Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki gelişmelere değindi: "Suriye'de mesele özgürlük meselesidir, Suriye'nin toprak bütünlüğü meselesidir. Suriye Araplarını DEAŞ'ın eline bırakmadığımız gibi Suriye Kürtlerini de PKK/PYD'nin zulmüne terk etmeyeceğiz" dedi.
Bu yerleştirmede ilk defa devlet korumasındaki gençlerin öğretmenlik, mühendislik, hemşirelik gibi unvanlara atandığını ifade eden Erdoğan, "Böylece toplam 5 bin 778 kardeşimiz yeni bir hayata başlamış oluyorlar" dedi.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Engelli Vatandaşların ve Devlet Korumasından Yararlanmış Gençlerin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Töreni"nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki son gelişmelere yönelik değerlendirmelerde bulundu.
"Bugün Suriye'de yaşanan zulmün tek nedeni; halkın paramparça edilmiş olmasıdır" diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Aynı durum, Irak ve Yemen için de geçerlidir. Libya, Somali ve diğer kan ağlayan coğrafyalar için geçerlidir. Sebebini kendi içimizde aramadıkça bu manzarayı değiştiremeyiz. Biz Suriye'de neden varız? Arap kardeşlerimizin Kürt kardeşlerimizin özgürlüklerini iade için. Suriye Araplarını DEAŞ'ın eline bırakmadığımız gibi Suriye Kürtlerini de PKK/PYD zulmüne terk etmeyeceğiz. Ülkemizde hayatlarını sürdüren 4 milyon Suriyeli'ye baktığımızda bu çeşitliliği görebiliriz. Bugüne kadar 300 bine yakın Suriyeli evine döndü. Sadece Türkiye'nin güvenli hale getirdiği bölgeye gitti. Sincar da aynı şekilde güvenli hale gelecek. Suriye'de mesele Arap, Kürt, Türkmen meselesi değil özgürlük meselesidir. Suriye'nin toprak bütünlüğü meselesidir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "Engellilerin ve Devlet Korumasından Yararlanan Gençlerin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Töreni"ne katıldı.
Ataması yapılacak 2 bin 504'ü engelli, 3 bin 274'ü devlet korumasından yararlanan ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite mezunu gencin bu kuraya dahil edildiğini belirten Erdoğan, yeni görev yerlerinin hayırlı olmasını diledi.
Bu yerleştirmede ilk defa devlet korumasındaki gençlerin öğretmenlik, mühendislik, hemşirelik gibi unvanlara atanacağını vurgulayan Erdoğan, toplam 5 bin 778 kişinin yeni bir hayata başlayacağını söyledi.
ENGELLİ KAMU GÖREVLİSİ SAYISI 56 BİNİ AŞTI
Bugünkü atamayla birlikte engelli kamu görevlisi sayısının 56 bini aştığına dikkati çeken Erdoğan, engelli vatandaşları sadece kamuya atamakla kalmadıklarını, özel durumlarını göz önünde bulundurarak, kurum içinde iller arasında kolayca yer değiştirebilmelerini de sağladıklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu çalışanları içinde engelli çocuğu olanlara, yüzde 50 artırımlı yardım ödediklerini hatırlatarak engelli raporları konusundaki sorunları çözdüklerini bildirdi.
ENGELLİ EVLATLARIMIZI 'CENNET ÇOCUKLARI' OLARAK GÖRÜYORUZ
Kamuya ve özel sektöre ait merkezlerde 23 bin engelli bireye yatılı bakım hizmeti sunulduğunu ifade eden Erdoğan, "Biz engelli evlatlarımızı 'cennet çocukları' olarak görüyoruz. Engellerin evlatlarımızın zihinlerinde veya uzuvlarında değil, onları eksik olarak gören kalplerde olduğuna inanıyoruz. Tüm canlılar gibi engelli kardeşlerimizi de 'Yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü' inancıyla kucaklıyor, onlara hizmet ediyoruz." diye konuştu.
Devlet korumasından yararlanan çocuklara en iyi bakımın aileleri tarafından yapılacağının altını çizen Erdoğan, bu anlayışla 122 bin çocuğun bakımı için ailelerine 826'şar lira maddi destek verdiklerini söyledi.
SAHİPSİZ KALMIŞ HER ÇOCUĞUN ANNESİ DE BABASI DA DEVLETTİR
Bu yıl itibarıyla 6 bin 423 çocuğun koruyucu aile yanında bakıldığını bilgisini veren Erdoğan şöyle devam etti:
"Bunlar için de ayda bin 350 lira destek sağlıyoruz. Kendi ailesi ve koruyucu aile yanında bakımı mümkün olmayan çocuklarımızı çocuk evleri, çocuk evleri sitesi, çocuk destek merkezi gibi kurumlarımıza alıyoruz. Bu tür kurumlarımızdaki çocuk sayısı 14 bindir. Böylece toplamda 143 bin evladımızın devlet korumasında büyümesini, eğitim öğretim görmesini ve hayata atılmasını sağlıyoruz. İstikbalimizin teminatı olan çocuklarımıza daha iyi hizmet verebilmek için yeni projeleri devreye alıyoruz. Nitekim kısa süre önce bu noktada önemli bir adım attık. Mobil sosyal hizmet birimlerini hayata geçirdik. Artık mobil birimlerimizde çocuklarımızın sorunlarına daha hızlı, daha etkin bir şekilde müdahale edebileceğiz. Her ne şekilde olursa olsun bu ülkede sahipsiz kalmış her çocuğun annesi de babası da devlettir. Esasen bizim kültürümüzde devletin babalığına dair de analığına dair de çok güçlü vurgular vardır. Devlet baba, gücü ve kudretiyle, devlet ana da şefkatiyle, merhametiyle vatandaşını sarar sarmalar, korur, yaşatır. Yetimine, garibine, mağduruna, mazlumuna sahip çıkmayan devlet bizim gözümüzde devlet değildir. Vatandaşını güven ve huzur içinde tutmayan, çalışması, üretmesi, refahını yükseltmesi için imkan sağlamayan devlet de bizim nazarımızda devlet değildir."
TEK BİR SAHİPSİZ VATANDAŞIMIZI BIRAKMAYANA KADAR…
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışıyla her vatandaşa, özellikle engelli, yaşlı, çocuk, kadın gibi dezavantajlı kesimlere tüm gücüyle sahip çıkıldığını belirten Erdoğan, "Engellilerini, öksüzlerini, yetimlerini, kimsesizlerini hoşnut edenlerin aynı zamanda Rabbimizi de hoşnut ettiğine inanıyoruz." dedi.
Son 16 yılda demokraside ve ekonomide atılan her adımın gerisinde önce insan felsefesi olduğunun altını çizen Erdoğan, bu anlayışla hayata geçirdikleri reformlar sayesinde bugün Türkiye'nin dünyanın en gelişmiş sosyal güvenlik sistemine, sosyal hizmetlerine, sosyal yardım şemsiyesine sahip devletlerinden biri olduğunu dile getirdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını aynı çatı altında toplayarak hizmet birliğini sağladıklarına işaret eden Erdoğan, "Önümüzdeki dönemde bu ülkede tek bir sahipsiz vatandaşımızı, muhtaç insanımızı bırakmayana kadar bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
YÜZLERCE MİLYON İNSAN İÇİN DE BİR UMUT, IŞIK OLMUŞTUR
Türkiye'nin son 16 yıldaki başarı hikayesinin sadece milletin kazanım hanesine yazılmakla kalmadığını kaydeden Recep Tayyip Erdoğan, "Bu başarı aynı zamanda bölgemizde ve dünyada yüzlerce milyon insan için de bir umut, ışık olmuştur. Zalimlerin pençesi altında inleyen mazlumlar, Türkiye'nin dik duruşuna, yükselişine, vakarına bakarak, bir silkiniş, bir diriliş heyecanına kapılmışlardır. Yokluk, yoksulluk, yoksunluk içinde kıvranan garipler, ülkemizin geldiği refah seviyesini kendilerine örnek almışlardır. Özgürlük kavgası veren nice toplumlar, Türkiye'nin yedi düvele karşı yürüttüğü mücadeleden aldıkları feyzle cesaretlerini katlamışlardır." değerlendirmesinde bulundu.