TSK, Genelkurmay Başkanlığı tarafından başlatılan "Türkiye Şehitlerini Anıyor" etkinliği kapsamında, Harbiye Askeri Lisesi ve Tören Komutanlığında, Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale Cephesi şehitlerinden Piyade Er Hökesoğullarından Hasan için düzenlenen törenin videosunu yayınladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Youtube'de yayınladığı tören videosunda, Piyade Er Hökesoğullarından Hasan için şu ifadeler kullanıldı:
"Hasan; yiğitler diyarı Kırşehir'in İnlimurat köyünde "merhaba" dedi kısa hayatına. Özü sözü bir, çalışkan bir çocuğuydu Hasan. Tarlada sabahtan akşama kadar babası ve ağabeyiyle çalışır, ekmeğini alın teriyle çalışırdı. Bileği kuvvetliydi, buğday çuvallarını çifter çifter sırtlar, er meydanında da değme pehlivanlara taş çıkarırdı. Gel zaman git zaman kaptırdı gönlünü komşu kızına. O vakitten sonra da varsa yoksa bir tek hayali oldu o da Ayşe. Çok ısrar etti annesine, dedi ki "anne git iste." En sonunda dayanamadı kadıncağız, gitti istedi ve verdiler Ayşe'yi Hasan'a. Gözlerinden sakındıkları 3 bebeleri oldu, art arda; Hamit, İsmail ve Fadime. Vatanın bağrını hançerleyen düşman musallat olunca mübarek topraklara, Hasan ve Ayşe'nin mutlulukları da hasrete bıraktı yerini. Eli silah tutan herkesi cepheye çağırdılar. Hasan'ı Çanakkale'ye, 3 ağabeyini de Yemen'e gönderdiler. Babaları İsmail 4 erkek evladını düşman üzerine gönderdiği için gururla doluydu. "Evlatlarım" dedi, "ananız sizi bugünler için doğurmadı mı? Ben sizleri bugünler için büyütmedim mi? Eğer birazcık olsun hakkımız varsa üzerinizde helal olsun yavrularım" dedi. "Eğer siz de bize hakkınızı helal ederseniz mutlu oluruz. Düşmana vatan toprağını dar edin, zindan edin" dedi. "Kovun onları bu topraklardan, defedin onları buralardan." Hasan'ın eşi Ayşe hanım ise utandı da çekindi de mahcup oldu da kayınpederinden, kuytu köşede, saklı bir yerde sımsıkı sarıldı sevdiceğine; "Tez zamanda git, tez zamanda gel erim, yiğidim, iki gözüm" dedi. Gözlerinden süzülen gözyaşlarını da elleriyle gizledi. Evlatlarını teker teker bastı bağrına Hasan; öptü, kucakladı. Çocukluk arkadaşı Bodur Mehmet'le gönderdiler en sonunda onu. Düşmanla aynı bölükte çarpıştılar omuz omuza, gece gündüz demediler birbirlerine kattılar, Hasan'ın kader ortağı olmuştu Mehmet. İkisinin de ardından hasretle bekleyenleri, gözyaşı dökenleri ve gözleyenleri vardı. Komutanları ve arkadaşları hayran kaldılar Hasan'ın gücüne, kuvvetine, aklına, yaptıklarına. Dünyanın en büyük donanmasına karşı kahramanca çarpıştı köy çocuğu Hasan. Bölüğü ateş altında kaldığında Mehmet'le en önde saldırıyordu. Bir top mermisi düştü yakınlarına. Sol bacağına isabet etti top mermisinden kopan şarapnel parçaları ve ağır yaraladı yiğit Hasan'ı. Bodur Mehmet hemen kucakladı arkadaşını, güvenli bir yere, cephenin gerisindeki sargı yerine götürmeye çalıştı ama istemedi bunu Hasan. "Bırak beni Mehmedim" dedi. "Ver şu yerdeki tüfeği de benim elime." Aslında pek de takati kalmamıştı, bacağı kopmak üzereydi. Daha fazla dayanamayacağını biliyordu. Hayatı film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden. "Ben şerefimle ölmek istiyorum" dedi. Mesut günleri hayal etti, doyamamıştı ki daha sevdiceğine. Son bir nefes aldı ve son mermisini de sıktı düşmana. Sonra kelime-i şahadet getirerek aziz ruhunu huşu içerisinde teslim etti. "