İstanbul'daki uçak kazasında hayatını kaybeden üç vatandaşa da Allah'tan rahmet, yaralanan 180 kişiye geçmiş olsun dileklerini yineleyen Erdoğan, daha önce Elazığ ve Malatya depreminden etkilenenler için grup olarak ayrıca bir yardım kampanyası başlattıklarını anımsattı.
Erdoğan, bu kampanyada yaklaşık 1 milyon lira toplandığını belirterek kampanyayı il, ilçe, belde teşkilatları, belediye başkanları, belediye ve il genel meclisi üyeleri, tüm üyelerini kapsayacak şekilde genişlettiklerini kaydetti. Erdoğan, Ziraat Katılım Kızılay Şubesinde AK Parti adına açılan yardım hesap numarasının, tüm milletvekilleri ve teşkilatlara mesajla da gönderildiğin söyledi. Erdoğan, teşkilat mensupları ve tüm vatandaşları, bu hesaba katkıda bulunmaya çağırarak "Her zaman olduğu gibi, bu sıkıntılı dönemde milletimizin yanında olmak bizim en büyük görevimizdir. Şimdiden teşekkür ediyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'deki saldırılara ilişkin, "Herkes gözünü kapatsa sırtını dönse vicdanını dondursa da Türkiye bu duruma seyirci kalmayacaktır." dedi.
Geldikleri noktada artık kimsenin taşkınlığına, bağnazlığına, satılmışlığına, provokasyonlarına göz yummayacaklarını belirten Erdoğan, "İdlib'de sivil yerleşim yerlerini vuran hava araçları, artık eskisi gibi rahat hareket edemeyeceklerdir." ifadelerini kullandı.
"Kana susamışlıklarını gösteriyor"
Erdoğan, önceki gün rejim güçlerinin ateşi sonucu İdlib'de şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyerek bu son saldırıyla bugüne kadar İdlib'de verilen şehit sayısının 14, yaralı sayısının 45 olduğunu kaydetti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin kontrolü altında tuttuğu yerlerdeki huzur ortamından rahatsız olan terör örgütleri, sürekli insanlık dışı eylemleriyle kana susamışlıklarını gösteriyor. Sadece iki gün önce Afrin'de meydana gelen bombalı araç saldırısında aralarında çocukların da olduğu, tamamı sivil 8 kişi hayatını kaybetti, 7 kişi yaralandı. Benzer tacizler diğer harekat bölgelerimizdeki sivillere de yöneltiliyor. İdlib'de rejim ve onlarla birlikte hareket eden Rus güçleriyle İran destekli militanlar, sürekli sivil halka saldırıyor, katliam yapıyor, kan döküyorlar. Söze gelince insan haklarını, çocukları, kadınları, sivil hassasiyetini ağızlarından düşürmeyenler, tüm bu saldırılar karşısında derin bir sessizliğe gömülmüş durumdalar. İdlib ile ilgili kimi endişe ifadelerinin de insan hayatına ve onuruna saygıdan değil, başka saiklerden kaynaklandığını çok iyi biliyoruz. Herkes gözünü kapatsa, sırtını dönse, vicdanını dondursa da Türkiye bu duruma seyirci kalmayacaktır.
İdlib'de rejim ve Ruslar ile yine rejimle birlikte harekat eden güçlerin çoğu saldırılarının teröristleri değil doğrudan sivil halkı hedef aldığı gerçeğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Amaç kolayca işgal etmek için bölge halkını ülkemiz sınırlarına doğru hareketlenmeye zorlayarak sahayı tamamen boşaltmaktır. Bugüne kadar yapılan anlaşmalara, verilen sözlere riayet edilmesini bekleyerek en az fiili müdahaleyle süreci yönetmeye çalıştık. Ama bize verilen sözler yerine getirilmediği gibi anlaşmalara da kimse uymuyor. Üstelik bir süredir bu saldırılar doğrudan askerlerimizi, dolasıyla doğrudan Türkiye'yi de hedef almaya başladı. Madem durum buysa biz de artık lafa değil sadece sahadaki gerçeklere bakarak hareket edeceğiz. Şubat ayının sonuna kadar rejimi Soçi muhtırası sınırları dışına yani gözlem noktalarımızın gerisine çıkartmakta kararlıyız. Bunun için karada ve havada her ne gerekiyorsa çekinmeden, tereddüt etmeden, hiçbir oyalamaya meydan vermeden bunu yapacağız."
"Askerlerimize zarar gelmesi halinde rejim güçlerini vuracağız"
Erdoğan yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, Suriye konusunda bitmez tükenmez toplantıların sonucunu beklemeden ne yapması gerekiyorsa buna yönelik adımları hemen şimdi atacağını vurguladı.
Türkiye'nin, bu amaçla son günlerde İdlib'deki askeri gücünü ciddi oranda tahkim ettiğini belirten Erdoğan, bölgedeki muhalif gruplardan başı bozuk hareket ederek, rejime saldırı bahanesi verenlere de artık tavizsiz davranılacağının mesajının iletildiğini aktardı.
"Geldiğimiz noktada, artık kimsenin taşkınlığına, bağnazlığına, satılmışlığına, provokasyonlarına göz yumacak değiliz." diyen Erdoğan, Türkiye ile birlikte mücadele eden Suriyelilerin, rejimi Soçi mutabakatı sınırlarının ötesine atmak için harekete geçtiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"İdlib'de sivil yerleşim yerlerini vuran hava araçları artık eskisi gibi rahat hareket edemeyeceklerdir. Karada da rejim güçlerini aynı şekilde belirlediğimiz sınırların ötesine kadar kovalayacağız. Adana mutabakatının gereği bu. Bu süreçte gözlem noktalarındaki veya diğer yerlerdeki askerlerimize en küçük bir zarar gelmesi halinde bugünden itibaren İdlib ile ve Soçi muhtırası sınırlarıyla bağlı kalmadan rejim güçlerini her yerde vuracağımızı buradan ilan ediyorum. Türkiye'yi hedef alan herkes, bunun bedelini sadece saldırı alanında değil, her yerde ödeyeceğini bilmelidir. Harekat bölgelerimize yönelik tacizlere ilişkin karşılık özellikle hakkımızdır. Hakkımızı da gerektiğinde bire on misliyle vereceğimiz, en küçük bir ihlali dahi affetmeyeceğimiz bir döneme girdik. Şehitlerimizin bir tek damla kanını dahi teröristlerin ve rejimin tüm güçlerine değişmeyiz."
"Hesap vermemiz gerekiyorsa onu da yaparız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib başta olmak üzere Suriye halkının hayatta kalma ve onurunu koruma mücadelesine destek vermenin, Türkiye'nin hem tarihi hem ahlaki hem de insani sorumluluğu olduğuna işaret etti.
"Şayet bunun için hesap vermemiz gerekiyorsa, her platforma göğsümüzü gere gere ve her türlü bedeli ödeyerek onu da yaparız." ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mehmetçiklerin kanının döküldüğü bir yerde kendini ne kadar büyük görürse görsün, hiç kimsenin güvende olamayacağını da burada açıkça söylüyorum. Bugün Suriye'de vermekten imtina edeceğimiz mücadeleyi, yarın kendi topraklarımızda yürüteceğimizin bilinciyle tüm gücümüzü kullanacağız. Unutulmamalıdır ki, Suriye halkının özgürlük mücadelesi aynı zamanda 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının beka mücadelesidir. Bu mücadeleyi başarıya ulaştırırsak, önümüzdeki yarım asır da bir asır da Anadolu topraklarında huzurla yaşayabiliriz. Eğer Suriye, terör örgütlerinin ve ipi başkalarının elinde kukla rejimlerin elinde kalırsa, bizim de burada güvenliğimiz ve istikrarımız tehdit altına girer. Suriye güvende olacak ki, biz de kendi evimizde rahat edebilelim."
"Türkiye'nin Suriye'de ne işi var" sorusunu yöneltenler bulunduğunu belirten Erdoğan, "Kim olduğunu anlıyorsunuz. Aslına bakılırsa terör örgütlerinin niçin ülkemizde değil de hala Suriye'de faaliyet gösterdiğine hayıflananlardır. Ülkemizin ne terör örgütlerinin eylem sahası haline getirilmesine ne de kukla rejimlerin burnunun dibinde sürekli tehdit unsuru olarak kalmasına izin vereceğiz." diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin, kendisi ve Suriyeli kardeşleri için en hayırlısı ne ise onu yapmak için çalışmayı sürdüreceğine dikkati çekerek, "Milletimden, ülkemizin Suriye'deki mücadelesine bu gözle bakmasını ve desteklerini artırarak sürdürmesini bekliyorum. Bugün gösterdiğimiz çabalarla gelecekte evlatlarımıza 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri bir ülke bırakmayı hedefliyoruz. Rabbim bu yolda gayret gösteren kahraman ordumuz başta olmak üzere herkese güç, kuvvet versin; zafer nasib eylesin." değerlendirmesinde bulundu.
"FETÖ'nün en önemli siyasi ayağı Kılıçdaroğlu'nun kendisi ve ekibidir"
"FETÖ'nün en önemli siyasi ayağı bizatihi Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi ve ekibidir." diyen Erdoğan, "Bölücü, mezhepçi terör örgütleriyle ve uzantılarıyla kol kola yürüyen CHP, 17-25 Aralık'tan sonra bu kadroya FETÖ'yü de dahil etmiştir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "FETÖ'nün siyasi ayağı, FETÖ'cülerin devirmeye çalıştığı siyasetçi midir yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir?" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılını 'Patara Yılı' ilan ettiklerini duyurdu.