Başbakan Binali Yıldırım, Esenboğa Havalimanı'ndan ABD'nin başkenti Washington'a hareketinden önce açıklama yaptı.
Yıldırım'ın konuşmasından satır başları:
Bugün heyetle beraber ABD'ye bir ziyarete çıkıyoruz. Amerika Başkan Yardımcısı Pence ile bir görüşme yapacağız. Birçok farklı görüşmelerimiz var. Gerek kongre, gerek yerli yabancı STK'lar ile Türkiye-Amerika ilişkileri konusunda kapsamlı, hem Washington'dan hem de New York'ta görüşmeler gerçekleştireceğiz.
Özellikle ABD Başkanı uzakdoğu ziyaretinde olduğu için sayın Pence ile, başkanvekili olarak, Türkiye-Amerika arasındaki bütün konuları ele alacağız. İkili ilişkiler başta olmak üzere bölgesel konularda yaşanan gelişmeleri de değerlendirme fırsatı bulacağız.
Türkiye-ABD arasındaki Suriye, Irak meseleleri, FETÖ konusundaki Amerika ile ilgili taleplerimiz ve bu konuda bundan sonraki aşama kapsamlı bir şekilde dile getirilecek. PYD-YPG ve DEAŞ'la mücadele konusunda da aramızda mevcut olan bazı sorunların açıklıkla ele almayı hedefliyoruz.
"VİZE İŞLEMLERİNİN SINIRLI DA OLSA BAŞLAMASI OLUMLU"
Ziyaretimiz öncesi ABD ile Türkiye arasında askıya alınan vize işlemlerinin sınırlı da olsa başlamış olması olumlu bir adım olarak mütalaa edilebilir. Bizim vazgeçemeyeceğimiz şey ülkemizin, milletimizin hassasiyetleridir. Bu hassasiyetlere karşı tarafın da gereken hassasiyeti gösteceğini ümit ediyoruz.
ABD elçiliğinin açıklaması üzerine Türk büyükelçiliği de karşı açıklamayı yapmıştır. Orada her şey açık seçik, herhangi bir yoruma ihtiyaç göstermeyecek şekilde izah edilmiştir. İki ülke arasında bazı yargılamalar var, tutuklama işlemleri var. Bu ABD'de de var, Türkiye'de de var. Her iki ülke de hukuk devleti. Hukuk devleti kurallarına göre işlem ifa edilmektedir. Bu bakımdan güvence vermek, güvence istemek gibi bir müzakere hukuk devleti ilkelerine uymaz. Bizim 15 Temmuz darbesi ile ilgili, darbenin arkasında Fetullah Gülen'in olduğu yönünde çok kuvvetli delillerimiz var. Bunun iade edilmesini istiyoruz. Bazı nedenlerle tutuklanmış olan vatandaşlarımızın davalarının görülmesinde de varolan endişelerimizin giderilmesini istiyoruz.
Amerikan yargısının bir anca önce gereğini yapmasını istiyoruz.
OFF SHORE HESABI İDDİALARI
Dün, bugün bir gazete şahsım ve ailem hakkında Off-Shore şirketleri var, yerli değil, milli değil gibi bir haber yapıyor. Vatandaşlarımızın gerçeği öğrenmesinde fayda var. Ben gemi inşa yüksek mühendisiyim, hayatım boyunca denizcilikle uğraştım. Siyasete başlayınca da işlerimi evlatlarıma bıraktım. En küçüğü 33, en büyüğü 40 yaşında. Onlar kendi işini ben kendi işimi yapıyorum. Siyasete başlarken çocuklarıma benim bir tavsiyem oldu. Devletle hiçbir zaman iş yapmayacaksınız. Yakınına bile yaklaşmayacaksınız, devletin bankalarından hiçbir kaynak kullanmayacaksınız. Denizcilik dünyanın her tarafından şirketleri de var, irtibat noktaları da var. Sanki burada bir iş çeviriyormuş gibi benim fotoğrafımı da basarak bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Eğer Türkiye'de veya başka ülkede bir kişi hakkında, ticari faaliyetleri hakkında bilgi almak isterseniz Türkiye'de ticaret sicilinin bilgisini alırsınız. Bunlar açık seçik faaliyet gösteren şirketlerdir. Bu konudaki iddia yeni de değil. Bu gazete ilk defa 2008'de bunları gündeme getirdi. 2014 yerel seçimlerinde ben İzmir'de belediye başkanı adayıyken gündeme getirdi. Olmadı, 2017 mayıs ayında tekrar bunu ısıtıp haber yaptılar. Şimdi de aynı haberi büyük bir usulsüzlük gibi servis ediyorlar. Olay bundan ibarettir. Beni akılları sıra yıpratmaya çalışıyorlar. Benim dokunulmazlığım var ama çocuklarımın dokunulmazlığı yok. Her türlü soruşturma yapılabilir bunu özellikle istiyorum. Bizim için en büyük servet itibarımızdır, gerisi el kiridir, geçicidir. İtibar insanı öbür dünyaya kadar taşıyacak, elde edilmesi zor kaybedilmesi kolaydır. Vergi verilmiyor diye itham ediyorlar. Benim çocuklarımın buradaki şirketi en fazla vergi veren şirketler arasında yer alıyor.
Yerli milliyseniz gazetenin başını bırakıp kaçıp gitmezsiniz.