İşte Erdoğan'n konuşmasından satır başları:
-Terör küreselleşirken hiç kimse kendini bunlardan yalıtamaz.
-Bu durum karşısında Türkiye'nin AB üyeliği daha büyük önem kazanıyor.
-Türkiye AB'ye üye olduğunda yük olmayacak, yük alacaktır.
-Ekonomik kriz AB'yi de etkisi altına almış durumda. Bizleri de etkisi altına almış durumda, az ya da çok.
-AB bu krizin üstesinden gelmek zorundadır.
-Jean Monnet'in sözünü hatırlatmak isterim: Bugünün dünyası için ülkelerimiz çok küçüktür.
-Birliğe gücünü veren ortak politikalar değerler ve kurumların krizlerin üstesinden gelebilmesi için dayanışma iradesi ortaya koymalıdır.
-AB korku ve kaygı üzerine değil ilerlemeye dayalı politikalar üretmelidir.
-Avrupa, kaçınılmaz olan küreselleşme olgusundan kaygın duymamalı, küreselleşmeyi fırsata dönüştürmelidir.
-İngiltere'nin AB üyeliğini yıllarca eleştirildiğini ve 2 kez veto edildiğini biliyorsunuz. İspanya için ne denildiğini de biliyorsunuz.
-Bunlar ve ya sonradan AB'ye giren ülkelerin neler kattığını görüyorsunuz.
-Mevcut kriz ortamında genişlememiş bir Avrupa'nın ne halde olduğunu bir düşünün.
-Kesinlikle inanıyorum ki AB bugün oynadığı rolden çok daha büyük bir ufka ve vizyona sahip olmalıdır.
-AB'nin yeni üyelerle genişlemesi ve daha proaktif bir anlayışa sahip olması kaçınılmazdır.
-Türkiye Gümrük Birliği'nden bu yana 12 yıldır başarıyla yolculuğunu sürdürüyor.
-Türkiye bugün dünyanın sayılı ekonomik güçlerinden biridir.
-Böyle büyük bir ekonomik güce sahip bir ülke AB'ye neden yük olsun.
-Türkiye yaşadığı krizlerden büyük ders çıakrdı. Artık yere sağlam basıyoruz.
-Doksanlı yıllarda yaşanan krizler artık yaşanmıyor.
-Önemli konulardan biri de enerji meselesi. İhtiyacımızı karşılama noktasında nükleer enerjiye geçmemiz bir zorunluluktur.
-Zaman kaybına tahammülümüz yok. Bu adımları atmak zorundayız
-Bunlar devreye girdiğinde bizim doğalgaz ihtiyacımız azalacak ve ihtiyacı karşılamada daha etkili olacağız.
-Nabucco ile ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Avrupa'nın enerji ihtiyacını karşılanması noktasında çalışmalarımız devam ettiriyoruz.
Güney Kıbrıslı bir parlamenterin Türkiye'nin askerini kıbrıstan ne zaman çekeceğine ilişkin bir soruya Erdoğan şu cevabı verdi
-Türkiye Kıbrıs'a işgal kuvveti olarak girmedi. Yunanistan Kıbrıs'a neden girdiyse Türkiye o amaçla girdi.
-Soydaşlarımız katledilirken biz ona seyirci kalamazdık.
-1974'ten sonra Yunanistan askeri neden orada durduysa biz de o yüzden durduk.
-Bir kere Kıbrıs değil, güney Kıbrıs AB üyesidir.
-Kıbrıs üye derseniz size AB'den Kuzey Kıbrıs'a ne gidiyor diye sorarlar.
-Annan planına AB ne diyordu, Ne olur destekleyin şu referandumda bunu çıkartalım tarih 1 mayıs 2004.
-Siz bunları bilmezsiniz. Siz anlatılanları konuşuyorsunuz, ben yaşadıklarımı anlatıyorum.
-Bu konuyu Annan'la konuştum dedim ki Gelin bu konuyu çözelim, Türkler Rumlar'dan bir adım önde olacak.
-Annan bu konuda çok uğraştım ama muvaffak olamayacağımı düşünüyorum dedi.
-Bütün çalışmaları yaptık, askerlerin çekilme takvimi şarta bağlandık, arazilerin dağılma meselesini hallettik
-İş imzaya gelince Yunan ve Rum tarafı bunu erteleyelim dediler. Annan bana dönüp ne diyorsun dedi bende siz söz verdim 1 mayısta bu iş bitecek dedim
-Referandumda Kuzey Kıbrıs sözünde durdu. Ama güneyde yüzde 70 hayır çıktı. Bunlar yaşandı mı yaşanmadı mı?
-AB'yi aldatan Güney Kıbrıs olmuştur ve ne yazık ki Güney Kıbrıs AB'ye alınmıştır. Merkel ne demiştir Kıbrıs'ın AB'ye alınması yanlış olmuştur demiştir.
-Güney Kıbrıslı Avrupalı parlamentere: Sen anca başını salla aslında bizim ülkemizde tam bu duruma göre güzel bir söz var ama burada olmaz
-Hiçbir zaman TSK Türkiye işgalci değil kardeşlerinin yanında garantör ülkedir. Bunu böyle bilmelisiniz.
AB'ye ilişkin bir soruya Erdoğan şu cevabı verdi:
-Bazı üyeler çıkıyor Türkiye için imtiyazlı ortaklık talep ediyorlar. Böyle bir şey var mı AB tarihinde.
-Böyle şeyler olunca ülkede tereddüt oluşuyor.
-AB'ye güvenilirlik çok düşmüş durumda. Biz tekrar bu güveni arttırmak için çalışıyoruz ama özellikle konsey üyeleri bunu artırmak için üzerine düşeni yapmalıdır.