İnter Andıcı Davsında tutuklanarak cezaevine gönderilen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u yakacak çok gizli mektuplar ortaya çıktı.
İlker Başbuğ iddianamesinin ek delil klasörlerinde Başbuğ'un örgütsel konumuna yönelik delilleri arasında 'Serdar Öztürk'e Ait Dilekçelerin İncelenmesi' bölümü de sıralanıyor. Zaman'ın haberine göre, burada yer alan mektup ve dilekçelerin içeriğine ilişkin bilgiler, yeni planları gözler önüne seriyor.
İrtica ile Mücadele Eylem Planı fotokopisi evinde bulunan ve Kafes Operasyonu Eylem Planı'nda adı 'hukuk sorumlusu' olarak geçen emekli üsteğmen ve avukat Serdar Öztürk'ün 2009 yılında tutuklanmasının ardından Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a gönderdiği 'Çok Gizli' ve 'Kişiye Özel' ibareli bu dilekçe ve mektuplar, Ergenekon silahlı terör örgütünün o dönem izlediği stratejiyi de deşifre ediyor.
Dursun Çiçek tarafından hazırlanan 'Kaos Planı'nın Erzincan'da uygulamaya konulduğu iddia ediliyordu. Buna göre, evlerine silah yerleştirilecek olan masum insanlara suç isnat edilerek askerî mahkemelerde yargılanacaktı. Ergenekon terör örgütünün, Erzincan'da istediğini elde edememesi üzerine yeni kirli planlar hazırladığı ortaya çıktı.
Plana göre Serdar Öztürk, Demet Reçber ile birlikte Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdiği mektup ve dilekçelerde, askerî savcılarca yeni ve yapay davalar açılmasını istemiş. İddianamede, Öztürk'ün bizzat kendisinin belirlediği 6 askerî savcının görevlendirilmesini istediğine dikkat çekilerek, Ergenekon davasını soruşturan savcı, hâkim ve emniyet mensuplarının askerî mahkemelerde açılacak bu yapay davalardan sonra tutuklatılmak istendiği tespitine yer veriliyor. Öztürk'ün gönderdiği dilekçelerde kendi tasarladığı planlara uygun olmadığı için askerî savcıların görevlerinin değiştirilmesi yönünde dilekçeler gönderdiği de kayıtlara girmiş.
SİVİL SAVCILARLA BİLGİ PAYLAŞMAYIN
İddianamede, 'sayın komutanım' ibareleri ile başlayan dilekçe ve mektupların muhatabının İlker Başbuğ olduğu da belirlenmiş.
Ek delil klasörlerine yansıyan planın çarpıcı kısımlarına göre, savcılığın görev ve yetkisini artırma amacıyla TBMM üyeleriyle görüşme yaptığı, tutuklanmadan önce Genelkurmay Karargâhı'na giderek bu yönde lobi faaliyetlerinde bulunduğu ve bazı görevlilere sunum yaptığı ifade ediliyor.
Öztürk'ün kaleme aldığı dilekçelerde, askerî savcılığın başsavcılık ve Ergenekon davalarının görüldüğü mahkemelerle bilgi ve belge paylaşımına girmemesi yönünde girişimlerde bulunduğuna da dikkat çekiliyor.
Mektuplara göre; Ergenekon terör örgütü soruşturmasının başlamasına neden olan Ümraniye'de evde bomba ele geçirilmesinin ardından Serdar Öztürk, Karargâh'a mektup yazarak soruşturmayı Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın yürütmesini istemiş. İddianamede, Öztürk'ün dilekçelerinde uygulanması istenen yöntemlerin İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda yer alan temalar ve yöntemler ile benzerlik gösterdiği belirtiliyor.
Şu önemli tespit yapılıyor: "Sanık Serdar Öztürk'ün dilekçelerinde kullandığı dil, takındığı tavır ve üslup, üsteğmen rütbesinde emekli bir asker olması rağmen askerî savcılık ve adli müşavirliğe talimat şeklindeki beyanlarının, sanığın mensubu bulunduğu Ergenekon silahlı terör örgütünün gücünden faydalanmasının birer sonucu olduğu, bu yolla askerî adli birimleri baskı altına alarak hukuk dışı faaliyetler içerisine çekmek istediği (...) anlaşılmıştır."