sorgulamaya kimsenin hakkı ve yetkisi olmadığını da söyledi. Konuyla ilgili TSK'nın görüşünü iki hafta önce ilettiğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, “Elbette bu alan sınır bölgesi. Temizlediğiniz halde, birinci derecede askeri yasak bölge, kaldıracak mısınız, böyle şey olur mu? İkinci derecede askeri yasak bölge kaldırılacak, böyle şey olur mu? Bunlar biraz bilgisizlik, biraz önyargı. Belki bu konuda iletişim konusunda bazı eksiklikler oldu. Olmamasını temenni ederdik ama oldu. Ateş varken, elinizde de maşa varken, gelin şu ateşi maşayla alalım. Ama maşa yok, bina yanacak, biz elimizi de sokarız. Elimiz yanar. Yanarsa yanar. Binayı mı bırakacağız” diye konuştu.

TERÖRLE MÜCADELE

ABD'den, terör örgütü PKK ile mücadelede, istihbarat paylaşımının ötesinde ne tür beklentilerin bulunduğunun sorulması üzerine Orgeneral Başbuğ, “TSK olarak bizim ana hedefimiz, amacımız, mücadelemizin temel noktası, terörü Türkiye'nin gündeminin en üst sıralarından bu gündemin alt sıralarına çekmek.

Herhalde terörle mücadelede hedefi böyle gerçekçi koymakta fayda var. Türkiye'de çok kavram kargaşası var bu konuda. Bunu belki basında ilk defa açık söyleyenlerden biri benim. Diyorum ki ben, (Ne yalnız güvenlik alanında alınan tedbirlerle ne de yalnız güvenlik alanı dışında alınacak tedbirlerle terörü bitirebilirsiniz). Bu çok önemli” diye konuştu.

Türkiye'nin güvenlik kuvvetlerinin 25 yıldır teröristlerle mücadele ettiğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu:

“Kimse bu 25 yıllık mücadelede Silahlı Kuvvetlerin başarısını sorgulayamaz. Sorgulayanlar ya bilgisizdir ya önyargılıdır. Rakamlar ortada. Peki o zaman süreç niye uzun veya niye devam ediyor? Biz de işte diyoruz ki, yalnız güvenlik alanında alacağınız tedbirlerle, ki burada (yalnız) kelimesi çok önemli, terörü istenilen süreler içinde bitiremezsiniz. O zaman ne yapacaksınız? O zaman devlet olarak güvenlik alanında mücadeleyi sürdürürken, aynı zamanda, koordineli olarak ekonomik alanda alacağınız tedbirler var, sosyo-kültürel tedbirler olabilir, alacaksınız. Propaganda alanında almanız gereken tedbirleri alacaksınız. Uluslararası boyutu var bu işin. Bütün alanlarda aynı anda koordineli tedbirler alabilirseniz, Türkiye'yi bu terör belasından daha kısa zamanda kurtarabilirsiniz.”

“TÜRKİYE MAALESEF TERÖRLE YAŞAMAK ZORUNDA”

Orgeneral Başbuğ, bu meseleyi bilerek veya bilmeyerek, önyargılı olarak muhakeme edip, “Siz 25 yıldır güvenlik alanında mücadele ediyorsunuz, sonuç burada. Güvenlik alanında olmuyor, ne yapacağız? Ekonomik, sosyo- kültürel, propaganda, uluslararası alanda tedbirler alacaksınız, güvenlik alanını bırakın” yorumunu yapanların bulunduğuna işaret etti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hatta çok daha ileri gidiliyor, operasyonlar sorgulanıyor. Buna kimsenin hakkı yok. Bu tamamen bu işi bilmemek ve önyargıdır. Bu yanlıştır. Bunu, ATC'deki konuşmamda da ifade ettim. Karşınızda bir terör örgütü var. Silahlı bir kadrosu var. Ekonomik alanda yapılanlar sadece yardımcıdır. Ama yalnız ekonomik, sosyo kültürel alanda alacağınız tedbirlerle terör örgütünü ortadan kaldıramazsınız. Bazıları olayı bu noktaya getirmek istiyorlar. Bu konuda bizim tavrımız çok açık. Ben TSK olarak güvenlikten sorumluyum. Nedir? Teröristi arayıp bulup, neredeyse etkisiz hale getireceğim. Ne kadar sürer, terör örgütünü etkisiz hale getirinceye kadar. Veya başta söylediğim gibi, terörü Türkiye'nin gündeminden aşağı indirmemiz lazım. Ben buna devam edeceğim. Bunun dışında hiçbir şey beni ilgilendirmez. Bunun yanında ısrarla diyoruz ki, güvenlik kuvvetleri olarak ben mücadelemi sürdürürken, siz de diğer alanlarda tedbirinizi alınız ki bu terörle mücadele sürecini kısaltalım.”

Terörle mücadelenin “zorlu bir süreç” olduğuna işaret eden Orgeneral Başbuğ, “Defalarca söyledim. Türkiye, maalesef terörle yaşamak zorunda. Ama bunu tepe noktalardan alt noktalara indirmemiz lazım. Sabırlı olmamız lazım. Terörle mücadelede istediğimiz noktada olduğumuzu düşünmek, hatta toplumu da böyle beklentilere sokmak fevkalade yanlıştır” dedi.

Terör örgütüyle mücadelede 2009 yılında gelinen noktaya dikkati çeken Orgeneral Başbuğ, bugün Irak'ın kuzeyinin artık terör örgütü için güvenli bir bölge olmadığını, rahat hareket edemeyen terör örgütünün her an tedirginlik içinde bulunduğunu, bunun da örgütün dengesini bozduğunu belirtti. Ayrıca, teröre verilen uluslararası desteğin bitmediğini ancak azaldığını kaydeden Orgeneral Başbuğ, terör örgütünün yavaş yavaş artık terörle bir yere varılamayacağı konusunu düşünmeye, tartışmaya başladığını söyledi.

“TERÖR ÖRGÜTÜ TEDİRGİN”

Orgeneral Başbuğ, şunları belirtti:
“Belki de en önemli hususlardan bir tanesi, artık bu terör örgütü Irak'ın kuzeyinde ve daha doğrusu Irak'ın geleceğinde artık kendisine yer bulmakta zorlanacağı düşüncesini yavaş yavaş duymaya başladı. Bu tabii terör örgütünü tedirgin etmeye başladı. Ayrıca verilen zayiatlar var. Bütün bunları genel olarak değerlendirirsek, evet bugün 2009 yılında, biz terör örgütü üzerinde daha kesin sonuçlara ulaşabileceğimiz bir fırsatın elimizde olduğunu değerlendiriyoruz. Nedir bu fırsat? Terör örgütünün, elimine edilmesi deyin, parçalanması, zayıflatılması deyin, elimizde bir fırsat var. Bu fırsatı kullanalım artık diyoruz.”

Orgeneral Başbuğ, “elimizde fırsat var” derken, bunu kimsenin yanlış anlamaması gerektiğini özellikle vurguladı ve “Terör örgütüyle devlet ilişki kurmaz, tartışma yapmaz, diyalog olmaz. Sakın olaki, bazen yanlış anlaşılıyor, terör örgütüyle görüşülecekmiş gibi, öyle bir şey söz konusu değil. Bu terörle mücadelede yapılacak en büyük hatadır. Devlet terör örgütünü ne muhatap alabilir ne ilişkiye girebilir” dedi.

Kısa süre önce Pakistan'ın, Taliban ile temasa geçtiğini ancak bugün Pakistanlı yetkililerin “yaptığımız çok büyük hataydı” dediğini anlatan Orgeneral Başbuğ, “Dolayısıyla terör örgütünü bitirme konusunda fırsat var ama bu hiçbir zaman terörle mücadelede zafiyet göstermek, devlet olarak muhatap görmek, böyle bir düşüncenin de kabul edilmesi mümkün değil, söz konusu değil” diye konuştu.

“ABD İLE İŞBİRLİĞİ YETERLİ DEĞİL”

Amerikan Silahlı Kuvvetleri ile TSK arasında, özellikle istihbaratın elde edilmesi, paylaşılması, operasyonların, özellikle de hava harekatlarının planlanması ve yönetilmesi açısından, 2007 yılından bu yana terör örgütüne karşı iyi bir ilişki yürütüldüğüne dikkati çeken Orgeneral Başbuğ, “Evet, Irak'ın kuzeyinde gerçekten istihbaratın sağlanması yönünden destek veriyorlar. Anında gerekli olan harekatları icra ediyoruz. Bu işbirliği elbette bugün fırsat dedim ya, bu fırsata gelişte bir araç oldu. Bunun için elbette teşekkür ediyoruz. Ama yeterli değil” dedi.

Orgeneral Başbuğ, bunun neden yeterli olmadığını ise şöyle açıkladı:

“Bir, bir fırsat yakaladık. Terör örgütü bir karmaşa içinde. O halde bu fırsattan istifade etmemiz lazım. Onun için de elbette her şeyden evvel bu konu merkezi Irak yönetiminin sorunu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1370 sayılı kararı çok açık. Irak'ın kuzeyindeki PKK varlığının ortadan kaldırılması merkezi Irak hükümetinin görevi. O yapacak. Yapmak mecburiyetinde. Ben demiyorum. BMGK kararı söylüyor. Elbette bunun diğer boyutları da var. Biz şu anda özellikle ABD'nin bize bu konuda sağladığı desteğe teşekkür borçluyuz ama yeterli görmüyoruz. Bu fırsatın kaçırılmaması lazım.”

ABD'nin istihbarat işbirliğinin ötesinde ne yapabileceğine bir örnek veren Orgeneral Başbuğ, “Irak'ın kuzeyindeki PKK varlığını ortadan kaldırmadan terörle mücadelede istediğimiz noktaya gelemeyiz. Bu en hayati noktalardan birisi. Eğer Irak'ın kuzeyindeki örgüt ne kadar tecrit edilebilirse bu tecrit çok önemli, lojistik desteğinin kesilmesinden tutun, harekat imkan kabiliyetlerinin kısıtlanmasından tutun çok boyutları var. Bugün Irak'ın kuzeyindeki örgütün tecridi çok önemli. Örgütün tecrit edilmesi ciddi boyutta arzu edilen noktada mıdır diye sorarsanız, hayır derim. Yeterli değil. İlk yapılacak işlerden birisi, örgütün, özellikle Irak'ın kuzeyindeki örgütün tecrit edilmesi çok önemli. Diğer tedbirleri de artık bize kalsın” dedi.

Irak'ın kuzeyindeki yönetimin de burada bir peşmerge gücü bulunduğuna işaret eden Orgeneral Başbuğ, “Elbette onların da bazı tedbirleri alması lazım. Bunları bekliyoruz” ifadesini kullandı.

“TERÖRE DEVAMLI DARBE VURACAKSINIZ”

PKK'nın komuta kademesinin ortadan kaldırılmasının terörü bitirip bitirmeyeceğinin sorulması üzerine Orgeneral Başbuğ, örgütün lider kadrosunun, yapılanmasının Irak'ın kuzeyinde olduğunu söyledi ve bu bölgenin sorumluluğunun, Irak'taki merkezi yönetime ait olduğuna işaret etti.
Orgeneral Başbuğ, sözlerine şöyle devam etti:

“ABD'nin Pakistan ile ilgili olarak söyledikleri istekleriyle bizim Irak'ın kuzeyindeki isteklerimiz aynı. Aynı sorun. Nasıl onlar bir noktada Taliban ile mücadelede orayı çok önemli bir nokta olarak görüyorlarsa biz de bu noktayı gayet tabii olarak önemli ve haklı görüyoruz. Şöyle bir yanlış kanaat olmasın; öncelikli burası gibi. İhtiyaç nereyi gerektiriyorsa orası. Ama oradaki varlığı etkisiz hale getiremediğimiz sürece, bu zor yani. Hemen hemen imkansızdır. Terörle mücadelede üç temel prensip var. Bir, güvenlik kuvvetleri teröristi arayıp bulup etkisiz hale getirecek. Devamlı darbe vuracak. Irak'ın kuzeyinde veya yurt içinde olabilir. Güvenlik kuvvetleri örgüte darbe vururken, bu arada örgüte katılımları kontrol altına alması lazım. Alamazsanız bu iş, süre uzuyor. Hem darbe vuracaksınız, ne kadar darbe vurursanız örgüte katılımlar düşebilir, katılımları kontrol altına alacaksınız ve dağda bulunan teröristlerin çözülmelerini sağlayıcı tedbirler üzerinde düşüneceksiniz. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı.”

Bir gazetecinin, Türkiye'de, “PKK sorunu çözülmeden Kürt sorununun nasıl çözüleceği” yönünde bir tartışma yaşandığını söylemesi üzerine Orgeneral Başbuğ, “Bu tartışmalar bizi ilgilendirmez. Bizim güvenlik kuvvetleri olarak görevimiz, teröristi bulup etkisiz hale getirmek. Ne zamana kadar, örgüt etkisiz hale gelinceye kadar. Öbür konuyla ilgili de herhalde terörle mücadele boyutunda alınacak tedbirler olarak fikirlerini en açık ifade edenlerin başında ben geliyorum. TSK olarak bizim tutumumuz çok açık. Kültürel özgürlüklere evet. Bireysel kalmak şartıyla. Devlet kültürel özgürlüklerin önünü açabilir. Bunun dışında, yok toplumsal haklar vesaire gibi düşüncelerin biz yanında değiliz. TSK olarak bizim için önemli olan Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren var olan iki niteliğidir. Biri ulus devlet, ikincisi üniter devlet” diye konuştu.

“ULUS DEVLET VE ÜNİTER DEVLETİN ÇİVİSİ OYNAMAZ”

Bu iki kavramın da tam olarak bazen ayırt edilemediğini belirten Orgeneral Başbuğ, “Biz ne ulus devletin çivisini oynatma konusunda tavır alırız ne de üniter devletin. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucularının, başta Mustafa Kemal Atatürk, bu devleti kurarken, üniter devlet, ulus devlet olarak kurmuş. Bunun çivisi oynatılamaz. Oynatırsanız bakın Yugoslavya var. Ama elbette kültürel farklılıklara da saygılı olduğumuzu ifade ettik. Onlara da saygılıyız. Ancak bunu siyasi alanlara taşımak, toplumsal haklara taşımanın ulus devlet yapımıza zarar vereceğini düşünüyoruz. Bizim bu konudaki tutumumuz çok net” ifadesini kullandı. Bireysel özgürlüklerde kırmızı çizginin nerede olduğu yönündeki bir soru üzerine Orgeneral Başbuğ, şunları belirtti:

"Normal olarak kültürel özgürlüklerin önü açılabilir ama ulus devlet, üniter devlet yapımıza zarar vermemek kaydıyla. Ama devletlerin yükümlülüğü yok, kültürel özgürlüklerin önünü açıp hem de yükümlülükleri devlet olarak siz yerine getirin. Ki devlet bunun önünü açtı. İnsanlar Kürtçe öğrenmek isteyebilir. Açar kursunu. Genel prensip çok açık, net. Kültürel özgürlüklerin önünü açarsınız. Elbette her devletin temel bir yapısı var, o yapıya da zarar vermemeniz lazım. Sonuna kadar açalım. Öyle şey olur mu? Devletimizin bir temel yapısı var.”

Orgeneral Başbuğ'a, Washington'daki düşünce kuruluşu CSIS'in, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyareti öncesinde hazırladığı bir raporda, Türkiye'de daha milliyetçi bir yönetimin veya askeri bir yönetimin iktidara gelmesinin ABD ile ilişkiler bakımından sıkıntı teşkil etmediğini yazdığı söylendi. Bunun üzerine Başbuğ, CSIS'in yöneticilerinin ABD Savunma Bakanlığının 25 kişilik danışma kurulundaki isimlerden oluştuğuna işaret etti ve “O düşünce kuruluşu önemli bir kuruluş olduğu için biz o kuruluşla beraber olmanın yararlı olacağını düşündük” diye konuştu.

TAARRUZ HELİKOPTERİ

Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelede silahlı helikopterin kullanımının çok önemli bir araç olduğunu da belirterek, çift motorlu Whiskey tipi helikopterlerin, terörle mücadelenin yoğun olduğu Güneydoğu'da kullanılması zorunluluğu bulunduğunu anlattı.

Bu helikopterlere bugün acil ihtiyaç olmamasına karşın, gelecek planlarda yer aldığını belirten Orgeneral Başbuğ, İtalyan Augusto firmasıyla beraber TSK'nın üretimini yapacağı ilk silahlı helikopterlerin 2013'te üretimine kadar 3-4 yıllık bir dönem olduğuna işaret etti. Orgeneral Başbuğ, bu süreci emniyette geçirmek için Whiskey tipi helikopterleri tedarik etme ihtiyacı bulunduğunu belirtti. Bunların sadece ABD Deniz Piyadeleri'nde bulunduğuna işaret eden Orgeneral Başbuğ, bu helikopterlerin üretiminin ABD'de durduğunu da söyledi. ABD'nin Irak ve Afganistan'da yoğun olarak kullandığı bu helikopterlerden Türkiye'nin az sayıda ihtiyacı olduğunu kaydeden Orgeneral Başbuğ, “Biz ısrarla bu ihtiyacın karşılanmasının önemli olduğunu, bu gezi de dahil olmak üzere muhataplarımıza ilettik.

Ben bu konuda yine de ümidimi muhafaza ediyorum. Ama (şu tarihte, şu şekilde kesin bunu size vereceğiz) diye bir noktaya gelmiş değiliz. Tabii bu ihtiyaç, bizim için önemli bir ihtiyaç. Önümüzdeki süreçte beklenmedik bazı olaylara karşı emniyetli olmak açısından bunun üzerinde duracağız. Takip edeceğiz” dedi.

Bir gazetecinin, “PKK'ya destek veren ülkeler arasında ABD var mı” sorusuna karşılık Orgeneral Başbuğ, “PKK terör örgütünü, terör örgütü olarak ilk ilan eden, uyuşturucu örgüt olarak ilan eden hangi ülkedir? Bugün PKK mücadelesinde bizim yanımızda en fazla olan kimdir? ABD” yanıtını verdi.

PAKİSTAN

ABD'nin, havadan intikal dahil, Türkiye'nin terörle mücadeledeki tecrübesinden yararlanmak ve Pakistan'a Türkiye'nin askeri eğitim sağlamasını isteyip istemediğinin sorulması üzerine Orgeneral Başbuğ, “Bir ülkenin güvenliği, o ülkenin kendi sorumluluğudur. Son yaşadığımız, geçen aylar zarfında Pakistan'ın güvenlikle ilgili bazı sorunları var. Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki Pakistan ve Pakistan Silahlı Kuvvetleri, Türkiye için çok önemli. Kardeş iki ülkeyiz. Şu konuda bizim inancımız tam, güvenimiz tam; Pakistan Silahlı Kuvvetleri, Pakistan'daki güvenlik konusunu beklenilen süreler zarfında çözecek, arzu edilen noktaya getirecek güçte ve kabiliyettedir. Her ülkenin zor dönemleri olabilir. Ancak ben Pakistan ve Pakistan Silahlı Kuvvetleri'nin şu anda karşılaşmış olduğu güvenlik sorununun üstesinden geleceğine inanıyorum ve bu konuda en ufak bir endişem de yok” dedi.

Orgeneral Başbuğ, “Ancak özellikle terörle mücadele konusunda eğitim başta olmak üzere, diğer konularda Pakistan Silahlı Kuvvetlerinin bizden direkt talepleri olursa gerek eğitim ve diğer alanlarda, biz seve seve elimizden gelen bütün imkanları da kullanarak, en kısa zamanda karşılarız” diye konuştu.

Oramiral Mullen'ın, ATC'deki konuşmasında, Pakistan konusunda Türkiye üzerinde çalıştığı yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Orgeneral Başbuğ, “Bir ülkenin güvenlik sorunu varsa o ülkenin kendi konusudur. Dışarıdan müdahaleyi kimse kabul etmez” dedi. Türkiye ve Pakistan'ın “iki kardeş ülke” olarak çok farklı boyutta ilişkileri bulunduğuna işaret eden Orgeneral Başbuğ, “Orada olan iyi şeyler bizi mutlu eder, kötü şeylerden mutsuz oluruz. İki üç ay evvel Türkiye'nin inisiyatifiyle toplantılar yapıldı. Bizim diyaloğumuz özel bir diyalog. Birbirini daha rahat anlayabilecek iki ülkeyiz. Başta ifade ettiğim gibi, elbette kardeş Pakistanlıların özellikle terörle mücadele konusunda bizden eğitim talepleri olursa elbette biz bu talepleri en kısa zamanda yerine getiririz. Malzeme talepleri de olabilir” diye konuştu.

Pakistan'ın bir süre önce acil olarak Türkiye'den gece görüş dürbünü istediğini belirten Orgeneral Başbuğ, Aselsan'ın ürettiği bu malzemenin hemen verildiğini anlattı. Orgeneral Başbuğ, “Hatta gerekirse ben Silahlı Kuvvetler'in elindekini söker yollarım, eğer oradaki durum acilse. Bu boyutta. Amiral Mullen'ın da tamamen kast ettiği bu. Her ülkenin güvenlik sorunları olabilir zaman zaman. Ama onları çözmek o ülkelerin kendi görevleri, sorumluluğudur. Onurlu ülkeler, güçlü ülkeler zaten böyle davranır ki, Pakistan çok onurlu ve güçlü bir ülke, şu anda karşılaştığı sorunları halledeceğine inanıyorum. Belki zaman alacaktır. Pakistan'ın eğitim, malzeme talepleri olursa çok açık söylüyorum, ki oldu hemen verdik, yine olursa, hiç sorun yok, elimizdeki bütün olanakları kullanırız. Biz kendi TSK'da kullandığımız malzemeyi bile toplar göndeririz, bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ

Orgeneral Başbuğ, Türkiye-ABD ilişkileri konusunda ise “Türk-Amerikan ilişkilerini kapsamlı düşünmek zorundayız. Tek boyutlu değil” derken, ekonomik boyutun ihmal edilmemesi gerektiğine dikkati çekti.

Orgeneral Başbuğ, “Bu kadar kapsamlı ilişkiler olduğu zaman, elbette iki ülkenin alacağı kararlarda milli menfaatleri önde olacaktır. Ama önemli olan iki ülkenin milli menfaatlerinin çakıştığı noktaları iyi bulabilmek ve bu noktalardan ileriye gidebilmek. Olaya askeri boyutuyla baktığımız zaman, bunun elbette siyasi, ekonomik boyutu var, ilgili bakanlarımızın alanı. Güvenlik boyutuna baktığımız zaman, yüksek düzeyli yıllık yapılan askeri toplantılar. Aralık ayında burada yapacağız. Kapsamının genişletilmesi uygun olacaktır. İki ülkeyi de güvenlik boyutuyla ilgilendiren konuların gündeme alınmasının uygun olacağını düşündük ki karşıtlarımız da aynı görüşte” diye konuştu.

Türkiye'nin “yumuşak gücünün” Orta Doğu için çok önemli olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, bu görüşe Amerikalı yetkililerin de katıldığını kaydetti. Orgeneral Başbuğ, “Türkiye halihazırda bulunduğu konum itibariyle sorunun taraflarının hemen hepsiyle diyaloğu var. Tabii ki Türkiye, sorunların çözümünde yardımcı olabilir. Katkılarda bulunabilir” dedi.

AFGANİSTAN

Afganistan'ın güvenliğini sağlamanın ABD'nin değil NATO'nun sorumluluğu olduğunu da belirten Orgeneral Başbuğ, NATO ülkesi olarak Türkiye'nin de sorumlulukları bulunduğuna işaret etti.

Kasım ayından itibaren Türkiye'nin, Kabil bölge komutanlığını devralmasının söz konusu olduğunu bildiren Orgeneral Başbuğ, “Kimsenin, NATO ve ABD de dahil olmak üzere bize istek, talebi söz konusu değil. Üzerimize düşen görevleri nasıl yerine getiririz, onun planlaması içindeyiz” dedi.

Bu görevin de ISAF kapsamında olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, ISAF kapsamında terörle mücadele olmadığını vurguladı.

ORG. BAŞBUĞ'UN ABD TEMASLARI

Orgeneral Başbuğ, Amerikan-Türk Konseyi'nin (ATC) yıllık konferansındaki konuşmasının yanı sıra ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'da ABD Genelkurmay Başkanı Mullen tarafından askeri törenle karşılandı ve Mullen ile ikili görüşme yaptı. Orgeneral Başbuğ ayrıca, yine Pentagon'da yuvarlak masa toplantısına katıldığını ve bunun çok yararlı olduğunu anlattı.

Genelkurmay Başkanı, resmi temaslarının son bölümünde, Norfolk'taki NATO transformasyon karargahında incelemelerde bulunduğunu söyledi. Orgeneral Başbuğ, gerek ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mullen, gerekse NATO Müttefik Kuvvetleri'nin değişimden sorumlu komutanı Orgeneral James Mattis tarafından gördüğü sıcak ilgiden memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Mattis, ABD'nin dört yıllık savunma, değerlendirme planlamalarını revize etmek üzere görevlendiren iki kişiden birisi olarak biliniyor.

Orgeneral Başbuğ, “Orgeneral Mattis'in adını çok duyacaksınız” dedi. Orgeneral Başbuğ, ayrıca ABD Başkanı Barack Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jim Jones ile de bir araya geldiğini söyledi ve “Jones, Avrupa müttefik kuvvetler komutanlığı yapmıştı. Türkiye'yi tanıyan, Türkiye'nin problemlerini bilen birisi. Böyle birisinin ABD Başkanının Ulusal Güvenlik Danışmanlığını alması da Türkiye açısından yararlı ve önemli” diye konuştu.

Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Pentagon'daki temasları sırasında, kısa bir süre için de olsa ABD Savunma Bakanı Robert Gates ile de görüşme fırsatı bulduğunu kaydetti.

Orgeneral Başbuğ ayrıca Washington'da, Pentagon'a bağlı Müşterek Komutanlık Araştırma Merkezi'ni ziyaret ederek el yapımı patlayıcılarla mücadele konusunda incelemelerde bulunduğunu anlattı. Terörle mücadele eden ülkelerin karşılaştığı en büyük tehdidin bu el yapımı patlayıcılardan geldiğini belirten Orgeneral Başbuğ, Nisan 2009'da Afganistan'da 40, Irak'ta 50 civarında el yapımı patlayıcının can kaybına neden olduğunu söyledi.

Orgeneral Başbuğ, “Üzülerek bu sabah biz de şu bilgiyi aldık; Türkiye'de yine bu el yapımı patlayıcı ile bir şehidimiz var, bir de ağır yaralımızın olduğunu biliyorum. Bu terörle mücadelede çok önemli bir alan. Biz de bütün gücümüzle bu alandaki imkan kabiliyetlerimizi artırmaya çok önem veriyoruz” dedi. El yapımı patlayıcıların İran çıkışlı olup olmadığına yönelik bir soruya karşılık Orgeneral Başbuğ, bu bilgilere internet aracılığıyla ulaşmanın çok kolay olduğuna ve bunların paket halinde üretilmediğine işaret etti.

Ziyareti sırasında Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde (CSIS) yararlı konular üzerinde fikir alışverişi şansına sahip olduğunu da belirten Başbuğ, “ABD'ye ziyaretin resmi bölümünü bugün kapatıyoruz. Sonra da ülkemize geri döneceğiz” diye konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri