Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hakim ve savcıların, anayasa, hukuk, vicdan, kanun dışında başka yerlere, gruplara, kişilere bağlılıkla görev yapması halinde orada adaletin bulunamayacağını belirterek, "Kime hizmet ediyorsa onun çıkarının kılıcı olan bir hakim ve savcı bulursunuz. Halbuki hakim ve savcı kimsenin kılıcı olmamalı" dedi.
Bozdağ, avukatlıktan mesleğe kabul edilen hakim ve savcılarla iftarda bir araya geldi.
İftar sonrası konuşan Bozdağ, Türkiye'de huzur ve barış içinde iftar yapılırken, dünyanın her yerinde de aynı şekilde Müslümanların huzur içinde olmasını temenni etti.
Suriye, Irak, Afganistan, Gazze ve Batı Şeria gibi pek çok İslam diyarında, insanların huzur ve barış içinde ibadetlerini yerine getiremediklerini belirten Bozdağ, İsrail'in dünyanın gözü önünde, uluslararası hukuk kurallarını ayaklar altına alarak Gazze'deki insanların üzerine havadan, karadan ölüm yağdırdığını söyledi.
İsrail'in, çocuk, yaşlı ayrımı gözetmeksiniz insanları katlettiğini, dünyanın da canlı yayında bu devlet terörünü seyrettiğini ifade eden Bozdağ, "Gazze'de ölen, öldürülen oradaki çocuklar, masumlar değil, Gazze'de insanlık öldürülüyor, vicdan öldürülüyor" diye konuştu.
-"BM iflas etmiştir"
Birleşmiş Milletler'in (BM), kandan ve gözyaşından bıkmış dünyada, yeni kan ve gözyaşları olmasın diye uluslararası bir dayanışma ortaya koymak amacıyla kurulduğunu anlatan Bozdağ, gelinen noktada BM'nin kuruluş felsefesinin çok uzağında olduğunu vurguladı. Bozdağ, şöyle devam etti:
"BM, Gazze'de yaşananlar da gösterdi ki, artık iflas etmiştir. Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da yaşananlar da BM sisteminin iflas ettiğini gösteriyor. Esasında BM, insanı yaşatmayı, insanın hukukunu korumayı esas alan devletlerin, yaşam hakkına haksız ve hukuksuz müdahalesini önlem üzere kurulmuş bir yapı. Ama baktığınızda Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin çıkarı zedelenmediği sürece harekete geçmeyen bir BM. Eğer İsrail'in saldırılarında Gazze'de hayatını kaybedenler Gazze'nin Yahudileri, Hristiyanları veya Gazze'nin başkaca dinlere mensup insanları olmuş olsaydı acaba BM bu kadar sessiz kalır mıydı? Canlı yayında saldırıları ve ölümleri seyreder miydi?"
İsrail'in saldırılarını "meşru müdafaa" diye değerlendirenlerin olduğuna değinen Bozdağ, "Bu gayrimeşru, gayrihukuki, gayriinsani, gayriahlaki bir vahşettir, bir terör saldırısıdır" dedi.
BM'nin mesele İsrail olduğu zaman sadece bu ülkenin onurunu gözettiğini, onun dışında kimsenin onurunu gözetmeyen bir uluslararası yaklaşım sergilediğini belirten Bozdağ, BM'nin İsrail aleyhinde verdiği kararların yerine getirilmemesi durumunda yaptırımların hiçbirini işletmediğini dile getirdi.
İsrail hükümetine çağrı yapan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Bu kanı, gözyaşını durdurun. Kan ve gözyaşı aktığı sürece İsrail huzur bulamaz. Bu kan ve göz yaşı gün olur akıtanları da boğar içinde. Uluslararası topluma da çağrı yapıyorum, lütfen artık bu cinayete, katliama, soykırıma seyirci kalmayın. Umarız ki bu saldırılar yakın zamanda sona erer."
ABD'de, Almanya'da, Rusya'da, Türkiye'de insanların vicdanlarını dinlediklerini ve zulme "hayır" dediklerini aktaran Bozdağ, insanlar ölürken, masum canlar yok edilirken hiçbir ülkenin çıkar hesabı yapmaması gerektiğini vurguladı.
DAVULLU ZURNALI SORUŞTURMA TEPKİSİ
Avukatlıktan mesleğe kabul edilen ve eğitim döneminin sonuna gelen hakim ve savcılara da seslenen Bozdağ, avukatlıktan mesleğe geçmenin avantaj sağlayacağını söyledi.
"Kürsünün arkasındakilerin kürsünün önündekilere nasıl baktıklarını tecrübe ettiniz. Bu, sizin başarılı olmanıza katkı sağlayacaktır" diyen Bakan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Soruştururken rehberiniz her zaman hukuk, insanların onuru, haysiyeti olsun. Soruşturduğunuz kişilerin masumiyet karinesinden önce lekelenmeme hakkına önem verin. Masumiyet karinesi son derece önemli ama lekelenmeme hakkı daha önemli. Soruşturma yaptığınızda davulla zurnayla soruşturmaları yaparsanız, 'soruşturma gizli'de de canlı yayınlarda yaparsanız, aramalarda tırların üzerine çıkıp bunu kahramanmış gibi canlı yayında bunu servis ederseniz, o zaman insanların lekelenmeme hakkını ayaklar altına almış olursunuz.
Görevinizi yaparken lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesini asla ihlal etmeyin. İhlal edilmesine de kesinlikle vermeyin. Verirseniz vebal altındasınız, hukuku, kanunu çiğnemiş olursunuz. Buna hepimizin çok ihtiyacı var. Yargının Türkiye'de çok tartışılıyor olmasının nedenlerinden bir tanesi de budur. Soruşturmanın gizli olması kuralının yargılama görevini yapanlar tarafından ihlal edilmiş olmasıdır."
ÇALAKALEM İDDİANAMELER
Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğünün verilerine göre, açılan davaların yarısının beraatle sonuçlandığına değinen Bozdağ, "Bu, bizim masumiyet karinesini ihlal ettiğimiz anlamına gelir. Savcı çalakalem dava açtığı zaman Türkiye'de bu fotoğrafla karşılaşılıyor" ifadesini kullandı.
Yargılananların bir kısmının mahkemede, bir kısmının Yargıtay'da şimdi bir kısmının da bireysel başvuru yoluyla beraat ettiğini anlatan Bozdağ, "Bu, Türkiye'de çok korkunç bir şey hukuk eliyle işleniyor demektir. Yargı görevini yapanlar eliyle insanlar soruşturma yaparken damgalanıyor demektir. Hepimizin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Sağlam deliler olmadan, çalakalem iddianamelerle soruşturmaları kovuşturmaya dönüştüren adımın atılmaması gerektiğine işaret eden Bozdağ, herkesin bu konuda çok titiz olmasını istedi.
Cumhuriyet savcılarının, soruşturmanın muhataplarına göre kararlarını olumlu olumsuz değiştirmeleri gerektiğinin de altını çizen Bozdağ, "Soruşturulan kişi ve delilerin aynı olduğu bir soruşturmada, iki savcı farklı sonuç çıkarıyorsa o zaman problem vardır. Savcılardan biri ideolojisinin, inancının, nefretinin veya başka şeyin esiri olmuş demektir. Soruşturmaları yaparken muhataplara karşı gözümüzü kapacağız, buna riayet etmezsek toplumda büyük sıkıntılar olur" diye konuştu.
Yargı görevi yapanların her daim bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, kamu adına soruşturma yapan cumhuriyet savcılarının da tarafsız hareket etmeleri gerektiğini söyledi.
Anayasa'ya göre hakimlerin görev yaparken, kanuna, hukuka ve vicdanına bağlı olduklarını dile getiren Bozdağ, şöyle dedi:
"Anayasaya, kanuna, hukuka bağlıyız ve vicdani kanaatlerimize göre hareket etmemiz lazım. Anayasa, hukuk, vicdan, kanun dışında başka yerlere, başka gruplara, başka kişilere bağlılıkla hakim ve savcılar görev yaparsa orada adalet bulamazsınız, kime hizmet ediyorsa onun çıkarının kılıcı olan bir hakim ve savcı bulursunuz. Halbuki hakim ve savcı kimsenin kılıcı olmamalı."
Türkiye'de yargıya güvenin polise güvenden bile aşağıda olduğunu belirten Bozdağ, anayasa ve yasaları değiştirerek yargıya güvenin sağlanamayacağını aktardı.
Bakan Bozdağ, yargıya güveni tesis edecek, hukukun üstünlüğünü yeniden sağlayacak, cumhuriyetin hukuk devleti niteliğini gerçek anlamda hayata geçireceklerin hakim ve savcılar olduğunu söyledi.
Bozdağ, şöyle konuştu:
"Türkiye'de hakim ve savcıların bir kısmının falan cemaatin hakim ve savcısı, bir kısmının Fethullah Gülen'in hakim ve savcısı, bir kısmının falan siyasetin, bir kısmının falan mezhebin, bir kısmının falan vakfın, bir kısmının falan tarikatın hakim ve savcısı diye anılması bizim açımızdan düşülebilecek en kötü durumdur. Hakim ve savcılar milletin hakim ve savcılarıdır, Türkiye'nin hakim ve savcılarıdır. Karar verirken de milletin hakim ve savcılarıdır. Karar verirken de soruştururken de görevini yaparken de Türkiye Cumhuriyeti devleti adına yapıyor ve millet adına karar veriyorlar."
MANAVIN KASABIN TALİMATIYLA KARAR VEREN HAKİMLER
Cemaatler adına karar verenler, karar vermek isteyenlerin yargı içinde yerinin olamayacağına dikkati çeken Bozdağ, şunları kaydetti:
"Tarikatlar, mezhepler, dinler, ırklar adına, bir takım ideolojiler adına karar veren ve bu saikle soruşturduğu, kovuşturduğu insanları değerlendirenlerden hukuku bekleyemeyiz, hukuk devleti de olmaz, orada adaleti de bulamayız.
İnsanlar geliyor bana, 'bir meselem vardı, çözdüm. Bizim orada bir manav var, falan cemaatin adamı, o halletti' diyor. Eğer hakimler, kasapların, manavların talimatıyla o ülkede karar veriyorsa eyvahlar olsun o ülkenin haline. Eğer gazeteciler, yazarlar gelip de 'şu işi şöyle yap' dediğinde cihat yapıyorum saikiyle hareket eden hakim ve savcılarımız varsa bu ülkeyi biz hukuk devleti olarak ayağa kaldıramayız. Anayasa, hukuk, kanun ve vicdanla bağlı olacağız. Onun dışındaki bağlılıkları reddetmemiz lazım. Türkiye'nin, hepimizin buna ihtiyacı var."
ZEKERİYA ÖZ'E SERT TEPKİ
Bolu Savcısı Zekeriya Öz'ün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, "Sonun Saddam gibi olacak" yazılı tweet attığına değinen Bozdağ, "İsim vermiyor, öznesini gizlemiş ama herkes biliyor. Bir ülkenin savcısı, ülkesinin başbakanına, cumhurbaşkanına, bakanlarına böyle bir tweet atabilir mi? ABD'de, Avrupa'da atsın bakalım, ona hakimlik yaptırırlar mı? Yaptırmazlar, cübbesini alırlar" diye konuştu.
ADALET ÇALIŞANLARINA ÜCRETLERİ İYİLEŞTİRME MÜJDESİ
Adalet Bakanı Bozdağ, hakim, savcı ve tüm yargı personelinin ücretlerinde iyileştirme konusunda Maliye Bakanlığı ile çalışma yaptıklarını anlattı. Bozdağ, "Ağustos ayı içerisinde kanun tasarısını TBMM'ye sevk edeceğiz. Yargıtay, Danıştay dahil, hakim ve savcılarımızın ücretlerinde iyileştirmeler yapacağız" ifadesini kullandı.