Fransa Büyükelçisi ile Trabzon’da ‘Dublajlı’ ‘Montajlı’ sohbet…

Haber61 Söyleşi / Levent Ustabaşı  Adı Laurent Bili.Görevi Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi.Kendisini çok iyi bir Türk dostu olarak tanımlıyor.Ayrıca Trabzonspor taraftarı.Çocuklarının biri Volkan diğerinin adı ise Tayfun. Erzurum’da bir konuşmasında, “Fene

Haber61 Söyleşi / Levent Ustabaşı 
 
Adı Laurent Bili.
Görevi Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi.
Kendisini çok iyi bir Türk dostu olarak tanımlıyor.
Ayrıca Trabzonspor taraftarı.
Çocuklarının biri Volkan diğerinin adı ise Tayfun. 
Erzurum’da bir konuşmasında, “Fenerbahçe şike yaptı” dedi ve oradaki Trabzonlu ve Trabzonsporlulardan büyük alkış aldı. Ama İstanbul’dan tabiki büyük tepki…
Tartışmanın göbeğine düştü.
Şimdi dikkat ediyor tabi..
Medya ellerinde anında saldırıyorlar.
Heyecanını hiçbir zaman yitirmeyen ağabeyim KTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof Dr. Hayati Aktaş aradı. "Laurent Bili geldi sende gel" dedi.
Önce Karadeniz Teknik Üniversitesi’ni ziyaret etti.
Üniversite Rektörü Süleyman Baykal ile görüştü.
Fransa ile bilim anlamında brilikte ortak adım atılması noktasında fikir alış veriş yaptılar.
Öğrenci diyaloglarının geliştirilmesi için de görüştüler.
Arından Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu TTSO AB Bilgi Merkezi Sorumlusu Yakup Karbuz’un da büyük uğraş ve emekleriyle ortaklaşa düzenlendiğini öğrendiğim KTÜ İBBF A1 Anfi’sinde ‘Türkiye ve Fransa ilişkileri’ konulu seminerinde konuştu.
Sonrasında KTÜ Sahil Tesisleri’nde sohbet ettik.
 
TRABZONSPORLULARIN MESAJI BENİ ETKİLEDİ
 
“Trabzonsporluları neden bu kadar seviyorsunuz?” diye sordum…
“Trabzon’da bir süre bulunmuş. Trabzonspor’un maçlarına gitmiş. Hatta kendini sevdirmiş. Bir taraftar sitesi kendisi için, ‘Teşekkürler büyükelçim’ yazmış. Bu mesaj onu çok etkilemiş ve bu nedenle bu ziyaretinde de Trabzonspor Kulübü’nü ziyaret etmek istemiş.
 
BÖLGENİN İSTİKRARI TÜRKİYE
 
Avrupa Birliği konusunda Fransa’nın Türkiye konusundaki sert tutumu devam edip etmediğine sıra geldi konu…
“Şu anda görüşleriniz neler? dedim..
“Kesinlikle müzakerelerin devam etmeli. Türkiye çok yol katetti. Demokratik anlamda büyük değişimler yaşadı. Müttefikimiz ve dostumuz olan Türkiye’yi Fransa, bölgenin istikrarsız ortamında, bir istikrar unsuru ve çok önemli bir aktör olarak görmektedir. Siyasi diyaloğumuz ve işbirliğimiz yine eskisi gibi bütün alanlarda vücut bulmuştur” diyereK cevapladı sorumu…
 
YENİ BİR SAYFA AÇTIK
 
Cevaptan tatmin olmadığını anlayınca devam etti cümlesine, “Bazen ilişkilerimiz inişli çıkışlı dönemler yaşayabilir. 2011 yılında Türkiye’ye yeni geldiğimde ilişkimizlerimiz böyle bir dönemden geçiyordu. Sadece 2 yıl oldu, ama sanki yıllar evveldi. Cumhurbaşkanımızın seçimi ve François Hollande’nin kısa süre önce Türkiye’ye yaptığı ziyaret ile uzun bir tarihi geçmişe sahip ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıldı” ifadeleriyle tamamladı konuyu…
Büyükelçi Türkiye’den bir milletvekilinin de AB konusunda bir sözü ile sohbete katkıda bulunmak istedi.
İsmini hatırlamaya çalıştı.
Önce o vekilin sözünü söyledi.
“Türkiye Avrupa Birliği’ne girmezse dünyanın sonu değil. Lakin eğer Türkiye AB standartlarına yükselmezse o zaman felaket olur”
Sonrasında hatırladı. 
Bu sözü söyleyen Siirt Milletvekili Afif Demirkan’dı.
Çok doğru bir tespit ve ön görü olarak yorumladı. 
Beğendiğinden bahsetti.
“Türkiye’den korkuyor musunuz? Sanki böyle bir algı oluştu. Türkiye’nin güçlü olması AB’ye girmesi sizi korkutur mu?” peki diye üsteledim.
Sorumun keskinliğine uygun aynı kesinlikte cevap verdi; “Asla korkmuyoruz” 
 
HAYAL GÜCÜNÜZE GÜVENİYORUZ
 
“Türkiye’den ne bekliyor Fransa?” diye devam ettim…
Şöyle dedi; “Fransa ile Türkiye arasında mevcut ve şimdiden bu derece güçlü olan bu ilişkileri daha da güçlendirmek için sizin dostluğunuza, dinamizminize ve hayal gücünüze güveniyoruz. İşte bu nedenle sizlerle görüş alışverişinde bulunmak için buradayım.”
 
TÜRKÇEDEKİ FRANSIZCA KELİMELER
 
Fransa’dan türkçeye uyarlanmış bir çok kelime var dilimizde… diyerek birazda sohbeti renklendirmek istedim…
Hemen gülümsedi.
“Evet” diyerek devam etti; “Dil alanında, dublaj, montaj, kaset, rövanş, parti veya entellektüel gibi 5 bin civarında kelime türkçeye geçti. Biz Fransızlar da Osmanlı kültürü ve yaşam tarzında kiosk (köşk) kafe veya yoğurt gibi kelimeleri dilimize alıp benimsedik. 
 
Çay molası..
Sohbet devam ederken ben tabiki araya, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerin Türkiye’den daha alt seviyede olmasına rağmen Türkiye’den önce AB’ye girmesini eleştiriyordum… O da, ülkelerin nüfus oranları, bölge konumlarına göre değerlendiriliği gibi ara, detaysız kalın başlıklar verdi. 
 
Bir ara ayağa kalkıp yürüdü ve, “Unutma Levent. Türkiye ve Fransa 5 yüz yıllık ortak tarihimiz süresince çoğunlukla dost ve müttefik iki ülkedir”
İşte tam zamanı diyerek Ermeni meselesini attım ortaya…
Yine soluk bir cevap aldım…
“Artık ülkeler için özür dilemek kolay.. Tarih unutulmaz” dedi..
“Belgeler ortada, bundan dolayı Türkiye zaten tarihin her bir detayıyla yüzleşiyor” diye bende bir kaç söz söyledim.
Bu sohbette Fransız askerlerinin Cezayir’de yaptıkları da geçti.
Fransa bundan dolayı özür diler mi bakalım diye düşündüm ve içimden, “İşte takip etmem gereken bir konu daha..” geçti ve hafıza depomu güncelledim.
 
REKORA KOŞUYORUZ
 
Bu arada  Fransa Büyükelçisi  Laurent Bili’nin Türkiye’nin ekonomik göstergelerini de not ettiğini farkettim.
Sorduğumda şunu söyledi; “Günümüzde Türkiye artarak büyüyen ekonomisi ve uluslararası alandaki rolü sayesinde Fransa’da giderek daha büyük bir ilgi uyandırıyor. Çoğu Fransız için Türkiye çok müspet bir imaja sahip. Fransa’nın Türkiye’deki ekonomik varlığı 500 şirket, 12 milyar avro’dan fazla yatırım ve çok önemli sektörlerde sağladığı 100 bin istihdam şeklinde özetlenebilir. Yeni projelerle bu yıl belki de Fransa yatırımlarında yeni bir rekora ulaşacağız” 
 
Söyleşimiz keyifli bitti.
Vedalaşırken, “Trabzon’a tekrar gelecek misiniz?” diye sorduğumda, “Buralar yeşiliyle mavisiyle geldiğim yeri hatırlatıyor. Çok güzel bir yer. Yine geleceğim. Çünkü burada günde bir kaç defa güneşi görebiliyorsunuz” dedi.
 
Söyleşi sonrası aklımdan geçen bazı önemli bulduğum noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum;
 
*Fransa şu anda Türkiye’ye daha net bakması gerektiğini düşünüyor. 
* Avrupa Birliği Türkiye Delagasyonunun AB Bilgi Merkezleri aracılığıyla Türkiye'de gerçekleştirdikleri bu tür çalışmaları çok önemli. Bu etkinlikler daha çeşitlendirilerek Trabzon ve civarında sürmelidir. Seminerler vesaire… 
* Öğrenci buluşmalarında, uluslararası buluşmalarda ciddi anlamda Türkiye’yi temsil eden öğrenci temsilcilerinin en az 4 dil bilmeleri ve lobicilik anlamında ülkelerini temsil etmeleri önemli.
* Türkiye AB yolunda bir çok önemli adımı attı ama Avrupa’dan gelen öğrencileri etkileyecek lobicilik anlamında temsilci kabiliyetinden yoksun. Bu durum karşılıklı… Hem Fransa’da hem Türkiye’de ciddi bir öğrenci ve beyin gücüne ihtiyaç var. 12 ylada Türkiye’nin beceremediği konulardan birisi bu işte… Yani siz Senegal’den, Arap dünyasından, Balkanlardan öğrencilere getirip yada oraya gidip ülkenizi en iyi şekilde anlatabilirsiniz ama önemli olan Avrupa’nın göbeğinde etkileyeceğiniz öğrencilerdir. KTÜ bile bu noktada zayıf kalıyor.
 
Son olarak;
Büyükelçi’nin KTÜ ziyaretinin hiçbirinde devletin medya organı Anadolu Ajansı’ndan hiç kimse yoktu. Bu durumu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Trabzon’da mitingi olduğu için diye yorumladım ama yine de hala içimde bir şaşkınlık var. AB ve diğer süreçlerdeki hassas bir gidişat gündemdeyken bu denli önemsiz görülmesi yada gözden kaçması ilginç…

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri