Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BTK tarafından sosyal medya platformu Instagram'a getirilen erişim engeli konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı tarafından parti genel merkezinde düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı'nda konuştu ve Instagram'a uygulanan erişim kısıtlaması hakkında görüşlerini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuya ilişkin açıklamasında "Bir dijital faşizmle karşı karşıyayız. Terör örgütleri sosyal medya platformlarında at koşturuyor. Bu platformlarda milletimizin inancına hakaret ediliyor. Arzu edilen iş birliklerini henüz tesis edemedik. Türkiye'nin hassasiyetlerine saygı gösterirlerse sorun çözülür" dedi.
AK Parti programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde;
"İnsan hak ve hürriyetlerinde son 22 yılda sessiz devrimlere imza atmış bir kadro olarak, eğitim programımızın insan haklarıyla ilgili bilincin artmasına ve bu alanda partimizin başarılarla dolu tarihinin daha iyi anlaşılmasına katkı yapacağına inanıyorum. İnsan hakları fikrinin muhafazası, geliştirilmesi, saldırılar karşısında korunması toplumsal barışın teminatıdır. İnsan Hakları Eğitim Programımız titizlikle hazırlanmış içeriğiyle inşallah bu amaca hizmet edecektir.
"ULUSLARARASI SİSTEMDE CİDDİ BİR GÜÇ BOŞLUĞU VAR"
Çevremizde vuku bulan gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz. Programımızı dünyada son derece ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir dönemde icra ediyoruz. Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Uluslararası sistemde ciddi bir güç boşluğu var. Sadece güç boşluğu değil, bir ahlak ve vicdan kaybıyla da karşı karşıyayız. Bu boşluk günden güne tebarüz ediyor. Kendini net olarak hissettiriyor. Hepimizi ürkütmesi gereken kan, zulüm, savaş ve çatışma sahneleri adeta sıradan hale geldi. İnsanlığın kendi ortak güvenliğini temin etmek için tesis ettiği kurumlar, normlar, kurallar günden güne irtifa kaybediyor. İnsan hakları, demokrasi, hukuk ve küresel adalet gibi asırların birikimi olan kavramların içi boşaltıldı, yıpratıldı. İtibar ve güven kaybına uğradı.
"BATILI ÜLKELER İSRAİL'İN SOYKIRIM POLİTİKASININ SUÇ ORTAĞI"
İnsanlığın çok acı tecrübeler sonrasında inşa ettiği kural temelli sistemin yıkılışına hep birlikte şahitlik ediyoruz. Buna mukabil, bu kötü gidişatı tersine çevirecek adımlar da atılmıyor. Ne Srebrenitsa Soykırımı'ndan ne Irak'ın işgalinden ne Suriye ihtilafından ne de Rusya-Ukrayna savaşından maalesef gerekli dersler çıkarılmadı. Küresel sistemi adalet temelli revize edecek hiçbir çaba göstermedi. Gazze'de Filistin halkının maruz kaldığı soykırımı anlatmaya artık kelimeler kifayet etmiyor. Kafası kopmuş masum bebeklerin artık bu yükü çekemiyorum diyerek babasının mezarı başında gözyaşı döken çocukların yüreği yaralı annelerin görüntüleri izlemeye kimsenin kalbi dayanmıyor. Soykırım başlayalı tam 10 ay oldu. Bu sürede 16 binden fazla çocuk öldü. 40 bin masum insan şehit oldu. Batılı ülkeler zaten İsrail'in soykırım politikasının suç ortağı. Her türlü desteği sağlıyorlar. Günümüzün Hitler'i Netanyahu'yu ayakta alkışlayanlar ellerine yapışan o kara lekeyi ömür boyu temizleyemeyecek. Tarih kimin yanında durduğunu kaydediyor.
Filistin sınavından anlımızın akıyla çıkmanın samimi gayreti içindeyiz. Soykırımcıların olması gereken yer mahkeme. Hakkı haykırmak Filistin'e görevimiz. İsmail Haniye'yi Meclis ya da AK Parti program salonunda konuşturmanın planını yaparken şehadetinin haberini aldık. Bir günlük yas ilan ettik. Bazı cibiliyeti bozuk olanlar bu hassasiyeti hazmedemediler. Sizden mi izin alıp bunun kararını vereceğiz?
"ARZU EDİLEN İŞ BİRLİĞİNİ TAM MANASIYLA TESİS EDEMEDİK"
Sosyal medya şirketleri militanlaştılar. İsrail'i eleştiren basit bir cümleye bile hemen sansür uygulamayı kendileri için görev adlettiler. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına tahammül edemeyip anında yasaklayan, bunu da özgürlük olarak pazarlayan bir dijital faşizm ile karşı karşıyayız. Heniye'nin şehadeti bize düşünce ve ifade hürriyetinin sınırlarını batılı ülkelerde İsrail'in kaprislerinin belirlediğini göstermiştir.
Amerika ve Avrupa'daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni mesele Türkiye olunca, vatandaşlarımızın mağduriyeti olunca, bizdeki katalog suçlarla mücadele olunca bilinçli bir şekilde esirgiyorlar. Arzu edilen iş birliğini henüz tam manasıyla tesis edemedik.
"TÜRKİYE'NİN HASSASİYETLERİNE SAYGI GÖSTERİRLERSE SORUN ÇÖZÜLÜR"
Türkiye egemenlik hakları çerçevesinde bir adım atıyor, bir tedbir uyguluyor ancak şirketlerden önce meselenin önüne arkasına bakmayan muhalefet partileri hemen ayağa kalkıyor. Sosyal medya platformlarının rezilliklerini eleştirmeyenler, bu platformların estirdikleri faşizme laf etmeyenler nefes nefese klavye başına geçip sosyal medya hesaplarından Türkiye'yi şikayet sırasına giriyorlar.
Sosyal medya platformlarının arz ettiği tehlikelere işaret etmek asla sansürcülük değildir. Asıl sansürcülük bunlara gözlerini kapamaktır. Biz böyle bir tutarsızlığın içinde yer almayacağız. Hükümet olarak bizim kimsenin özgürlüğüyle, ticaretiyle, hayat tarzıyla herhangi bir sorunumuz yok. Türkiye'nin hassasiyetlerine saygı gösterirlerse sorun çözülür."