Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, başörtüsü tartışmaları ile ilgili olarak, ''Bırakın herkesi serbest bırakın, herkes ne düşünüyorsa konuşsun. Ne istiyorsa yazsın, ne istiyorsa giysin. Zaten bu konu üniversitelerle ilgili bir konu. Üniversitelerin dışında herhangi başka bir tartışma yok. Yani bunu tekrar tekrar gündeme getirmenin bir anlamı yok''
Gül, Türkmenistan dönüşünde Esenboğa Havalimanı'nda bir gazetecinin başörtüsü tartışmaları ile ilgili sorusu üzerine, şunları söyledi:
''Bu türban konusundan bıktım açık söyleyeyim. Yani lütfen sen alınma da gazeteci olarak tabi senin sorma hakkın var her şeyi, ama bu konulardan bıktık doğrusu. Yani bu kadar nedir bu; konuş, konuş, konuş. Yani bu kadar Türkiye'nin işleri varken, Türkiye temel hak ve özgürlüklerde AB gibi bir ülke olacaktır. En gelişmiş demokratik standartlar Türkiye'de gerçekleşecektir. Bu anlamda özgürlüklere tabi ki önem veriliyor. Sanki Türkiye'nin başka bir meselesi yokmuş gibi, sadece her oturumda bu, her şeyde bu. Televizyonlara bakıyorum, konuşulan mevzular bunlar, bunlar, bunlar. Yani bırakın herkesi serbest bırakın, herkes ne düşünüyorsa konuşsun. Ne istiyorsa yazsın, ne istiyorsa giysin. Zaten bu konu üniversitelerle ilgili bir konu. Üniversitelerin dışında herhangi başka bir tartışma yok. Yani bunu tekrar tekrar gündeme getirmenin bir anlamı yok. Yine sen üstüne alınma gazeteci olarak, tabi ki her türlü soruyu soracaksınız, ben bunu genel olarak söyledim, sizinle ilgili değil.''
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkmenistan'ı ata yurdu olarak niteledi ve ''O eski yurtlarımızla, bugün en yakın dayanışma ve işbirliği içerisinde olmak hakkımız ve görevimizdir. Bu çerçeve içerisinde Türk cumhuriyetlerine büyük önem veriyorum''dedi.
Gül, Hazar Denizi kıyısındaki Türkmenbaşı şehrinin Avaza bölgesine 2 yıl önce de gittiğini, bölgede çok büyük kalkınma hamlelerine, yatırımlara, çok büyük otellere ve turizm projelerine tanık olduğunu ve bu yatırımların, bölgenin havasını değiştirdiğini söyledi.
Havaalanı başta olmak üzere bütün inşaatların yüzde 90'nını Türk firmalarının yapmış olmasının çok sevindirici olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, ''Bütün oteller, 7 kilometre uzunluğundaki su kanalı -daha doğrusu nehir, bu kanal değil- bütün bunların hep Türk şirketleri tarafından yapıldığını görmüş olmak, tabii ki büyük bir mutluluk verdi'' diye konuştu.
Gül, bölgedeki Hazar Denizi bölgesi başta olmak üzere liman ve yol projelerinde Türk şirketlerinin güçlü bir şekilde yer almasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Ziyarette, siyasetin yanında, enerji konusunu da görüştüklerini ifade eden Gül, şunları söyledi:
''Türkmenistan, bildiğiniz gibi, çok büyük gaz rezervleri olan bir ülkedir. Türkmenistan'ın gazlarının farklı piyasalara ulaşması, özellikle Nabucco Projesi içerisine Avrupa piyasasına Türkiye üzerinden ulaşması bütün bu konuları görüştük. Bizim kendi gaz ihtiyacımızla ilgili görüştük. Bütün bunlarda hep çok müspet gelişmeler ve anlayış birliğine varmaktan büyük bir memnuniyet duydum.''
2011 yılının Türkmenistan'ın bağımsızlığının kazanmasının 20. yılı olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, kutlamalara Türkiye'nin de katılacağını bildirdi. Yıldönümü vesilesiyle birçok faaliyetin söz konusu olduğunu kaydeden Gül, bütün bu faaliyetlerin iki ülke arasındaki ilişkileri daha çok artıracağını söyledi.
Türkmenistan ile ilgili ''Oralar bizim ana yurtlarımızdır, ata yurtlarımızdır'' ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Gül, ''O eski yurtlarımızda, bugün en yakın dayanışma ve işbirliği içerisinde olmak hakkımız ve görevimizdir. Bu çerçeve içerisinde zaten Türk cumhuriyetlerine özellikle büyük önem veriyorum. Hepsine, gerekirse, senede birkaç kez gidip geliyorum'' dedi.
''Yaptıkları Türk Konseyi'nin 18 sene sonra gerçekleşen büyük bir rüya olduğunu'' belirten Gül, ''Orada ilişkilerimizi çok daha güçlü ve kurumsal hale dönüştürüyoruz. Ticaretimiz, ekonomimiz, diğer konulardaki işbirliğimiz güçlü bir şekilde gelişiyor'' diye konuştu.