Hrant Dink'in ailesi, cinayete ilişkin İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerine soruşturma izni verilmesine yer olmadığına dair kararda imzası olan Bölge İdare Mahkemesi hakimlerini Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna şikayet ettiler.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in eşi Rahil Dink, cinayete ilşkin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakkında soruşturma izni vermeyen Bölge İdare Mahkemesi hakimlerini Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna şikayet etti.
"EKSİK İNCELEME"
Dilekçede, İdare Mahkemesi Başkanı Atilla Sarp, Üyeler İlhan Hanağası ve Sadettin Yaman'ın kanun hükümlerine açıkça aykırı yöntem ve usulle tarafsız davranmayarak yaptıkları yargılama ve sonuçta verdikleri gerekçesiz iki satırlık kararla, sorumlulukları açıkça ortada olan ve çok önemli makamlarda bulunan kamu görevlilerinin yargısal denetimden kurtulmalarına neden olduğu iddia edildi.
Dilekçede hakimler hakkında adli ve idari soruşturma açılması ve etkin biçimde sonuçlandırılması talep edildi. Hrant Dink'in eşi Rahil Dink'in avukatı Fethiye Çetin aracılığıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na sunduğu dilekçede Hrant Dink'in öldürülmesi nedeniyle, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bir takım failler hakkında dava açıldığı hatırlatıldı.
Bu davanın yanı sıra, İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin Hrant Dink cinayetinde ihmallerinin ve sorumluluklarının olup olmadığı konusunun tespiti amacıyla, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğince hazırlanan ön inceleme raporu üzerine, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakkında soruşturma izni verilmemesi, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler hakkında soruşturma izni verilmesi kararı verildiği ifade edildi.
İtiraz üzerine, Valilik kararının "eksik inceleme" gerekçesiyle bozulduğunun belirtildiği dilekçede, "Mahkemenin bozma kararı üzerine, Mülkiye Müfettişlerince yeniden bir ön inceleme yapılmış, mahkemenin isteği doğrultusunda uzman bilirkişiler Yunus Yazar ve Lokman Kırcalı tarafından rapor düzenlenmiş, bu raporda İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görev yapan en alt kademeden en üst kademedeki memur ve yöneticilerin, denetim görevini yerine getirmemek başta olmak üzere, ceza ve disiplin hukukundan kaynaklanan sorumluluklarının bulunabileceği kanaat ve sonucuna varılmıştır" denildi.
Dilekçede, bu tespite rağmen, müfettişlerce düzenlenen 21 Ağustos 2007 tarihli Ek Ön İnceleme Raporunda, ilk rapordaki ifadelerin aynen tekrarlandığı, sonuç olarak Cerrah hakkında soruşturma izni verilmemesi, Güler hakkında soruşturma izni verilmesi gerektiğinin tespit edildiği anlatıldı.
"SADECE VERDİKLERİ KARARI BELİRTMİŞLER"
Valilik kararına Ahmet İlhan Güler tarafından itiraz edilmesi üzerine, kararın İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nce "kişi yönünden kapsamının dar tutulması ve eksik inceleme" gerekçesiyle oybirliği ile bozulduğunun kaydedildiği dilekçede, mahkemece verilen ikinci bozma kararı üzerine İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğince yeniden bir inceleme yapıldığı ve hazırlanan raporda İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in de aralarında bulunduğu 7 emniyet görevlisi hakkında ciddi suç isnatları ile soruşturma izni verilmesinin uygun olacağı, Celalettin Cerrah hakkında ise soruşturma izni verilmemesinin belirtildiği anlatıldı.
İstanbul Valiliği'nin ise, Ahmet İlhan Güler de dahil olmak üzere toplam altı emniyet görevlisi hakkında soruşturma izni verilmesi, Celalettin Cerrah ve Bülent Köksal hakkında ise soruşturma izni verilmemesi şeklinde karar verdiği anlatılarak, valiliğin bu kararına Cerrah'ın Trabzon'dan gelen yazıdan haberi olmadığının gerekçe gösterildiği kaydedildi.
Bu karara itiraz edildiği ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin Cerrah ve Bülent Köksal hakkında verilen kararı onadığı belirtilen dilekçede, "Hakimler yargılamanın tüm aşamalarında izledikleri yöntem nedeniyle tarafsız davranmamışlar ve şikayetçi müvekkilimizin Anayasal, yasal haklarını ve uluslararası sözleşmelerden doğan etkili başvuru hakkını ihlal etmişlerdir.
Hakimler karar metninde, sadece verdikleri kararı belirtmişler, gerekçelerini açıklamamışlardır. Mahkeme üyelerinin hukuki gerekçeden yoksun matbu nitelikteki kararları; Anayasa hükümleri, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları ile gerekçeden yoksun kabul edilmektedir" denildi.
"SON DERECE TALİHSİZ BİR SAVUNMADIR"
Hakimlerin hak arama özgürlüğü ihlal ettiklerinin belirtildiği dilekçede ayrıca şunlar anlatıldı: "Aslında İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Trabzon'dan gelen bu yazı olmasa bile, Hrant Dink'in açık hedef haline geldiğini bilmektedir, bilmek zorundadır.
Çünkü Hrant Dink İstanbul'da yaşamaktaydı, çeşitli grupların AGOS Gazetesi önünde yaptığı tehdit dolu açıklamalar, linç girişimlerinin yaşandığı duruşmalar, avukatlarının ve mahkemelerin duruşmalar için güvenlik talepleri, avukatların dahi duruşma sonrası polis otoları ile kaçmak zorunda kalmaları, duruşmalara gelen kalabalıkların tehditleri hep İstanbul Emniyet Müdürlüğünün tanıklığında cereyan etmiştir.
Bu kadar göz önünde, açıkça tekrarlanan Hrant Dink'in yaşamına yönelik tehdit ve girişimlere, bu girişimlerin polislerin güvenlik önlemi aldıkları ortamlarda meydana gelmesi ve basın organları tarafından duyurulmasına rağmen İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın Hrant Dink'in yaşamına yönelik bir tehdit olduğunu bilmediğini ileri sürmesi, gerçek dışı, sorumluluktan kurtulmak için kendisini savunmaktan ibaret ne yazık kı son derece talihsiz bir savunmadır.
" Hakimlerin yargılamada taraflara eşit mesafede durmadığı da öne sürülerek, "şikayet olunan hakimlerin kanun hükümlerine açıkça aykırı yöntem ve usulle tarafsız davranmayarak yaptıkları yargılama ve sonuçta verdikleri gerekçesiz iki satırlık karar, sorumlulukları açıkça ortada olan ve çok önemli makamlarda bulunan kamu görevlilerinin yargısal denetimden kurtulmalarına neden olduğundan; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nuzdan Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunuzdan,
İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 2008/184 sayılı dosyasının Kurulunuzca incelenmek üzere istenmesini, Şikayet olunan hakimler hakkında adli ve idari soruşturma açılmasını ve etkin biçimde sonuçlandırılmasını şikayetçi vekili olarak talep ederiz." denildi.