Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısı sonrası konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
"Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırısıyla ilgili artık tahammülümüz kalmamıştır. Ya oralarda etkin olan güçlerle ya da kendimiz bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve tacizler artık bardağı taşırmıştır.
En kısa sürede bu sorunun çözümü için gereken adımları atacağız. İstanbul milletvekilimiz kadim dava ve yol arkadaşım İsmet Uçma'ya Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Sağlık alanında Covid-19 salgınındaki gelişmeleri, hasta, vefat sayıları, aşıdaki son duruma kadar tüm boyutlarıyla ele aldık. Türkiye gerek sağlık altyapı gücü gerek üretim ve tedarik süreçlerini devam ettirmesiyle dünyada en iyi kriz yönetimi sergileyen ülkelerin başında geliyor.
Ekonomide kontak kapatan ülkelerin sistemi yeniden işletmekte ne kadar zorlandıklarını görüyoruz. Biz üretim ve istihdamını kesintisiz şekilde sürdürürken maruz kaldığımız ithamları unutmadık. Gelişmiş ülkelerin çoğundaki sorunun mal veya ürün eksikliğinden ziyade yönetim zafiyetinden kaynaklandığı görülüyor. Biz şehir hastanelerini inşa ederek sağlık krizine güçlü bir altyapıyla girerek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği hızlı karar alma ve etkin uygula sayesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
En büyük şükranı bu süreçte sabır ve inançla yanımızda yer alan milletimize sunuyorum. Diğer ülkelerin sağlık sorunlarının yanında biz milletimizle tam bir dayanışma içinde yolumuza devam ettik. Üretim ve istihdamın yanı sıra eğitimde de normalleşme adımlarını attık. Milli Eğitim Bakanlığı, mesleki teknik eğitim AR-GE merkezinde geliştirilen Covid-19 hızlı antijen test kiti üretim aşamasına geldik.
750 engelli öğretmenimizin atamasının yapılacağını bu vesile ile duyurmak istiyorum. Sağlık tedbirlerine riayet etmeyi bir süre daha sürdürmek istiyoruz. Vatandaşlarımızı aşılarını bir an önce olmaya veya tamamlamaya davet ediyoruz. Üniversite öğrencilerimizden yüksek öğretim kurumlarındaki sosyal alanlarda ve toplu taşımada tedbirlere azami dikkat etmelerini diliyoruz. Dünya bu virüsten temizlenmeden iş bitti diyemeyiz.
Sağlık sistemini ayakta tutma yanında ekonomi, eğitim, sosyal hayatta geldiğimiz olumlu seviyeyi korumak ve daha ileriye taşımak için buna mecburuz. Kontrolü elden kaçırmadan vatandaşlarımızın sağlığını koruyacak tedbirleri uygulayacağız. İhtiyatlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Dünyada enerji başta olmak üzere emtia ve gıda fiyatlarında fahiş yükselişlerin yaşanmasıyla ciddi bir kıtlıkla karşı karşıyadır.
Fiyatlaması küresel düzeyde yapılan ürünlerdeki fahiş artışların içeriye sınırlı düzeyde yansıtarak vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu gösteriyoruz. Fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Kamu işçileri ve devlet memurlarında yaptığımız yüksek artışlar bunun ifadesidir. Özel sektörün de kendi çalışanları kendi çalışanları koruyacak ve koruyacak anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum.
Yaşanan istisnai durumu yüksek kâr hırsıyla milletimizin mağduriyetine yol açan fırsatçıları yakından takip ediyoruz. Bizim önceliğimiz milletimizin huzuru, güvenliği, refahı ve geleceğidir. Ekonomide aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor. Ağustos ayı işsizlik rakamlarının işgücüne katılım oranı sürekli arttığı halde yatay bir seyir izlediği müşahede ediliyor.
Birileri Türkiye'ye siyasi konularda yapamadığı diz çöktürme için saldırıyor olsa da kendi potansiyeli ve gücümüzün farkındayız. Tüm stratejilerimizi, imkanlarımızı bu doğrultuda sefer ettik. Hamdolsun adım adım neticesini almaya başladık. Türkiye ekonomik olarak her geçen gün çok daha güçlenecektir.
Küçük bir kesimin güvenliği, refahı için asırlardır sömürülen, bölünen, parçalanan insanlar artık bu çarpık düzene isyan ediyor. Bu anlayışla Türkiye olarak Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Afrika'dan Güney Asya'ya kadar mazlum, mağdur, hakkın ve hakikatin yanında yer alıyoruz. Bu onurlu ve ilkeli tavrın bir bedeli var. Milletimizle birlikte bu bedeli ödemekten kaçmadık, kaçmayız.
İnsanların bize sevgi ve umutla bakan gözlerinle bu güzel iklimin tezahürleriyle karşılaşıyoruz. 3.6 milyon Suriyeli ve toplamda 5 milyon yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye bu açıdan bakmalıdır. Ülkemize karşı kin ve düşmanlık dalgalarının çoğu zaman biz farkında olmadan kırılmasıyla dua ve şükran ifadelerinin çok önemli olduğuna inanıyorum.
Kimi çevrelerin bize olan husumetlerinin bitmeyeceği açıktır. Her köken, renk, inanç, meşrepten yüz milyonlarca insanın desteği ve duası arkamızda olduğu, istiklal ve istikbal aşkı bitmeyince Allah'ın izniyle kimse bu vatanı elimizden alamaz. Her alanda ülkemizi kalkındıracak, geliştirecek, güçlendirecek yatırım, politika, eser ve hizmetlerle hedeflerimize kararlı bir şekilde yürüyoruz.
Artık hedeflerinin çoğuna ulaştığımız, menziline yaklaştığımız 2023 vizyonumuzu yeni ve adımlarla tahkim ettiğimiz döneme girdik. Özellikle 2053 vizyonumuz ve bu adımların en yakın en önemli projesi. Uzak bir tarih gibi görünse de devlet ve millet hayatı bakımından önümüzdeki 30 yıllık dönemin kısa bir süreyi ifade ettiğini biliyoruz. Gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 vizyonumuz için somut hedeflerimizi yavaş yavaş netleştirmeye başladık.
Bugün gelişmiş diye tabir edilen ülkeler insanlığın ortak mirası olan çevre ve tabii kaynakları hoyratça tüketmiştir. Dünya iklim gerçekliği ile karşı karşıyadır. Maalesef geçici duraklama iklim değişikliği sorununa çözüm olmaktan çok uzaktır. Bir süredir iklim değişikliğinin ağır sonuçlarını hafifletmeye yönelik çözüm yolları aranıyor. Paris İklim Anlaşması bu arayışların sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Adil sorumluluk üstlenme konusunda ayak direseler de neticeten iklim değişikliği herkesi ilgilendiriyor.
Türkiye olarak Paris İklim Anlaşması'nı meclisimizin onayı ile birlikte yürürlüğe koyduk. Önümüzdeki haftalar İtalya ve İskoçya'da yapılacak zirvede ülkemizin yaklaşımlarını tüm taraflarla paylaşacağız. Yeşil Kalkınma Devrimi'ni krizin çözümünde öncü ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıyız. Hükümet olarak üzerimize düşenleri yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Rahmetli Cemil Meriç, samimiyet öyle bir dildir ki, onu kör de görür, sağır da duyar, diyor. Biz bugüne kadar milletimizin gönlünde karşılığı olmayan hiçbir uygulamayı hayata geçirmedik.
Siyasi partilerden özel sektöre, sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesimden sürecin ülkemize külfetlerini, fırsatlarını değerlendirecek yaklaşımla yürüteceğimiz tarihi projeye destek vermelerini bekliyoruz. Bu meselenin tüm insanlığın ortak meselesi olduğu anlayışıyla herkesin bu sürecin içinde yer almasını temenni ediyoruz.
İklim değişikliği ve göç konusunda hayata geçirmeyi kararlaştığımız yeni yapısal düzenlemelerin müjdesini milletimizle paylaşmak istiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın ismini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyoruz. Bu bakanlığımıza bağlı olarak İklim Değişikliği Başkanlığı kuruyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü Çevre, Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı'na bağlıyoruz.
İçişleri Bakanlığımıza bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Göç İdaresi Başkanlığı haline dönüştürüyoruz. Böylece ülkemizin göç konusunda kapsamlı, etkin, hızlı hareket edebilmesi sağlayacak kurumsal kapasiteyi ulaşmayı hedefliyoruz. Ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Türkiye'nin sanayi devrimini kaçırmasının, bilgi ve teknoloji devriminin arkasında kalmasının sebebi Türkiye çeşitli dönemlerde farklı siyasi, ekonomik araçlar kullanarak bu süreçlerin dışına itilmiştir. Tek parti faşizmi, darbeler ve vesayet, terör bu araçlardan biridir. 1960 darbesinden beri bu gerçeği sayısız örneği ile görmek mümkündür. Büyük demokrasi ve kalkınma devriminin etkisini azaltmak, takvimleri geriye sarmak için bu oyunlar oynanmaya devam edilmiştir.
Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin geri kalmışlığını ortadan kaldıracak yatırımları yaptığımız bir dönemde Gezi ve çukur eylemlerini hortlattılar. Milletimizin desteği ile verdiğimiz mücadele sayesinde ülkemizi asırlık cenderelerden kurtardık. Terör örgütleriyle sınırların içinde yüzleşmek yerine tehditleri kaynağında tespit ve imha edecek yeni bir stratejiye geçtik.
Terör hadiselerin yaşandığı şehirlerimizi hızla kalkındırdık. Kadın, genç, çocuk, işçi, işveren, ensafıyla her kesimden insanımızın sorunlarını çözecek, talep ve beklentilerine cevap verecek imkanlar sağladık. Askeri gücümüzü, savunma sanayimizi geliştirerek sınırlarımızı korumak ve sınır ötesi harekatları yapmak için ihtiyaç duyduğumuz mühimmat temininde dışa bağımlılıktan kurtardık.
Türkiye'yi istisnasız her köşesinde milletimizin istisnasız her ferdinin aynı demokratik ve ekonomik olarak müreffeh bir hale getirdik. Düne kadar teröristlerin kol gezdiği yaylalarda artık bal veren arı, otlayan hayvanların, piknik yapan vatandaşlarımızın, güzellikleri keşfeden turistlerin sesleri yankılanıyor. Turistlerin huzur kaçırdığı ovalarda üretim, tarım yapılıyor.
Sanayi sitelerinde her gün fabrika binaları yükseliyor. Hamdolsun terör örgütünün yurt içindeki insan ve finans kaynaklarını bitirme noktasına geldik. Artık çocukları dağa giden anne ve babalarının yürek sızısı yerine çocuklarına kavuşan Diyarbakır annelerinin sevincini yaşıyoruz. İkna yoluyla bu yıl 153 terör örgütü mensubunun teslim olmasını sağladık. Son 5 yılda kazandığımız gençlerimizin sayısı 1000'i geride bıraktı."
Ayrıntılar geliyor...