Bahçeli, konuşmasında şunları söyledi:
ÖZGECAN ASLAN'IN KATİLLERİ EN AĞIR DÜZEYDE CEZALANDIRILSIN
Sosyal ve ekonomik çalkantı devamlı körüklenmektedir. Türkiye hepimizi endişeye sürükleyen bir şiddet döngüsüne kilitlenmek üzeredir. Tarsus'ta akıl almaz yöntemlerle katledilen Özgecan kızımız nasıl bir cinnetle karşı karşıya kaldığımızı göstermiştir. Öncelikle Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesinin acısını yürekten paylaşıyor, katillerin en ağır düzeyde cezalandırılmasını temenni ediyorum.
KADINA ŞİDDET NEDEN BU KADAR YAYGINLAŞTI
Kadına yönelen şiddet dalgasının masum canlara kast eden saldırıların niçin bu kadar yaygınlaştığını mutlaka araştırmak zorundayız. Toplumsal huzurumuza musallat olan bu kanlı tablonun arkasındaki perde aralanmadıkça maalesef Özgecan'ların katledilmesini engellememiz mümkün değildir. Şiddet bir sonuçtur, tedavi edilmedikçe vicdanları kanatmaya devam edecektir.
MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR
Dün işsizlik verileri açıklanmıştır. 2014 yılı Şubat ayı itibariyle işsizlik oranını hesaplamada yeni bir yönteme geçildiğinden işsiz sayısının çerçevesi kurnazca daraltılmıştır. AKP bayat numaralarla işsizliğin üzerini örtmektedir. Yine de mızrak çuvala sığmamaktadır. Kim ne söylerse söylesin toplam işsiz sayısı 6 milyona yaklaşmakta her evi haneyi ateş gibi sarmaktadır. Sosyal ve ekonomik istikrarsızlığı besleyen sayıları 2 milyonu aşan Suriyeli sığınmacılar ise işsizliği kemikleştirmektedir.
TEKİRDAĞLI KAAN İŞSİZSE VEBALİ HARAM YİYEN AKP ZİHNİYETİNİN SIRTINDA
Gelişmiş ülkelerde de işsizlik var ne yapalım diyen 17-25 Aralık failleri çoktan günaha batmışlardır. Trabzonlu Dursun, İzmirli Filiz, Tekirdağlı Kaan işsiz kalmışsa bunun vebali haram yiyen AKP zihniyetinin sırtındadır. Birkaç kişinin istihdam edileceği işlere binlerce insanımız müracaat ediyorsa suçlu bellidir. AKP yakın, yandaş, hısım, dünür ve akrabalara iş bulma, bunları işe sokma, yağmadan pay verme hususunda beceriklidir. AKP kul hakkını yemede, insan şerefini çiğnemede, hazine kaynaklarını dağıtmada rakipsizdir. Yolsuzluk yoksulluk ve rüşvet mekanizmasının mimarı AKP'dir. Bize göre işsizlik bir kader değildir. MHP işsizliği yenecek kuvvet ve azme sahiptir.
ZENGİNDEN FAKİRE GELİR TRANSFERİ SAĞLAYACAĞIZ
Aç ve açıkta kim varsa elinden tutacağız. Elimizi uzatıp gönlümüzü açacağız. Orta sınıfa soluk aldıracağız. Zenginden fakire gelir transferi sağlayacağız. İşsizlik ödeneğinden yararlanma şartlarını esnetmeyi, 4/C'lilere kadro vermeyi, taşeron işçileri kadrolu yapmayı, emeklilikle yaşa takılanlarla ilgili biriken sıkıntıları gidermeyi, ihtiyaç sahibi her aileden en az bir kardeşimize iş imkanı sağlamayı, kamuda boş kadrolara atama yapmayı, üniversiteyi bitirmiş evlatlarımızın yüzünü güldürmeyi mutlaka başaracağız, yapacağız.
ADALETLİ BÖLÜŞÜM BİZİM İŞİMİZ
Bizde atalet yoktur, buna karşılık adaletli bölüşüm bizim işimizdir. Külfet ve minnette, nimette ortaklık kurmak bizimle tecelli edecektir. Biz mazeret üretmeyeceğiz. Çözüm üreten ekonomi, nihayetinde de yaralara merhem olan ekonomi yöntemini tesis ve temin edeceğiz. İnanıyoruz ki bir söz ağızdan bir kere çıkacaktır. Dürüstlük her baba yiğidin harcı olmayacaktır. Yapacağımız şeyleri söyler, başaracağımızın garantisini veririz. Türk siyasetinin 46 yıllık çınarına, Türkiye sevdasının simgeleşmiş burcuna başka türlüsü de yakışmayacaktır.
NÜFUSUMUZUN YARIYA YAKINI MUTSUZ
Geçtiğimiz hafta 2014 yılına ait yaşam memnuniyeti araştırması TÜİK tarafından açıklanmıştır. Mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı 2013'de yüzde 59 iken, 2014'de yüzde 56'ya gerilemiştir. Nüfusumuzun yarıya yakını mutsuz, huzursuzdur. Türkiye'nin mutluluk konusunda da kutuplaşması hayra alamet görülmeyecektir. Makas günden güne açılmaktadır.
NÜFUSUMUZUN YÜZDE 64'ÜNÜN TAKSİT VE BORCU VAR
Sürekli yoksulluk riski altında bulunan 10 milyon vatandaşımız bulunmaktadır. Nüfusumuzun yüzde 39,7 sızdıran çatı çürümüş penceresi olan konutta oturmaktadır. Nüfusumuzun yüzde 42,2'si ısınamamakta, yüzde 64'ünün de taksit ve borcu bulunmaktadır. Sayıları 58 milyonu aşan vatandaşımız yıpranmış mobilyalarını yenilemekten mahrumdur. Asgari ücretle geçinen kardeşimiz ekonomik krizin pençesindedir. İki milyon taşeron işçimiz zulüm altında inlemektedir. Taşeron uygulaması AKP iktidarı döneminde günden güne azmıştır. Kısaca özetlediğim bu Türkiye resminin neresinde zenginlik, refah ve gelişme vardır? Milyonlarca insanımız sefalet şartlarında yaşarken, kaçak ve karanlık saraya sessiz kalmak mümkün müdür? Ayakkabı alamayan, palto bile giyemeyen fakir fukaranın hakkına göz dikmek hangi ahlaka sığacaktır? İşine gelmeyince dünyada yalnızlığı umursamadığını söyleyen, işi gelince de fıldır fıldır dünyayı dolaştığını iddia eden Erdoğan'ın haram ve hizmeti nereye kadar sürecektir?
ERDOĞAN, LATİN AMERİKA'NIN SICAĞINDA BOL BOL TERLEMİŞTİR
Terlemek isteyen Erdoğan, Latin Amerika'nın sıcağını bulunca bol bol terlemiştir. Çocuğunu okuturken saçlarına ak düşmüş kardeşim, akşam eve gelirken marketi uzaktan seyreden vatandaşım bu haksız ve ahlaksız yönetimi daha ne kadar görmezden geleceksiniz? Erdoğan ve Davutoğlu milletimizin sırtından geçiniyor. Helal kazançları aşırıyor. Hala görmeyecek miyiz? Cumhurbaşkanını sarayıyla, gezmediği, görmediği gitmediği konaklamadığı yer bırakmamıştır. Erdoğan dünya turu atmakta, gökyüzünden yere bir türlü inmemekte, kıtalararası seyahat acentesi gibi çalışmaktadır. Erdoğan göçmen kuşlar gibi uçmuştur da hangi başarıyı elde etmiş, milletimizin hangi ihtiyacını karşılamıştır? İşsizlik mi yavaşlamış, ülkemizin gücü mü artmıştır? Ukrayna kriziyle ilgili arabulucu ülkelerden birisi mi olduk? Ortadoğu'da, Balkanlar'da sözümüzü mü dinlettik?
EĞER HIRSIZLIK BİR MİSYONSA BÖYLE BİR VİZYONUMUZ YOK
Erdoğan dünkü bir konuşmasında bizi de hedef koyarak, "Proje desen proje yok. Vizyon desen yok, hayal desen yok" diyerek sanki aktif siyasetin içindeki siyasi şahsiyet gibi zırvalamıştır.
Eğer villada soygun paralarını eritmek, yolsuzluk havuzlarında milyon dolarla ıslanmak bir projeyse bizim böyle bir projemiz ne görülmüş, ne görülecek. Eğer hırsızlık bir vizyon, ihanet misyonsa, biliniz ki ne böyle bir vizyonumuz nede böyle bir misyonumuz vardır. Biz bu hayasızlığı tepeleyecek Türk milletinin eğilmeyecek koluyuz.
Erdoğan çalışmadan ziyade aynanın karşısına geçip çalanlardan bahsederse daha samimi olacaktır. Erdoğan 2023'ün değil de 17-25'in şifrelerini anlatırsa doğru bir iş yapmış sayılacaktır. Türkiye hırsıza, uğursuza, kanun kaçaklarına, yolsuzluk çetelerine bırakılmayacak kadar değerli ve azizdir. İnanıyorum ki Allah'ın yüce kitabında yasakladığı ne kadar kötülük varsa tarafı olanları millet vicdanı affetmeyecektir. 7 Haziran'da bu iş kökten ve tümden bitecektir.
TOPLUMSAL ŞİDDET ARTIYOR
Toplumsal şiddet tesirini artırmaktadır. Şiddet bir sonuçtur, nedenleri gün yüzüne çıkarılmadıktan sonra uygulanacak tedbirler pansuman işlemi görecektir. Tarsus'ta 20 yaşındaki Özgecan kızımızın hunharca katledilişi hepimizi hüzne boğmuştur. Soğukkanlı katiller burada anlatamayacağım vahşetle Özgecan'ın canını almışlardır. Bu cinayete yurt çapında büyük bir tepki gösterilmiş, milletimiz haklı bir infialle, caniyi, suç ortaklarını protesto etmiştir. Yediden yetmişe herkes Özgecan'a üzülmüştür. Bu kahredici cinayetten sonra sormamız gereken çok şey olduğu açıktır. Kadına, kıza, küçücük kıza olan şiddet niçin böyle yaygınlaşmıştır? Kimse katil olarak doğmayacağına göre, masum bir bebekten azılı canavara dönüşmenin sırrı nedir? Sorun yetişme şartlarında mıdır? Eksik bırakılan yerine getirilmeyen unutulan hangi terbiye ödevlerdir? Konunun uzmanları, akademisyenler ve bilim insanları bugün düşünmeyecek de ne zaman dile geleceklerdir?
İdam cezası getirilse de şiddet durmayacaktır. 2008'de İtalyan sanatçının tecavüz edilerek öldürülmesi insanlıkla bağdaşmakta mıdır? Erdoğan'ın Münevver Karabulut cinayetinde kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya ifadeleri bugünkü duruşuyla uyumlu mudur? 2013'de Nevşehir'de Japon turistin öldürülmesi ve Fatih'te tecavüz edilerek canı alınan ABD'li kadın aklımızdan çıkmamıştır.
SON 10 YILDA 7122 KADIN KATLEDİLMİŞ
Kadına şiddet facia ve felaket ötesidir. Son 10 yılda 7122 kadın katletilmiş, 5 bine yakın kadın da tecavüze uğramıştır. 2008'den bu tarafa kadın cinayetleri yüzde 1400 çoğalmıştır. Bu rakamlar sözün bittiğini apaçık işarettir. 2014'te 294, sadece bu yılın ocak ayında 20 kadın hayata veda etmiştir. Şunu bilmenizi temenni ediyorum ki dökülen kadın kanı medeni toplum iddialarını çürütmektedir.
Şimdiye kadar kanun çıkarılmış ancak netice doğurmamıştır. Kampanyalar tertip edilmiş, toplantılar, organizasyonlar düzenlenmiş, raporlar hazırlanmış, bir faydası dokunmamıştır. Yine taciz, tecavüz, ölüm saldırı vakaları almış başını yürümüştür. Kadına uzanan ellerin kırılmasını söyledik. Başbakan da dillendirmiş, her kesim bu kararlılıkta olmuştur. Peki vahşet ve şiddet dili niçin bu kadar hakimdir? Kusur kimse? Yanlış nerededir? Şunu kabul edelim ki toplumlar için büyük tehlike dengeyi kaybetmektir. İddiali değişim sloganları tecrübeyle desteklenmediği zamanlarda anlam bunalımı, ahlaki çöküşler ortaya çıkmaktadır. Hukuk askıda adalet kenarda ise suçlu sayısı patlamaktadır. Toplumsal adalet duygusu göçtüğü anda, yaptırım sistemi alabora olduğu takdirde şiddet egemen olmalıdır.
MADEM İDAM CEZASINA İHTİYAÇ VAR...
Şimdi herkes idam cezasının getirilmesiyle ilgili yorum yapmakta. AKP idam tartışmalarının önünü açmaktadır. Burada ciddi bir samimiyet noksanlığı olduğu açıktır. Madem idam cezasına ihtiyaç vardır, o zaman AKP'nin elini tutan da olmayacaktır. Başbakan ve partisine sesleniyorum. Hadi buyrun, idam cezasıyla ilgili düzenlemeyi hemen hazırlayın, harekete geçin de ne kadar dürüst olduğunuzu görelim. Yürürlükteki hukuk mevzuatında insan öldürenlere, en bayağı mide bulandırıcı suçları işleyenlere gerekli ağır cezalar ön görülmüştür. Mesele hukuku vicdanlara uygun tatbik etmektir. Eğer ana kaynak kurutulmazsa, istediğiniz kadar dar ağacı kurun, ceza yağdırın ne yazık ki acı verici vakalardan kurtulma şansınız olmayacaktır.
Bugün yaşadığımız travmalar düne benzemektedir. Bir yanda kadına ikinci sınıf insan muamelesi yapmak… Mahkemeleri darbeci milli irade düşmanı gibi göstermek, adalete güveni sekteye uğratmaktadır. Hırsızlık yapan hainlik eden arkasını iktidara dayamış kişi dışarıda gezmekte, sıradan suçlu ise cezaevini boylamaktadır. Sosyal değişme nereden geliyoruz, nereye gidiyoruz arayışının niçin nasıl sorularıyla genişletilmesidir. AKP hükümeti siyasal dengeyi bozmuştur. Bu itibarla toplum şiddete teslim olmuştur. Erdoğan'ın kavgacı tutumu, suçları, bir süre sonra ters tepmiş ortaya çıkan sosyal fatura iyice kabarmıştır.