Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, il müftüleri toplantısında bir konuşma yaptı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
15 Temmuz destanımızla iftihar etsek de, rabbim bir daha bu milleti böyle bir destan yazsak zorunda bırakmasın. Nasıl millet olarak tarihe nakşettiğimiz şanlı zaferlerden destek alıyorsak, hiçbir komplekse kapılmadan hatalarımızdan da ders almasını bilmeliyiz. FETÖ konusunda özeleştirimizi açık bir şekilde yapabilmeliyiz. FETÖ'nün 40 yıl boyunca toplum yapımıza sirayet edebilmesi bazı eksikler olduğunu gösteriyor. Nasıl olur da, böyle karanlık bir örgüt, başındaki şarlatanın onca hezeyanına rağmen milletimizin inanç yapısına tesir edebilmiştir? Nasıl olur da böyle bir örgüt sadece ülkemizde değil, dünyanın 160 ülkesinde nüfuz alanı elde edebilmiştir? Bu sorulara verilecek samimi ve cesur cevapların geleceğimiz adına çok önemli olduğuna inanıyorum.
FETÖ bir sebep değil, arizi bir sistemin ürettiği bir sonuçtur. FETÖ, kendi insanını ötekeleştiren çarpık bir sistemin yarattığı hastalıktır. FETÖ 1970'lerin ortalarında bünyeye girmiş ve 40 yıl boyunca sinsi bir şekilde büyümüş habis bir urdur. Bu örgüte ilham veren pek çok hastalıklı örnek de buluruz. Örgüt en büyük desteği 12 Eylül ve 28 Şubat'ın faillerinden görmüştür. Bu iki karanlık dönem FETÖ'ye istismar edeceği bir ortam sunmuştur. İmam hatiplerin kapatılması ve milletimizin inancını yaşamasını engellemeye dönük uygulamalar FETÖ'ye arayıp da bulamadığı bir zemin sunmuştur. Bu zat kendisinin peşine takılanlara imam hatipleri tavsiye etmiş midir?
Bugün bizi FETÖ ile mücadelede eleştirenler, o günlerde FETÖ'nün önünü açacak politikaların destekçisiydiler. FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır. Ama şunu da söyleyeyim, biz de geç kaldık. Ve bunun bedelini de ödedik. 7 Şubat MİT kriziyle hayata geçirilen önlemler, FETÖ'nün bünyede daha fazla yayılmasına engel olmuştur. Nitekim örgüt dersanelerin kapatılmasının karşılığını 17-25 Aralık süreciyle vermiştir. Bugün Amerika'da yıllık elde ettikleri gelir 800 milyon dolar. Bunun farkında olalım. Bu işin nerelerle bağlantılı olduğunu anlamamız için bunu söylüyorum. Kimler bunun arkasında duruyor, bunu göstermesi bakımından önemli.
Şayet 17-25 Aralık sonrası ana muhalefetin engellemelerine rağmen yürüttüğümüz mücadele olmasaydı, 15 Temmuz'un sonuçları daha farklı olurdu. Türkiye'nin 15 Temmuz gibi tarihinin en büyük işgal girişimini püskürtmesi aldığımız önlemler sayesinde mümkün olmuştur. Tüm vatandaşlarımız FETÖ'yla mücadelemizi takdir ediyor. FETÖ'ye diyet borcu olanlar, ne MİT krizini, ne 17-25 Aralık sürecini ne de 15 Temmuz ihanetini görmüyor. Siyasi rant uğruna FETÖ'nün televizyon kanallarında arzı endam etmekten hicap duymadılar. Bunların 15 Temmuz sonrasında kontrollü darbe diyerek örgütü himaye etmeye devam ettiler. Sözde Adalet Yürüyüşleriyle örgütün propagandasını yapmaya devam ettiler. Aynı çevreler DEAŞ ve bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlarda da benzer bir tavır göstermişlerdir.
Doğru bildiğimiz kararları kim ne derse desin uygulamaya devam edeceğiz. Bir daha böyle acı hadiseler yaşamamak için gereken her türlü önlemi almayı sürdüreceğiz. Nitekim son 4-5 yıl hayata geçirdiğimiz tedbirlerle bu örgütlere çok ağır darbeler indirdik. FETÖ'nün can damarlarını birer birer kestik. Adaletten kaçanları bir bir yargıya teslim ediyoruz. Küçük cihattan büyük cihada geçtiğimiz bir dönemdeyiz.
Dinimizi istismar eden, evlatlarımızın istikbalini çalan, ümmet coğrafyasında fitne çıkaran bu örgütlerin 1.7 milyar kişilik İslam aleminde yeri yoktur. Sahih İslam anlayışının yayılması için çaba harcamalıyız. Ülkemizin dört bir yanında 140 bin civarında dini görevlimizin olduğunu düşündüğümüzde, böyle büyük bir ordunun herhalde yapamayacağı iş yoktur. Bütün hafızalara sizlerin girmesi gerekiyor. Sizler ki milletimizin en çok inandığı, güvendiği kişilersiniz. Halkımız kapısını en çok mahallenin imamına açar. Bir de hanım hocalarımızla bu çalışmaları çok daha fazla yapmalıyız. Yoğun bir çalışmayı bizim gerçekleştirmemiz lazım.
Dinle diyanetle bağlantıları olmayan şahıslar ortalıkta İslam'la ilgili ahkam kesiyor. Atalarımız, doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış diyor. Günümüzde yalanın, iftiranın ve fitnenin hızı artmıştır. Bir taraftan kürsülerden bir taraftan da yeni medya araçlarında faydalanmalıyız. İçinde bulunduğumuz dönemde diyanet camiamızın görevi daha da ağırlaşmıştır.
Camilerimizi sosyal ve beşeri hayatın tekrar merkezine oturtacak uygulamalarda bulunmalıyız. Gençlerimizin, çocuklarımızın ve hanım kızlarımızın daha fazla istifade ettiği yerler haline getirmeliyiz. Camilerimizi salt namaz kılıp sonra herkesin dağıldığı mekanlar haline getirmemeliyiz. Camilerimiz sürekli açık olmalı. İlim, irşad ve tebliğ faaliyetlerinde ilhamımızı alacağımız kaynak bellidir.