İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) kapsamında katıldığı oturumda moderatörün sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bir soru üzerine Türkiye'de yeniden fiyatlandırma olarak adlandırılan bir süreç yaşandığını söyledi.
Bu durumun sadece Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) attığı adımdan kaynaklanmadığını dile getiren Babacan, siyasi nedenlerin de piyasadaki volatiliteyi (değişkenlik) tetiklediğini ifade etti. Sermaye akışına bakıldığında sermayenin dışarı çıkmadığını belirten Babacan, tahvil piyasalarında işlemlerin sürdüğünü kaydetti.
Türkiye'ye yatırım yapanların bu yatırımlarını muhafaza ettiğini anlatan Babacan, "Bu da bence diğer vakalarla kıyaslandığında çok önemli bir fark" diye konuştu.
'ÖNEMLİ BİR SINAVDAN GEÇİYORUZ'
"Türkiye'nin artık çok kolay yönetilemeyen bir ülke olduğu ve hükümetten beklentilerin fazlalaştığı" değerlendirmesine karşılık Babacan, şu yanıtı verdi:
"Türkiye'de kişi başına düşen gelir artıyor. Gelir dağılımı gittikçe iyileşiyor. Yoksullukla mücadele etmeyi sürdüyoruz. Geçen yılki protestolara bakıldığı zaman insanlar yoksulluk nedeniyle sokaklara dökülmedi. Sokaktakilerin çoğu genç, meslek sahibi, arzuları, talepleri olan insanlardı. Bence bu demokrasimiz açısından da önemli bir sınav.
'GÜÇLÜ BİR ÇIPAMIZ VAR'
Son dönemde de hukukun üstünlüğü açısından önemli bir sınavdan geçiyoruz ama güçlü bir çıpamız da var. Bu da AB süreci. AB Konseyi'ne üyeyiz ve AB ile müzakere eden bir ülkeyiz. AB'nin referanslarını, normlarını... Demokrasi özgürlük, hukukun üstünlüğü açısından bu standartları referans alıyoruz. Bütün bu sınavlar son derece önemli. Bu süreçten de gerçek bir hukukun üstünlüğünü yaratarak, daha güçlü bir ülke ve daha güçlü br demokrasi olarak çıkacağımızı düşünüyorum."
'BİZE OY VERMEYENLERİN DE HÜKÜMETİYİZ'
Seçmenin önemli bir bölümünün son genel seçimlerde iktidarı desteklediğini belirten Babacan, doğru şeyler yaptıkları için bu denli bir destek gördüklerini söyledi.
Buna karşın kendilerine oy vermeyen kesimin de hükümeti olduklarının altını çizen Babacan, "Daha kapsayıcı olmaya çalışıyoruz ve insanların arzularını, belki korkularını, toplumun her kesimindeki korkuları, talepleri anlamaya, toplumun her kesimini anlamaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin seçim sürecine girdiğini hatırlatan Babacan, niyetlerini ve yapmaya çalıştıklarını anlatabildikleri sürece sorun olmadığını dile getirdi.
Türkiye'nin Afrika ve Orta Doğu'ya yönelik ihracatının Avrupa'ya yaklaştığını dile getiren Babacan, "Büyüyen, gelişen yeni bir trend de var. Bu, büyük bir potansiyelin olduğunu gösteriyor" dedi.
'İSTİHDAM ARTIŞI DEVAM EDECEK'
2014 için en büyük riskin ne olabiliceğine ilişkin bir soru üzerine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Fed'in tahvil alımı ile ilgili kararını açıkladıktan sonra gelişmekte olan ülkelerin Asya krizine benzer bir krizden geçeceğine dair beklentiler olduğunu söyledi.
Gelişmekte olan ülkelerin 1990'lardaki Asya krizi dönemine kıyasla çok daha güçlü bir bankacılık sistemine sahip bulunduğunu anlatan Babacan, söz konusu ülkelerin o döneme kıyasla daha az kamu borcu olduğunu ve rezervlerini daha yüksek seviyelerde seyrettiğini ve daha gelişmiş makro yönetim politikaları bulunduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin Avrupa'da kaydedilen istihdamdan daha fazla istihdam yarattığına işaret eden Babacan, "Bu önümüzdeki yıllarda da devam edecek bir şey" değerlendirmesinde bulundu.
2014 yılında seçimler yaşanacağını hatırlatarak, siyasi olarak birtakım şeyler beklenebileceğini ifade eden Babacan, "Hükümetin faiz oranları karşısındaki dengesini ve kamu borcunu göz önünde bulundurduğunuzda net kamu borcu sadece lira cinsinden. Faiz hareketlerine karşı bankaların bilançoları da dengeli" ifadesini kullandı.
Tüketici kredilerinin de sadece Türk Lirası üzerinden kullandırıldığını anımsatan Babacan, bütün bu unsurlar göz önüne alındığında piyasadaki volatiliteye karşı korunaklı bir ortam olduğunu söyledi.
Şirketlerin bir miktar döviz borcu bulunduğunu kaydeden Babacan, buna karşın 2006 ve 2009 yıllarındaki deneyimlerin ardından şirketlerin de riskleri nasıl yönetebileceklerini öğrendiklerine dikkati çekti.
Bu yıl için Türkiye ekonomisinin yüzde 4 büyümesini ve cari açığın biraz daha aşağı inmesini beklediklerini anımsatan Babacan, geçen yıl bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1,1'i düzeyinde gerçekleştiğini dile getirdi.
Türkiye'de güçlü bir kamu finansmanı ve bankacılık sistemi olduğunu anlatan Babacan, cari açık problemine karşın yapısal reformların sürdüğünü ve kısa vadede önlemler aldıklarını ifade etti.
TL'nin üzerindeki baskıya ilişkin bir soruya Babacan, "Dolar ve avro satın alan tarafa baktığımızda bunlar Türk şirketler. Bu şirketlerin dış borcu var. Yerel siyasi olaylar sebebiyle, beklemektense şu anda dolar ya da avro almanın daha iyi olacağını düşünüyorlar. Dolayısıyla baskı da o taraftan geliyor" yanıtını verdi.