Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da düzenlenen 30. İSEDAK Toplantısı'nın açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;
Siz misafirlerimizi ağırlamaktan çok büyük bir mutluluk duyuyorum.İSEDAK çalışmalarını 5 yıl süre ile birlikte sürdüreceğiz. İSEDAK'ın tüm insanlık için hayırlı adımlar atması hepimizin gayesi olacaktır. Niyetimiz hayır inşallah akıbet de hayır olacaktır. Allah'tan yolumuzu bahtımızı açık etmesini diliyor ve bunun için dua ediyorum. Hepimiz günde bir kaç hurma ile günü bitiren bir peygamberin ümmetiyiz.
57 Üye ülkemizden 21 tanesi BM en az gelişmiş ülkeler kategorisinde bulunuyor. Nihayetinde hepimiz insanız. İnanın bu tabloyu kendi nefislerimize izah edebilmenin yolu yoktur. Ayrıca hepimiz bir Allah'a inanıyoruz. Hepimiz hesap gününe inanıyoruz. Kendimize nefsimize vicdanımıza izah edebilsek bile böyle bir gelir uçurumunu hesap gününde o yüce mahkemede izah edebilmenin asla ve asla yolu yoktur. Hepimiz çok iyi biliyoruz. Mesele sadece yoksulluk, sadece gelir dağılımındaki adaletsizlik de değil. İslam coğrafyası tarihinde hiç olmadığı kadar kanla acıyla gözyaşı ve çatışmayla anılır hale gelmiş durumda. Hemen her gün farklı ülkelerde bir hatta birkaç kerbelaya şahit oluyoruz. Her gün kardeşlerimiz ölüyor çocuklarımız ölüyor. Çocuklarımız yetim kalıyor.
BİZİM ÖLÜMÜZÜ SEVİYORLAR
Mescidi Aksa barbarların postallarıyla çiğneniyor. Sesimiz çıkıyor mu konuşabiliyor muyuz? Barışı kalıcı şekilde tesis edecek güce sahibiz. İstenirse Irak'ta akan kanı durdurmak mümkün olabilir. Arzu edilirse Suriye'de çocukların ölmesinin önüne geçilebilir. Birlik olunursa az önce ayetleri dinledik. Bu ayetlerde Rabbim bizi ikaz ediyor. Bunu da yaparken bize uyarıda bulunuyor. Bunun içerisinde adaleti tesis edinceye kadar zulm edenin karşısında taraf olun diyor. Herşey açık net ortada. Eğer birlik olunursa birlikte hareket edilirse neredeyse bir asırdır devam eden Filistin'in yalnızlığı ayıbına derhal son verilebilir. Bizim sorunlarımızı sadece ve sadece biz çözebiliriz. Açık açık söylüyorum. Dışardan gelenler İslam Coğrafyasının petrolünü, altınlarını, elmaslarını ucuz iş gücünü seviyorlar. Çatışmalarını anlaşmazlıklarını seviyorlar. İnanın bizi sevmiyorlar. Yüzümüze dost gibi görünenler bizim ölümüzü çocuklarımızın ölüsünü seviyorlar.
Sünni olmak türbelere yapılan saldırıları terör örgütlerini seçilmiş yöneticilerin darbe ile görevden uzaklaştırılmasını meşrulaştırabilir mi? Bütün kalbim ve samimiyetimle İslam Coğrafyasının tamamına tüm müslüman kardeşlerime bir davet çağrı yapıyorum. Ne olur şöyle kenara çekilelim ve manzaraya bir bakalım. Kim kazanıyor kim kaybediyor. Ölümlerden kazanan kim, çatışmalardan kazanan kim. Aramızda var olan sorunlardan kazanım sağlayan kim. Eğer bu soruların cevaplarını verebilirsek küçük bir adım dahi atabilirsek o zaman çözümün fitili tutuşturulmuş demektir.
HATIRLATMALARIMIZDAN RAHATSIZ OLUYORLAR
1. Dünya Savaşı'nın 100. yılına dikkat çektiğim için batı medyası tarafından en ağır eleştiri ve hakaretlerin hedefi yapıldım. Daha 2 hafta önce ABD'ye Colomb'dan önce Müslümanların ulaştığını söyledim. Bilimsel gerçekleri sadece telaffuz ettim. Hemen yabancı basın beni hedef yaptı. Müslümanlara terörist yaftasını yakıştıranlar İslamafobi uyarılarımızı dikkate almıyorlar. Bizim tarihi gerçekleri medeniyet tarihini bilim tarihini siyasi askeri ilmi tarihi hatırlatmamızdan çok ama çok rahatsız oluyorlar. Bizim dünyanın tamamında din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın yoksulların hakkını savunmamızdan dayanışmadan barıştan söz etmemizden rahatsız oluyorlar. Adaletsizlik sistemi üzerine kurdukları sistem ne ise onu yapıyorlar. Çocuklara kıyanlardan olamayız. Biz terörün tarafında olamayız. Dünyada kendimize geçerli mazaretler bulabiliriz. Ama inanın hesap gününde Fatiha Suresi'nde her gün tekrar ettiğimiz 'Maliki yevmiddin' o hesap gününün sahibi karşısında hiçbir mazaret geçerli olmayacaktır. Irak'ta Filistinli Suriyeli çocukların elleri o mazlumların yakasında olacaktır.
Türkiye olarak hiç bir ülkenin toprak bütünlüğüne iç barışına iç işlerine siyasetine yönelik bir niyetimiz asla ve asla yoktur. AB'ye üye olmaya çalışan yönü bir taraftan batıya diğer taraftan doğuya dönük ama on yıllardır ihmal ettiği kardeşlerine hasretle sarılmak isteyen bir ülkeyiz. Bölgedeki hiç bir ülkeye çıkar nazarıyla bakmadık. İnsani nazarla, islami nazarla bakıyoruz. Tarihinin en talihsiz günlerini yaşayan İslam Coğrafyasında krizlerden çıkışın yegane şartı birliktir dayanışmadır ittifaktır. Her ne mesele varsa inanın çözeriz, her sorunun üstesinden geliriz. Yeterki bir olalım beraber olalım yeterki Kur'an-ı Kerim'in emrettiği gibi Allah'ın ipine sımsıkı sarılıp birbirimize kardeş olalım. Kimin ne meselesi varsa bunu bir kenara bırakmalı bölgenin barışı refahı istikrarı için çaba harcamalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı BM'den sonra dünyada üye sayısı en çok olan örgüttür. BM akan kana seyirci kalırken İİT'da buna seyirci kalamaz. Dünya bilimine yeniden büyük katkılar sağlayabiliriz. Dünya siyasetine daha büyük katkılar sunabiliriz. Küresel ekonomiye zaten büyük katkılar sunuyoruz. Hamdolsun bunları yapacak gücümüz birimimiz tecrübemiz potansiyelimiz var. Tek ihtiyacımız olan ittifaktır birliktir. İSEDAK 30. toplantısının bu ittifak için bir başlangıç olması en büyük temennimizdir.
DÜNYA MALESEF 5'E MAHKUMDUR
BM'de daimi üyeden 1'i hayır dedi mi mesele kapanıyor. Bunlar içinde bir tane müslüman ülke var mı? Avrupa Asya Amerika bunun dışında daimi üyeler içerisinde bir tane ülke yok. Mezhebi anlamda dini anlamda yapı tek yapı. Bir tane müslüman ülke yok orada. Adaletin olmadığı biryapı dünyaya güven telkin edebilir mi? Geçici üyeler diyorlar anlamı var mı? Herşey o daimi üyelerin içerisinde bir ülkenin dudakları arasındadır. Buradan adalet bekleyemezsiniz. BM Genel Kurulu'nda da söyledim. Unutmayın dünya 5'ten büyüktür. Dünya 5'ten büyüktür ama ne yazık ki şuanda dünya 5'e mahkumdur. Önce dünyayı bu mahkumiyetten kurtarmamız gerekiyor. Şuanda İslam İşbirliği Teşkilatı bu anlamda etkinlik yapabildi mi? Birşey yapabildik mi yaptık mı hayır. Ne zaman ne gibi adım atacağız. Buralarda stratejilerimizi gözden geçirmemiz lazım. BM'nin reforme edilmesi için ciddi adımlar atılması lazım.
GÜCÜMÜZÜ KİMLERE AKTARIYORUZ?
Malumunuz olduğu üzere İSEDAK'ın ticaret alanındaki en önemli projesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı Tercihli Ticaret Sistemi 20 yıldan bu yana uygulamaya geçmeyi bekliyor. Biz kendi aramızda bunu uygulamaya koymayacağız da kiminle yapacağız? 2011 Yılında yürürlüğe girmesi için atılması gereken sadece bir kaç adım var. Tüm ilgili ülkelere çağrıda bulunarak bu sistemin bir an evvel yürürlüğe girmesi için gereken adımları atmalarını istirham ediyorum. İranlı kardeşlerimizin bir sözü var 'Oturdular konuştular dağıldılar'. Eğer adım atmazsak otururuz, konuşuruz dağılırız. Ticaretle ilgili diğer önemli husus İSEDAK'ın ilk yıllarından beri önem verdiği ticeret finansmanıdır. Düşünerek ama gönlümden geleni açıkça konuşmak istiyorum. Biz 15 yıl önceki yüzde 10 seviyesinden yüzde 18'in üzerine çıkmasında önemli bir rol oynadık ama bana göre yeterli değil. Tüm ülkeler olarak biz bu finansmanda bir dayanışma yapabildik mi? Finansman kabiliyetimizi islam ülkeleri içerisinde değerlendirebildik mi? Bizim bu gücümüzüü biz kimlere aktarıyoruz? Bunların üzerinde durmamız gerekiyor. Bu finansman gücümüz çok çok farklı yerlerde bize çok ters olarak dönüyor. Belkide grup çalışmalarında yapılacak belkide bundan sonra yeni bir çalışma biçimi karakteri olarak bu işi farklı bir şekilde masaya yatırmamız lazım. Finans yönetiminde ne yapmamız lazım, bilgi yönetiminde ne yapmamız lazım. Bunların üzerinde özellikle durulması lazım. İslam Kalkınma Bankası grubu üzerinde çaışmalarını sürdüren Ticaret finansmanı ciddi boyutlara ulaşmıştır. Ben bunun çok da ciddi boyutlara ulaştığını görür gibiyim ama dünya gerçekleri bakımından kabul edemiyorum. Her iki grubu da gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum ama yeterli olmadığını da söylemek durumundayım.
GAYRİMENKUL KIYMETLER BORSASI DA KURULMALI
Menkul Kıymetler Borsaları Forumu, İSEDAK Forumu ve Merkez Bankaları son derece başarılı şekilde faaliyetlerini sürdürüyorlar. İSEDAK borsa endeksinin önümüzdeki dönemde gerçekleşecek sermaye akımlarına katkı sağlayacağını düşünüyorum. Bence İSEDAK Menkul Kıymetler Borsası'nın yanında belki bir de gayrimenkul kıymetler borsasını kurmasında fayda görüyorum. İSEDAK'ın altın borsası konusunda adım atması gerekir. Altın kağıt karşısında üst derecee rolü olan bir varlıktır bunun üzerinde de durulması gerekir. Tüm üye ülke ve ilgili kuruluşlarımıza burada adaleti yakalaması açısından fayda var diyorum. Bu endeksin aktif yatırımcı unsurlar haline gelmesinde fayda var diye inanıyorum.