AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Yasin Aktay, kabinede değişiklik iddialarına ilişkin, "Emin olun yok. Hiç yok, yani öyle bir konu ne konuşuldu ne de gündeme öyle bir konu gelmiş bulunuyor." dedi.
Aktay, parti genel merkezinde, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından yaptığı açıklamada, anayasa değişikliği sürecine yönelik gerçekleştirilecek referandumun özünde üçüncü referandum olduğuna işaret etti.
Daha önce 21 Ekim 2007'de gerçekleştirilen referandumla halkın doğrudan cumhurbaşkanını seçmesinin önünü açan sürecin başladığını anımsatan Aktay, "Kabul edelim ki eksik kalmış bir değişiklikti. Zaten eksik kalmış olduğu için bugünkü sistem bir noktaya geliyor, birtakım krizler üretmeye aday olabiliyor. Bizi bu değişikliğe götüren tam da bu iki başlılık üreten, üretme potansiyeli çok yüksek olan aynı zamanda istikrarsızlıklar üretme potansiyeli çok yüksek olan bu sistemi tamamına erdirmek." diye konuştu.
Aktay, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu konuya yaklaşımı ne yazık ki hala bir 'apartman yönetimi' seviyesinde. Aslında iyi bir apartman verip, onun yönetimine getirsek hepimiz rahatlarız. Doğrusu bir apartman yönetiminden getirdiği örneklerle bugünkü cumhurbaşkanlığı sistemini, yani halkın oyuna sunulmuş olan bu cumhurbaşkanlığı sistemini değerlendirmeye çalışıyor." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni sistemin bir denetimsizlik üreteceğini savunduğunu dile getiren Aktay, sistemin bir denetimsizlik getirmeyeceğini, aksine denetimi çok daha fazla arttıracağını vurguladı.
Sistem değişikliği ile Meclis'in üçte ikilik çoğunluğunun kararıyla cumhurbaşkanının tasarrufları ve kendisine yargılama yolunun açılabildiğine dikkati çeken Aktay, "Esasen şimdiki sistemde fiilen cumhurbaşkanı denetimden uzak ve denetimden muaf durumda. Biz Cumhurbaşkanlığı sistemiyle böyle bir denetimi daha da kolaylaştırmış olacağız." ifadesini kullandı.
"HİÇBİRİ DE TARAFSIZ OLMAMIŞTIR"
Aktay, "Cumhurbaşkanının tarafsızlığı yok olacak" iddialarına yönelik olarak da şunları kaydetti:
"Bizim getirdiğimiz 'partili cumhurbaşkanlığı sistemi.' Partili cumhurbaşkanlığının aslında fiilen şimdiye kadar uygulanmış bir sistem olduğunu hatırlatmak, buna dikkat çekmek isteriz. 'Şimdiye kadar Allah aşkına hangi cumhurbaşkanı tarafsız olmuş?' sorusuna dürüstçe cevap verelim. Bu soruyla dürüstçe yüzleşelim. Şu ana kadar isterseniz tek tek Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ten başlayarak İsmet İnönü'ye, oradan Celal Bayar'a oradan Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren, rahmetli Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer. Bu cumhurbaşkanlarının hangi birisi tarafsız olmuş Allah aşkına? Her birisi bir partinin içerisinden seçilip gelmiş, bir şekilde o partinin ya zihniyetinin veya tarafgirliğini en katı bir biçimde yapmıştır üstelik adına 'tarafsız' diyerek yapmıştır. Hiçbiri de tarafsız olmamıştır."
Bir cumhurbaşkanının partili olmasının illa ki taraflı davranacağı anlamına da gelmediğini vurgulayan Aktay, Başbakan Binali Yıldırım'ın da "partili başbakan" olduğunu ama icraatlarını, uygulamalarını "80 milyonun Başbakanı" olarak tarafsızlıkla gerçekleştirdiğini kaydetti. Aktay, benzer şekilde belediye başkanlarının da partili olduğuna ama kendilerine oy vermeyen insanlara da hizmet vermekle sorumlu olduklarına dikkati çekti.
Aktay, "Şu anda Sayın Cumhurbaşkanımız elbette ki kendisine oy veren de vermeyen de herkesin temsilini en iyi şekilde yerine getirmektedir. Bundan sonra da böyle olacaktır." diye konuştu.
"BU SİYASİ HURAFEYİ YIKMANIN ARTIK ZAMANI GELMİŞTİR"
ABD'de de bir başkanın seçilmesi durumunda partisi ile birlikte "başkan" olduğunu belirten Aktay, "Bir insan başkandır diye, bütün ülkeyi temsil ediyor diye bir partiyle ilgisi olmaması gerektiği düşüncesi tam bir siyasi hurafedir. Bu hurafeye inanan çok. Bu siyasi hurafeyi artık yıkmanın zamanı gelmiştir. Bunun çok daha dürüst, etkili bir yönetime bizi ulaştıracağını söylemek isteriz." değerlendirmesinde bulundu.
Aktay, 140 yıllık parlamenter tecrübeden vazgeçildiğine yönelik eleştirilere karşılık da "Parlamenter tecrübe elbetteki ki her bir dönemde her bir cumhurbaşkanının veyahut padişahın zamanında farklı uygulanmıştır. Bir tecrübedir, tabii ki bütün tecrübeler bizim için önemlidir. Netice itibarıyla bizi bugün bu değişikliğe sevk eden, teşvik eden, bu değişikliği bizim gündemimize getiren şey, mevcut parlamenter düzenin sistem içerisinde yarattığı boşluklar, aksaklıklar. Bu aksaklıklar, Türkiye'nin gelişimi önünde engeller oluşturmaktadır." dedi.
Var olan yönetim sisteminin 2023 hedeflerine ilerleyen Türkiye'yi taşımaya yetmediğini vurgulayan Aktay, yapılan değişikliğin bir anlamda mevcut sistemin güncellenmesi anlamına geldiğini kaydetti.
Yasin Aktay, bugünkü MYK toplantısında anayasa, referandum ile ilgili muhtemel gelişmelerin ele alındığını, AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığının hazırladığı yayınlara yönelik bir sunumun da yapıldığını ifade etti.
"BUGÜN, YARIN HERHALDE GİDER"
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Aktay, "AK Parti'nin referandum kampanyasının ne şekilde olacağı" yönündeki soru üzerine, bu konuda alınmış net bir karar olmadığını, birimler içinde toplantıların devam ettiğini söyledi.
Aktay, "Anayasa değişikliğinin TBMM'den ne zaman Cumhurbaşkanlığına gönderileceği" sorusuna da "Bugün, yarın herhalde gider." karşılığını verdi.
"Kulislerde kabine revizyonu iddiası bulunduğu ve MHP'nin hükümete gireceğinin söylendiği" belirtilerek, "AK Parti'nin gündeminde bir kabine değişikliği olup olmadığı" sorulan Aktay, "Emin olun yok. Hiç yok yani öyle bir konu ne konuşuldu ne de gündeme öyle bir konu gelmiş bulunuyor. Dışarıdan bu tür söylentileri biz de ilgiyle izliyoruz." dedi.
Sosyal medyada kampanyalar yürütüldüğü hatırlatılarak, Yüksek Seçim Kurulu Malatya İl Seçim Müdürü'nün, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu hakkındaki sözlerine yönelik görüşünün sorulması üzerine Aktay, kampanyanın demokratik şölen, demokratik nezaket kuralları içinde geçmesini umduklarını ifade etti.
Yasin Aktay, henüz resmi kampanyalarının başlamadığına, bu kampanyaların kendileri dışında geliştiğine dikkati çekerek, "Resmi görevli herkes kendi konumunu, kendi görevini, kendi görevinin kendisine yüklediği sorumlulukları ve sınırları çok iyi biliyor olmalı. Bu konuda kimseye bizim bir şey söyleme durumumuz olmaz. Yani biz hiçbir resmi görevliye böyle bir şey asla ne teklif ederiz ne de böyle bir tavsiye de bulunuruz." diye konuştu.
TRUMP'IN KARARLARI
ABD Başkanı Donald Trump'ın kararlarının tartışıldığı ifade edilerek, son olarak 7 Müslüman ülkeye getirdiği vize kısıtlaması ve Müslümanlara dönük söylemleri konusunda ne söyleyeceğinin sorulması üzerine de Aktay, "Büyük bir kaygıyla izliyoruz." dedi.
Daha önceki birtakım şikayetlerin ve eleştirilerinin yeni yönetim zamanında düzeltilmesini beklediklerini ancak düzeltilmek bir yana, çok daha kötü gelişmelerin söz konusu olduğunu anlatan Aktay, bazı başka ülke vatandaşlarının ABD'ye alınmaması yönündeki kararın hiçbir şekilde izah edilemeyeceğini söyledi. Aktay, "Bu, insan haklarına tamamen aykırı, büyük bir insan hakkı ihlalidir. Ben, her şeyden önce Amerika'nın geleceği için kaygılanmaya başladım." diye konuştu.
Yasin Aktay, "Neticede ismi zikredilen ve listeye eklenmiş olan ülkelerin hepsi kendi ülkelerinde kriz bölgeleri, kendi ülkelerinde insan hakkı ihlallerini bırakın, sistematik insan kıyımları, katliamların, vahşetlerin olduğu ülkeler. Bu ülkelerden insanların kaçmak zorunda kalması ve sığınacak bir yer aradığı ortamda siz kendi ülkenizi bu şekilde, üstelik yeşil kartı olanlara bile kapatma noktasına geliyorsanız eğer bunun tek adı vardır, bu ırkçılıktır. ABD'nin şu anda insan hakları noktasında dibe vurduğu bir dönem yaşıyoruz. Tabii ki Amerikan toplumu içerisinde bu uygulamalara karşı yükselen sesi de ayrıca ilgiyle ve sevinçle izliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin Suriye Demokratik Güçlerine zırhlı araç vermesi konusuna da değinen Aktay, "ABD'nin, sözüm ona Suriye Demokratik Güçleri denilen, aslında büyük ölçüde terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan terör örgütü unsurlarına çıtayı biraz daha yükselterek zırhlı araçlar, daha nitelikli silahlar vermeye başlamış olması da bu açıdan endişeyle izlediğimiz bir husus. Sadece izlemekle de tabii ki kalmayacağız, bunun da gereğini elbette ki yapacağız." dedi.