İki astsubay duruşmada, Dink'in öldürüleceği istihbaratını üstlerine bildirdiklerini açıklayınca, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, görevinden alındı.
Bu ifade davanın seyrini değiştirirken, Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin'e göre, olay 'Ergenekon terör örgütü'ne dayandı. Taraf Gazetesi'nden Neşe Düzel'in sorularını cevaplayan Çetin, Ergenekon dosyasını inceleyeceklerini, gerekirse iki davayı birleştireceklerini yada Ergenekon davasına dahil olacaklarını bildirdi. "İki jandarma astsubayın ifadelerinden hareket edersek, Ergenekon denilen yapının halen görevde olan emniyet ve jandarma kanadına ulaşabiliriz. Dink cinayetiyle Ergenekon'un kalbine gidilebilir." diyen Çetin, askeriyenin de kendi içinde suç işleyen yapıyı tasfiye sürecini başlattığını düşünüyor.
Hrant Dink'i öldürme planının 2004 yılında başladığını anlatan Çetin, cinayetin hazırlık sürecine bakıldığında Ergenekon soruşturmasından gözaltına alınan bazı kişilerin görüleceğini söyledi. Bunların Hrant Dink hakkında dava açılmasını sağladıklarını ve onu bir nefret objesi haline getirip hedef gösterdiklerini belirten Avukat Fethiye Çetin, şu örnekleri verdi: "Bir duruşmada Hrant'ı bunların lincinden zor kurtardık. Yumruklar, tükürükler, küfürler... Bu saldırganların arasında Veli Küçük, Sevgi Erenerol, Oktay Yıldırım ve Kemal Kerinçsiz gibi bugün Ergenekon'dan tutuklu dört sanık da vardı. Zaten Veli Küçük, Hrant'ın duruşmalarına daima gelirdi. Koridorda onu gören herkes önünü ilikleyip elini öperdi. Ayrıca Ergenekon soruşturmasının şüphelileri Vehbi Şanlı'yla Nejat Mete arasında bir telefon görüşmesi var. 'Bizim çocuklar mı yaptı?', diye soruluyor. Karşıdaki de 'Evet, ellerine sağlık.' diyor."
Dink'in katledilmesi önlenebilecekken buna göz yumulduğunu savunan Çetin, "Dink'in öldürüleceğini devlet 2004 yılından itibaren biliyordu. Hrant ise bunu öldürülmeden on gün önce anladı." dedi. Veli Küçük'ün duruşmalara gelmesinden ve davaya müdahil olmak için dilekçe vermesinden Hrant Dink'in çok tedirgin olduğuna işaret eden Avukat Çetin, tehdit telefonlarının ve mektuplarının da bu olaydan sonra gelmeye başladığı bilgisini verdi.
İlişkiler ağını Rahip Santoro cinayetiyle birleştiren Çetin, bu davanın yeniden görülmesi gerektiğini savunarak şunları söylüyor: "Bu davayı birinin üstlenmesi lazım. Çünkü Santoro davasının sahibi yok. Cinayette şikâyetçi yok."