PKK’ın eski yöneticilerinden Dursun Ali Küçük, Öcalan’ın 1999’da af karşılığı ‘gerillayı dağdan indirmeye’ hazır olduğunu ancak Ergenekon’un etkisiyle vazgeçtiğini, 2003’te ise ‘İçeriden zorla savaş emri verdiğini’ söyledi.
PKK ile 2004’te ters düştüğü için yolunu ayıran eski Merkez Komite üyesi Dursun Ali Küçük, 1999 yılında Abdullah Öcalan’ın sadece af istediğini ve “gerillayı daağdan” indireceğini savunarak, “Ergenekoncular o zaman iş başındaydı” dedi. 2003’te ise “içerden dışarıya savaş dayatıldığını” öne süren Küçük, “PKK merkezi savaşı kabul etmedi. Öcalan ‘Savaşa başlayın’ dedi. PKK’nın çoğunluğu o türden bir savaş istemiyordu” diye konuştu. İlk kez STAR’a konuşan Dursun Ali Küçük, PKK içinde o dönemde yaşananları ve son günlerde artan şiddetin nedeni anlattı. Yurtdışında bulunan ve güvenlik nedeniyle kaldığı yerin açıklanmasını istemeyen Küçük, STAR’ın sorularını cevapladı:
Kürtler kendi içinde barış sağlamalı
Kürt hareketi sorunun çözümünde iyi bir performans sergiliyor mu sizce?
Kürt hareketinin yönetim ve irade sorunları var. Kandil, İmralı, DTK, BDP’ye eleştirilerim var ama burada belirtmeyeceğim. Türkiye ve Türklerin yapacağı veya atacağı en önemli adım Kürtlerin kendi içinde barış sağlamalarına yardımcı olmak. Kürt ve Kürdistan hareketleri, sorunun çözümü konusunda ortak noktalarda buluşmalı. Bunca yıllar ve pratik sonuca vardığım nokta şu: Kandil, İmralı, DTK, BDP sorunun asgari veya temel hak denilmeyecek noktalarda çözülmesini istiyorlardı. Öcalan 1999’da sadece af istiyordu, gerillayı dağdan indirecekti. Ergenekoncular o zaman iş başındaydı. 2004’te, hatta 2003’te başladılar içerden dışarıya savaş dayatmayı. PKK merkezi savaşı kabul etmedi. Öcalan “Savaşa başlayın” dedi.
Genelkurmay teşvikiyle savaş
PKK’nın çoğunluğu o türden bir savaş istemiyordu. Neticede Genelkurmay kontrolü ve teşvikiyle savaş başladı. Biz o zaman ayrıldık. 1999’da bir af, bazı kültürel kırıntılara razı olunmuştu, devlet bunları bile kabul etmedi. Şimdi durum biraz değişti. Daha ilerisi isteniyor. İstekler hangi ülkede olursa rahatlıkla kabul edilir. Nasıl bugün “1999 fırsatını kaçırdık” deniliyor, yarın da “2011’deki fırsatları kaçırdık” denilecek. Ayıptır, günahtır. Kürdistan ve Kürtlerin temel haklarını tartışmadan “Eylemleri kim yaptı, neye karşı yaptı, aradaki çatlaklar nedir” sorularıyla Kürdistan sorunu çözülemez.
PKK gündüz saatlerinde eylem yapamaz
Son dönemde PKK’nın saldırıları neden yoğunlaştı.
Son saldırı (Diyarbakır Silvan’da 13 şehit verilen) veya kendini savunmaların sorumlusu olarak PKK’yi görmek yanlış. Son ateşkesten beri 50’den fazla gerilla yaşamını yitirdi. Bu az bir sayı değil. Silvan’da 13 askerin yaşamını yitirmesi 33 asker olayına bir ölçüde benziyor. O zaman da çözümü istemeyen devlet içindeki asıl güçler 33 askeri PKK gerillalarına vurdurdular. Silvan olayı operasyonda vurulan askerlerle ilgili. PKK gündüz 02.30 veya 03.00 saatlerinde saldırı eylemleri yapamaz. Son olay ise saldırı eylemi değildir. Şimdiye kadar çatışmalarda ve bombalamalarda çok orman yandığını duydum, hatta gördüm. Ama çıkan orman ve ot yangınlarında ölenlerin olduğunu fazlaca duymadım.
Devlet ve ordu barış istemiyor
Öcalan’ın görüşmelerde iyi bir noktaya geldiğini açıklamasıyla eş zamanlı olarak tansiyon arttı. PKK içinde barışı istemeyenler mi var?
Gerçek bir barış yapılmak istenip istenmediği noktasında kaygılarım çok. Bence devlet ve ordu gerçek bir barış istemiyor. Çözüme gitmeden ilk yapılacak iş şudur: Ordu elini tetikten çekmeli, kışlasında beklemeli. PKK bu konuda diyaloga açık. İki taraf da aslında savaş yorgunu. Savaşla birbirlerini yenmeyeceklerini gördüler. PKK’ya sadece “Dağdan inin ve silahları bırakın konuşalım” derseniz, askeri operasyonları sürdürürseniz ortam her an savaşı isteyenler tarafından sabote edilir.
Abdullah Öcalan’ın tek muhatap olmasına neden karşısınız?
Abdullah Öcalan’ın tek muhatap olmasını kabul etmiyorum. Devlet, hükümet, Kürdistan ve Kürt hareketlerinden büyüğünden küçüğüne, sivil toplum örgütlerine kadar herkesin içinde yer aldığı bir çözüm iradesi oluşmalı.