Burada ben değil savcılar oturacak

Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin “Bu davada artık tuz koktu. Burada mahkemecilik oynuyoruz. Burada ben değil o savcılar oturacak” dedi.  Birinci Ergenekon duruşmasında Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan’ın ev arkadaşı Orha

Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin “Bu davada artık tuz koktu. Burada mahkemecilik oynuyoruz. Burada ben değil o savcılar oturacak” dedi.

 

Birinci Ergenekon duruşmasında Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan’ın ev arkadaşı Orhan Kadı tanık olarak dinlendi. Alparslan Arslan’ın eylemleriyle ilgili kendisine hiçbir şey söylemediğini iddia eden Kadı, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in “Osman Yıldırım’ı tanıyor musun?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Osman Yıldırım’la sadece bir kez karşılaştım. Danıştay saldırısından 5-6 ay önce Recep Özkan’ın evindeyken, Alparslan bana ‘Osman diye bir arkadaşım var, gelecek. Onu gidip alır mısın?’ dedi. Ben de ‘Tabii, alırım’ dedim. Osman Yıldırım’ı Ataşehir Migros’un önünden aldım, Recep Özkan’ın evinin önüne kadar getirdim. Alparslan aşağıya indi ve Osman’la beraber gittiler. Ben de yukarıya çıktım.”

 

Savcı Pekgüzel’in “Salih Kurter’in evine hiç gittiniz mi?” sorusuna Kadı “Bir kere gittim. Kurter, Alparslan’ın çok sevdiği, saydığı birisiydi” yanıtını verdi.

 

Daha sonra söz alan tutuklu sanık Osman Yıldırım ise Orhan Kadı’nın ifadelerini yalanladı. Yıldırım, “Beni Migros’un önünden aldığınızı söylüyorsunuz. Beni Migros’un önünden alan kişi siz değilsiniz. Yalan söylüyorsunuz” diye konuştu. Yıldırım, kendisini Ataşehir Migros’un önünden alan kişinin Kadı’dan daha uzun, kumral, seyrek saçlı ve kirli sakallı olduğunu söyleyerek “Kesinlikle Orhan Kadı değil” dedi.

 

‘Bu davada tuz koktu’

 

Duruşmada ikinci tanık olarak Recep Özkan’ın ifadesi alındı. Davanın tutuklu sanıklarından emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in “Sizin evde toplantı oldu mu?” sorusuna Özkan “Olmadı. Ben sizleri ilk defa burada görüyorum. Komşularımın yalan beyanlarına rağmen buradakileri ilk defa görüyorum” dedi. Bu cevap üzerine Tekin, “Polis kovuşturma devam ederken bu olayı bizlere monte etmek için orada komşularla konuşuyor. Bu davada artık tuz koktu. Burada mahkemecilik oynuyoruz” diye konuştu. Tekin’in bu sözleri üzerine salonda alkış sesleri duyulunca mahkemeye başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese, “Burası duruşma salonu alkışı kesin” diyerek uyarıda bulundu.

 

‘Burası zulüm salonu’

 

Bu sırada tutuklu sanık İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in oturduğu yerden, “Sizi tebrik ediyorum. Çok doğru konuşuyorsunuz” demesi üzerine Özese, Perinçek’i ayağa kalkarak konuşması konusunda uyardı. Bunun üzerine Perinçek, “Burası zulüm salonu, duruşma salonu değil” şeklinde konuştu.

 

‘Adalete üzülüyorum”

 

Ardından emekli Tuğgeneral Veli Küçük söz alarak, “31 aydır tutukluyum. Davanın geldiği son safhaya çok üzülüyorum. Türk adaleti bu duruma düşmemeliydi. Bir Osman Yıldırım’ın beyanlarıyla dava bu noktaya getirildi. Tutuklu olduğum için üzülmüyorum. Teğmenliğimden itibaren 19 kez tayin edildim. 20. olarak buraya tayin edildim. Ancak durumu buraya getirenlere teessüf ediyorum” diye konuştu. Duruşma bugüne ertelendi.

 

Mikrofonu fırlattı, salondan atıldı

 

DURUŞMADA söz alan Ümraniye’deki gecekonduda bulunan el bombalarının sahibi olduğu iddia edilen tutuklu sanık emekli astsubay Oktay Yıldırım, “Gizli tanık 9” hakkında bir takım iddialarda bulundu. Bu sözlere sinirlenen Osman Yıldırım ise söz aldı. Yıldırım, küfürlü sözler söylemeye başladı ve elindeki mikrofonu Oktay Yıldırım’ın olduğu tarafa doğru fırlattı. Ancak mikrofon kimseye isabet etmedi. Bunun üzerine Oktay Yıldırım, Osman Yıldırım’ın üzerine yürüdü. Osman Yıldırım, jandarmalar tarafından ağzı kapatılarak salondan çıkarıldı.

 

‘Adam öldürmek için Ankara’ya gideceğim’

 

Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan’ın dini sohbetlerine katıldığı çevresinde şeyh olarak bilinen Salih Kurter, Birinci Ergenekon davasının dünkü duruşmasında “Alparslan, Danıştay saldırısından 5 gün önce yanıma geldi. ‘Ben bir adam öldürmek için Ankara’ya gideceğim’ dedi. Ben bunun kafayı oynattığını düşündüm” şeklinde ifade verdi.

 

DANIŞTAY dosyasıyla birleştirilen birinci Ergenekon davasının 153. duruşması dün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Dünkü duruşmaya çevresinde şeyh olarak tanınan tutuksuz sanık Salih Kurter’in savunması damgasını vurdu. Mahkeme heyetine başkanlık eden üye hakim Hasan Hüseyin Özese’nin kürsüye çağırdığı çevresinde şeyh olarak tanınan tutuksuz sanık Salih Kurter şöyle ifade verdi:

 

“IRAK’A GİDECEĞİM”: Böyle dedi, 86 yaşındayım. 36 sene İETT’de çalışıp emekli oldum. 700 Türk Lirası aylık gelirim var. 40 senedir talebe okutuyorum. Bunların içinde müezzin, imam, vaiz, avukat, doktor ve profesörler de var. Alparslan Arslan’ı (Danıştay saldırısı tetikçisi) bana avukat Süleyman Esen getirdi. Alparslan bana gelmeye yaklaşık 5 ay devam etti. Alparslan, ’Ben bir kız sevdim, o da Almanya’ya gitti, evlendi’ dedi. Oradan biraz kafayı sıyırmış. Sonra başka bir gün geldi, ’ben Irak’a gideceğim, şehit olacağım’ dedi. Ben de, ’ne şehittir ne gazi’ dedim. Sonra 2-3 ay yanıma gelmedi. Bir daha ki gelişinde bana para verdi. O dönemin parasıyla 3 milyar parayı bana zorla verdi. Evime televizyon falan da aldı. Gayet sakindi. Başım ağrıyor derdi.

 

ALPARSLAN DELİRMİŞTİ: Alparslan, Danıştay saldırısından 5 gün önce yanıma geldi. ‘Ben bir adam öldürmek için Ankara’ya gideceğim’ dedi. Ben bunun kafayı oynattığını düşündüm. Bir avukat yüzde yüz yakalanacağı bir yere gidip bir adam vurur mu? Arslan iki gün sonra yine geldi, bana ‘Benim adım ne’ diye sordu. Arkadaşlarına ‘Bu kafayı oynatmış, buna mukayet olun’ dedim.

 

BABASI BENİ ÖLDÜRMEYE KALKTI: Daha sonra Alparslan’la ve Süleyman’ın babaları ’Sen teşvik ettin’ diye beni öldürmeye teşebbüs etti. İslam’da adam vurmak yoktur. Ben onun cezasını veremem. Eğer önceden Alparslan’ın, Cumhuriyet gazetesine bomba attığını duysaydım, ben onu reddederdim, yanıma kabul etmezdim. Ben vaizim. Beni Gültepe’de, Beşiktaş’ta herkes tanır. Ben, hiç siyaset ve güncel konularla ilgili konuşmam. Konuşmalarım dini sohbetlere dayalıdır.”

 

ŞEYHLİK GAZETELERİN UYDURMASI: Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Kurter’e “Din eğitimini nereden aldın? Diploman var mı? Tarikat mısın, cemaat mi? Şeyh misin?” sorularını yöneltti. Kurter, bu sorular üzerine, “O zamanlar hoca kıtlığı vardı. Diyanet, ’dini bilgisi olan, konuşmayı bilen gelsin’ dedi. Benimki gönüllü yani. Bir tek tarikat var, o da Peygamberimizin tarikatı, yani onun yolu, başka da yol yok. Bu yüzden tarikatlar sevmez beni. Benim camilerde, cemaat gibi cemaatim var. Şeyhlik gazetelerin uydurması” diye konuştu.

 

4 GÜNDE 1 DURUŞMA YAPILDI

 

646 gün önce başlayan davada 153 duruşma yapıldı, sanık savunmaları bitti, tanık ifadelerine geçildi, sona bir adım daha yaklaşıldı.

 

* 20 Ekim 2008’de ilk duruşma yapıldı.

 

* İddianame 9 duruşma ve 40 saatte okundu.

 

* 2 Ağustos 2009’da Danıştay ve Cumhuriyet saldırısı davalarıyla birleştirildi.

 

* Sanıkların savunmalarının alınması 12. duruşmada 11 Kasım 2008 tarihinde başladı.

 

* İddianamedeki sıraya göre ilk savunmayı tutuklu sanık Oktay Yıldırım yaptı.

 

* Muzaffer Tekin’in savunması 13, Veli Küçük’ün savunması ise 26. duruşmada yapıldı.

 

* Perinçek savunmasını 4 duruşmada 19 saatte tamamladı.

 

* Avukat Kemal Kerinçsiz 12 duruşma süren savunmasını yaklaşık 60 saatte bitirdi.

 

* 29 Ağustos 2009’daki 107. duruşmada Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Başkanı Taner Ünal ve Ahmet Cinali’nin de aralarında bulunduğu 19 sanıklı dava, Ergenekon davası ile birleştirildi.

 

EN UZUN SAVUNMA

 

İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun avukatı 923 sayfadan oluşan yazılı savunmasını, bazı bölümlerini özetleyerek 12 duruşmada bitirdi ve Ergenekon davasının en uzun savunmasını yaptı.

 

EN UZUN DURUŞMA

 

Davadaki en uzun duruşma 29 Aralık 2009’ta başladı, 30 Aralık 2009 günü bitti ve 14 saat sürdü.

 

EN UZUN SÜRE TUTUKLU

 

Davanın en uzun tutuklu sanıkları ise Oktay Yıldırım ve Mehmet Demirtaş oldu.

 

İLK TAHLİYE 15. DURUŞMADA

 

İlk tahliye kararı, 15. celsede 18 Kasım 2008 tarihinde verildi, Mahmut Öztürk serbest bırakıldı.

 

23 TUTUKLU KALDI

 

51’i tutuklu 86 sanıkla başlayan davada halen 23 tutuklu bulunuyor.

 

SELÇUK SONU GÖREMEDİ

Dava sürerken Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve yazarı İlhan Selçuk 26 Haziran 2010’da tedavi gördüğü hastanede 85 yaşında hayatını kaybetti. Hakkında 524 yıla kadar hapis isteniyordu.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri