Bakan Soylu, emeklilikte yaş haddine takılanların beklentilerine ilişkin, "Bu reform çalışan insanlarımızın hangi yaşta emekli olacaklarını bir şekilde biçimlendirmiş, netleştirmiş ve ortaya koymuştur. Bu beklentileri maalesef karşılayamayacağız" dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Sosyal Güvenlik Kurumu Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğünün Batıkent'teki Veri Merkezi'nde incelemelerde bulundu. Merkezi gezerek yetkililerden bilgi alan Soylu, basın mensuplarına açıklama yaptı.
Türkiye'nin en önemli ve en büyük veri merkezlerinden birisinde olduklarını dile getiren Soylu, SGK'nın Türkiye'nin göz bebeği bir kurum olduğunu söyledi.
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun hem Ortadoğu'nun hem Balkanların hem de Türkiye'nin içerisinde bulunduğu coğrafyanın en önemli veri merkezini inşa ettiğini vurgulayan Soylu, merkezde günde 40 milyon işlemin yapıldığını, 24 bin 500 eczane, 3 bin 100 hastane ve 5 bin civarında da optik merkeziyle sürekli iletişimde bulunulduğunu anlattı.
Emeklilikte yaşa takılanların beklentileriyle ilgili bir soruya ilişkin ise Soylu, "Muhakkak ki 'emeklilikte yaşa takılanlar' diye bir kavram üretildi. Biz elimizde imkan olsa bu konuların her birisine çok açık bir şekilde, onların da istifade edebileceği şekilde düzenlemeler yerine getirebiliriz" ifadesini kullandı.
"ÇOK UZUN SÜRELİ EMEKLİ MAAŞI ÖDEMENİN VE ÇOK UZUN SÜRELİ ÇALIŞMAMANIN MALİYETİNİ ÖDEDİK"
Emeklilikte yaşa takılmanın, prim günü dolmuş fakat yaş gelmediği, o limiti dolduramadığı için emekli olma fırsatına henüz sahip olunamamayı ifade ettiğini vurgulayan Soylu, şunları kaydetti:
"Biz bugün yaptığımız bir reformu bundan 5 yıl sonra, 10 yıl sonra geri döndürebilir bir uygulama içerisinde olsak, bugün yaptığımız reform boşa düşmüş olur. Özellikle yaşla ilgili gerçekleştirilen düzenlemeler, reformlar, yenilenmeler ihtiyaçtan kaynaklanır. Bu ülkede 34, 35 yaşında insanlar emekli oldu ve her birimiz bu erken emekliliğin ve çok uzun süreli emekli maaşı ödemenin ve çok uzun süreli çalışmamanın maliyetini ödedik ve ödemeye devam ediyoruz."
Yaşla ve sürelerle ilgili kararın bugün ters çevrilip, geriye döndürülüp "erken emeklilik" diye bir anlayışın getirildiğinde IMF kapısına gidilip "Bize 500 milyon dolar para verin de emekli maaşlarımızı ödeyelim" denildiği güne takılınacağına dikkati çeken Soylu, "Dün yapılan reformlara da bugün Türkiye'nin ayaklarının üzerinde durma konusunda ortaya koyduğu çabaya da yarın gelecek nesillerimize de doğru yapılmamış bir iş olur. Onun için biz reformumuzun sahibiyiz, reformumuzun takipçisiyiz ve Türkiye'de özellikle sosyal güvenlik sistemimizin gelir ve gider arasındaki dengesinin sorumlusuyuz. Attığımız her adım da böyle. Çok üzülerek ifade etmek istiyorum ki bu reform çalışan insanlarımızın hangi yaşta emekli olacaklarını bir şekilde biçimlendirmiş, netleştirmiş ve ortaya koymuştur. Onun için üzüldüğüm kısım şu kısım, bu beklentileri maalesef karşılayamayacağız" diye konuştu.
Soylu, bir gazetecinin sorusu üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki sözlerini eleştirdi.
Siyasetin milletin denetimine açık olarak yürüyen ve milletin şekillendirdiği bir alan olduğunu ifade eden Soylu, "Söylemleriniz, icraatlarınız, ortaya koyduklarınız eğer millet tarafından kabul edilirse bu çok doğaldır ki millet size seçimlerde, sandıkta vize verir. Bu kadar seçim kaybetmiş bir kişi kendi tabanındaki tepkileşmeyi sağlayabilmek ve kongrede herhangi bir kazayla karşı karşıya kalmamasını temin edebilmek maksadıyla ortaya koymuş olduğu bu cümleler siyasi hayatımız için de talihsizliktir, o kişi için de talihsizliktir. Hem diktatör tanımlaması hem de ifade etmek gerekir ki söylediği tüm cümleler ve değerlendirmeler, ortaya koydukları, şu çok açık ve nettir siyasi hayat açısından da Türkiye açısında da bu işin seviyesi açısında da maalesef yakışmamaktadır ve bir ayıplı durumdur" değerlendirmesinde bulundu.
Konunun yargıya intikal ettiğine de değinen Soylu, siyaset alanında ve hizmet alanında herhangi bir emeği olmamış, bu konuda da herhangi bir sürecin içinde bulunmamış, bulunduğu devletteki hizmet süreçlerini de tamamen başarısızlıkla sürdürmüş bir kişiyle ilgili bu kadar işin arasında söz söylemenin kendileri için zul olduğunu aktardı.
Siyasetçinin dönem dönem ayıplı durumlar içerisine girmemesi gerektiğini ifade eden Soylu, şöyle konuştu:
"Buna kendisinin hakkı yok. Bir kere söz söylediğiniz kişiyle kendinizi eşleştirdiğinizde dönüp bir aynaya bakmak da esas itibarıyla siyaset açısından da gerekli olandır. Yani çok seçim kaybeden ve millet nezdinde sürekli irtifa kaybeden ve bir tipolojiyle sürekli olarak milletin önüne çıkan, 2002'den beri birçok değişimi, dönüşümü, devrimi ve bu milletin beklediklerini gerçekleştiren ve her girdiği seçimde de yükselerek başarılı bir şekilde bunu milletin tahkimatıyla beraber, onu güçlendirmesiyle beraber sağlayan sayın Cumhurbaşkanımız arasında bir kıyas yapmak ve bir değerlendirme yapmak bile bizim için son derece vakit kaybı ve zaman kaybıdır. Bunlar siyasetin bayat numaralarıdır, ucuz numaralarıdır. 21. asır bu numaralara hiçbir zaman cevaz vermeyen, geçit vermeyen ve her şeyin bütün milletimiz tarafından takip edildiği bir zaman dilimidir."
Kongre kürsülerinin hakaret kürsüleri olmadığının altını çizen Soylu, beklentinin hakaret olmadığını, kongredeki konuşma üzerinde bir kelime bulutu çalışması yapıldığını ve en çok ifade edilen kelimenin de darbe olduğunu sözlerine ekledi.