FETÖ üyesi 48 eski hakim ve savcı hakkında ‘Poyrazköy Davası’nda’ kumpas kurdukları gerekçesiyle yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede firari savcılar Zekeriya Öz ve Fikret Seçen'in 83 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenirken, diğer sanıkların da farklı suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi 48 eski hakim ve savcı hakkında ‘Poyrazköy Davası’ olarak bilinen davanın soruşturma ve kovuşturma sürecinde kumpas kurdukları gerekçesiyle yürütülen soruşturma tamamlandı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 45 sayfalık iddianamede 92 kişi ve kurum müşteki sıfatıyla yer alırken, aralarında firari savcı Zekeriya Öz’ün de bulunduğu 48 hakim ve savcı ise şüpheli sıfatıyla yer aldı.
“Hürriyetlerini hukuka aykırı şekilde kısıtladılar”
İddianamede 48 hakim ve savcının kamuoyunda ‘Poyrazköy Davası’ olarak bilinen davada, iddianameye konu müştekiler hakkında haksız yere gözaltı, yakalama gibi kararlar verdikleri belirtildi. 48 hakim ve savcının müştekiler hakkında hukuki hiçbir olgu ortaya koymadan, soyut basmakalıp cümleler ile yakalama, adli kontrol, tutuklama kararı verdikleri ve bu şekilde hürriyetlerini hukuka aykırı şekilde kısıtladıkları kaydedildi.
“Gerçekte olmayan örgütlenmenin bulunduğuna dair algı oluşturdular”
İddianamede şüphelilerin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde amiral, subay, astsubay ve işçi olarak görev yapan müştekiler ile sivil toplum kuruluşu yöneticisi ve üyesi olan müştekilere yönelik hazırlanan kumpasın hayata geçirilmesi için FETÖ/PDY terör örgütüne mensup kolluk görevlileri ve kişiler ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri belirtildi. Şüphelilerin mesleğin şeref ve onurunu bozan, mesleğe olan genel saygı ve güveni gideren nitelikte eylemlerde bulunup gerçekte olmayan örgütlenmenin bulunduğuna dair algı oluşturdukları da iddianamede kaydedildi.
FETÖ ile bağlantılı basın yayın çalışanlarıyla müştekileri itibarsızlaştırdılar
İddianamedeki 48 hakim ve savcının sahte deliller ile yeterli inceleme yapılmadan kasıtlı hazırlanan ve adli işlemi meşrulaştıran sahte raporları kullandıkları da kaydedildi. 48 şüphelinin soruşturmalardaki ihbar ve bilgileri örgüt ile irtibatlı basın yayın organı çalışanlarına sızdırıp, ifşa ederek müştekilere olan güven duygusunu sarsıp onları itibarsızlaştırdıkları iddianamede açıklandı.
“Örgütün amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik devletin yargı gücünü bir silah olarak kullandılar”
İddianamede şüphelilerin, müştekileri soruşturmalara ve kovuşturmalara dahil ederek hürriyetlerini kısıtladıkları, iftira attıkları ve terfilerini engelledikleri, çalıştıkları kurumdan ayrılmak zorunda bıraktıkları, bu şekilde örgütün amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik olarak, devletin yargı gücünü bir silah olarak kullandıkları açıklandı.
Üst düzey subayları tasfiye edilerek yerlerine FETÖ üyesi subayları yerleştirdiler
Şüphelilerin hukuk güvenliğini ortadan kaldıran daha önceden kurgulanmış soruşturmaları ve kovuşturmaları yürüttükleri, bunun sonucunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın üst düzey subaylarının tasfiye edilerek yerlerine FETÖ/PDY terör örgütü üyesi subayların yerleştirilmesine, bu subayların da 15 Temmuz 2016 günü Anayasal düzen ve meşru hükümete karşı darbe girişiminde bulunmalarına ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin caydırıcılığının zafiyete uğramasına sebebiyet verdikleri iddianamede kaydedildi.
Silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiler
48 eski hakim ve savcının yargısal faaliyetlerinde Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre karar vermedikleri, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmayacak şekilde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü yapılanmasının içerisine girerek, örgüt hiyerarşisi ve ideolojik bağlılık duyguları ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek anılan silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettikleri belirtildi.
İddianamede dönemin özel yetkili savcıları firari şüpheliler Zekeriya Öz ve Fikret Seçen'in ‘özel hayatın gizliliğini ihlal etmek’, ‘haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek’, ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak’, ‘kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği’, ‘gizliliğin ihlali’, ‘suçluyu kayırma’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ ve ‘görevi kötüye kullanma’ suçlarından 83 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenirken, diğer sanıkların da farklı suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.