Ergenekon`da ifadesine başvurulan gizli tanık, bir dönemin çirkin senaryolarını tüm açıklığıyla anlattı. İşte korkunç senaryonun detayları:
`İrtica` yaygarasıyla inançlı insanları karalayarak 28 Şubat askeri müdahalesine zemin hazırlamak üzere kurulan kirli tezgah yıllar sonra aydınlandı.
Ergenekon soruşturması kapsamında ifadesine başvurulan bir gizli tanık, 28 Şubat döneminde kurulan çirkin tezgahların, Fadime Şahin-Müslüm Gündüz ve Ali-Emire Kalkancı skandallarının perde arkasını gözler önüne serdi.
Refah Partisi`nin giderek oylarını artırdığını ve bunun hiçbir şekilde önüne geçilemediğini gören darbeciler, büyük şehirlerde, toplumun nabzını en iyi tutan meslek grubu olan taksicilerle görüşüp tahlil yaptılar.
Taksiye binip şoförlere, Refah Partililerin yaptığı iddia edilen yolsuzlukları anlattılar. `Bunlar Türkiye`yi İran`a çevirecek` dediler. Gördüler ki bu iddiaları, taksiciler ciddiye almıyor. Sonra taksicilere, `Filanca tarikatın şeyhi, kadınlara kızlara tecavüz etmiş` şeklinde hayali hikayeler anlattılar. Taksiciler buna çok sinirlendi. `Vay namussuz, şerefsizler` dediler.
Ha demek ki Türk toplumunun en hassas tarafı burası; namus, belden aşağı mevzular. Hemen bu yönde senaryolar hazırlamak için kollar sıvandı.
ORDUEVİNDE YEMEK
Senaryoları darbeciler adına Veli Küçük organize ediyordu. `İhale`, Turgut Yağ Sanayi`nin sahibi Turgut Büyükdağ`a verildi. Veli Küçük`le Turgut Büyükdağ, bir akşam Harbiye Orduevi`nde buluşarak baş başa yemek yediler ve `senaryonun` ayrıntılarını konuştular.
EKİP KURULUYOR
Senaryonun finansörü Turgut Büyükdağ, organizatörleri, Strateji Dergisi`nin Genel Yayın Yönetmeni Ümit Oğuztan, Sisi olarak bilinen transseksüel Seyhan Soylu ve Polis Müdürü Ümit Bavbek`ti. Bütün görüşmeler, Büyükdağ`ın sahibi olduğu, Nişantaşı Akkirmanlı Sokak`taki Strateji Dergisi`nin ofisinde yapılıyordu.
Önce işe iki tarikat şeyhi bulunarak başlandı. Birisi, sıra dışı kıyafetleriyle dikkat çeken Aczmendi Tarikatı`nın Lideri Müslüm Gündüz, diğeri de çevresinde `cinci hoca` olarak tanınan Ali Kalkancı idi.
PAVYONDA ÇALIŞIYORDU
Sıra, tarikat şeyhlerine kadın bulmaya gelmişti. Ümit Oğuztan, Aksaray`da, sonradan Hanedan Restoran olarak değişen pavyonda çalışan Fadime Şahin`i bu iş için ayarladı. Şahin, iddialara göre konsomatrislik yapıyor, Sisi ve Ümit Oğuztan tarafından erkeklere pazarlanıyordu. Ümit Oğuztan ve `basın danışmanı` Sisi, Fadime Şahin`e büyük paralar vaat ediyorlardı. Fadime Şahin, hemen bir tesettür mağazasına götürüldü ve iki takım tesettür kıyafeti ve renk renk eşarplar alındı.
ALKOLİK VE İŞSİZ KALKANCI`YI EĞİTİP HACCA GÖNDERDİLER
Askeri müdahaleye zemin hazırlamak ve kamuoyunu yönlendirmek amacıyla amacıyla birbiri ardına ortaya çıkartılan sözde skandallar, 28 Şubatçılar tarafından tek tek planlanmıştı.
O günlerde TV ekranlarını uzun süre meşgul eden `irtica` haberlerinin başlıca konukları arasında yer alan sahte şeyh Ali Kalkancı ise, bu skandal üretiminin tipik bir örneğiydi. Darbe tezgahının figüranlarından birisi olarak kamuoyuna sunulmak üzere hazırlanan Ali Kalkancı, ünlü bir işadamının kızı olan Emire Ersoy ile tanıştırıldı. Evlenmeleri için ortam hazırlandı.
Ancak ünlü işadamı, işsiz güçsüz ve alkolik biri olarak bilinen Ali Kalkancı`ya kızını vermek istemiyordu. Kalkancı dini konularda eğitime tabi tutuldu, rolü ezberlettirildi. Sonra da hacca gönderildi. Dönüşte, Kalkancı`ya kız istemek için Emire`nin babasının kapısı çalındı. Kızını vermeye yanaşmayan babaya bu kez kendisi hakakında tutulmuş bazı dosyalar gösterildi. Baba, "Sen bize yardımcı olursan biz de sana yardım ederiz, dosyaları yok ederiz. Ayrıca bu bu işin olmasını Peygamber efendimiz de istiyor` denilerek ikna edildi.
TEZGAH SONUÇ VERDİ REFAHYOL DÜŞÜRÜLDÜ
İİktidarın büyük ortağı olan Refah Partisi`nin giderek oylarını arttırdığını gören ve gidişattan hoşnutsuz olan darbeciler, askeri müdahaleye zemin hazırlayabilmek amacıyla çalışmalara başladı. Büyük şehirlerde yapılan anketlerle halkı hangi konuların etkileyebileceğini tespit eden darbeciler hazırlana senaryo gereği irtica yaygarasına başladı. TV kanallarına servis edilen dosyalar birer ikişer ortaya çıkarılıyordu. Tezgahın son halkası olarak Sincan`da tanklar yürütüldü ve Refahyol hükümeti çekilmek zorunda kaldı.
PAVYONDAN TARİKAT ŞEYHİNE
Ismarlama skandal için bir pavyondan ayarlanan Fadime Şahin`in, kısa sürede İslami konulara adapte edilmesi gerekiyordu. İslami kesimin önde gelen bazı isimleriyle tanıştırıldı. Bu sırada, tanıştığı isimlerden biri de Aczmendi Tarikatı`nın Lideri Müslüm Gündüz`dü. Sonra Fatih`te `staja` tabi tutuldu. Zaten Sultanbeyli`de yaşayan muhafazakar bir aileden geliyordu. Kısa sürede belli konularda bilgi sahibi olması sağlandı.
Senaryo gereği skandalların patlatılması için toplumun dini duygularının yoğun yaşandığı Ramazan ayı seçilmişti. 29 Aralık 1996 tarihinde, aylardır gazete sayfaları ve televizyon ekranlarında ilginç kıyafet ve bastonlarıyla haberlere konu olan tarikatın lideri ile başka bir tarikatın çevresinde büyük saygı gören liderinin gayri meşru ilişkileri art arda toplumun gözünün önüne seriliyordu. Müslüm Gündüz, bir gazete yazarı olan arkadaşının evinde Fadime Şahin`le basılıyor, ünlü işadamının güzel kızının, bir tarikat şeyhi tarafından nasıl kandırılarak tuzağa düşürüldüğü manşetlere taşınıyordu.
VE HÜKÜMET DÜŞÜYOR
Senaryoyu yazanlar, istedikleri sonucu almakta gecikmiyorlar. Bir yandan Sincan`da tanklar yürütülüyor, diğer yandan da Türk basınının etkin gazete ve televizyonları, `irtica` kampanyaları başlatıyor. Aylardır süren `Bırakın` baskısı, art arda patlayan skandallar sayesinde sonuç veriyor. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi`nin koalisyonundaki Refah Yol Hükümeti`nin Başbakanı Necmettin Erbakan, 18 Haziran 1997 tarihinde istifa ediyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini, DYP Lideri Tansu Çiller`e değil, ANAP Lideri Mesut Yılmaz`a veriyor.
BOL ANDIÇLI ANTİDEMOKRATİK 28 ŞUBAT SÜRECİ
28 Şubat 1997`de MGK, hükümetin uygulamalarını eleştiren ve irtica ile mücadele çağrısı yapan 18 maddelik bildiri yayınladı.
Refah Partisi (RP) ve Doğruyol Partisi`nin (DYP) oluşturduğu koalisyon hükümetinin başkanı, Başbakan Necmettin Erbakan 18 Haziran`da istifa etti.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, iki parti arasındaki protokolü dikkate almadı ve yeni hükümeti kurma görevini DYP lideri Tansu Çiller yerine ANAP lideri Mesut Yılmaz`a verdi.
12 Temmuz`da ANAP, DSP ve MHP koalisyonu kuruldu.
MGK bildirisi uyarınca zorunlu temel eğitim 8 yıla çıkarıldı. İmam hatip liseleri de dahil, meslek liselerinin orta bölümleri kapatıldı.
21 Mayıs`ta RP aleyhine kapatma davası açıldı. Anayasa Mahkemesi 18 Ocak 1998`de RP`yi kapadı, Erbakan ve 6 kişiye 5 yıl siyaset yasağı konuldu.
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı olan Çevik Bir`in, yasadışı "Batı Çalışma Grubu"nun kurucularından olduğu ortaya çıkarıldı. Grup, vatandaşları fişliyordu.
25 Nisan 1998`de Hürriyet ve Sabah gazetelerinde PKK itirafçısı Şemdin Sakık`ın ifadelerine dayanılarak aralarında gazetecilerin de bulunduğu bir grup tanınmış kişinin "PKK destekçisi" olduğu iddiası yayınlandı. Sakık`ın ifadesinin sahte olduğu, Genelkurmay`ca psikolojik harekat çerçevesinde sızdırıldığı ortaya çıktı.
"Post-modern darbe" deyimini ilk kullanan Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Refahyol`u nasıl düşürdüklerini şu sözlerle övünerek anlatıyordu: "Tek bir mermi atılmadı, tek bir burun kanamadı. Tıpkı NATO`nun Varşo Paktı`nı teslim alması gibi."