Başbakan Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye, sözde Ermeni soykırımının inkârını yasaklayacak yasayla ilgili mektup yazarak, “Sonuçları vahim olur, sorumluluğu da girişim sahiplerine ait olur. Türkiye-Fransa ilişkileri 3’üncü tarafların taleplerine tutsak edilmemelidir” dedi.Erdoğan’ın mektubu özetle şöyle:
Hayrete düştük
- “Göreve geldiğinizden beri çeşitli vesilelerle fikir teatisinde bulunduk, bazı konularda mutabakata varamadık, bazı konularda ise ortak girişimlere imza attık. Fransa’da Türkiye karşıtı girişimler oldu. Sizinle daha önce yaptığımız görüşmede, 2006’da Fransız Ulusal Meclisi’nde kabul edilen Ermeni iddialarının inkârının cezalandırılmasına ilişkin yasa teklifini, Senato’ya götürmek gibi bir niyetinizin olmadığını, olayları daha vahim hale getirmek istemediğinizi söylemiştiniz. Bu husus özel temsilciler mekanizması tarafından da teyit edilmişti. Yeni girişim bizi hayrete düşürdü.
Hasmane tavır
- Söz konusu yasa teklifinin yasalaşması yönündeki çalışmaları dikkatle izlediğimizi bilmenizi isterim. Bu yasa teklifi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Türk ulusunu ve Fransa’da yaşayan Türk toplumunu doğrudan hedef almakta ve hasmane bulunmaktadır. Bu noktada açıkça ifade etmek istiyorum ki bu tür adımların ileri noktalara varmasının Türkiye ile Fransa arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel tüm alanlardaki çok yönlü ilişkileri bakımından sonuçları vahim olacağı gibi sorumluluğu da girişim sahiplerine ait olacaktır.
Katkı sağlamaz
- Dönemsel ve sürekli olarak karşımıza çıkarılan ve her defasında ilişkilerimizi yaralayan inkârcılık konulu yasa tekliflerinin, düşünce ve ifade özgürlüğünü de ihlal ettiği gibi Fransa’nın savunduğu ilkelerle çeliştiğini düşünüyorum. Böyle bir yasanın kabulü, Ermeni meselesine farklı perspektiften bakan kişilerin ifade özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlanmasına yol açacaktır.
Gerçeğe engel
- Ayrıca bu nitelikte girişimlerin, Türkiye ve Ermenistan arasında tarihe ilişkin ihtilafın diyalog yoluyla görüşülmesine de yapıcı bir katkıda bulunmadığı gibi aksine gerçekliğin ortaya çıkmasına engel oluşturduğunu düşünüyorum.
Şehitleri unutmadık
- Bu meseleyle bağlantılı olarak, 1970’li ve 1980’li yıllarda Türk diplomat ve devlet görevlileri Fransa’da Ermeni terörünün hedefi oldu. Bu hafıza Türk halkı için halen taze. Bu nedenle de mevcut girişimlerin Fransa’da yapılmasının, Türk halkındaki algılamasının farklı olduğunu gündeme getirdiğini ifade etmek isterim.
Sözünüzü tutun
- Artık Türkiye- Fransa ilişkileri 3’üncü tarafların taleplerine tutsak edilmemelidir. Bu konu hassastır, ciddidir. Sağduyunun siyasi hesaplara üstün gelmesi önemlidir. Tüm bu nedenler ışığında, bu tür mevzuat çalışmalarının sonuçlandırılmayacağı yönünde verdiğiniz sözü tutacağınızı ve telafisi mümkün olmayacak adımların atılmasını engelleyeceğinizi samimiyetle umuyorum.”