Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin, "Ben şahsen ve arkadaşlarım yüzde 60 gibi bir potansiyel görüyoruz" dedi.
CHP ve MHP'nin ortak 'çatı aday' olarak gösterdiği Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, DİSK Genel Başkanı Kani Beko'yu ziyaret etti.
DİSK Genel Merkezi'nde gerçekleşen görüşmede konuşan İhsanoğlu, "Ben burada iki hususa dikkat etmek istiyorum. Birincisi nasıl bir cumhurbaşkanı seçmemiz gerekir. 3 adayımız var, ben diğer iki adaya da iyi şanslar diliyorum. Ben bu yarışın medeni, seviyeli, saygılı şekilde olmasını isterim. Kimsenin hakkında kem söz söylemek istemiyorum, kem söz sahibine aittir. Cumhurbaşkanı aldığı 50 artı oy ile ben şahsen ve arkadaşlarım yüzde 60 gibi bir potansiyel görüyoruz. Bu yüzde 60'ı aldığınız zaman o sandığın gücü ile yukarı çıkacaksınız. Peki, size oy vermeyen yüzde 40 ne olacak? Yoksa bu seçimde 76 milyon insan tercihi benim lehime yaptı, ben herkesin cumhurbaşkanıyım mı diyecek?" dedi.
Seçilecek cumhurbaşkanı konusunda Anayasa'nın 104. maddesindeki görevlerini sıralayan İhsanoğlu şöyle devam etti:
"Yasa diyor ki, devletin başıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin bütünlüğünün temsilcisidir. Anayasanın uygulanmasını gözetler. Mevcut anayasayla seçileceksiniz. 'Ben onu beğenmiyorum, yeni anayasa getirdim bu anayasaya göre.' Olur mu öyle şey. O zaman bunun adı başka bir şeydir. Devlet kurumları arasındaki çalışmayı, işleyişin uygun olmasını uygular. Bunun arkasında, önünde, altında hükümeti yönetir, diye bir şey yok. Devletin kurumları; hükümet, Meclis, yargı, Devlet Denetleme Kurulu. Bunların arasında uyum sağlar. Bunun içerisinde köprü yapmak, yol yapmak değil yol göstermek var. Hükümetleri teşvik etmek var. Hükümetin dikkatini halkın arzularını getirir. Onların takipçisi olur. İcra yerine kendisini koyamaz. Başbakan'a talimat veremez. Türkiye bunun yanlışlıklarını gördü."
Konuşmasının ardından İhsanoğlu, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin, ‘Sayın Abdullah Gül'ün eşinin türbanlı olması, sizin eşinizin türbansız olması dolayısıyla sizin cumhurbaşkanlığına çıkmanızın laikliğe teminat oluşturacağı yönünde yorumlar var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna İhsanoğlu, "Türkiye'de başörtüsü, türbandan dolayı Türkiye'nin gündemi devamlı işgal edilmek isteniyor. Başörtüsü meselesi bir haktır, isteyen yapar isteyen yapmaz, yapmak istemeyeni de kimse engelleyemez. Bu dini bir vecibedir, arzu eden yerine getirir ve ona herkes saygılı olmalıdır. Bu bir gelenektir, benim ailemde de başı açık olanlar var başı kapalı olanlar var. Ben 28 Şubat döneminde kızlarımızın derse girmesi konusunda kızlarımıza destek verdim. Ben bu tavır ve tavırlarımdan dolayı 28 Şubat'ın kurbanı oldum. 10 yıl erken üniversiteden ayrıldım, bana haksızlıklar yapıldı mağdur edildim. Benim bu konudaki sicilim ortadadır. Bu bir haktır, dini vecibedir, gelenektir. Allah'a şükür son yıllarda bu mesele halledilmişti ve böyle bir problem ortadan kalmıştı. Bu problemi çözmede olgunluk gösterenleri takdirle karşılıyorum ve bu meseleyi arık tartışma halinden çıkaralım" cevabını verdi.
‘Sivas olayları ile ilgili üzüntünüzü dile getirdiniz. Başbağlar katliamı ile ilgili ayın 5'inde tepki dile getirmemenizle ilgili de eleştiriler yer aldı. Bu konuda ne söylemek istersiniz' sorusu üzerine İhsanoğlu, "Bu bizim bir eksiğimiz oldu. Çünkü devamlı yoğun bir faaliyet halinde bu niyetimizde olduğumuz halde bu eksikliği ben kabul ediyorum" diye konuştu.
İhsanoğlu, Başbakan Erdoğan ile ilgili bir soru sorulması üzerine ise polemiğe girmek istemediğini ifade etti.