Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek, "Darbecileri bırakıp darbeye maruz kalanları suçlayanlara yazıklar olsun. Teröristleri bırakıp terörle mücadele edenlerin üzerine gidenlere yazıklar olsun. Ülkesini bırakıp ülkesine saldıranların argümanlarına sarılanlara yazıklar olsun" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1052 günlük aranın ardından il başkanları ile tekrar bir araya geldi. AK Parti’nin günümüze kadar gelen süreçte siyaset alanında elde ettiği başarılara değinerek, ana muhalefet partisini takındığı tutum dolayısıyla eleştirdi. Erdoğan, "Onlar yoldaşlığını yaptığı ihanet çetesiyle ve bölücü örgütle birlikte Türkiye’nin aleyhinde çalışmaktan bir gün bile vazgeçmediler. Eskiler ’inat da bir murattır’ derler. Bunların kendi milletlerine ve devletlerine karşı olan her işin arkasında yer alma konusunda ortaya koydukları inat meselenin araç olmaktan çıkıp amaç haline geldiğini gösteriyor. Özellikle ülkemize ve milletimize olan muhabbetlerinden şüphe duymadığımız MHP’nin kritik konularda gösterdiği onurlu ve sağduyulu duruşa baktığımızda, CHP’nin ve aynı çizgideki çevrelerin konumunu çok daha açık bir biçimde görebiliyoruz. Meselenin muhalefet, siyaset değil memleketin bekasını meselesi olduğunu görerek ülkesinin ve milletinin yanında yer alan herkese teşekkürlerimizi iletiyorum" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "CHP’nin temsil ettiği çizgi, artık siyaseten muhalif olma, siyaseten farklı duruş sergileme, farklı söylemde boyutunu aşmış terör örgütleriyle ve onların özellikle ülkemizin üzerine kışkırtan güçlerle birlikte hareket etme noktasına geldiğini görmek durumundayız. Geçmişlerindeki millete rağmen siyaset yapma anlayışları sebebiyle demokrasi sicilleri zaten bozuk olanlar şimdi işi bir adım daha ileriye götürüp millete karşı siyaset yapmaya başlamışlardır. Aklı başında olan herkesin rahatlıkla görebildiği bu durum Suriye’de, Irak’ta, Körfez’de, Avrupa’da ülkemize karşı kurulan tuzakların bir parçasıdır. Güya, adalet diyen ama adaleti sağlamakla görevli ilk derece mahkemelerinden Anayasa Mahkemesine kadar tüm kurumlara saldıran bir zihniyetin derdi asla adalet olamaz, hukuk olamaz. Bir defa bile şöyle gönül diliyle, şehitlerimizi andıklarını, gazilerimize şifa dilediklerini duymadıklarımız ne yazık ki teröristler ve onlara yardım edenler için adeta dünyayı ayağa kaldırıyorlar."
"Hem FETÖ’nün hem PKK’nın önde gelen isimlerinin övgüyle bahsettiği bir Genel Başkanın yaptığı işlerin ülkemizin ve milletimizin yararına olmadığını anlamak için başka bir ölçüye gerek yoktur" diyen Erdoğan, "Avrupa’nın himayesindeki sözde gazetesinden size seslenen PKK yöneticisi ’doğru atımlar atıyorsunuz’ diyorsa attığınız adım kesinlikle yanlıştır. Terör örgütleri olağanüstü halden rahatsızsa ve siz de uygulama gayesini bile bile buna karşı çıkıyorsanız gittiğiniz yol Kandil’in, Pensilvanya’nın yoludur. Uluslararası kuruluşları, uluslararası mahkemelerin dahi eleştirmediği tarzdan terör davalarına saldırıyor, Türk adaletini itham ediyorsanız yaptığınız iş bu ülkenin hayrına değildir. Terör örgütlerine karşı yapmayı aklınızdan geçirmediğiniz yürüyüşü teröristleri ve onlara destek verenleri savunmak için başlatıyorsanız kimseyi amacınızın adalet olduğuna inandıramazsınız. Mevlana Hazretleri, adaleti ağaca su vermek, zulümü ise dikene su vermek olarak tanımlıyor. Siz bu tavrınızla dikene su vererek, adaleti savunmuyor tam tersine zulümü yüceltiyorsunuz, durumunuz bu. İlla bir hak arayacaksanız gidin FETÖ, PKK davalarının DHKP-C davalarının görüldüğü mahkemelere şehitlerin gazilerin hakkını arayın, milletin hakkını arayın. Gidin tabutlarınıza omuz verdiğiniz eli kanlı canilerin yetim ve öksüz bıraktığı çocukların hakkını arayın" açıklamasında bulundu.
"ÖRGÜTÜN EMRİYLE CEZAEVİNDE GÜYA AÇLIK GREVİ BAŞLATANLARA BUNLAR SAHİP ÇIKIYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Unutmayınız ki gül diken gül deler, rüzgar eken fırtına biçer. Onun için buradan diyoruz ki ’darbecileri bırakıp darbeye maruz kalanları suçlayanlara yazıklar olsun’. Teröristleri bırakıp terörle mücadele edenlerin üzerine gidenlere yazıklar olsun. Ülkesini bırakıp ülkesine saldıranların argümanlarına sarılanlara yazıklar olsun. Kendi miletvekillerinin dünyanın her yerinde vatana ihanet suçu kapsamında kabul edilen eylemine sahip çıkanlar aslında aynı suça ortak olmaktadırlar. Konunun ne basın özgürlüğüyle düşünce ve ifade özgürlüğüyle ne milletvekilliği dokunuzmazlığı ile ilgisi olmadığını en iyi bu gürültüyü çıkartanlar biliyordur. Bir başka terör örgütüyle irtibatlar sebebiyle kamudan ihraç edilen ve yine örgütün emriyle cezaevinde güya açlık grevi başlatanlara bunlar sahip çıkıyor, bu da entresan. Esasen bunların hiçbirinin derdi demokrasi ve özgürlükleri savunmak değil, kendi suçlarını bastırmaktır. Milletimizin tüm bu olup bitenleri görüyor, takip ediyor. Ferasetiyle neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Biz, her zaman ve her konuda olduğu gibi mücadelemizi vereceğiz, hakikatleri anlatacağız, elimizden gelen çabayı göstereceğiz, takdiri milletimize bırakacağız" dedi.
Teşkilatların gece gündüz çalışması gerektiğini de anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teşkilatlarımızdan bu meseleleri milletimize anlatmaları konusunda çok daha aktif bir şekilde hareket etmelerini bekliyoruz. Milletimize hakikatleri anlatmadığımız her yerde meydanın yalanlara, yanlışlara, iftiralara kalması kaçınılmazdır. Bunun için hep birlikte gece gündüz çalışmak, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmayarak tüm vatandaşlarımıza gerçekleri anlatmak mecburiyetindeyiz" şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU’NA 15 TEMMUZ ELEŞTİRİSİ
İki hafta sonra 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü olduğunu belirten Erdoğan, "Şair ne güzel anlatmış o geceyi, ’bir ihtilal gecesi meydanlara yürüdük, gökyüzü alev alev yağınca üstümüzden tekbirler çoğalıp sonsuz yare yürüdük’. Sala vakti karadan ve denizden karanlığın kalbine aşikane yürüdük. Türkiye, son bir kaç yıldır o kadar çok hadiseleri ardı ardına yaşadı ki artık böylesine tarihi önemdeki olayların bile sıradanlaşması, kanıksanması, böyle bir tehlike ile yüz yüzeyiz. 15 Temmuz’un unutulmasına, unutturulmasına, bu ihanetin üzerinin örtülmesine, bu hainlerin yaptıkları alçaklığın hesabının sorulmasının önüne geçilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. O gece canları pahasına sokakları, meydanları doldurarak ülkelerine sahip çıkan milyonların şehitlerimizin ve gazilerimizin üzerimizdeki vebalini hiç aklımızdan çıkarmayacağız. Birileri hava meydanından kaçar gider ama birileri de orada şehadete yürür, işte fark bu" ifadelerini kullandı.
Lice İlçe Başkan Yardımcısı Orhan Mercan’a Allah’tan rahmet dilediğini söyleyen Erdoğan, bütün güvenlik güçlerinin katilleri bulma konusunda çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti.
Erdoğan, 15 Temmuz’un resmi tatil ilan edildiğini hatırlatarak, "15 Temmuz’u Türkiye’de bir daha kimsenin darbe teşebbüsünde bulunmamasını sağlamanın sembolü haline getireceğiz. Teşkilatlarımızdan 15 Temmuz’u anma etkinliklerine sahip çıkmalarını, yoğun ve samimi katılım göstermelerini özellikle bekliyorum. Biz de darbe girişimi gecesi bombalanan Meclis’te, tankların ölüm saçtığı eski Boğaziçi şimdiki Şehitler Köprüsü’nde yapılan programlara ve çeşitli toplantılara katılarak vazifemizi ifa edeceğiz" dedi.
TEŞKİLATLARDA DEĞİŞİM SİNYALLERİ
Teşkilatın her kademesinde görev yapanlara teşekkürlerini ileten Erdoğan, "Bu sürecin etkisiyle bazı teşkilatlarımızda ’metal yorgunluğu’ emareleri gördüğümüz de bir gerçektir. Olağanüstü Büyük Kongremizle başlayan MKYK bunun yanında MYK toplantılarımızda olgunlaştırdığımız, bugün burada sizlerle birlikte daha da detaylandıracağımız bir çalışmamız var. Belde, ilçe ve il teşkilatlarımızda ’yorgunluk, atalet, çözülme’ işaretleri gördüğümüz arkadaşlarımızın daha dinamik, üretken, gayretli, vizyoner arkadaşlarımızla nöbet değişimi yapmalarını arzu ediyoruz. Başarılı teşkilatlarımızdaki arkadaşlarımız elbette görevlerine devam edecekler ama genel olarak teşkilatlarımızda kapsamlı bir değişimin şart olduğunu sanıyorum sizler de kabul edeceksiniz. Dünkü MKYK toplantımızda kongre takvimini büyük ölçüde netleştirdik" diye konuştu.
"ŞU ANDA DEĞİŞİM ZİLLERİ TÜM GÜCÜYLE ÇALIYOR"
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Netice almak için mutlaka yüzde 50 artı bire ulaşmak zorundayız. Cumhurbaşkanlığında rahat icraat yapabilmek için Meclis’te de güçlü bir çoğunluğa sahip olmak şarttır. Bu bakımdan 2019 seçimleri bizim için kritik öneme sahiptir. 30 Mart 2014, 10 Ağustos 2014, 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015. 1 Kasım 2015’in dışında 15 Temmuz darbesi sonrasındaki gelişmeler 16 Nisan 2017 halk oylaması bize çok net bazı mesajlar vermiştir. Birlikte yaşadığımız bu seçimlerden gereken dersleri çıkarmazsak 2019’da işimiz gerçekten zor demektir. AK Parti diğer partilerden farklı olarak kendisini sürekli değiştirmeyi, ileriye taşımayı başarabilen tek partidir. Şu anda da değişim zilleri tüm gücüyle çalıyor. Bize düşen görev, bu çağrıya kulak vermek ve gereğini de yerine getirmektir. Teşkilatlarımızdaki arkadaşlarımızdan kongre takvimine bu gözle bakmalarını, partimizi geleceğe hazırlayacak yapıyı süratle kurmalarını özellikle bekliyorum."