CHP’den ‘Başika ve Musul’ açıklaması

Engin Altay açıklamalarda bulundu.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Türkiye, Başika’daki askeri varlığımızı resmi bir statüye kavuşturmalı, meşrulaştırmalıdır" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek, hükümeti uyardı.

Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün yaptığı konuşmaya değinerek, "Sayın Cumhurbaşkanı’nın bugünkü serzenişlerini anlamak da, bir izahat verebilmek de, bir empati yaparak kendimizi onun yerine koyarak düşündüğümüzde dahi bunun gerekçelerini, cebelleşmenin, çığırtkanlığı şahsen ben anlamadım, kamuoyunun anlamış olduğuna ihtimal vermiyorum" ifadelerini kullandı.

Altay, Musul’un Irak Merkezi Hükümeti’nin egemenlik alanındaki bir bölge olduğunun unutulmaması gerektiğini söyleyerek, Cumhurbaşkanı’nın ’biz niye yokuz’ sorusuna kendisinin cevap verebileceğini ifade etti.

Altay, "Türkmen Cephesi Lideri Erşad Salihi’nin endişelerini ortaya koyan bugünkü açıklamaları önemlidir. Türkmen Cephesi Lideri’nin bugünkü açıklamaları Türkiye’nin dikkate alması lazım. Birleşmiş Milleler tahmini olarak 1 milyon 200 bin kişinin bu süreçten etkileneceğini, çok büyük bir göç dalgasının, muhtemelen bu göç dalgasına maruz kalacak Türkiye olacak, Musul Barajı halen önemli bir unsuru tehdit olarak duruyor. Irak Meclisi ve Amerika Birleşik Devletleri, Musul operasyonunda Türkiye’nin dışarıda kalacağını açık bir şekilde ifade ve beyan ettiler. Bölgeye yönelik mezhepçi politikamızın bizi tribüne attığını üzülerek ifade etmek zorundayız. Türkiye’nin Suriye’de olup bitenlerle ilgili müşteki olduğu, her şeyin sorumlusunun da bugünkü yönetim olduğunu bilmesi gerekiyor. Hükümete soruyorum, Sayın Bakan B ve C planlarından bahsetti. Sayın Bakan nedir o B ve C planı? Burası muz cumhuriyeti değil, her ne kadar Olağanüstü Hal ilan edilmiş olsa da, Olağanüstü Hal’in gerekçeleri Suriye politikanızla ilgili değil, derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bilgi vermek zorundasınız" şeklinde konuştu.

“MEZHEPÇİ SİYASET BÖLGEDEN TEPKİ ALIR”

Musul’la ilgili etkili olmanın ve Türkmenleri korumanın yolunun Ankara ve Bağdat arasında samimi, sıcak, ılımlı diyalog ortamının inşa edilmesi olduğunu savunan Altay, "Hükümet bir an önce Musul’la ilgili gelişmeleri iç kamuoyunu milliyetçi bir söylemle fethetmek, kuşatmak, başkanlık hayalleri için kamuoyunu konsolide etmek aracı olarak görmemelidir. Elbette kim dara düşmüşse, kim mazlumsa, kim mağdursa rengine, diline, dinine, ırkına bakılmadan, Türkiye’nin onlara yardım elini uzatması, gücü nispetinde gücünü ve imkanlarını seferber etmesi doğaldır. Ama Türkiye şu hata, aymazlık, hayal içinde olmamalıdır; Türkiye ’Müslüman dünyanın lideri olacağım’ anlayışı içinde her konuya, diplomasinin teamüllerini bir kenara koyarak atlamaktan vazgeçmelidir. Türkiye, Musul’un Irak Merkezi Hükümeti’nin egemenlik alanı içinde olduğunu unutmadan bir diplomasi yürütebilmelidir. Mezhepçi siyaset bölgeden tepki alır, İran başta olmak üzere Irak ve Suriye’ye yönelik mezhepçi siyaseti Türkiye’nin İran başta olmak üzere bölgenin diğer paydaşları tarafından ciddi bir refleksle karşılaşabilir" diye konuştu.

Musul’a lojistik ve insani yardım konusunda öncü rol oynayabileceğinin altını çizen Altay, "Türkiye, Başika’daki askeri varlığımızı resmi bir statüye kavuşturmalı, meşrulaştırmalıdır. Türk dış politikasının yıllara sari bir geleneği vardır. ’Dünyada barış, ülkede barış’. Bu çerçevede olaylara bakmak, rol alacaksak da sağlıklı bir zeminde meşru roller alabilmeli. Türkiye’nin yapacağı tek şey var, bölge barışına samimi hizmet etmek" dedi.

"CHP’ye Başbakan Yıldırım’ın randevu talebi var mı?" sorusu üzerine Altay, olursa değerlendirileceğini ve görüşme olacağını ifade etti.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri