Eski başbakanlardan Tansu Çiller ve ailesinin Kuşadası’ndaki çiftliğine yapılan baskında 7 bin 750 şişe bandrolsüz şarap bulunduğu ve eşi Özer Uçuran Çiller’in şüpheli sıfatıyla ifadesi alınacağı öğrenildi
Aydın Kuşadası Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Grup Amirliği ile Asayiş Büro ekipleri, 10 gün önce ihbar üzerine Kuşadası’ndaki eski başbakanlardan Tansu Çiller ve ailesine ait çiftliğe baskın düzenledi. Çiftlikte yapılan aramada Mar-Ada Zirai Ürünler Seracılık Gıda Turizm ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ne ait üretim tesisinde satışa hazır halde 7 bin 750 şişe “Çiftlik Karası” etiketi taşıyan “bandrolsüz” kırmızı şarap bulundu.
Paketlenmiş halde
Rus turistlerin ölümüyle sonuçlanan sahte ve kaçak içki operasyonları ülke genelinde artış gösterirken, Aydın polisine Çiller ailesine ait Kuşadası’nda bulunan çiftlikte kaçak içki üretildiğine ilişkin bir ihbar yapıldı. Kuşadası Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Grup Amirliği ile Asayiş Bürosu ekipleri ihbar hakkında Kuşadası Cumhuriyet Savcılığı’nı bilgilendirdi. Savcılığın talimatı ve mahkemeden alınan kararla ekipler Çiller Çiftliği’ne baskın düzenledi.
Baskında Mar-Ada Zirai Ürünler Seracılık Gıda Turizm ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ne ait üretim tesisinde satışa hazır halde “Çiftlik Karası” etiketli 7 bin 750 şişe “bandrolsüz” kırmızı şarap bulundu. Polis ekipleri, paketlenmiş halde bulunan 7 bin 750 şişe içkiyi tek tek tutanağa geçti. Üzerlerinde bandrol bulunmayan şarapların Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’na (TAPDK) da bildirilmediği tespit edildi.
Şişeler üzerinde yapılan incelemede bandrolsüz şarapların, 2007-2009 yıllarında üretildiği belirlendi. Polis, el koyduğu içkilerle ilgili tutanak düzenleyerek Kuşadası Savcılığı’na gönderdi.
Kuşadası Cumhuriyet Savcılığı ise Mar-Ada firması yöneticileri hakkında adli soruşturma başlattı. Savcılık, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Özer Uçuran Çiller ve diğer şirket yöneticilerinin “şüpheli” sıfatı ile ifadesinin alınması için talimat gönderdi. Soruşturma sonunda savcılık eğer dava açmaya gerek görürse “bandrolsüz içki bulundurmak” ya da “içki kaçakçılığı” suçlamasıyla iddianame düzenleyebilir. “Bandrolsüz içki bulundurmak” suçuyla dava açılırsa şüpheliler, suçlu bulundukları takdirde para cezasına çarptırılabilecek. “İçki kaçakçılığı” suçlaması söz konusu olursa şüpheliler şüpheliler hakkında 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istenebilecek.
Sadece kâhya vardı
Operasyon sırasında çiftlikte sadece kahya S.A.Ç.’nin bulunuyordu. Uzun süredir kahyalık yapan ve “şüpheli” sıfatı ile ifadesi alınan S.A.Ç.’nin, bandrolsüz içkilerden haberi olmadığını iddia ederek, “Ben İstanbul’daki şirket yöneticilerinin verdiği talimatlarını yerine getiririm” dediği öğrenildi.
Tartışılan çiftlik
Çiller çiftinin malvarlıkları içinde, en çok tartışılanı Kuşadası Kirazlı Köyü Yolu üzerindeki çiftlik oldu. Tansu Çiller, 1993 yılında verdiği malvarlığı listesinde yer almayan çiftliğin, “çok yakın aile dostu”, Mert ve Berk Çiller’in dadısı Suna Pelister’e ait olduğunu söyledi. Özer Çiller ise Pelister’in emekli ikramiyesi çiftliği almaya yetmeyince, gerekli parayı kendilerinin verdiğini söyledi. Ancak daha sonra çiftlik arazisi, o dönemde 11 milyar liraya Çillerler tarafından Suna Pelister’den satın alındı.
Şişede etiket varsa, bandrol şart
Tütün mamulleri ve alkollü içeceklerde bandrol uygulamasına ilişkin düzenlemeler, 7.11.2009 tarihli ve 27399 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6 Seri No’lu “Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Genel Tebliği”nde yer alıyor. “Yıllandırılmak üzere bekletilen şaraplarda bandrol uygulaması”na göre, TAPDK’dan onay almak koşulu ile şarap üreticisi firmalar, şişeli yıllandırma işlemi için uygun şartlara sahip ve üretim yeri ve müştemilatı içerisinde sınırları belirli bir yıllandırma alanında; etiket, kapişon v.b. ambalaj malzemesi kullanmaksızın bandrolsüz şişeli ürün bulundurabiliyorlar. Bu ürünlere, üreticiler tarafından piyasaya arz edilmek üzere etiketlenip kapişonlandıkları anda bandrol uygulanıyor.
Oğullarının restoranında satıldığı iddia edildi
Çiller ailesi, 2005’te Kuşadası Belediyesi’ne başvurarak, çiftliğin bir bölümünü şarap üretimi için bağ yaptı. Ardından Özer Uçuran Çiller’in büyük hissedarı olduğu Mar-Ada firmasının şarap üretim tesisi kuruldu. Çiller de daha önce verdiği röportajlarda vaktinin çoğunu çiftlikle uğraşarak geçirdiğini belirterek, “Üzüm bağlarımız var. Şarap, zeytinyağı, sabun ve sirke üretiyoruz” demişti. İddiaya göre çiftlikte üretilen şaraplar, siparişlere göre kargo ile gönderiliyor. Bir diğer iddiaya göre şaraplar oğul Mert Çiller’e ait restoranlarda piyasaya sürülüyordu. Mert Çiller, Mar GRP olarak 2010’da Hardal adlı lokantayla yiyecek içecek sektörüne girmiş, ardından Up Lounge ve Hapur Hupur’u açmıştı. Mar GRP’nin kurucu ortağı Uğur Karabayır da restoranlarda Mar GRP’ye ait bağlardan yapılan şarap ve zeytinliklerden elde edilen zeytinyağların kullanıldığını söylemişti.
ÖZER UÇURAN ÇİLLER SORULARIMIZI YANITLADI:
Bandrolsüz şişe sayısı 400-500
Kuşadası’ndaki çiftliklerine baskınla ilgili olarak Özer Uçuran Çiller’i aradık. Sorularımızı yanıtlayan Çiller “Badrolsüz diye el konulan şarap miktarı 400-500 şişe. Bunlar da ticari amaçla üretime geçmeden önceki döneme ait, ikramlık ürünler. Asıl bunlara bandol yapıştırmak suç olur” dedi. Çiller’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
- Özer Bey, Kuşadası’ndaki çiftliğinizde ürettiğiniz şaraplar konusunda TAPDK ile bir ihtilafınız olmuş. Nedir bu olay, bilgi verir misiniz?
Kuşadası’nda küçük bir şaraphanemiz var. Çiftlik 92-93 dönüm. 1995’te 40 dönüm üzerine bir bağ kurmuştuk. 1999’da da ilk şarabımızı ürettik. Yılda birkaç yüz şişe üretiyor, misafirlerimize ikram ediyorduk. Yani herhangi bir ticaret söz konusu değildi. Tüketilmeyen şarapları da yıllandırmak üzere mahzende tutuyorduk.
Hasılatı 70 bin olur
- Bildiğim kadarıyla daha sonra satmak üzere de üretime başladınız...
2008’de piyasa için de şarap üretmek üzere şirket kurduk. Yıllık üretimimiz 5-6 bin şişe seviyesine gelmişti. 2009’da Çiftlikkarası adıyla ilk markalı şarabımızı piyasaya sürdük. Daha sonra Faktorya adıyla yeni bir şarap çıkardık. 2010’da üretim 7 bin şişe seviyesini aştı. Damask markasıyla bir beyaz şarabı piyasaya sürdük.
- Bu üretim rakamları pek de yüksek değil...
Evet. Vergi hariç Şişesini 10 liradan satsanız, 7 bin şişeden 70 bin TL satış hasılatı elde edersiniz. Zaten 250-300 metrekarelik bir şaraphanemiz var. Yaptığımız, bir hobinin çok küçük çaplı bir ticarete dönüşmesi. Hepsi o.
Bandrolsüzler eski
- Peki, bu olay ticarete konu şaraplar nedeniyle mi meydana geldi?
Hayır, hayır. Ticarete konu olan şaraplar tabii ki bandrollü. TAPDK ekipleri 1 hafta 10 gün kadar önce yaptıkları rutin kontrolleri esnasında, 1999’dan 2008’e kadar sadece ikram niyetiyle üretip tüketemediğimiz 400-500 şişe kadar şaraba rastlamış.
- Teftiş sırasında siz çiftlikte miydiniz?
Hayır. Çalışanlarımız vardı. “Bu şişeler neden bandrolsüz” diye sormuşlar. Bizim görevlilerimiz de “Bu şaraplar ticari üretim yapılmadan önce üretilen, piyasaya sürülmesi söz konusu olmayan şaraplar” diye izahat vermiş. Herhalde ikna olmamışlar ki, polis çağırılmış, bu 400-500 şişe için tutanak tutulmuş.
4-5 bin için yapılır mı?
- Anladığım kadarıyla siz bu şaraplara bandrol takılması gerektiğini düşünmüyorsunuz...
Asıl bunlara bandrol yapıştırılması suç olur.
- Neden?
Çünkü bu şarapları, bu işin ticaretine başlamadan önce üretmişiz. 2008’de ticarete başladık. Bu tarihten önce üretilenlere bandrol yapıştırmak suç olur, bana göre. Avukatlarımız TAPDK’ya başvurup savunmamızı bu şekilde yapacak. 400-500 şişe şarabın piyasa değeri 4-5 bin TL. Bu kadar küçük bir rakam için böyle bir yola girilir mi?
KİTABINI TANITMAYA BAŞLADI
Soyadım Uçuran ama...
Bu arada, Özer Çiller’in “İnfoteizm” adını verdiği son kitabının tanıtımı dün başladı. Çiller, “www.infoteizm.com”da bu kavramla ilgili düşüncelerini ve yorumlarını paylaşırken, sosyal paylaşım sitesi facebook’ta açtığı sayfada da konuyla ilgili bilgiler veriyor. Çiller, “Tanrı’nın Enformasyonu” anlamına gelen “infoteizm” kavramı ve kitabıyla ilgili de şu ifadeleri kullanıyor:
“Artık Yaradan’ı inkar edenlerin karşısına bilimsel söylemlerle çıkmak gerekiyor. Bugüne kadar Yaradan’a dinler kanalıyla ulaşmaya çalışıyorduk. Artık Tanrı’yı, Yaradan’ı bilimsellikle ifade etme zamanı. Bu konularla ilgileniyorum diye, soyadım Uçuran olmasına rağmen kendimi çok uçmuş bulmuyorum. Kanımca, yazdığım konularla ilgili kişiler yazdıklarımı anlaşılması zor bulmuyorlar. Ancak konuyla ilgili olmayan insanlar için anlaşılması zor olabilir.”