TBMM'de parti grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Taksim Meydanı'nında yapılan bombalı saldırı ve terörü lanetledi.
Başbakan, şöyle konuştu:
"Masum insanları katletmeyi hedefleyen, kendi yaşamına da son veren bir anlayış, büyük bir gaddarlık ve gözü dönmüşlükle ifade edilebilir. Hiçbir ideoloji, hiç bir amaç, hedef böyle bir gözü dönmüşlüğü, kanlı eylemleri meşrulaştıramaz. Bu saldırı insanlık dışı bir saldırıdır.
"Hedefi Türkiye değil, milletimiz değil, bizatihi insandır. Terörün hiç bir ayrım yapmadan, insani ulvi bir değer taşımadan, nasıl insanı hedef aldığını son saldırıda bir kez daha gördük.
"Çocukları hedef alan bir davranış insani olamaz. 8 yıllık süreçte gittiğimiz her ülkede ziyarete gelen her yabancı konuk nezdinde bu tezlerimizi ifade ettik. Ortak mücadele vermesi gerektiğini söyledik tüm insanlığın. Özellikle Avrupa'da terörün kaynaklarının kesilmesi noktasında önemli gelişmeler oldu.
"Ama bugün bile tüm uyarılarınıza rağmen, gereken kararlılığı göstermeyen siyasetçilerin akan kanın üzerlerine bulaştığını artık görmelerini istiyoruz. Terör örgütünü teşvik edenlerin sonu her zaman içler acısı olmuştur. Kan dökenler, kana bulaşanlar, her zaman döktükleri kanda boğulurlar.
"Terörden medet umarak karanlık hesaplar yapanlar karanlıkta da kaybolur giderler. Bu sözlerim dışarıya olduğu kadar içeriye de yöneliktir. Hangi gerekçe ile olursa olsun terör terördür ve insanlık suçudur.
"Terör üzerinden siyasi amaçlar güdenler, hükümeti ve demokrasiyi zaafa düşüreceklerini zannedenler, beyhude bir uğraş içindedirler. Terörist saldırılarla güven ve istikrarı bozacaklarını sananlar her zaman hayal kırıklığı yaşamaya mahkumdurlar.
"73 milyon vatandaşımız bu tür saldırılar karşısında tek vücuttur. Bundan sonra aziz milletimiz bu tür kirli oyunları boşa çıkaracaktır. Açıkça terörü lanetlemeyenler, akan her damla kanın vicdanlarından bir şeyleri alıp götürdüğünü görmek durumundadırlar.
"Başkasının terörünü lanetlemek yetmiyor, insanca duruş, insanca tavır, Hakkari'de imamın öldürülmesini, minibüste 9 kişinin öldürülmesini lanetlemeyi gerektiriyor.
"İstanbul'daki saldırı elbette tüm boyutlarıyla aydınlatılacaktır. Bu saldırıların önemli bir gayesi de milletin hissiyatını etkilemektir. Şu anda emniyet teşkilatımız mesafe aldı alıyor. Milleti dehşete düşürüp, korkutup, sindirip ülkenin istedikleri mecraya girmesini sağlamaya dönük saldırılardır bunlar. Biz demokrasiyle güvenlik arasındaki ince çizgiden bahsederken terör örgütlerinin bu hareketlerini bilerek bahsediyoruz.
"Tüm siyasi partilerimize tavsiyem, terörle mücadele konusunu siyasi çekişme ve polemik malzemesi yapmamalarıdır. Hükümet olarak biz terörle mücadeleden asla taviz vermeyiz. Yatırımlar ancak güvenli bir ortamda yapılabilir. Demokratikleşme ancak güvenlik kaygılarının en aza indirildiği ortamda yapılabilir. Terör örgütünün olumsuz tüm propogandalarına rağmen halkı kucaklayan tek iktidar AK Parti iktidarıdır.
"Yıllar yılı bölge halkının tepkisini çeken yanlış politikalara son veren iktidar AK Parti'dir. Eğer terörün dış bağlantılarının kesilmesi, maddi kaynaklarının kurutulması gibi konularda gereken çalışmalar yapılmasaydı, şartlar bugünkü kadar lehimize olamazdı. Demokratikleşmeye hız vermeseydik, bölgede yatırım yapmasaydık, devraldığımız kronik sorunlar daha da derinleşmiş olabilirdi. Milli birlik ve kardeşlik projesini hayata geçirmeye gayret ettik. Biz halkımızı kucakladıkça, demokrasiyi güçlendirdikçe, daha adil yaşam şartları oluşturdukça birileri bundan rahatsızlık duymaya başladı.
"Türkiye demokratikleşirse, doğudaki, güneydoğudaki vatandaşlarımızı daha fazla istismar edemeyeceklerinin farkına vardılar. Bölgenin kaderi değişiyor, çehresi değişiyor. 8 bin yıldır tarım yapılan topraklar artık Fırat'ın Dicle'nin sularıyla birleşiyor ve 8 bin yıllık susuzluk sona eriyor.
"Bölgenin yoksulluğuna, umutsuzluğuna çare olacak bu yatırımlar terör örgütü tarafından kendi varlığına bir tehdit olarak görülüyor, engellenmek isteniyor. İşsizlik bitmesin ki gençleri kandıralım diyorlar. Bu yörelere insanca yaşam koşulları, demokrasi gelmesin istiyorlar. Bölge halkının, terörün bu yönünü görmesini istiyorum artık. Benim Kürt vatandaşlarım bunlara prim vermiyor, ama kafaları karışmış olanların terörün iç yüzünü görmelerini istiyorum.
"Bizim yolumuz kardeşlik yoludur. Güven ve istikrar, adalet ve barış yoludur. Azmimizi ve heyecanımız kaybetmeyeceğiz. Bu oyunları bugüne kadar bozduk bundan sonra da bozmaya devam edeceğiz. Bu millet asildir, bu devlet köklüdür. Terör karşısında asla boynumuzu bükmeyeceğiz. Güvenlik güçlerimiz gerçekten son derece özverili ve hassas bir mücadele yürütüyorlar. Kendilerine başarılar diliyorum. Bir kez daha geçmiş olsun diyorum, yaralı kardeşlerimize Allah'tan acil şifalar diliyorum.
"Muhalefet partilerinin tarzına dair bazı değerlendirmelerim olmuştu. Bu değerlendirmelerimi bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum. CHP ve MHP Türkiye'nin geneline aynı dille hitab edemiyor. Her parti belli bir kesimden ve ölçekten belli bir karşılık bulabiliyor. Küçük olsun ama benim olsun tavrıyla hareket ediyorlar. Türkiye'nin tamamıyla kucaklaşmak yerine, sahip olduklarını bırakmamak için mücadele veriyorlar. Bizim %42'nin hayır verme sebebini anlama çabamız da bunu ortaya çıkardı. Kasıtlı olarak sürekli kışkırtılıyor bazı kesimler. Muhalefet partilerinin kullandığı çirkin üsluptan, kendilerinin bile rahatsız olduklarını düşünüyorum. Elbette ki AK Parti'yle diğerleri arasındaki üslup farkını aziz milletimiz görüyor.
"CHP, MHP ve BDP'nin yönetici kadrolarına seslenmiyorum, onlara gönül vermiş, oy vermiş kardeşlerime sesleniyorum. Bu ülkenin geleceğini hep birlikte inşa edeceğiz diyorum, çünkü %42'nin içinde bunu gördük. Şimdi ben o kardeşlerime sesleniyorum.
"TC Başbakanı'na en çirkin şekilde dil uzatmak hiç kimsenin haddine değildir. Hakkı da değildir. Adeta freni patlamış kamyon gibi aklına ilk geleni düşüncesizce sarf edenler, bizi değil kendisini küçültürler. Partisinin gençlik kollarının hazırladığı sergiyi ziyaret ediyor güya. Bu sergi adı altında hükümete hakaret edenler, bize değil kendilerine zarar verirler. Ondan sonra da kapatma kararı alıyoruz. Atı alan üsküdarı geçti neye yarar. Böyle bir anlayış olur mu? Sergi adı altında hakaret albümü yapmışlar, siyaset diye millete bunu sunuyorlar. Sonra da kendi yaptıklarından utanıp sergiyi kaldırdıklarını açıklıyorlar. 12 Eylül halkoylamasnıda bunlar muhalefeti karikatür dergilerine havale etmişlerdi. Görüyoruz ki seviye bu, ana muhalefet değil, karikatür muhalefet.
"12 Eylül halkoylamasında olduğu gibi eline silgiyi alıp o karikatürleri de düzelteceğimiz gün elbette gelecektir. Biz Türk siyaseti adına üzüntü duyuyoruz. Bu seviyesiz siyasi söylemler bizi üzüyor. Bu durum Türkiye'nin faydasına değildir.
"Üslup bozukluğu sadece liderde değil, kılavuz karga meselesi... Tencere kapak... Birileri içlerindeki gerçek hissiyatı artık dökmeye başladı. Güya çevre duyarlılığıyla yazı yazanların, bizzat kendilerinin çevresini kirlettiği görüldü, buna gönül çevresini kirletmek denir. Bunlar insana saygıyı unuttular. Bu üslup dünyanın hiçbir yerinde ifade, düşünce, basın özgürlüğüyle ifade edilemez. Bizim medyaya yönelik eleştirilerimiz hep bu yönde olmuştur. Bugüne kadar üstü örtülü yapılan saldırılar, geçtiğimiz hafta dil ile yazı ile tekrar edilmiştir. 1940'lardan itibaren cumhuriyetin asıl sahibi, yani cumhur, Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinden adeta uzak tutuldu. İşte bu tür yazıyı yazanların, basın konseyi gibi ahlak ilkelerini öne çıkaran bir konseyin başında, bu tür bi temsilcinin olması Türk basını ve Türkiye için bir yüz karasıdır. Basın konseyinin bu noktada zerre kadar basın ilkesine, basın etiğine saygısı varsa, önce 'biz böyle birisiyle yürüyemeyiz' demeleri lazım. Bu ülkede yıllarca cumhur, seçkinlerin resepsiyonlarına giremedi. Aynı ortamı paylaşmadılar. Ne zaman ki o duvar yıkıldı, AK Parti iktidarıyla cumhuriyet, cumhurla kucaklaştı; bu sefer de o beyefendiler o resepsiyonları boykot etmeye başladılar.
"Dün milleti küçükmsüyor, yanlarına almıyorlardı. Şimdi millet yanlarına geldi diye rahatsız oluyorlar, peki bu zihniyetle nasıl cumhuriyetçilik, halkıçılık, demokrasi olur? Sizin bu anlayışınız yıllar yılı milleti laiklikten soğutan. Biz devlet millet bütünleşmesini savunuyoruz, her kademede olması gerekir. İşte o zaman 73 milyonun kardeşliğini savunabiliriz. Ondan sonra gidip Bağdat Caddesi'nde tur atarsın. Ama biz Bağdat Caddesi'ne de gideriz, Kasımpaşa'ya da gideriz. Bayramı İstanbul'un en ücra köşelerinde kutlarız. Aramızdaki fark bu.
"Dertleri kendi imtiyazlarını korumak, keşke bizim %42'yi anlamak için gösterdiğimiz çabanın 10'da 1'ini bunlar, %58'i anlamak için gösterseler. O zaman Türkiye'nin seviyesi bugünkünden çok daha farklı bir yerde olacaktır. Sadece %58'in değil, %42'nin de bu siyaset seviyesini haketmediğini düşünerek, milletin, bu partilere hakettiğini vereceğini umuyorum."