Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, "Geciken adaletin bazen şiirlere konu olduğunu görüyoruz. Merhum şairimiz Abdurrahim Karakoç, "Hakim Bey" adlı şiirinde, geciken adaletin en büyük adaletsizlik olduğunu ne de güzel anlatıyor" diye konuştu.
Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve Danıştay ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) işbirliğinde Antalya'da düzenlenen "Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri Sempozyumu"nda konuşan Danıştay Başkanı Güngör, yargı camiası olarak devletin, milletin güçlü geleceği için barış ve kardeşlik ortamının korunmasına her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını söyledi. Terörü lanetlediğini açıklayan Güngör, "Ülkemizin ve tüm insanlığın barış huzur ve refah içinde olmasını diliyorum. Birlik ve bütünlüğümüzü istikrarımızı hedef alan terör olayları hepimizi derinden üzmektedir. Devletimizin güçlü ve kararlı idaresiyle bu hain saldırıların hak ettiği karşılığı görerek son bulacağına birlik ve kardeşlik ortamın huzur içinde tesis edileceğine inanıyorum" dedi.
Devleti oluşturan 3 erkten biri olan yargı, uyuşmazlıkları çözmek, haklıya hakkını teslim etmek, kamu düzenini korumak için varolduğunu kaydeden Güngör, "Devletleri güçlü kılan ve toplumları yaşatan adalettir. Adaletin gerçekleşmesini ise yargı sağlar. Devlet gücünü kullanarak millet adına yargılama yapan yargıç verdiği kararlarla toplum vicdanını rahatlamak zorundadır. Yargıya olan güvenin tesisi ve sürekliliği, yargı mensuplarının makul sürelerde verdikleri kararlardaki isabete bağlıdır. Güven duyulmayan saygınlığı zedelenmiş bir yargının bulunduğu ülkede, hukuk güvenliğinin sağlanması ekonomik ve sosyal istikrarın devam ettirilmesi kolay olamayacaktır. Toplumun yargıdan beklentisi adil yargılama ve davaların makul süre içerisinde karara bağlanmasıdır" diye konuştu.
Temel hak ve özgürlüklerin teminatı olan yargıya güvenin, hukuk devletinin en önemli ilkesi olduğunu dile getiren Güngör, "Toplumun yargıya olan güveni korunabilmesi hakkın gerçek sahibine biran önce teslim edilmesi son derece önemlidir. Yıllar içerisinde davalardaki artış nedeniyle davaların daha geç sonuçlanması ve adil yargılama ilkesinin ihlaline sebep olmuştur. Yargının türlü sebeplerle geç karar vermesinin yeni toplumsal sonuçlar yaratması yanında adalete güven duygusunu da sarsacağı şüphesizdir. Makul yargılama konusunda hedeflenen seviyeye ulaşamadığımızı üzülerek ifade ediyorum. Toplumun yargıdan beklentileri henüz karşılanamamıştır" ifadelerini kullandı.
'ABDURRAHİM KARAKOÇ'LU ÖRNEK
Güngör, "İdari yargı kararlarında kişi hakları ile kamu menfaatleri arasındaki ince dengeyi korumak zorundadır. İdarenin yargısal denetiminde uzmanlaşan Danıştay'ın içtihat mahkemesini niteliğini tam olarak göze alması beklentisi halen gerçekleşememiştir. Daha fazla zaman kaybetmeden sonuç alınacak çözümlerin hayata geçirilmesi, idari düzenin günün icatlarına ve ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi en gerçekçi ve en doğru yol olacaktır. Ağır işleyen yargı sistemi nedeniyle toplumda önemli bir duyarlılık oluştuğunun farkındayız. Geciken adaletin bazen şiirlere konu olduğunu görüyoruz. Merhum şairimiz Abdurrahim Karakoç, "Hakim Bey" adlı şiirinde, gene tehir etme 3 ay öteye, bu dava dedemden kaldı hakim bey, 30 yılda babam düştü ardına siz sağ olun o da öldü hakim bey, kabahat sizde mi kanunlarda mı şaşırdım billahi yolu yordamı kızma sözlerime balam kadını sıkıntıdan içim doldu hakim bey" derken geciken adaletin en büyük adaletsizlik olduğunu ne de güzel anlatıyor" diye konuştu.
Bu duruma acil çare bulunmasının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunun bilincinde olduklarını ifade eden Güngör, "İdarenin yargı kararlarına göre elzem bir işlem tesis etmesi, istiklal kazanmış kararların henüz yargıya intikal etmemiş emsal tüm olaylara uygulanması, gereksiz dava üretmeye karşı etkili bir yol olacaktır. İdarenin karar alma sürecine ilişkin bütün kurallarını belirleyen uyuşmazlık halinde sorunu çözebilecek bir genel idare usul kanununun biran önce çıkarılması hukuk devleti ilkesi gereği olarak beklentimizdir" şeklinde konuştu. Güngör konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Günümüzde idari uyuşmazlıkların alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle çözülmesi hususunda Danıştay'ın dünyanın birçok ülkesinde yapılan çalışmaları yakından takip etmekteyiz. Örneğin Almanya'nın Bavyera eyaletindeki idari yargıçlara tanınan uzlaştırma yetkisi buna çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. Burada görev yapan idari yargıçların uzlaştırmacı hakimler ve uyuşmazlık çözücü hakimler olarak ayrılması ve kürsü hakimlerinin uzlaşmayla çözümlenebilecek davalarda dosyayı uzlaştırmacı hakime göndererek çözümlenmesini sağlayabilmesi ülkemiz açısından da örnek alınabilecek bir model olabilir. Öte yandan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine ilişkin süreçlerin yalnızca Almanya, Fransa, Finlandiya gibi Avrupa ülkelerinde değil, Avustralya, ABD, Kanada gibi ülkelerde de hakimlerin dahil edildiğini görmekteyiz."