Kadına şiddete son nokta sürmanşeti nedeniyle hedef tahtasına konan Fatih Altaylı bugünkü yazısında özür diledi.
Geçtiğimiz günlerde Habertürk Gazetesi'nin sürmanşetinde yer alan ve sert tepkilere yol açan kadın vahşetini bütün herkese alenen yayınlayan, o haber için Altaylı bugünkü yazısında şunlara yer verdi:
İşte Fatih Altaylı'nın o yazısı...
Özür dilerim
SÖZDE kadın hakkı savunanlar, sözde etikçiler, sözde gazeteci geçinen
müsveddeler ve daha bir sürü sözde..
“Fatih Altaylı özür dilesin” diyorlar. Hata yaptığım zaman bu köşede çok özür dilemişliğim vardır. Hata da yaparım. Özür de dilerim. Bugün de bir özür dileyeyim bari. Özellikle beni kadın düşmanı ilan edenlerden.
Her gün gazetelere haber olan kadınları öldürdüğüm için. Sığınma evinden çıkardığım kadının sırtına bıçağı sapladığım için. Daha o haberin mürekkebi kurumadan, bir başka kadını 30 küsur yerinden bıçaklayıp öldürdüğüm için. Yıllardır yüzlerce kadını kesip doğrayıp, mahkemelerde “tahrik” indiriminden yararlandığım için.
Ayşe Paşalı ve onun gibi onlarca kadını alıp kocasına teslim ettiğim için. O kadınlara koruma vermediğim için. Sığınma evine saklanan kadınların yerini öfkeli kocalara bildirdiğim için.
Bunların hepsi için özür dilerim. Ama manşete taşıdığım o fotoğraf için asla özür dilemeyeceğim. Bundan böyle “Kadına şiddet” denince aklınıza o fotoğraf gelecek.
Bakın o günden bu yana kaç kadın daha öldü. Dün de bu gazetede kocası tarafından öldürülmüş bir kadının haberi vardı. Kaçınız okudunuz? Kaçınız duyarlılık gösterdiniz.
Niye tartışmıyorsunuz öldürülen o kadınları? Medyadaki eleştirilerin çoğunu zaten ciddiye almıyorum.
Onların derdi fotoğraf değil. Ben ve gazeteme saldırmak için bu gazete yayın hayatına başladığı günden beri pusuda bekliyorlardı. Fırsat buldular, saldırdılar. “O gazete kapanmalı” diyen bile çıktı. “Fatih Altaylı bu işi yapamıyor. Bıraksın” dese saygı duyardım. “Gazete kapatılmalı” dedi. Kinini, hıncını, nefretini saklayamadı. Önemsediğim tepkiler, okurlardan gelenler.
Onlar da yarı yarıya. Binlercesi “İyi ki o fotoğrafı bastınız” diyor, binlercesi “Niye bastınız” diyor. Bu sorunun net bir yanıtı yok. Hepsi saygıdeğer fikirler. Bir tercih. Ben tercihimi bu yönde kullandım. Zaten paçalarından şiddet akan bir topluma ayna tutmak için. Tutmasam da olurdu elbet.
Kimse bana “Niye tutmuyorsun” demezdi. Ama ben “yaptığım” şeylerin hesabını vermeyi tercih ederim. Yapmadığım şeylerin keyfini sürmek yerine"