Bardakoğlu'ndan CERN yorumu

Bardakoğlu, Cern'de yapılan deneyle ilgili soru üzerine insanoğlunun yapabildiği her bilimsel deneyin, yüce Allah'ın iradesi, bilgisi, onayı dahilinde olduğu belirterek, “Bilimsel deneylerin Allah'ın yarattığı Sünnetulah çerçevesinde Allah'ın bu dünya hay

Bardakoğlu, Cern'de yapılan deneyle ilgili soru üzerine insanoğlunun yapabildiği her bilimsel deneyin, yüce Allah'ın iradesi, bilgisi, onayı dahilinde olduğu belirterek, “Bilimsel deneylerin Allah'ın yarattığı Sünnetulah çerçevesinde Allah'ın bu dünya hayatı için koyduğu kurallar kaideler ve imkanlar çerçevesinde olagelir onun için de adları hep keşif olmuştur” dedi.


Bardakoğlu, diyanet işleri başkanlığı binasında basın mensuplarına verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, Keşiflerin, Allah'ın yarattığı imkanları ve varlığı insanoğlunun adım adım peyderpey aşması, anlaması, ortaya çıkarması, algılaması anlamına geldiğini belirten Bardakoğlu, şunları kaydetti:


“Bu tür keşiflerin ilahi iradeyle ve dünyanın yaratılış sırrıyla çatışan keşifler olduğu yönünde bir kanaata sahip değilim. Şahsi kaanatim bunların yaradılışı ve yaradılışın temelindeki ilahi kudreti tamamen açıklayıcı bilimsel deneyler olması da pek teolojik olarak mümkün görünmüyor. Sadece varoluşla ilgili varlık alemiyle ilgili yeni yeni ipuçları veren adımlardır.

Yani bunları tüketici keşifler veya artık keşfin son noktası olarak görmek mümkün değil.
Bizim bu tür keşifler karşısında ön yargıyla teolojik bir direnç göstermemiz ve eleştiride bulunmamız doğru değil. İnsanoğlu, Allah'ın verdiği akılla ve Allah'ın verdiği imkanla yol alıyor ve bu da ilahi iradenin ve Sünnetullah'ın çerçevesinde cereyan ediyor.

Allah'a rağmen bir bilimsel deney yapılıyor değil. Zaten insanoğlu Allah'a rağmen dünyada bir bilimsel deney yapamaz. Allah'ın verdiği sınırlar içinde onun verdiği imkanları kullanarak deney yapar. Allah'ın bu dünyada egemenliği çok mutlak egemenliktir. Akıllı insan odur ki bu egemenliği ve üzerindeki yaratıcı kudreti dünya hayatındayken fark eder.”

Genetik alanındaki gelişmeler konusundaki bir soru üzerine de Bardakoğlu, genetik ve klonlama gibi konularda ortak ahlaki sınırları önemsediklerini belirtti. Bardakoğlu, “evli olmayan eşlerin sperm bankası yoluyla çocuk edinmelerini doğru bulmuyoruz genetik konusundaki tepkiler insanların ortak tepkileridir” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, “Devletin yasama organlarının, diğer organlarının bir konuyu farklı görmesi din kurallarının da ona ayak uydurması anlamına gelmez” dedi.


Başkanlık olarak dinin doğru bilgisini kaynaklara dayanarak vermeye çalıştıklarını, açık ve şeffaf hizmet anlayışı benimsediklerini söyledi.
Sosyal açılımlı din hizmetini öne çıkardıklarını vurgulayan Bardakoğlu, bu kapsamda din görevlilerinden sadece ezan okuyup, namaz kıldırmalarını beklemediklerini, sosyal sorumluluk içeren projelerde yer almalarını istediklerini belirtti.


Din görevlilerine performans kriterleri getirdiklerini de anlatan Bardakoğlu, bu kriterler kapsamında din görevlilerinin okudukları kitapları, sosyal faaliyetlere katılımlarını da göz önüne alarak atama ve nakiller yapacaklarını bildirdi.


Doğu ve Güneydoğu'daki köylerde imam lojmanı inşasına başladıklarını da ifade eden Bardakoğlu, “İmam lojmanı yoksa köye din görevlisi göndermek kolay olmuyor. Devlet olarak bu hizmeti en uç noktalara kadar götürmemiz gerekiyor” diye konuştu.


Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı yanına personelin ve yakın çevredeki halkın yararlanması için 4 bin kişi kapasiteli bir caminin yapılacağını belirterek, caminin hayırseverlerin desteğiyle inşa edileceğini kaydetti.

-“DİYANET, LAİKLİKLE SORUNU OLMAYAN KURUMLARIN EN BAŞINDA GELİR”-

Bir gazetecinin “Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in adli yıl açılışında laiklikle ilgili yaptığı konuşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine Bardakoğlu, konuşmada doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığını ilgilendiren bir durum olmadığını söyledi.


Gerçeker'in “din kurallarının yorumlanabileceği” yönünde açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının insanların din kurallarını yorumlamasını önleyen, onun önüne set çeken ve “din yorumlanacaksa bunu sadece ben yorumlayabilirim” şeklinde tekel oluşturan bir kurum olmadığını ifade etti.

Tüm vatandaşların dinlerini yorumlama ve inşa etme hakkı olduğuna işaret eden Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanların dindarlıklarını ve dinlerini anlamaları üzerine tekel ve baskı kuracak, onları belli kalıplara zorlayacak değiliz.

Her insan kendi dinini kendi Müslümanlığını veya kendi dini hayatını dilediği gibi düzenleme inşa etme, Kur'an ayetlerini, din kurallarını istediği gibi anlama ve algılama hakkına sahiptir. Biz ona saygı duyarız, ama bize sordukları vakit biz de nasıl anladığımızı ve bunların nasıl yorumlanması gerektiğini insanlarla paylaşırız.

Kaldı ki laiklik Diyanet İşleri Başkanlığı da dahil bu toplumun ortak paydalarından birisidir. Diyanet, laiklikle sorunu olmayan kurumların belki de başında gelir. Biz laikliği din özgürlüğünün güvencesi, devletin dinlere eşit mesafede durması olarak görmekteyiz. Bizim özgürlükten şikayetimiz olmaz.”
Özgürlüklerin gelişmesinin barışın, hoşgörünün, insan sevgisinin gelişmesi ve insanların birbirlerine daha çok saygı göstermesini sağlayacağını belirten Bardakoğlu, “Özgüveni olan insan özgürlükten korkmaz kaldı ki bu coğrafyada laiklik sadece Cumhuriyet ile başlamış bir kavram ve anlayış değildir ta Osmanlı'ya kadar uzanan tarihi derin bir geçmişi vardır. Bizim toplulumuzda artık kavram, ilke ve prensip olarak tartışılan değil üzerinde mutabakat sağlanan bir prensip, ilke ve tavır olmuştur” diye konuştu.

Laikliğin din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olduğunu dile getiren Bardakoğlu,şunları kaydetti:


“Devletin yasama organlarının, diğer organlarının bir konuyu farklı görmesi din kurallarının da ona ayak uydurması anlamına gelmez. İkisi ayrı mecrada yürür. Biri o konuda herhangi bir yorum yaptı diye diğerinin ona göre kendini uyarlaması yerine, herkesin kendi işini kendi alanında yapması ve kimsenin kimseye karışmaması her halde doğrusudur.

Bu bakımdan ne din adamları ve din konusunda konuşanlar, devlet işlerini kendi fikirleri doğrultusunda uygulanmasını beklesin, ne de devlet ricali kendi uygulamalarının kendi düşüncelerinin yorumlarının din kuralları açısında da uygun olduğunu belirten ifadeleri talep etsin. Yani herkes kendi işini yaparsa çatışmalar olmaz. Yeter ki insanlar kendi sınırlarında kalsınlar.

Madem laiklik de bir sınır çiziyor ki Diyanet İşleri Başkanlığının da görevi İslam dininin inanç, ibadet, ahlak prensipleri konusunda toplumu aydınlatmaktır. Diyanet, dinin ana kaynaklarının doğru bilgisini topluma verir. Devletin diğer organları da yasama, yürütme ve yargı organları da kendi alanlarında rasyonel şekilde uygulamalarını icraatlarını yaparlar ve herkes yoluna devam eder.”

-“CEMEVİNDEN SU PARASI ALINMAMASINI YÜREKTEN DESTEKLİYORUM”-

“Kuşadası Belediyesinin cemevini ibadethane sayarak, camilerdeki gibi su parası alınmaması uygulaması hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusunu Bardakoğlu, “Ne sayılıp ne sayılmaması belediyenin işi. Daha çok sudan para alıp almaması belediyenin işi. Alevi kardeşlerimize yönelik her türlü sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik adımı çok olumlu karşılıyorum.

Belediyenin elektrik su parası almaması, imar kolaylığı getirmesi fevkalade sevindirici gelişmelerdir. Bunu yürekten destekliyorum” diye yanıtladı.
Diyanetin, herhangi bir mezhebin başkanlığı olmadığını vurgulayan Bardakoğlu, herkesi kuşatan bir Diyanet İşleri Başkanlığı oluşturmanın gayreti içinde olduklarını kaydetti.


Özgürlüklerin genişlemesi ve gelişmesinin sosyal barış için önemine dikkati çeken Bardakoğlu, “Sadece bir kesimi değil herkesi bu özgürlüklerden yararlandırmalıyız. Alevi kardeşlerimize de yönelik bu tür adımlar fevkalade olumlu adımlardır. Yanlış anlaşmaları önleyecek incinmeleri sonlandıracaktır” dedi.


Belediyelerin görevinin vatandaşa hizmet götürmek olduğuna işaret eden Bardakoğlu, “Belediyelerin işi teolojik yorumlar yapmak değildir. ülkemizde özgürlükler geliştikçe bu konular düzelecektir” diye konuştu.

-“DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULUNDA KADIN ÜYE OLMASINI İSTERDİM”-

Ali Bardakoğlu, “yeni oluşturulan din işleri yüksek kurulunda niye bir kadın üye yok” sorusunu da “bize başvuran adaylar arasında hiç kadın yoktu. olsa iyi olurdu. 10 bin kadın kadın çalışanımızdan hangisi böyle bir istekte bulunsaydım, onu desteklerdim” diye konuştu.


Toplumun yarısını oluşturan kadınlara her zaman pozitif ayrımcılık uyguladıklarını da vurgulayan Bardakoğlu, kadınların görev ve görev sorumlulukları açısından daha üretken olduğunu kaydetti.
Kadınların her alanda aktif rol almasını önemsediklerini dile getiren Bardakoğlu, “Din İşleri Yüksek Kurulunda da kadın üye olmasını isterdim” dedi.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri