Van'da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kentteki bir otelde düzenlenen AK Parti İl Danışma Kurulu toplantısına katıldı.
Konuşmasında ünlü Kürt düşünür ve şair Feqiye Teyran'ın Kürtçe şiirlerini okuyan Davutoğlu, "Madem ki insanın sırrını anlatır, bütün o dillere biz 'esselam' deriz. Selam olsun rabbimin yarattığı bütün milletlere, dillere, kültürlere ve beşerlere..." ifadesini kullandı.
Demokratikleşme sürecinin çok büyük bir restorasyon yarattığını ve Diyarbakır'da verilen mesajın bunun en büyük işaretlerinden biri olduğunu dile getiren Davutoğlu, Türkiye'de hiç kimsenin ikinci sınıf vatandaş olarak görülemeyeceğini ifade etti.
Davutoğlu, Türkiye'nin, IMF'den para almak için uzun görüşmeler yapmak yerine borç veren bir ülke konumuna geldiğine işaret ederek, şöyle dedi:
"Kim ne yaparsa yapsın, kimsenin bu ülkeyi 2001'in o karanlık dönemlerine götürmesine izin vermeyeceğiz. Biz 10 yılda böyle bir Türkiye'nin oluşturulması için çalıştık. IMF'nin bir memuru geldiğinde neredeyse Başbakan tarafından kabul edilirdi. Biz, milletin soracağı her hesaba açığız. Ama birileri tekrar Türkiye'de ve bu hükümetin üzerinde bir vesayet kültürü oluşturmaya kalkarsa, 11 yıllık birikimi sarsmaya kalkarsa işte o zaman dönüp gideceğimiz yer derin millettir. Başka gideceğimiz yer yok. O yüzden kardeşliğimizi pekiştireceğiz. Türkiye'nin her yerinde güçlendireceğiz."
"Barış ve huzur ortamının tesis edilmesi gerekiyor"
Davutoğlu, bu projelerin gerçekleşmesi için barış ve huzur ortamının tesis dilmesi gerektiğine dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Gençlerimizin bir tek telini bile kaybetmeye tahammülümüz yok artık. Onun için çözüm sürecine sıkı sıkı sarılacağız. Milli kardeşlik anlayışıyla nasıl Van'dan Sarıkamış'a yürüyen insanların hangisi Kürt'tü hangisi Zaza'ydı sorulmadı. Nasıl Çanakkale'de yanyana olanlar birbirlerinin kültürünü sormadılar. Sadece aynı yere secde ettiklerini farkettiler, işte millet olmak budur. Buna bağlı olduğumuzda, Türkiye'nin içinde kardeşliği güçlendirdiğimizde çevre bölgelerde kardeş halklarla kucaklaşmamız kolay olacaktır. Bugün Türkiye'ye dönük olarak maalesef bazı oyunlar içinde olanların, yurt dışında makalelerle sayın Başbakanımıza ve diğer arkadaşlarımıza yönelik saldırı oklarını yöneltenlerin esas hedefi Türkiye'nin iç barışı ve bu barış üzerinden yükselen Türkiye imajıyla Ortadoğu'nun, Balkanların, Kafkasların yönlerinin buraya çevrilmiş olmasıdır. Biz, kardeşliğimize halel getirmek isteyenlere karşı tek yürek olacağız, gün birlik, dirlik günüdür."
Suriye'deki iç savaş
Suriye'de yaşanan iç savaşla ilgili değerlendirmede bulunan ve zalim olarak nitelendirdiği Eset'in, halkını keskin nişançılarla, kimyasal silahlarla katlettiğini anımsatan Davutoğlu, Suriye halkına uygulanan zulmün karşısında oldukları için hükümetlerinin eleştirildiğine işaret etti.
Davutoğlu, henüz Van depreminin yaralarını sarmadan Suriyelilerin Türkiye'ye geldiğini ve binlerce Suriyelinin kamplarda kaldığını hatırlatarak, "Biz buna sessiz kalabilir miyiz? Sessiz kalırsak gelecek nesillerimiz bize nasıl bakar? Şehirlerini, sokaklarını Suriyeli kardeşlerine açan kardeşlerimize selam olsun. Halep yanarken, bombalar altında inlerken onlara sahip çıkan bizleri eleştirenler, tarih karşısında hesap veremeyecekler. Biz bu acılara sessiz kalmadık ve kalmayacağız. Zalimleri eleştiremeyenler, zalimlere karşı çıktığımız için bizi eleştiriyorsa bu bizim için şereftir. Biz her zaman mazlumların yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz" dedi.
"Türkiye'yi küresel güç haline getirmek istiyoruz"
Türkiye'yi bütün dünyada sözü geçen ve uluslararası düzen alanında hakkın sözcüsü olarak küresel güç haline getirmek istediklerini bildiren Davutoğlu, konuşmasını şöyle noktaladı:
"Yolumuz uzun ama kimse 10 yıl önce bugünlere geleceğimizi düşünemezdi. Şu anda dünyada en fazla temsil edilen 7. ülkeyiz. Kısa zamanda ilk beş ülkeden biri olacağız. Dünyanın neresinde olursa olsun temsil edileceğiz ve orada vicdanın sesi olacağız. Bunu engellemek isteyenler, dünyanın her yerinde kardeş halkların bir araya gelmesinden korkanlar, Türkiye'yi eski haline getirmek istiyorlar. Türkiye enerjisini kendi içinde tüketsin istiyorlar. Etnik ve mezhebi çatışmalarla, son günlerde olduğu gibi kardeşin kardeşe bedduası üzerine tüketsin istiyorlar. Bunlar olmayacak. Biz duanın peşindeyiz. Biz duaların, sadece geçmiş duaların hürmetine değil, gelecek nesillerin daularının bereketine bugün bu ülkede ayakta duruyoruz. Bu ülkenin altı da sağlamdır, Allah'ın izniyle üstü de sağlamdır."